![]() |
![]() |
![]() |
|||||||||||||||||||||||
![]() |
|||||||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
||||||||||||||||||||||||
![]() |
|||||||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||||||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
|||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
||||||||||||||||||||||
![]() |
|||||||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
||||||||||||||||||||||||
![]() |
![]() |
![]() |
|||||||||||||||||||||||
Kabul edilen bildiriler15. Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Eğitimi Sempozyumunda kabulü kesinleşen bildiriler aşağıda yer almaktadır.
Harf sırasına göre bildiriler
Alanlarına göre bildiriler
Anahtar sözcüklere göre bak
Kayıt olunmuş bildiriler
Sempozyumda şu anda hakem süreci tamamlanmış ve kabulü kesinleşmiş 3000 bildiri bulunuyor.Alanlara göre kabul edilen bildiriler
Sözlü bildiri INTERNATIONAL STUDY PROGRAMME DEVELOPMENT FOR VET PROFESSIONALSÖzet: <In the age of globalization, education is the key to sustainable economic growth and social development opportunities (Lauder, Brown, Dillabough & Halsey, 2006). In this context, the relevance of initial and continuing vocational training increases. Not only industrialized countries are aware of this necessity, but also developing and emerging countries are making increasing efforts to reform vocational education and training (Caves & Renold, 2016). These efforts are particularly noticeable in Georgia since growing training and qualification needs cannot be met at the needed high level (see MoES, 2013). In particular, a lack of standardized, systematic and methodological-didactic guidelines for the training of vocational education and training (VET) professionals can be identified (Shukhoshvili, 2018). This paper shows how - in German-Georgian cooperation - a PhD VET programme is developed, that not only aims at professionalizing Georgian teaching and management personnel but is also closely oriented at the worldwide unique academic teacher training in Germany. In this context, extensive empirical research (analyses of educational needs, stakeholders and networks) in science, business and politics will be addressed, which decisively shapes the content of the PhD programme. Subsequently, the PhD modules are presented and the implementation of the programme is outlined. Since the testing of the PhD programme is carried out with the help of German lecturers, aspects of online-based teaching and joint tutoring are also taken into account and will be discussed. Considering the effects, challenges and conditions for success, the overall project is scientifically monitored and evaluated both formatively and summatively through quantitative and qualitative methods of empirical social research. By bringing together the participating universities, the Ministry of Education, economic actors and German VET experts, a substantial capacity building results, which contributes to a sustainable professionalization of the Georgian VET system. Sözlü bildiri TEST CEAD HAKEMLİKÖzet: <Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Test CEAD Hakemlik Sözlü bildiri THE ESSENTİAL COMPONENTS OF THE CURRİCULUM İN EFL PRE-SERVİCE TEACHER EDUCATİON PROGRAMSÖzet: <Teachers have a central role to play in any school system and their competence has an important effect on the quality of schools and education. That is, professional qualities, competencies and beliefs of teachers are important indicators of quality education. Therefore, in order to improve the quality of schools and education, it is important to improve the qualities and competences of teachers. One of the most effective ways of doing so is to provide teachers with effective and to-the-point teacher education programs. The curriculum design for second language teacher education (SLTE) is a dynamic process which aims to improve teacher learning. Curriculum studies in pre-service second language teacher education focus on the kinds of courses and activities that constitute an educational program for pre-service teachers (Graves; in Burns & Richards, 2014). There has been a large body of theoretical discussions on what should constitute the pre-service SLTE curriculum, which focuses eventually on the ‘knowledge base’ of teaching, or what teachers need to know and be able to do to teach English effectively, and the kinds of instructional practices that help teachers acquire that knowledge base. This paper is aimed to analyze the knowledge base of pre-service SLTE as a theoretical literature review. For this purpose, it first provides a framework to understand the curriculum planning process for pre-service SLTE programs. Then, it focuses on the kinds of courses and activities that make up an educational program for pre-service SLTE programs. It also examines the content of the current pre-service SLTE programs used in various countries of the world, including Turkey, through a comparative analysis. Finally, it proposes a sample model for essential components of the curriculum in an EFL pre-service teacher education program. Bu alanda şu anda kabulü kesinleşmiş bildiri yer almıyor.
Sözlü bildiri TEST GCÖzet: <Test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC test GC
Sözlü bildiri %75 %25 TEN BÜYÜKTÜRÖzet: <Çalışma Trabzon İli,Araklı İlçesi,Atatürk İlkokulu 4.Sınıf Veli ve öğrencilerine 3 aylık bir eğitim olarak planlanıp uygulanmıştır. Çalışma Öğrenci ve aile koçluğu olarak planlanmış kazanımlar bu çerçefede ele alınmıştır. Çalışma gurubu 1980 doğumlu veliler ve çocuklarından oluşan 15 kişilik bir gruptur. Kazanımların sonucunun testi için sınıfın kalan 20 kişisi kontrol grubu olarak değerlendirilmiştir. KULLANILAN/GELİŞTİRİLEN MATERYALLER: 1-Yaşam Çarkı modeli 2.Sağ-solbeyin testi 3.Geleceğe Köprü çizelgesi 4.Güçlü ve Zayıf yönlerim .. Aşağıda verilen tek amaca yönelik kazanım ve onun işleniş modelidir. 1-Danışanların(ebeveynler) hayatlarının her alanında ,kendilerine ve çevrelerindekilere karşı koçluk bakış açısını geliştirmek *-Danışanlarına ve/veya çocuğuna ,eşine koçluk yapar. *Koçluk bakışını her alanda kullanabileceğini fark eder. Kullanılan Yöntem ve Teknikler: 1-Projeksiyon sunumu 2-Drama 3-Anlatım 4-Uygulama 5.Proje çalışması Eğitimdeki en önemli sorunlardan biri olarak çocukların aileden hazır bulunuşluk düzeylerinin sadece fiziksel gelişmişlik olarak algılanmasıdır. Çocukların zihinsel olarak okula neden geldiğini bilmemesi,zihninde bir amacının olmaması,ailenin sürekli yönlendirmesi ile tamamen dış motivasyonlu,kendni tanımayan,amacı olmayan,öngörüsüz ve dolayısıyla da başarısız çocuklar eğitim sisteminin içinde kaybolmaktadır. Çocuğun zekasının,kişiliğinin çok büyük oranda ailede,okula gelmeden oluştuğunu biliyoruz.Bu .çalışma %25 okul etkisini %75 gibi yüksek olan aile etmenini kullanmak amacıyla tasarlanmıştır. Çalışma önce aielelerin kendilerini tanıma çalışması olarak başlamıştır.Bunun için ebeveynlerin güçlü ve zayıf yönlerini gösteren çizelge kullanılmıştır. Sonra sol-sağ beyin çalışma kağıdı velilerle çalışılmıştır. Yaşam Çarkında zaman kontrolü ve zamanını ayırdıkları alanlar belirlenmiştir. Geleceğe Köprü kurdurularakl gelecekteki profilleri çizdirilmiştir. Bu çalışmaların tamamı veliler tarafından kendi öğrendikleri biçimle çocuklarına uygulanmıştır. Çalışma sonunda oluşan kavramlar :Çocuğumun yetenekleri,geliştirmesi gereken yönleri,kariyeri,hedefleri,yapmam gerekenler… Elimizdeki çocuklar Zkuşağı dediğimiz çocuklar .Bu çocuklar anne -babalar tarafından kendi klasik eğitim anlayışıyla eğitilmekte ve çocuklar aslında bizim genç kuşaklarda olduğunu zannettiğimiz Kuşak Çatışmasını anne babaları ile yaşamaktadırlar. Ders çalışma yöntemleri,kendilerini tanıma,hedef koyma,mesleki tercihlerei,hayatı algılayışları anne babalarından farklı.Okulu aileleri gibi algılamıyorlar. Çalışma sonunda aileleler 21. y.y a uygun çocukları için kariyer planlamasını nasıl yapabileceklerini; bunun için kendilerinde ve çocuklarında geliştirmeleri gereken yönleri keşfettiler. Kontrol gurubu ebeveynler ve çocuklarda bu bilinç oluşmamış ve geleceklerine dair bir farkındalık ve bir fotoğraflama yapamadıkları izlenmiştir. (Çalışma ile ilgili döküman ve ekler burada belirtilmediği için gönderilemedi.) Sözlü bildiri 1. SINIFLAR OKUMA YAZMA MATERYALİÖzet: <1.Sınıf; ilköğretimin en önemli kademesidir.Her şeyin temelini burada atar, çocukların kişiliğine şekil veririz. Bunu başarabilmek için onların seviyesine inebilmek, bilmediklerini bildikleri dilden anlatabilmek,iyi ve doğru bir rehber olabilmek,ilgilerini çekebilmek çok önemlidir.Çocuklarımız 5.5 , 6 , 6.30 yaşında okula başlamaktadır. Dolayısıyla bu yaş grubundaki çocuklara hitap edebilmek ve onların seviyesine inebilmek için görsel ve somut materyallere oldukça ihtiyaç duymaktayız. Bizler kitap öğretmeni değiliz. Özgünlüğümüzü , sahip olduğumuz özgürlük ile yoğurunca oldukça verimli çalışmalar yapacağımız kanaatindeyim. Bu dosya sayesinde hece, kelime, cümle ve metin oluşturma çalışmalarını çok pratik bir şekilde aynı yerde yapabilme fırsatı bulabileceğiniz. Bu materyal hem okuma hem de dikte çalışmalarımızı kolaylaştıracaktır.Bu materyal bir dosya ve 6 ses grubuna ait ses, hece ve kelimelerin yer alacağı 6 ayrı keseden oluşmaktadır. Hangi seste isek o sese ait hece , kelime, cümle ve metin oluşturma çalışmalarını gerçekleştirebiliriz. Tüm derslerimizi olduğu gibi okuma yazma derlerimizi de monotonluktan kurtarıp ilgi çekici hale getirebilmek , eğlenerek öğretmek için renkli kağıt ya da kartonlardan bir çok materyal yapıyoruz fakat onların işi kullanılınca bitiyor. Yırtılıyor , atılıyor ya da bir sonraki sese geçildiği için yenisinin yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. Sürekli kullanabilegim nasıl bir materyal yapabilirim düşüncesi ile bu dosyayı tasarladım. Bu dosya çalışmalarmıza düzen getirecek. Okuma yazma süreci boyunca kullanabileceğiz. Evde anne babalar da kolayca kullanabilecek. 1.siniflarda Okuma yazma sürecine eşlik eden böyle bir materyal olmadığı için bu bir ilk. Doğa okuma yazma serimiz çok güzel. Dosya çocukların da çok hoşuna gitti. Gören herkez olumlu cümleler kurdu. Doğa okulları 1. Sınıf bölge zumresindeki arkadaşlar da faydalı buldular. Dönütler olumlu . Sizler de aynı düsüncelerde iseniz bu materyali sizler ile paylaşmaya hazırım. Hece, kelime, cümle oluşturma çalışmalarına örnek içeren resimler göndermek isterim. Fakat fotoğraf ekleyebilecegim bir alan bulamadım. İlginize teşekkür ederim. Sözlü bildiri 4. SINIF SOSYAL BİLGİLER DERSİNDE İTEC PROJESİ UYGULAMA ÖRNEĞİÖzet: <Çalışmanın amacı; teknolojinin eğitime entegre edilmesi ve öğrenciler tarafından faydalı bir şekilde kullanılmasını sağlamaktır. Öğrencilerin Web 2.0 araçlarıyla çalışmalarını hazırlamaları, teknolojiyi eğitim amaçlı kullanmalarını sağlamak, ayrıca sunum ve kendini ifade becerilerini geliştirmektir. Öğrencilerin konuları öğrenme veya sunmalarındaki çekingen ve güvensiz tutumlarını giderme yönündeki araç ve yöntemleri tartışmak ve somutlaştırmaktır. Proje tabanlı öğrenme, tasarım tabanlı öğrenme, grup çalışması, işbirliği gibi yöntem ve teknikler kullanılmıştır. Çalışmaya 2013–2014 eğitim öğretim yılında Mersin Hürriyet İlkokulunda öğrenim gören 10 yaş grubundaki 10 kişilik 4.Sınıf öğrencileri katılmıştır. Çalışma İTEC (Katılımcı Sınıflar İçin Yenilikçi Teknolojiler) Projesi adıyla yürütülmüştür. Projede öğrenciler beşer kişilik 2 takım halinde işbirliği yaparak çalışmışlardır. Takımlar haftada 2 gün birer saat çalışmışlar, ayrıca okul dışında da bir araya gelerek ortak çalışmalar hazırlamışlardır. Takımlar ön hazırlık aşamasında görsellerden, konuyla ilgili araştırmalardan faydalanmış, elde ettikleri bilgileri ; önce geleneksel yöntemlerle, anlatım, kavram haritası, sunum, drama, gösteri gibi uygulamalarla sergilemişlerdir. Öğrenciler bu çalışmaların yanısıra web 2.0 araçları kullanılarak, Team-up ile takım oluşturulmuş, Reflex aracı ile yansıtma kaydedilmiş, Popplet aracı ile kavram haritası çizilmiş, Photopeach, Fantashow, movie maker, vb. gibi araçlarla video sunum hazırlanmış, Voki aracı ile karakter oluşturulmuş, Zondle aracı ile oyun geliştirilmiştir. Oluşturulan dijital içerikler sınıf web sitesine yüklenmiş ve diğer öğretmenlere ve öğrencilere sunulmuştur. Öğrenciler elektronik posta ile iletişim kurmayı öğrenmiş ve proje süreci boyunca bilgisayar kullanım becerileri artmıştır. Ayrıca çalışmalarımız, öğrenciler tarafından Milli Eğitim Bakanlığından gelen proje yetkililerine de sergilenmiştir. ITEC (Katılımcı Sınıflar İçin Yenilikçi Teknolojiler) Projesi; Avrupa Okul Ağı (EUN) tarafından koordinasyonu sağlanan , Avrupa Komisyonu 7. Çerçeve Programı tarafından finanse edilen bir proje olup 2014 Haziran döneminde tamamlanmıştır. Fakat Eğitimde Yeni Yaklaşımlar adıyla yenilikçi pedagojik uygulamalara altyapı olmaya devam etmektedir. Yaklaşım, teknoloji destekli yenilikçi pedagojik yaklaşımlar kullanarak, geleceğin sınıfı senaryolarına , çekici ve etkili öğrenme aktiviteleri sistematik tasarımına dayanır. ITEC 9 öğrenme aktivitesinden oluşur: Hayal Et (Bir tasarım özetinin, tanıtımı anlaşılması ve sorgulanması), Keşfet (Tasarım özeti ile ilgili bilgi toplama), Haritala (Toplanan bilgiler arasındaki bağlantıları anlamak için bir zihin haritası oluşturma), İşbirliği yap (Diğer okulların öğrencileri ile gerektiğinde işbirlikleri oluşturmak), Yansıt (İşitsel ve görsel yansımalar ve geribildirim kaydetme), Yap (Bir tasarım oluşturma), Sor (Tasarımın gelecekteki kullanıcılarını temsil edebilecek kişilerle atölye çalışmaları yapmak), Yeniden Yap (Oluşturulan tasarımın geliştirilmesi), Göster (Tasarımları yayımlamak ve bir hedef kitleye sunmak) . ITEC projesi, yapısıyla öğrenci merkezli öğretim tekniğini uygulayan, öğrencileri çekici problemlerle uğraşmaya ve sonunda özgün ürünler oluşturmaya yönlendiren bir eğitim modelidir. Bu durumun öğrencileri aktif hale getirmesi öğrenmenin kalıcılığının artmasına sebep olmaktadır. Bilimsel çalışma metodunu öğrenen öğretmenler ve öğrenciler, ilerleyen zamanlarda da yenilikçi pedagojik yaklaşımlara uygun öğrenme ortamlarıyla, hedeflenen bilgi ve beceri seviyesine ulaşabilecektir. Öğrencilerin bu süreç boyunca, dijital okur-yazarlık, içerik geliştirme, problem çözme, işbirliği, araştırma, kendini ifade etme, hayal gücünü geliştirerek yaratıcılıklarını ortaya koyma gibi beceriler kazandığı gözlenmiştir. Müfredatın teknolojiye entegre edilmesi ve teknolojinin eğitim amaçlı kullanılması yönünde farkındalık oluşmuştur. Ülkemizin gelecekte ihtiyaç duyduğu, 21.yy becerilerine sahip, dijital alanda bilgi sahibi ve teknolojiyi faydalı kullanabilen, üretebilen bireyler olmaları yolunda adım atılmıştır. Geleneksel uygulamalarla teknolojik uygulamaların iç içe geçtiği ve birbirini desteklediği bir süreç tamamlanmıştır. Sözlü bildiri ADIM ADIM OKUMAÖzet: <Bu çalışma 1.sınıf öğrencilerinin okuma yazma öğrenim sürecini daha başarılı ve daha eğlenceli bir biçimde devam ettirmelerini sağlamak için hazırlanmıştır. Çalışma araştırmacının kendi sınıfında yürüttüğü bir uygulamadır ve öğrencilerin okuma yazma sürecini keyifli hale getirerek daha kısa sürede öğrenmelerini sağlama amacını taşımaktadır. Öğrenciler okuma yazma öğrenirken yeterince bilişsel faaliyette bulunurlar ve bu bilişsel faaliyette bulunan öğrencilerin 66 aylık oldukları düşünüldüğünde süreç içerisinde sıkıntıların meydana gelmesi kaçınılmaz bir hal alır. Geliştirilen uygulamada öğrenci sadece bilişsel faaliyette bulunmayıp aynı zamanda fiziksel olarakta aktif hale gelmektedir. Öğrencilerin yaş aralığı düşünüldüğünde derse odaklanma sürelerinin kısa olduğu göze çarpmakta ve bu kısa sürede başarı sağlanmasının çok zor olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle öğrencilerin derse daha uzun süre odaklanmalarını sağlayacak bir uygulama okuma yazma öğretim sürecini hızlandıracaktır. Geliştirilen uygulamada sınıf içerisine Seksek zemini çizilmiş ve oyunla öğretim amaçlanmıştır. Sesler verildikçe seksek zeminine yazılır. E sesi verildiğinde ilk basamağa e, L sesi verildiğinde ikinci basamağa da l yazılır. Metin yazılabilecek kadar ses verildiğinde ise tahtaya metin yazılır aynı zamanda metin heceler halinde seksek zeminine yazılır. Öğrenci heceleri okuyarak zıplar. Sekseği bitirdikten sonra üzeri metinde geçen kelimelerden oluşan lobutları top yardımıyla devirir ve devirdiği lobutları da okur. Daha sonra tahtadaki metini bütün olarak görür ve okur. Okuma yapıldıktan sonra sınıfa asılan basketbol potasına atış yapılır ve çocuk güdülenir. Böylece psikomotor gelişimine de destek olduğumuz öğrenciler hem oyun oynayıp hem öğrendikleri için odaklanma sorunu yaşamamaktadırlar. Bu uygulamada harften heceye heceden kelimeye kelimeden ise cümleye geçişin örneği de gösterilmektedir. Öğrencilere uygulama esnasında ise yönlendirmeler yapılabilmekte ve hedefe ulaşmalarını sağlayabilecek dönütler de verilmektedir. Böylece öğrenci hem enerji sarf etmekte hem de derse ilgisini kaybetmemiş olmaktadır. AİLECEK OKUYORUZÖzet: <“Ailecek Okuyoruz” Projemiz Denizli Acıpayam Osman Manisalı İlkokulu Hazırlayan: Rehberlik Öğretmeni Savaş TÜRK Projemiz velilerimize ve öğrencilerimize yöneliktir. Aileye yönelik yaptığımız çalışma: Eğitimin ayrılmaz parçalarından biri olan aileyi eğitim ve öğretim faaliyetlerimize dahil ettiğimiz projemizde ana amaçlarımız; 1-Aile fertlerinin güzel yaşantıları ile öğrencilerine örnek olmalarını sağlamak, 2-Okuma alışkanlıklarına pozitif katkı sağlamak, 3-Kurul tarafından belirlenen, Uzman Psikolog Özgün KIZILDAĞ’ın “Çocukları Anlama Kılavuzu” kitabını okuyarak, ailelerimizin çocuk yetiştirilmesinde bilgilendirilmelerini sağlamak, 4-Ayrıca öğrencilik dönemlerini hatırlamalarını sağlayarak, çocuklarının şu an yaşadıkları ders çalışma ve sınav streslerini hissettirmek. Projemiz kapsamında velilerimize okulumuzda kurduğumuz inceleme kurulu tarafından seçilen “Çocukları Anlama Kılavuzu” kitabı getirterek kolay ulaşılmasını sağladık. 189 kitap velilerimiz tarafından okulumuzdan satın alındı. 1 ay içerisinde velilerimiz kitapları okuyarak belirlenen tarihteki değerlendirmeye katılmaları istendi. 79 velimizin katılımı ile değerlendirme yapıldı. Değerlendirme soruları ve cevapları kitabın yazarı ile görüşülerek kedisinden temin edildi. Sınav günü mail ile gelen değerlendirme soruları ve önceden hazırladığımız anket uygulandı. Kitabın yazarı ilçemize davet edildi ve yazarımız tarafından velilerimize yönelik seminer verilerek, değerlendirme sonunda tüm soruları doğru cevaplayan 21 velimiz arasından kura yöntemi ile 3 velimize çeyrek altın verildi. Çeyrek altınlar kitap satışından elde edilen gelirle karşılandı. Uygulanan ankette velilerimizin %97 si aynı çalışmanın 2. dönemde de yapılması istedi. Öğrencilere uygulanan ankette çocuklarımız; anne ve babaları ile beraber kitap okumanın çok güzel bir duygu olduğunu belirttiler. Proje sonunda öğrencilerimize yönelik olarak, velileriyle kitap okumaları amaçlı, Türkiye haritası dağıtıldı.Okudukları her 30 sayfayı öğretmenleri kontrol ettikten sonra şehirleri boyadılar. Sınıflarında harita boyamayı tamamlayan öğrenciler ödüllendirildiler. Sözlü bildiri AKIL DEFTERİMÖzet: <Yaşamımız boyunca her an yeni bilgilerle tanışırız. Bununla birlikte her an aklımıza yeni fikirler gelebilir. Bunları özgün olarak not edersek unutmayı engelleriz.Ve gerektiğinde de o bilgilerden yararlanırız. Uzmanlara göre; işittiklerimizin %20’sini, gördüklerimizin %40’ını, gördüklerimizin ve işittiklerimizin %60’ını hatırlıyoruz. Yaptıklarımızın yani söylediklerimizin ve yazdıklarımızın ise %80’ini hatırlıyoruz. Öyleyse; öğrendiklerimizin bir şekilde notunu tutmak, hatırlamanın sihirli bir yoludur. Not almak; zihni dinlendirir, analiz-sentez yeteneğini geliştirir, dağınıklığı önler, hep dikkatli olmayı sağlar ve unutmamamızı sağlar.İşte bunun için önemli bir bilgide, ilginç bir gözlemde ve aklımıza bir fikir geldiğinde notlar almalıyız. Gagné’ye göre öğrenme, gözlenen davranışlardan anlaşılır. Öğrenme insanın içinde(beyninde) yer alır. Bu nedenle, öğrenme sürecinde ne olup bittiğini anlamak etkili bir öğretim düzeni kurmak için gereklidir. Peki, bu düzeni kurarken; öğrencilerin, bilgileri nasıl akıllarında tutuğu ve bu bilgileri kendilerinin nasıl ifade ettikleri ile ilgili bir defterleri olsaydı nasıl olurdu? “Akıl Defteri” öğrencilere hem bir yol gösterici hem de hatırlatma rehberidir. Öğrenciler bu deftere kendi istedikleri şekilde notlar alır ya da çizimler yapar. Her ders de ve her an da öğrencinin yanında olan akıl defteri hem bilgilerin kalıcılığını hem de öğrencinin motive olmasını sağlar. Her öğrencinin akıl defteri farklı şekillerdedir. Hem görünüş hem de içerik bakımından farklılık gösterir. Bu aynı zamanda da öğrencilerin yaratıcılıklarının bir göstergesidir. Onlar akıl defterlerinde bilgileri not ederken aynı zamanda hangi konuyu sevdiklerini ya da sevmediklerini, nerede zorlandıklarını, daha ne kadar kendilerini zorlayabileceklerini de ifade ederler. Bundan 5 yıl önce bir öğrencim kendi akıl defterine anlamsız görünen şekiller çizmişti. Bunların ne olduğunu sorduğumda kendisinin bir semboller dizisi hazırladığını söyledi. Her öğrencinin kendine ait bir öğrenme stili olduğu gibi öğrendiklerini de bir ifade ediş biçimi vardır. Sonuç olarak “Akıl Defteri” her öğrencinin aslında parmak izidir. Sözlü bildiri AKIL KUTUSUÖzet: <Geleneksel yapıda çalışmak, çalışmak kısacası çok çalışmak vardı. Oysa günümüz Dünyasında çok çalışmak yerini etkili çalışmaya bırakmaktadır. Etkili çalışma yöntemlerinden biri de yapılan eğlenceli tekrardır. Öğrenme sürecinde, çevresel uyarıcılar içinden, depolanması istenen bilgiler kısa süreli hafızaya alınmaktadır. Duyusal kayda yüzlerce uyaran gelmektedir. Bu uyaranlar unutulmakta ya da tekrar yapılarak uzun süreli hafızada tutulmaktadır. Eğer dikkat ve ileri düzeyde işleme sağlanmazsa bilgi kaybolmaktadır. Bu nedenle dikkat, düzenli ve aralıklı tekrar etme, bilgilerin uzun süreli hafızaya yerleşmesini sağlamaktadır. Başarılı öğrenmenin en büyük desteği kuşkusuz öğrenilen konuların çok zaman kaybedilmeden tekrar edilmesidir. Araştırmalara göre tekrarsız yapılan bir sonraki dersler öğrencilere fayda sağlamamaktadır. Tekrar, öğrenme sonrası oluşan unutmanın, düşmanıdır. Çalışmalar, en fazla unutmanın ilk 48 saat sonunda gerçekleştiği üzerinedir. Kısaca, öğrenilen bilginin yarıdan fazlası kısa sürede öğrenen kişinin hafızasından çıkmaktadır. Öğrenmenin yapıldığı günün akabinde yapılan tekrarlar, bu öğrenme kaybını azaltan en güçlü çalışmadır. Haftalık, aylık değil, günlük tekrara önem vermek çok önemlidir. Pek çok kişi tekrarı bir zaman kaybı olarak görmektedir. Tekrar etmek yerine soru çözmek tercih edilmektedir. Günlük ve ya 2 günlük yapılan tekrarlar ise, o günkü çalışmaları zihinde tekrardan canlandırmaktadır. Öğretmenin verdiği bilgiler, tekrarda yeniden yaşatılmaktadır. Böylece kalıcı bir öğrenmenin en önemli adımları atılmış olmaktadır. Amaç özellikle, öğretmenin üzerinde çok durduğu önemli noktaları ve öğrencilerin dikkatini çeken noktaları düşündürmektir. Sınıfımızda işlenen konulara ilgili sık sık tekrarlar yaparız. Değişik şekillerde yaptığımız bu tekrarlara öğrencilerimizi katmazsak tekrardan çok sıkıcı bir ders ortamı oluşmaktadır. Öncelikle sınıfımızın duvarında asılı renkli kağıt herkesin ilgisini çeker. Akıl kutumuzda neler mi var? Bir gün önce işlediğimiz tüm derslerimizde kullandığımız yöntemler, teknikler ve bilgiler… Üstelik akıl kutumuzu yazanlar ve sunanlar kendi gönüllü öğrencilerimizdir. Sınıflarımızda uygulanan bu teknik sayesinde öğrencilerimiz hem günün ve ya bir gün öncenin tekrarını yaparken hem de kendi akılda tutma yöntemlerini de sınıfla paylaşmış olmaktadır. Eğlenerek tekrar yaparken öğrencilerin aynı zamanda iletişim becerileri de gelişmektedir. Dersin tekrarını eğlenceli şekillerde ve akademik biçimde sunan öğrencilerimizde unutma faktörü en aza inmektedir. Bu teknik aynı zamanda da bir sonraki derslere karşı öğrencilerimizi güdülmektedir. Sözlü bildiri ARTIK ÇARPIM TABLOSUNDAN KORKMUYORUZ!Özet: <Her ilkokul çağındaki çocuğun, korkulu rüyası olmuştur çarpım tablosu. Çocuğun mantığına yatmayan, ezberlenmesi zor çarpımlar ve hiçbir anlam ifade etmeyen sonuçlar… Oysa çarpma, toplama işleminin bir kolaylığıdır.Biz de bunu referans alıp, işimizi daha da kolaylaştırmaya karar verdik. Biz 3.sınıf olarak öncelikle örüntüleri kullandık. Sonrasında örüntü kurallarından geçiş yaptık ritmik saymalara. Ritmik saymaları yazarken toplama işleminden yararlandık. Birer, ikişer, üçer ritmik saymalar derken; altışar, yedişer,sekizer ritmik saymalar çıktı karşımıza. Sayılar büyüdükçe, yaptığımız toplama işlemleri de zaman aldı. Bu ritmik saymaları daha kısa zamanda nasıl oluşturabiliriz derken, çarpma işleminin kolaylığını fark ettik. Çarpma işlemi yapmak kolaydı; ama büyük sayılar işin içine girince tüm tadımız kaçıyordu. Peki bunu eğlenceli hale getirsek nasıl olur dedik ve işin içine müzik katmaya karar verdik. Oluşturduğumuz altışar, yedişer ve sekizer ritmik saymaları, çocuk şarkılarının ritimleri ile birleştirerek söylemeye başladık. Bu hepimizin hoşuna gitmişti. Ders saatinde, teneffüslerde; hatta oyunlarımızın içinde bile, ritmik sayıların şarkısını söyler olduk. Daha sonra parmaklarımızı da kattık işin içine. Ritmik saymalar yaparken parmaklarımızı da kullanarak işlemlere geçiş yaptık. “6 tane sepetin içinde, 7’şer adet yumurta vardır.Sepetlerde toplam kaç adet yumurta vardır?” sorusunun cevabını ister altışar, ister yedişer saymalar yaparak bulmaya çalıştık. Amacımız müzik ile, çarpım tablosunu kolay ve eğlenceli öğrenmek iken, sadece çarpma işlemini değil, bölme işlemini de bize eğlenceli hale getirdi. 56’nın içinde kaç tane 8 olduğunu bulurken, ritmik saymaların şarkısını kullandık ve sonuca kolayca ulaştık. Bu ritmik saymaların şarkılarını öyle çok sevdik ki; şarkısı olmayan sayılar için üzüldük bile. Hatta aramızda 9’ların şarkısını oluşturmaya çalışanlar var. Sınıfta uyguladığımız bu İnterdisipliner Yaklaşımın biz çok faydasını gördük ve görmeye de devam ediyoruz. Bir sonraki amacımız zor denen tüm konuları kolay ve eğlenceli hale getirmek. ‘Kolay’ gelsin bizlere. Sözlü bildiri BALONUMU PATLATMADAN SAATLERİ OKUYORUMÖzet: <Yıldırım Bayazıt İlkokulu öğretmeni olarak öğrencilerin öğrenmekte zorlandıkları matematik derslerini korkmadan, eğlenerek öğrenebilmeleri için değişik öğretim materyalleri kullanıyorum. Bu yıl Muğla’da yapılacak olan 15.Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Eğitim Sempozyumunda bulunarak matematik öğretiminin daha da zevkli bir hale nasıl getirilebileceğini göstermek istiyorum. Bunun için kullandığım materyal daha çok (1ve2 sınıflarda) kullanılmaktadır. Bunun için birer örnek sunum hazırladım. Bu sunum aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Birinci ve ikinci sınıf matematik ders kitabındaki ‘’Zamanı Ölçme’’ temasının 1.ve 3 .kazanımlarına uygun olarak Tam ve Yarım saatleri okur, Saati tam ve yarım saate göre ayarlar kazanımına uygun olarak ‘’BALONUMU PATLATMADAN SAATİMİ OKUYORUM’’ başlıklı etkinliği kullanmaktayım Bu etkinlikle öğrencilerin tam ve yarım saati doğru okumaları ve yazmaları amaçlanmış olup bu amacını gerçekleştirdiği takdirde diğer sınıflarda öğreneceği zaman ölçülerinin kazanımlarını daha kolay kavraması amaçlanmıştır. Öğrencilerin daha kolay görmeleri ve zihinlerinde somutlaştırmaları için sınıfa beden eğitimi derslerinde kullandıkları hulahoptan yararlanılmıştır. Bunun yanında üzerinde sayıların olduğu renkli balonlar(yanlış okuyan öğrenci patlattığı zaman onu motive edecek sözler balonun içine atılır) ve balonlar holahop etrafında oluşturulur. Bu hulahop tahtaya asılır ve akrep ve yelkovanı göstermek için elimize farklı büyüklükte oklava alınır ve saati okuma çalışmasına başlanır. Konu hakkında kısa açıklamalar yapılır. Kısa olan oklavamız Akrebi ifade ediyor, Uzun olan oklavamız da yelkovanı ifade ediyor yada eğer bu iki kolu birbirine karıştırırsak akrep kelimesi yelkovan kelimesine göre daha kısa bir kelime olduğu için kısa kol her zaman akreptir ve o da saati gösterir deriz. Tam saatlerde yelkovan her zaman on ikinin üzerindedir denir ve yerleştirilir. Akrebi üçü gösterecek şekilde ayarlarsam saat kaç olur diye saat okuma çalışmasına başlarız. Yarım saatlerde ise yelkovan her zaman altıyı gösterir. Akrep ise yarım saatlerde herhangi iki sayı arasında yer alır. Eğer akrep on ile on bir arasında ise saat on buçuktur denilerek saatin onu yarım saat geçtiği, on bire yarım saatin kaldığı denir. Yarım saatin okunması çalışmalarına devam edilir. Eğer yanlış okuyan öğrenci olursa elindeki oklavalardan biri ile yanlış okuduğu balonu patlatır ve içinden onu motive edici kağıt çıkar. Bu şekilde işlem devam eder. Her öğrencinin Bloom’un Tam öğrenme modeline göre öğrenmesi amaçlanır. Sonuç olarak öğrenciler aslında matematiğin bir sayılar oyunu olduğunu anladılar ve matematikten korkmak yerine keyifli hale nasıl getirilebileceğini öğrendiler Sözlü bildiri BAŞARILI EĞİTİM UYGULAMASINDA BİR KÖY OKULU ÖRNEĞİÖzet: <Özet: Eğitim örgütlerinde yapılacak her türlü değişikliğin temel amacı, daha iyi, daha nitelikli ve daha etkili eğitim sağlanması içindir. Etkili bir eğitim- öğretim sisteminin temelinde etkili okul bulunmaktadır. Etkili okulların, yönetici, öğretmen, öğrenci, okul programı, eğitim- öğretim süreci, okul kültürü, ortam, okul çevresi ve veliler yönünden belirgin özelliklere sahip oldukları söylenebilir. Bu bağlamda araştırmanın kapsamına, etkili okulla ilgili “okul ortamı” alt boyutu ele alınmaktadır. Okulların temel işlevleri aynıdır. Ancak her okul tektir ve kendine özgü niteliği vardır. Okulun niteliğinin en önemli göstergelerinden birisi de onun “etkili” olma özelliğidir. Okulun birey ve toplumun eğitim gereksinimlerini karşılama düzeyi, onun etkililik düzeyi ile doğru orantılıdır (Baştepe, 2004:34). Okul içerisindeki eğitim- öğretim etkinliklerinin uygulandığı sınıflar etkili eğitim uygulamalarında son derece önemlidir. Öğretmen, sınıfta belirli süre içerisinde belirlenen hedeflere ulaşabilme amacı taşımaktadır. Bu amaca ulaşabilmek için öğretmen yeterlilikleri ile birlikte, sınıf ortamının eğitim- öğretim etkinliklerine uygun düzenlenmesi gerekmektedir. Fiziksel ortamın önemine gelince; iyi yapılandırılmış sınıf ortamı, öğrencileri güdüler, öğrenme işini cazip hale getirip kolaylaştırabilir. Fiziksel ortam, sınıf ve sınıfın donatımını kapsar. Fiziksel ortamın doğası ve organizasyonu davranış üzerinde doğrudan etkilidir (Korkmaz, 2010: 270). Fiziksel ortamın temel değişkenleri; öğrenci sayısı, sıraların yerleştirme düzeni, öğrencilerin oturuş biçimi, ışığın giriş yönü, aydınlatma durumu, ısıtma durumu, sıcaklık-soğukluk durumu, gürültü durumu, ortamın temizliği, araç-gereç durumu, sınıfın boyası ve görünümüdür. Uygun fiziki mekan ve oturuş biçimi öğrenme- öğretmede oldukça etkilidir. Sınıf eşyaları, duvarlarda ve eşyalarda kullanılan renkler, panolar, tablolar eşyaların yerleştirme biçimi ve temizliği öğrencilere cazibeli gelmeli, görünümü şık ve güzel olmalıdır. Weinstein(2007), cazip ortamların, devamlılığının ve katılımın sağlanmasında etkin rol oynadığına varmıştır. Öğrenci zamanının büyük bir kısmını bu mekanda geçireceğinden, daha doğrusu ikinci evinin burası olmasından dolayı kendini rahat hissetmeli, dersin bir an önce bitmesini beklememelidir. Okuluna ve sınıfına isteyerek gelmelidir. Sınıfın görünümü öğrencinin ortama olan aitlik duygusunu artırarak, eğitimi daha etkili hale getirmektedir. Bu bilgiler ışığında araştırmanın amacı müstakil eğitim yapılan sınıflardaki uygulamaları inceleyerek, birleştirilmiş sınıflarda ortamın başarıya olan etkinin somut veriler ışığında sizlere gösterebilmektir. Bu çalışma Yozgat ili Akdağmadeni ilçesine bağlı Olucak köyü ilkokulunda gerçekleştirilmiştir. Belirtilen okul birleştirilmiş sınıf eğitimi veren bir okuldur. Çalışma grubunu aynı zamanda bu çalışmanın araştırmacısı olan sınıf öğretmeni ile 29 öğrencisi oluşturmaktadır. Çalışmada sınıf öğretmeninin köy okuluna ilk atandığı zamandan günümüze kadar gerek sınıfında gerekse okulun bütününde gerçekleştirmiş olduğu fiziksel ortamın, eğitim- öğretim sürecine yönelik sınıf uygulamaları, öğrenci – veli- öğretmen üçgeninde atılmış adımlara dair olumlu sonuçlar veren eğitim uygulamaları incelenmiştir. İncelenen uygulamalar araştırmacı tarafından veri setleri halinde yazılı, dokümanlar, fotoğraflar ve sınıf öğretmeninin deneyimleri ile sunulacaktır. Sözlü bildiri BAŞARLI EGİTİM UYĞULAMASIÖzet: <Yaradılmışlar həmişə dəyişməyə can atır. Təbiət də dəyişkən və rəngarəngdir. Elə insan övladı da. Bu dəyişkənlik bu gün müxtəlif sahələrdə,xüsusilə təhsildə özünü göstərməkdədir. Təbii ki,məktəb də bu dəyişikliklərdən kənarda qalmır.Odur ki,məktəbin əsas vəzifəsi bilik vermək yox,şagirdlərin yaradıcılıq potensialını üzə çıxarmaq,onları düzgün istiqamətləndirməkdir. Bu baxımdan inkişafda olan şagirdlərimiz də dəyişkənliyə, fərqliliyə daima ehtiyac duyur və maraq göstərirlər. Bunun üçün də elmi, biliyi şagirdə elə təqdim etmək lazımdır ki, şagird verilən informasiyadan bezməsin,yorulmasın. Həmişə oxumağa maraqlı olsun. Təhsilimizin inkişafı da bugünkü müəllimlərin üzərinə düşür. Bəzən belə bir fikir səslənir ki, tədris etdiyi fənni yaxşı bilən müəllim əsl müəllimdir.Belədə unuduruq ki,müəllim təkcə fənnini yaxşı bilməklə kifayətlənməməli,liderlik bacarığına malik olmalı,XXI əsrin-kompyuter əsrinin şagirdlərinin marağını təmin etməli,qoyulan tələbləri ödəmək üçün daim axtarışda olmalıdır.Artıq hər bir müəllim texnologiyanın yeniliklərindən kənarda qalmamalı,müasir şagirdin tələblərinə cavab verən dərslər qurmalıdır.Məktəbdə şagirdlər hərtərəfli biliklə təmin edilməli,onların bacarıq və vərdişləri formalaşdırılmalı,yüksək mədəniyyət,mütərəqqi dünyagörüşə malik şəxsiyyət yetişdirilməlidir.Bu işdə isə müəllimin rolu əvəzsizdir. Texnologyanın sürətlə inkişafını görən,”Mən bacarmaram,Mən bu qədər yeniliklərlə ayaqlaşa bilmərəm”deyib özünə əngəl yaradan müəllimlərimiz isə unutmamalıdırlar ki,müvəffəqiyyətə gedən yolda əməl etməli olduğumuz vacib prinsiplərdən biri həyata yanaşmamızı dəyişdirməkdir.Con Kolenso”Həyata küsən insan həyatdan dərs ala bilməz”demişdir.Odur ki,həyata və gələcəyə daha inamla baxmalı,yeniliklərdən çəkinməməli,daha yaxşı müəllim olmaq,dövrün və şagirdlərin tələbini ödəmək üçün var-gücümüzlə öz üzərimizdə çalışmalı,texnologiyanın yeniliklərinə yiyələnməliyik.Çünki bir insanın özü ilə istəklərinə çatmaq arasındakı əngəl çox vaxt içində böyütdüyü “bacarmaram”,”səhv edərəm”kimi qorxulardır.Əgər belə müəllimlər qorxuları aşmağa müvəffəq olsalar,istəklərinə də nail ol bilərlər. Qədim yunan filosofu Heraklit demişdir:”Hər şey axır,hər şey dəyişir.” Odur ki,biz müəllimlər də cəmiyyətdəki dəyişiklikləri nəzərə almalıyıq. Hal-hazırda UNESKO tərəfindən müəyyən edilmiş təhsil prinsipləri var ki,onların əsasında da ömür boyu təhsil almalı,bilik və bacarıqlarımızı inkişaf etdirməliyik. Bugünkü gündə digər peşə sahibləri kimi müəllim də texnologiyanın onun işinə daxil olduğunu unutmamalı,öz üzərində daim işləməli,ixtisaını tez-tez artırmalı,bütün texnoloji yeniliklərdən xəbərdar olmalıdır.Çünki sinfə girən müəllim baş verən proseslərdən kənarda qala bilmir. Elm və texnikanın inkişafı, yeni texnologiyaların tətbiqi,fənn kabinetlərinin müasir avadanlıqlarla təchizatı təlim və təhsilin yeni məzmunda qurulmasını tələb edir.İndi müasir kabinetləri kompyutersiz təsəvvür etmək mümkün deyil.Belə olduğu halda,şagirdlərin nailiyyətlərini yüksəltmək,onlara tez və dəqiq məlumatlar çatdırmaq asanlaşır.Ancaq onu da bilirik ki,bugünkü şagird informasiyaları sürətlə və daha çox mənbələrdən almağı yaxşı bacarır.Çünki texnologiyadan istifadə onlarda xüsusi maraq yaradır.Odur ki,şagirdərə informasiyalardan düzgün istifadə qaydaları öyrədilməli,onların qeyri-dəqiq informasiya almalarının qarşısıını almaq üçün istiqamətlər verilməlidir.Tədris prossesini elə təşkil etmək lazımdır ki.şagird dərsdə fəal iştirak etsin,öz əməyinin bəhrəsini görə bilsin və özünü qiymətləndirə bilsin.Bu da müasir müəllimdən çeviklik və peşəkarlıq,tədrisə yaradıcı yanaşma və sinifdə texnologiyalardan yaxşı istifadə bacarığı tələb edir. Sözlü bildiri BEYİN TEMELLİ ÖĞRENME PARADİGMASINA DAYALI ZENGİNLEŞTİRİLMİŞ DÜŞÜNME- ÖĞRETİM- ETKİNLİKLERİNİN ÖĞRENCİLERİN DUYUŞSAL TUTUM VE ÖZ DÜZENLEME BECERİLERİNE YANSIMASI: ÖRNEK BİR ÇALIŞMAÖzet: <İlkokulda yaşam üzerine farkındalık yaratıp, bireyin kendini gerçekleştirmesine temel oluşturan derslerin başında hayat bilgisi gelmektedir. Temeline yapılandırmacı eğitim anlayışını alarak hazırlanmış olan Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı’nın öncelikli amacı, öğrencilerin özyönetim becerilerini kazanmalarına ve bireysel farkılılıklara dikkat çekerek olumlu davranışlar geliştirmelerine yardımcı olmaktır (MEB İlköğretim Hayat Bilgisi Dersi Öğretim Programı, 2005).Yapılandırmacılıkta bilginin, kişiyle doğrudan bağlantılı, ana özgü, bağlamsal ve kişisel anlamların görünümü olduğu kabul edilmektedir (Yurdakul, 2005). Bu bağlamda düşündüğümüz zaman hayat bilgisi dersi bireysel farkındalıkla başlayan süreç ile yaşam becerilerini geliştirici rol oynamaktadır. Eğer öğrencilerde zihin açıcı düşünme becerilerinin geliştirilmesi isteniyorsa, farklı düşünme etkinlikleri ile farklılaştırlmış-zenginleştirilmiş süreçlerin ve ortam hazırlanması duygusal iklim oluşturmanın gerekliliği vardır. Eğitim-öğretim süreçlerinde en etkili öğretim ve öğrenme öğrencinin kendisinin yaparak yaşayarak yaptığı etkinliklerdir. Bu etkinliklerin temel amacı öğrencilerin düşünme becerilerini geliştirmektir. Eğitimde ortaya koyulan davranışların-ürünlerin öncelikle düşünme ve düşünce süzgeçlerinden geçmesi onu yaratıcı-yansıtıcı-eleştirel ve eşsiz kılarak fark yaratır. Yaratıcı düşünme becerisi geliştirilirken çeşitli düşünce etkinlikleri ile öz düzenleme ve öz disiplinin sağlandığı görülmektedir. Bu bağlamda özyeterlik, seçmeye dayalı süreçlerin bütüncül olarak işlendiği düzenleyici bir mekanizmanın bilişsel, duyuşsal, sosyal işlevi üzerinde durur. Bu çalışmanın temel problematik durumu; ilköğretim okullarındaki öğrencilerin ilk yıllarda temel davranışları neden kazanamama yetersizliği-güçlüğü,duygu ve düşüncelerini ifade etmede çeşitli güçlüklere meydan okuyamama, başarısızlık deneyim ve eğilimlerinin ilköğretim yıllarında gerçekleşmesi durumlarıyla başa edememesi, kendi kendilerini yönlendirme ve yönetme becerilerinin geliştirilmesindeki yetersizlik ve çözüm odaklı düşünememe gibi temel davranış ve becerilerinin kazandırılmamasıdır. Bu çalışmanın amacı ilköğretim okulundaki Beyin temelli öğrenme yaklaşımına dayalı zenginleştirilmiş-farklılaştırılmış, öğretim etkinliklerinin 2. sınıf hayat bilgisi dersindeki duyuşsal tutum ve öz düzenleme becerilerine yansımalarını incelemektir. Araştırmanın modeli eylem araştırması olarak tasarlanmıştır. Çalışma grubunu 2015-2016 öğretim yılında Özel Milas Özge Okulları’nda 2. sınıfta öğrenim gören 9’u kız ve 6’sı erkek olmak üzere toplam 15 öğrenci oluşturmaktadır. Bu çalışmayla, eylem araştırması sürecinde amaç, zihin açıcı etkinlikler ile özkeşif ve çevresel bilinç sağlanarak öğrencilerde özyönetim ve özdüzenleme becerisi kazandırılarak bilimsel ve duyuşsal özerklik duygusunun güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Eylemsel süreçte sınıf öğretmeninin zenginleştirilmiş-farklılaştırılmış, öğretim etkinlikleriyle öğrencilerine fırsatlar sağlayarak onları teşvik edici davranışlarla, öğrencinin karar mekanizmasını kullanarak özsaygı gelişimine katkı sağlamıştır. Bu eylem araştırması ilköğretim okulu 2. sınıf hayat bilgisi dersinde gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamındaki “Sağlık ve Çevre” teması işlenmiştir. Ders çerçevesinde sağlık ve çevre temalarına yönelik kazanımların edinilmesi için farklılaştırılmış ve zenginleştirilmiş öğrenme-öğretme etkinliklerine yönelik ilgili materyallerin-malzemelerin kullanımına dikkat çekilerek bireysel ve toplumsal özdüzenleme ve farkındalık çalışmaları yapılmıştır. Öğrenciler bu etkinliklerde yaratıcı düşünme becerilerini kullanarak materyal ortaya koyma ve bunları organize etme, sorumluluk kazanımı, çevre bilinci ile öz düzenlemeleri geliştirmeleri, kontrol mekanizmalarını çalıştırmaları sağlanmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ve geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları yapılan gözlem formu kullanılmıştır. Bununla birlikte otantik ölçme ve değerlendirmeler yapılarak yorumlanmıştır. Öğrenci ürün dosyası, Kendi kendini değerlendirme, ürün ortaya koyarken tasarım odaklı performanslar değerlendirilmiştir. Öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrencilerinin çoğunluğu zenginleştirilmiş düşünme ortamları ile ilgili etkinliklerde sorumluluk kazanma, fikirlerini organize etme, yaratıcılıklarını geliştirme, çevre bilinci kazanma, bireysel farkındalık oluşumu ve derse olan duyuşsal ilgilerini arttırma gibi olumlu bildirimler alınmıştır. Bu çalışmanın ilerleyen zamanlarda Matematik, Türkçe, İngilizce, Görsel Sanatlar dersleri ile beraber yapılacak çalışmalarda alana katkı sağlayacağı ve farklı bakış açıları geliştireceği düşünülmektedir. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA BOŞ ZAMAN ETKİNLİĞİÖzet: <İlkokullarda karşılaşılan temel sorunlardan bir tanesi de sınıf içerisindeki öğrencilerin bireysel farklılıklarının olmasıdır. Bu farklılıklardan dolayı sınıfta öğretmen tarafından verilen çalışma ve etkinlikleri bazı öğrenciler kısa sürede bitirebilirken, bazı öğrenciler daha uzun sürelerde bitirebilmektedirler. Verilen çalışma veya etkinliği kısa sürede bitiren öğrenciler beklerken sıkılabilir, çalışma veya etkinliği henüz bitirmemiş olan diğer öğrencilerin dikkatini dağıtabilecek hareketler yapabilirler. Bizimde, 3. sınıfların ve 4. Sınıfların birlikte okutulduğu sınıfımızda bu tür sorunlar fazla yaşanmaktaydı. Bende çalışma ve etkinlikleri erken bitiren öğrencilerin beklerken neler yapabileceğini düşündüm ve bir dizi faaliyet buldum. Üzerinde bulduğum bu etkinliklerden olan; sudoku çözme, mandala boyama, Türkiye haritasında “k” harfiyle başlayan illeri bulma, Türkiye haritasında dört heceli illeri bulma, en son işlenen matematik konusunu tekrar etme, kısa bir anısını yazma, bir resim yapma, isminin akrostişini yapma, çarpım tablosunu tekrar etme, hikaye kitabı okuma, bir arkadaşa mektup yazma gibi etkinliklerin yazdığı tahta çubukları, “Ben Bitirdim, Ne Yapabilirim” yazan bir kavanozun içine koydum. Bu kavanozun yanına bir sudoku kavanozu ,bir mandala boyama kavonozu ve bir de matematik işlemleri kavanozu ekledim. Artık çalışma ve etkinlikleri erken bitiren öğrenciler, “Öğretmenim bitirdim ne yapayım” diye sormadan ve diğer öğrencileri rahatsız etmeden kavanozdan bir çubuk çekiyor ve çubukta yazan etkinliği sessizce yapıyor. Bu uygulama özellikle birleştirilmiş sınıf olan sınıfımızda güzel ve etkili bir değişim başlattı ve öğrencilerimin boş vakitlerini değerlendirme alışkanlığı elde etmelerine olanak sağladı. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÖĞRETİMİN NİTELİĞİ, SORUNLARI VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİÖzet: <İl Milli Eğitim Müdürlüğümüz tarafından birleştirilmiş sınıflarda görev yapan öğretmenlerle “Birleştirilmiş Sınıflar Birleşerek Büyüyor” projesi kapsamında her ay çalışma toplantıları düzenlenmektedir. Bu toplantılarda birleştirilmiş sınıflarda görev yapan öğretmenlerimiz ile birleştirilmiş sınıflarda eğitim-öğretim süreci, niteliği, öğretmenlerimizin motivasyonları, bu uygulamada öğrenim gören öğrencilerimizin akademik başarıları, sosyal becerileri ve bir üst öğrenime devam etme durumları aylık belirlenen gündemlere göre görüşülmüştür. Yapılan görüşmelerde raporlar tutulmuştur.Bu raporlar Nitel araştırma yöntemlerinden “Betimsel Analiz” yaklaşımı kullanılarak analiz edilmiştir. Analiz edilen raporlardan birleştirilmiş sınıflarda eğitim-öğretim uygulamalarında yeterli derecede verim alınamadığı, öğrencilerin akademik başarılarının istenen düzeyde olmadığı, bu öğrencilerin bir üst öğreniminde başarılı olamadıkları, bu okullarda görev yapan öğretmenlerin mesleki tükenmişlik ve mesleki yalnızlık yaşadıkları verileri elde edilmiştir. Bu raporlardan elde edilen veriler 2015-2016 eğitim-öğretim yılı başlangıcında Eylül ayında İl Milli Eğitim Müdürümüz Levent YAZICI’nın başkanlığında toplanan komisyonda değerlendirilmiştir. İl Milli Eğitim Müdürümüz Levent YAZICI’nın başkanlığında ARGE biriminde yapılan toplantıda birleştirilmiş sınıflarda tespit edilen sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmek, bu okullarda öğrenim gören öğrencilere eğitim-öğretimde fırsat eşitliği sunmak için yeni modeller geliştirmek ya da var olan modelin geliştirilmesine yönelik olarak çözüm önerileri belirlemek için bir çalıştay düzenlenmesi kararlaştırıldı. Çalıştay ile ilgili olan süreçte birleştirilmiş sınıflarda eğitim-öğretim uygulamasının bütün paydaşlarının bulunduğu komisyonlar oluşturuldu. Komisyonlarda; Birleştirilmiş sınıflarda eğitim-öğretim uygulamaları alanında uzman akademisyenler İlçe kaymakamları İlçe milli eğitim müdürleri İl milli eğitim müdürlüğü yöneticileri İlçe şube müdürleri Maarif müfettişleri Sınıf öğretmenleri Rehberlik öğretmenleri Okulöncesi öğretmenleri Birleştirilmiş sınıflarda öğrenim görmüş öğrenciler Köy muhtarları Veliler Olmak üzere dört ayrı komisyon oluşturulmuştur. Çalıştay sürecinde yer alan komisyonlarda görüşülmek üzere iki ayrı tema belirlenmiştir. Çalıştay gruplarından iki tanesi “Birleştirilmiş sınıflarda eğitim uygulamalarının bugünü” temasını diğer iki komsiyonda “ Gelecek projeksiyonunda birleştirilmiş sınıflarda eğitim uygulamaları temasını” ele almışlardır. Çalıştay gruplarında yer alan akademisyenler moderatörlük yapmışlardır. Çalıştay gruplarında sabah oturumunda yapılan atölye çalışmalarında yer alan raportörler elde edilen verileri moderatörler ile analizini yaparak sonuç raporlarını oluşturmuşlardır. Öğleden sonra yapılan oturumlarda sonuç raporları grup moderatörleri tarafından sunulmuştur. Çalıştay, elde edilen verilerin değerlendirilmesi ile son bulmuştur. Sözlü bildiri BOWLİNG OYUNU OYNAYARAK ÇIKARMA İŞLEMİ ÖĞRENİYORUMÖzet: <İlkokul 1. sınıf öğrencilerine çıkarma işlemini kavratmak amacı ile yapılandırmacı yaklaşım anlayışı içerisinde disiplinlerarası bir çalışma örneği olan bu uygulamada Özel Bodrum Bahçeşehir İlkokulu 1. sınıf öğrencilerinden 20 kişilik bir öğrenci grubu ile çalışılmış ve öğrencilere öncelikle bowling oyunu ve mantığı öğretilmiştir. 20 tane plastik labut spor salonunda doğrusal bir şekilde sıralanmış, her bir öğrencinin bowling topu ile labutları vurması istenmiştir. Atış yapıldıktan sonra her bir öğrenciden toplam kaç labut olduğunu hatırlaması, kaç labut vurulduğunu sayması ardından kaç labut kaldığını bulması istenmiştir. Bu deneme tüm sınıfa uygulandıktan sonra sınıf ikişerli on gruba ayrılmıştır. Bu gruplardaki ilk öğrenciden bowling topunu atması, diğer öğrenciden de arkasını dönerek kaç tane labutun vurulduğunu görmemesi sağlanmıştır. Labutları vuran öğrenciden , arkasına dönük olan öğrenciye göstermeden vurduğu labutları alması istenmiştir. Arkası dönük olan öğrenciden ise vurulmayan labutları sayarak kaç tane labutun vurulduğunu bulması beklenmiştir. Bu çalışma haftalık ders planlarında yer alan Türkçe dersine ait “Zıt anlamlı kelimeleri bilir”, kazanımı ile desteklenmiştir. Ayrıca bu çalışma Gardner’ın Çoklu Zeka Kuramı’na göre öğrencilerinin farklı zekâlarını kullanabilmeleri ve geliştirebilmeleri için fırsat sağlamaktadır. Sözlü bildiri ÇIKAR MATERYALİNİ YAP ÇIKARMA İŞLEMİNİÖzet: <Amaç: Birinci sınıf öğrencilerinin dört işlemle ilk tanışmalarının eğlenceli olması, yapılan etkiliklerle çıkarma işlemi terimlerinin öğrenilmesi, problem yazma becerilerinin geliştirilmesi ana hedeftir. Bunun yanı sıra grup çalışması yapılarak kendi akranlarıyla çalışma fırsatı verilmesi ve ortak ürünler çıkarılması amaçlanmıştır. Öğrencileri analiz ve sentez basamaklarına çıkaracak sorularla karşılaştırarak kendi ürünlerini oluşturması ve kendi öğrenme süreçlerinin sorumluluğunu almaları hedeflenmiştir. Süreç: Öğrencilerin çıkarma işlemi terimleri ile ilgili ön bilgilerini hatırlatma amaçlı bir oyun oynanarak derse ısınma etkinliği yapılır. Daha sonra öğretmen tarafından oluşturulan bir öykü power-point sunusu ile desteklenerek anlatılır ve örnek bir problem gösterilir. Öğrencilerle birlikte üzerinde çeşitli işlemler yapmaya olanak sağlayan işlem çarkı materyali oluşturulur ve işlemler yapılır. Sınıf dört gruba ayrılır ,öğrenciler verilen görsellere uygun problem yazarlar ve çalışmalarını sunarlar. Son olarak grup olarak problem çözme materyali hazırlanır. İstasyon çalışması biçiminde yazılan problemler çözülerek oyunla değerlendirme yapılır. Ayrıca akran değerlendirme ve öz değerlendirme formu da değerlendirme çalışmaları yapılır. Oluşturulan ürün ve materyaller sergilenir. Öğrencilerin kendi oluşturdukları materyalleri kullanarak bütün süreci yönetmeleri, kendi öğrenme adımlarını kendilerinin gerçekleştirmiş olması öğrenmenin kalıcı olmasını sağlamaktadır. Bu çalışmayla öğrenciler yazma becerilerini ve sunum becerilerini geliştirme fırsatı bulmuşlardır. Grup çalışması sayesinde birbirleriyle uyumlu çalışmayı, birbirlerinin istek ve yeteneklerine karşı saygılı olmayı öğrenmişlerdir. Ayrıca arkadaşlarını ve kendilerini de değerlendirerek bütün öğrenme sürecinin sorumluluğunu da almışlardır. ÇOKLU GİRİŞ NOKTALARINA İLİŞKİN ETKİSİ KANITLANMIŞ ETKİNLİK ÖRNEKLERİÖzet: <Etkinlik çocukların yaptığı ya da öğretmenin düzenlediği her türlü çalışma ve oyundur. Eğitsel etkinlik ise, okul içinde ya da dışında düzenlenen, eğitsel bir yönü ya da özelliği bulunan, öğrencilerle öğretmenleri yakından ilgilendiren etkinlikler olarak tanımlandığını görülmektedir Ders ve gün: Güne çeşitli besin gruplarını içeren kahvaltı ile başlamak vücudun her yönüne fayda sağlar ve günün geri kalanının verimliliğini artırır. Ders gün gibi bir zaman dilimidir. Derse çeşitli zekâ boyutlarına hitap eden girişler ile başlamamız dersin geri kalanının verimliliğini arttırır. Ayrıca gün içerisinde belirli saat aralıkları ile her çeşit besinden alarak vücudumuzu dinç tutabiliriz. Derste de belirli zaman aralıkları ile çeşitli zekâ boyutlarına hitap eden girişler yaparsak dikkatleri dinç tutabiliriz. Bu nedenle çoklu giriş noktalarını kullanmamız gerekir. Çoklu Giriş Noktaları (Güçlü Giriş Etkinlikleri), bireyin sahip olduğu farklı zekâ alanlarına uygun olarak dikkat çekmek için kullanılan etkinliklerdir. Çoklu giriş noktalarına önem vermemdeki amacım “herkesin dikkatini çekmeye” herkesin dikkatini çekmektir. Bu çalışmada 134 sınıf öğretmen adayına coğrafya konularının öğretiminde uygulanan ve olumlu sonuçlar alınan çoklu giriş etkinlik örneklerine yer verilmektedir. Eğitsel etkinliklerin öğrenmeleri olumlu yönde etkilediği, öğrenciyi aktifleştirdiği, daha zengin öğrenme fırsatları sunduğu göz önüne alındığında bu etkinlik örneklerinin sunulması uygun görülmektedir. Ayrıca öğrencilerin her zekâ boyutunun dikkatini çekmek isteyen eğitimcilere örnek olması açısından da önemli olduğu düşünülmektedir. Sözlü bildiri DEĞERLER EĞİTİMİ İLE ZAMANI DEĞERLENDİRİYORUMÖzet: <MEB Strateji Daire Başkanlığının raporuna göre 2013-2014 yılında ilköğretimde 825 bin , ortaöğretimde 389 bin ,özel eğitimde 48 bin öğrenciyi 108 bin araçla taşıdığını görmekteyiz. Bir milyon iki yüz bin öğrenci taşınmaktadır. Bu taşıma sırasında öğrencilerin günlük 80- 120 dakikası araçta geçmektedir.Öğrencilerin araçta geçirdikleri bu zaman dilimini etkin ve verimli kullanmalarını sağlamak gerekmektedir. Taşıma öğrencilerinin araçta gecen süreçlerini milli eğitimin temel amaçları doğrultusunda yapılacak çalışmalarla eğitim ve öğretim sürecinin sürdürüldüğü bir ortam haline getirilebilir. Taşıma araçlarına yerleştirilecek bir video oynatıcı sayesinde araçların eğitim öğretim yapılabilir ortamın oluşturulması sağlanmış olur. Kazanımlarımız doğrultusunda yapılacak videolar bu araçlarda oynatılarak (gösterilerek ) öğrencilerin zamanlarını etkin kullanmaları sağlanabilir. Taşıma araçlarındaki video oynatıcısında farklı konularda farklı videolar sayesinde öğrencilerin bireysel gelişimlerine katkı yapılabilir. Bu iş eğlenceli bir şekilde ve öğrencilerin görsel işitsel duyularına hitap ederek sağlanabilir. Taşıma kapsamındaki araçların içindeki ekrandan yazılı mesajlar yansıtılabilir. Bu araçlardaki ekranlardan özlü sözler, mesajlar servisi kullananlara aktarılabilir. Taşımalı eğitimden yararlanan öğrencilerin olmasa olmazı olan servis araçlarının şoförlerinin de bu eğitim sürecine dahil edilmesi gerekir. Taşıma öğrencilerinin yolda geçen zamanlarını eğlenerek öğrenecekleri bir ortam haline getirilmesin için çalışmalar yaptık. Taşıma aracına bir video ve ekran koydurduk. Öğrencilerin araçta geçen sürelerini eğlenerek öğrenmelerini sağlamaya çalıştık. Bunu yaparken amaç ve hedeflerimizi gerçekleştireceğimiz araçlarımızı seçtik. Öğrencilerimize seçtiğimiz filmler aracılığıyla bir takım değerleri kazandırmayı hedefledik. Öğrencilerin tercihleri de dikkate alınarak filmler seçilmeye çalışılmıştır. Öğrenci servileri öğrenme ortamlarına elverişli hale getirilebilir. Vido oynatıcı ile film izletilebilir. Araçtaki donanım sesli ve sessiz öğrenmeye yönelik tasarlanabilir. Bilbord şeklinde akan , kayan yazılarla ilginç sözler , eğitici hikayeler görsel olarak ekranlardan yansıtılabilir.Kazanımlar ve hedeflerimiz doğrultusunda seslendirmeler araçlarda yapılabilir. Tüm bu çalışmalar öğrenci yaş ve beceri düzeyinde yapılması halinde oldukça verimli olabilir.Vergi haftasında vergi ile ilgili çizgi filmler , sağlık temizlik filmleri vb izlettirilebilir.Yapılan çalışmada projenin sürdürebilirliği ve uygulanabilirliğin olduğu görülmüştür.Proje çalışmaları sırasında öğrenci sorun davranışlarında azalma olmuştur. Öğrencilerin ilgisini çeken , meşgul olabilecekleri bir ortam onlar için hazırlanmıştır. Öğrenciler hazırlanan bu ortamla boşa giden zamanlarını etkin ve verimli kullanmaya başlamıştır. Proje çalışması sırasında şoför eğitimlerinin önemi fark edilmiştir. Servis araçlarında işitsel görsel iletişim araçları ile donatılmalıdır. Öğrencilerin servislerde gecen zamanları etkin verimli kullanılmalıdır. Bununun için film, program vb materyaller hazırlanmalı ve kullanıma sunulmalıdır. Taşımalı öğretimden yararlanan bir öğrencinin okula ulaşımı için 40 dakika günlük araçta kaldığını düşünürsek , bir eğitim öğretim yılında 12 günlük bir zaman araçta geçmektedir. Bu kadar büyük bir zamanın etkin ve verimli kullanılması için yapılan bu çalışma bu alandaki boşluğun doldurulması anlamında son derece önem arz etmektedir.Amaç ve kazanımlarımız doğrultusunda hazırlanacak her türlü eğitim materyali görsel ve işitsel olarak öğrencilerin eğitim öğretiminde kullanılabilir. Bir öğretmen kendisi için önemli olan bir konuda hazırladığı bir filmi öğrencilerine izletebileceği gibi , bakanlımızca hazırlanan öğrenme materyalleri de bu öğrencilere izlettirilebilir. Sözlü bildiri DEĞERLERİMİZÖzet: <Uygulamanın Amacı 1-Öğrencilerimizin ay boyunca yapmış oldukları etkinliklerle o ayın değerini tanımalarını sağlama ve bu değeri yaşama transfer edebilmelerini sağlama 2-Değerler eğitimi sayesinde paydaşlarımıza değerlerimizi hatırlatma. Uygulamanın Kısa Özeti 1 Muğla ‘ya Değer Projesi yazısını okudum 2- Serbest Etkinlikler Dersi aylık faaliyet planına o ayın değerini yazdık. 3-Değerler eğitimine aileleri dahil etmek için Veli Duyuru Belgelerini ailelere gönderdik. Amacımız çocuklara kazandırmaya çalıştığımız değerlerin aileler tarafından da işlenerek daha kalıcı olması ve yapılacak etkinliklerde velilerin desteğini almak Özgüven Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2-Sınıfımızda takımları kurarak çalışmalara başladık. İzcilik Çalışmaları ,Sınıf Takımları ( Futbol –Voleybol – Kros vb..), Drama Etkinlikleri , Mendil Kapmaca Takımı , Orman Timi , Minik Tema Etkinlikleri , Satranç Takımı 3-Ay sonu raporunu yazdık Çalışkanlık Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2-Kıssadan hisselerimizi öğrencilere okuttuk . 3-Başarıya ulaşmak için zeki olmak mı zeki olmak mı ? sorusunu öğrencilere sorduk .Anketi doldurduk. 4-Ay sonu raporunu yazdık Tutumluluk Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2-Harçlıklarımız biriktirdik Harçlıklarımızla futbol ve voleybol topları aldık. 3-Seydikemer İlçesi Arsa İlkokulu –Ortaokulu Müdürüne topları teslim ettik. 4-Ay sonu raporunu yazdık Arkadaşlık Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2-Arkadaşlık metnini öğrencilere okuttuk. Parçadan anladıklarını sorduk. 3-Öğrencilere arkadaşlık şiirleri yazdırdık. 4-Arkadaş olarak seçeceğin kişide hangi özelliklerin olmasını istersin ? sorusunu öğrencilere yönelttim ve cevaplarını aldım. 5-Veliler ev çalışması 1 verdim. “ Çocuğunuzun arkadaşlığı nasıldır ? A-4 kağıdına yazınız. Önce Çocuğumuzu tanıyalım daha sonra arkadaşını tanıyalım.” 6- Veliler ev çalışması 2 verdim “ Çocuğunuzun seçeceği arkadaşlarının hangi özellikleri olmasını istersiniz. Maddeler halinde yazınız. “ 7-Ay sonu raporunu yazdık Merhamet Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2-Beş değişik renkte broşür hazırladık 3-Yavrukurt Kümesi ile Çalıca Cumartesi Semt Pazarı ve Çalıca Esnaflarına broşür dağıttık. 4-Ay sonu raporunu yazdık Vefa Değerini Kazandırmak İçin 1-Sloganımızı belirledik. Afişimizi hazırladık 2- Okulumuzda daha Önce Görev Yapmış Okul Müdürlerimize Vefamızı göstermek için gezi düzenledik. Ziyaret programımızı hazırladık. Okul Müdürlerimize bir buket çiçek, hazırlamış olduğumuz Broşür ve Geçmişten Günümüze Okul Müdürlerimiz ( Daha önce hazırlamış olduğumuz PAPATYA Dergisi 1. sayısından alındı ) yazısını sunduk 3-Yapmış olduğumuz etkinlikler yerel basında yer aldı. 4-Ay sonu raporunu yazdık Yapmış olduğum değerler eğitimi ile ilgili uygulama örneğini kitapçık haline getirdim Uygulamadan Beklenen Sonuçlar 1-Öğrencilerin özgüvenini artması sağlanacak.. 2-Öğrenciler çalışmanın önemini anlayacak. 3-Öğrenciler tutumlu olmayı davranış haline getirecek . 4-Arkadaşlığın hayatımız için ne kadar önemli olduğunu bilecek. 5-Merhamet duygunun önemini kavrayacak. 6-Vefalı olmayı öğrenecek. Sözlü bildiri DEMOKRASİ İÇİN ETKİLİ ÖĞRETİM YÖNTEMİ ÖRNEĞİ (BURSA İLİ)Özet: <İlköğretimin temel amaçlarından biri olan demokrasi eğitimi konusunda, yapılan çalışmalara rağmen öğrencilerin demokrasi algısının sınıf başkanlığı seçiminden öteye gidemediği görülmektedir. Bu amaçla demokrasinin kelime anlamının dışında konunun hak, eşitlik, adalet, özgürlük gibi kavramlarını da öğrencinin içselleştirmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Milli eğitim kitaplarında demokrasinin var olan örnekler ile açıklanması bilinenden bilinmeyene ilkesine uymaktadır. Fakat öğrenciler bu örnekleri içselleştirememekte ve hayatlarında uygulayamamaktadır. Ne kadar sınıf başkanı seçimleri yapılıyor olsa da durum anlık bir demokrasi örneği ile sınırlı kalmaktadır. Bu amaçla farklı eğitim yöntemlerinin uygulanması ve bu yöntemlerin öğrencilerde istendik davranış geliştirmesinin dışında öğrencilerin yaşantılarında da uygulanabilir hale gelmesi önem taşımaktadır. Son yıllarda birçok konu ve ders üzerinde örnekleri ile karşılaştığımız drama yönteminden yola çıkılarak yeni bir örnek çalışma oluşturmayı amaçlamaktayız. Yapmış olduğumuz araştırma ve örnek çalışmaları da göz önüne aldığımızda alanda birçok örnek olmasına rağmen yeterliliklerinin araştırılması gerekliliği dikkate alınmalıdır. Bizler bu çalışma ile hem yeni bir örnek çalışmayı kazandırmayı aynı zamanda etkilerinin de sayısal veriler ile ortaya konulmasını amaçlıyoruz. Bu amaç ile iki ayrı grup oluşturulmuş olup gruplar homojen olarak dağıtılmıştır. Kontrol grubuna geleneksel yöntem ile demokrasi konusu anlatılmış diğer gruba ise drama yöntemi ile konu aktarılmıştır. Daha sonra iki gruba da gözlem formları uygulanarak elde edilen veriler karşılaştırılmıştır. Araştırmanın sonucunda drama yönteminin demokrasi eğitiminde anlamlı farklılık yarattığı sonucuna ulaşılmıştır. Sözlü bildiri DİL YAŞAYAN BİR VARLIKTIRÖzet: <Dil Yaşayan bir varlık ise ;hayatımızda bizimle birlikte yer almalı bizimle günlük yaşama dahil olmalı bu Anadilde böyle iken yabancı dilde nedense bu şekilde olmayı başaramadı.Biz öğretim algımızı azıcık değiştirip olaya yabancı kalmamak adına biraz teknik ve metodlarımızı değiştirirsek başarabilir ve konuşamadığımız yada konuşurken kaygılarımızın gerisinde kalan dil yeteneğimizi gün yüzüne çıkarabiliriz Nasıl mı? Haftalık bir 18 saatlik hazırlık sınıfı bulunan bir okulun ing.öğretmeniyim.Biz her hafta öncelikli fotohafıza tekniğiyle kelime çalışıyoruz zaman kazanma adına bu çalışmalar hafta sonu yapılıyor.Hafta içi dilbilgisi ve kitabımız ın etkinliklerini yapıyoruz.Öğrencilerim sürekli diğer sınıflar film izliyor biz de izleyelim öğretmenim diye başımın etini yerlerdi.Ben bu isteklerine şöyle bir çözüm ürettim. Biz her hafta Cuma gününe yetişecek şekilde o haftanın dilbilgisi konuları ve öğrendikleri kelimeleri kullanarak kısametrajli bir film yada skec çekiyorlar. Biz de bu çalışmaları haftanın son günü bazen 2 bazen 3 dersimizi vererek sinema tadında kendi ürünlerimizi izlemenin keyfine varıyoruz. Her yarı dönemde yaklaşık her öğrencimin 12-13 çalışması oluyor.Kamera arkası görüntülerimiz oluyor biz öğrenirken çok eğleniyoruz. Dönem sonu yaptığımız Speaking sınavında öğrencilerimin konuşurkenki özgüvenlerinden görüyorum ki öğrencilerim daha rahat başarıyor diğer akranlarına göre.Bu müthiş,keyif verici bir duygu bir öğretmen için. Yabancı dile yabancı kalınarak değil hayatımıza alarak onu öğrenebiliriz ancak!Bir dil bir insandır ve insan nefes aldığı sürece vardır.Nefes alan kişi de üreten ürettiğinin keyfini süren insandır!! Keyifli bir sempozyum olması dileğiyle . Sözlü bildiri DİSİPLİNLER ÜSTÜ EĞİTİMDE TABİATÖzet: <Disiplinler üstü eğitimde tabiat; Michael Hallidayin Dil öğrenme metodu (Dil öğrenme - Dil yoluyla öğrenme - Dil hakkında öğrenme) örnek alınarak yeniden yorumlanması ile ortaya çıkmıştır. İlkokul seviyesinde temel derslerde, kazanımlara, kalıcı bilgiye kısa zamanda ulaşmayı sağlayan, yeni ve evrensel bir bakış açısı sunan program haline gelmiştir. Disiplinler üstü eğitimde, tabiatı öğrenirken, tabiat hakkında ve tabiat yoluyla öğrenmeler de gerçekleştiririz ana fikrinden yola çıkılarak hazırlanmış bir programdır. İnsanoğlu, binlerce yıldır tabiatı gözlemleyerek, onunla etkileşerek öğrendikleriyle bir hayat sürdürürken, gelişen teknolojinin hayatının her alanına girmesi, onu doğal yaşamdan uzaklaştırmıştır. Dünyanın en gelişmiş ülkelerinde aileler, çocuklarını teknolojiden uzak tutarak, tabiatın içinde, otantik öğrenme ile becerilerinin gelişmesini istemektedir. Sonuçta eğitim kurumları için de öğrencileri 21. yüzyıla hazırlarken, tabiatı eğitim alanının içine almak kaçınılmaz olmuştur. Elli beş dönüm orman arazisi içine kurulan bir okul düşünün. İçinde bulunduğu ormanda birçok endemik bitki bulunan, geyik, lama, deve ve başka birçok hayvana ev sahipliği yapan bir okul… Böyle bir okulda matematiği, sanatı, fen bilgisini, okuma- yazmayı, dili, sosyal bilgileri etrafınızdaki doğal ortamı da kullanarak öğretirsiniz. Böylece öğrenciler tabiat hakkında öğrenmeler gerçekleştirirken, aynı anda tabiatı kullanmayı da, öğrenmiş olur. Sunumun sonunda altı şapkalı düşünme metodu ile katılımcılar da programın olumlu- olumsuz yanları hakkında düşünmeye davet edilecektir. Sözlü bildiri DİSLEKSİ FARKINDALIĞIÖzet: <Eğitim ve öğretim çağında bulunan her 100 öğrenciden 20si disleksi ile bağıntılı öğrenme güçlükleri yaşamaktadır. Hapishanedeki çocuklarda bu oran %40 ı aşmaktadır. Bu sorunla ilgili ülkemizde henüz yeterli çalışma bulunmamakla birlikte bunların sebepleri arasında Türkçenin kolay fonetik yapısı gösterilebilir. Disleksi ile ilgili tanılama ve uygulamalarım sonucunda öğrencilerde farklılıklar görülmektedir. Özellikle okuma ve yazma sorunları üzerinde yaptığım çalışmalarda olumlu sonuçlar almış bulunmaktayım.Türkçenin yapısı ele alındığında öğrenciler üzerinde etkili bir öğrenmenin gerçekleşebilmesi için sadece sözel etkinlikler yetmemekte bunun yanında farklı etkinlikler olması gerekmektedir. Tanılama dislekside önemli bir yer tutmaktadır.Disleksili bir çocuğun tanılaması yapıldıktan sonra sorun üzerinde titiz bir çalışma yapılarak öğrencinin farklı yönleri mutlaka belirlenmelidir. Bu aşamadan sonra öğrencinin eksik olduğu alanlar belirlenmekte ve bu konular üzerinde titiz bir çalışma yapılmaktadır. Disleksili öğrenciler genellikle 4 grupta incelenebilirler. Okuma konusunda sorun yaşayan öğrenciler. Yazma konusunda sorun yaşayan öğrenciler.Matematik konusunda sorun yaşayan öğrenciler. Denge ve koordinasyon konusunda sorun yaşayan öğrenciler. Buna ek olarak bazı öğrencilerde bu sorunlardan birkaşı aynı anda da görülebilmektedir. Öğrencilerin farklı eğitim modelleri ile eğitilmesi haricinde sadece öğretim ile bu sorun aşılamamaktadır. Sorunun asıl kaynağı algılama olduğu için bu yönde çalışmalar yapmak en doğru yöntem olmaktadır. Genellikle 17 temel belirti gösteren bu öğrencilerin okuma ve yazma üzerine yoğunlaşılarak eğitilmesi imkansızdır.Çünkü ayakkabı bağlamak ile okuma arasında temel bir bağlantı varsa bu okuma ve yazma çalışması yapılarak çözülemez. Bu tür öğrencilerde ülkemizde eksik olan çalışmalar acilen tamamlanmalıdır. DRAMA TEMELLİ SORGULAMAYA DAYALI YAKLAŞIMCI ÇÖZ-ÇÖZÜL-ÇÖZELTİ VEE DİYAGRAMLI FEN EĞİTİMİ ETKINLIĞININ ETKİSİÖzet: <Bu çalışma etkinliğinin amacı, ilkokul öğrencilerinin fen bilimleri eğitiminde etkin rol alarak, öğretimde yaparak-yaşayarak ve sorgulayarak öğrenmelerini, eğlenerek öğrenmelerini değerlendirmek amacıyla drama temeline oturtarak, deney ve gözlem sonuçlarını kaydetme becerisini geliştirmek için v-diyagramı oluşturmalarını sağlamak amacıyla oluşturulan bir fen eğitimi etkinliğidir. Sorgulamaya dayalı yaklaşım, öğrencilerin çevrelerindeki her şeyi keşfetme isteği duydukları, etraflarındaki doğal ve fiziksel dünyayı sağlam gerekçelerle açıklamalarda bulunarak güçlü kanıtlar kurdukları, fen bilimlerinden heyecan duyan ve değerini bilen bireyler olarak yetiştikleri, kısacası birer bilim insanı gibi yaparak-yaşayarak-düşünerek bilgiyi kendi zihninde oluşturduğu öğrenci merkezli bir öğrenme yaklaşımıdır. V-diyagramı öğretim programının tasarlanması ve iyileştirilmesi, deney süreç ve sonuçlarının analizi, dersin ve öğrencilerin analizi için kullanılabilir. Çalışma 2014-2015 eğitim-öğretim yılında Kahramanmaraş ili Dulkadiroğlu ilçesi Baydemirli Boybeyli İlkokulunda öğrenim gören 8 kız, 4 erkek olan 12, 4. Sınıf öğrencisi ile Fen ve Teknoloji dersinin Maddeyi Tanıyalım ünitesinin karışımların ayrıştılması konusunda oluşturulan Çöz-Çözül-Çözelti etkinliği ile yapılmıştır. Öğrenciler önceki öğrenmelerinden yola çıkarak araştırma sorusunu oluşturup tahminde bulunmuşlardır. Tahminlerini tasarladıkları deneylerle sınamışlardır. Deney süreç ve analizlerini v-diyagramlarına not etmişlerdir. Deney sonunda araştırma sorusunun cevabını bulup sonuca ulaşmışlardır. Öğrenciler etkinlik süreci ve v-diyagramı ile değerlendirilmiştir. Etkinlik sürecinde yaparak-yaşayarak-sorgulayarak öğrenmeleri, birbirlerine dönütler vermeleri öğrenmelerinde aktif rol almalarını sağlamıştır. Öğrenciler araştırma sonucunu arkadaşları ile paylaşmaları amacıyla etkinlik süreci ve sonucunu değerlendirmek için drama yöntemini kullanmışlardır. Etkinlik sonunda bu fen eğitimi etkinliğin öğrencilerin bilimsel süreç becerilerinin gelişimine katkı sağladığı, fen okur-yazarı bir birey olma konusunda olumlu tutum geliştirdikleri gözlemlenmiştir. Sözlü bildiri DRAMA YÖNTEMİYLE DOĞAL SAYILARI TANIMA VE ONLUK BİRLİKLERİNE AYIRMA TEKNİĞİÖzet: <Drama yöntemiyle 100e kadar olan doğal sayıları tanıma ve onluk birliklerine ayırma. Öğrenciler iki gruba ayrılır. Her gruba 0dan 9a kadar olan rakam kartları verilerek onluk ve birlik grubu oluşturulur. Bir öğrenci seçilir ve ondan 100e kadar olan doğal sayılardan bir tanesini söylemesi istenir. Biraraya gelen onluk ve bilikler bu sayıyı oluştururlar. Önceden çay çubuklarından hazırlanan onluk ve birlik gruplarını gösterirler. Matematik dersi ile Türkçe dersi arasında disiplinler arası bağlantı kurularak bu sayıyla ilgili tekerlemeler söyleyebilirler. Bu proje ile amaçladığım kazanım; tüm öğrencilerin derse aktif olarak katılımını sağlamak eğlenerek sevk içinde dersi işlemek. İlk okula başlayan öğrenciler için düşündüğüm bu etkinlik öğrencilere grup içinde işbirliği ve şevk ile çalışmayı sağlamak ve matematik dersini sevdirmektir. Drama yoluyla öğrenme öğrencilerde bilginin ezberden uzak düşünerek öğrenmesini ve öğrenilen bilginin kalıcılığını sağlamaktadır. Bu yöntem öğrencilere 100e kadar olan doğal sayıları tanımalarını sağlamakta ve onluk birliklerine ayırma işleminde somut materyelleri kullanarak bilgiyi somutlaştırmaktadır. Bütün öğrenciler bu etkinliğe katıldığı için grup içinde organize olma, işbirliği tutumunu benimseme ve sergileme fırsatını bulurlar. Dersin eğlenceli olması öğrencilere matematik dersini sevdirmektedir. Öğretmen kılavuz olup öğrenciler düşünme ve sunma becerilerini geliştirmektedir. Bu etkinliğin değerlendirmesinde her öğrenci oluşturduğu doğal sayıyı kağıda yazar ve onluk birliklerine blokları kullanarak modellemesini yapar. Bu doğal sayı ile ilgili yazdığı tekerlemeyi arkadaşlarına sunar. EĞİTİMDE İMKANSIZLIK YOKTURÖzet: <9 Yıldır birleştirilmiş sınıflı köy okullarında çalışmaktayım. Şu an çalıştığım Şeyhler İlkokulunda eşimle beraber 6 yıldır çalışıyorum. Çalıştığımız köy ilçenin en uzak ve mağdur köyü. Biz burada zor şartlardan kaçmak yerine İMKANSIZLIKLARDAN İMKAN YARATALIM dedik ve birçok çalışmalar yaptık. Yaptığımız çalışmalar neticesinde bu yıl yılın öğretmeni olarak seçilip Ankaraya davet edildik. Cumhurbaşkanımız tarafından ağırlandık. Yaptığımız çalışmaları aşağıdaki linkten indirerek inceleyebilirsiniz. http://www.dosya.tc/server6/7ssg47/Haci_AYDIN_Seyhler_Koyu_Ilkokulu.pdf.html Havza Şeyhler Köyü , Havza ilçesinin, en uzak köylerinden biridir. Köyün okulu 1940 yılında yapılmış, ilçenin en eski okullarındandır. Burada hem öğrenciler, hem de öğretmenler açısından şartlar, zor geçmektedir. Böyle zor şartlarda pes edip, sıkıntıya girmektense, sürekli üreterek, projeler ve faaliyetler yaparak, köye, okula ve öğrencilere yarar sağlamak, en büyük öğretmenliktir. Biz öğretmenler, hiçbir zaman iyi yerlere, merkez okullara, sorunsuz okullara gitmeyi düşünmemeliyiz. Biz bulunduğumuz yeri, eğitim-öğretim faaliyetleri, sosyal kültürel faaliyetler, spor faaliyetleri ile en iyisi yapmalıyız. Böyle düşünüp çalışmaya başlayınca, yurdun doğusu batısı, köyü , kasabası, mezrası hiç fark etmez. Burayı en iyi hale getirmek bizim elimizde. Biz köydeki aydın insanlarız. Köy halkına rehberlik edip, birikimlerimizden onları da faydalandırmalıyız. Öğretmenliği sadece sınıfta dört duvar arasında görmemeliyiz. Eğer her öğretmen bunları uygularsa işte o zaman, gelecek nesiller, bilgili ve donanımlı olur. Mutlu ve aydınlık yarınlar bizi bekler. Hazırlamış olduğum bu dergide, küçücük bir köy okulunda neler yapılabileceğini, imkânsızın olmadığını göstermek istedim. Belki de göreve yeni başlayacak meslektaşlarıma bu dergi bir rehber olur. Hiçbir zaman bitti, tamam oldu diye düşünmeden, sürekli yenilenerek, yeni projeler üretmek arzusu ile… Hacı Aydın http://www.dosya.tc/server6/7ssg47/Haci_AYDIN_Seyhler_Koyu_Ilkokulu.pdf.html http://www.dosya.tc/server6/7ssg47/Haci_AYDIN_Seyhler_Koyu_Ilkokulu.pdf.html NOT:Ekleme Yeri bulamadığım için buradan belirtiyorum. Bütün Çalışmalar Sınıf Öğretmeni Meral AYDIN ile beraber yapılmıştır. Başvuru Meral AYDIN ve Hacı AYDIN adınadır. Poster bildiri EĞLENEREK MATEMATİK ÖĞRENMENİN KALICILIĞA ETKİSİÖzet: <EĞLENEREK ,OYNAYARAK MATEMATİK ÖĞRENMENİN KALICILIĞA ETKİSİ Eğlenerek ,Oynayarak Matematik Öğrenme uygulamasını amacı, ilkokul matematik öğretiminde oyun ve etkinliklerle öğretimin öğrencilerin erişleri ve matematik dersine ilişkin tutumları üzerindeki etkisini ve kalıcılığını belirlemektir. Bu uygulama,en yakın onluğa yuvarlama,doğru ve doğru çeşitleri,üç basamaklı doğal sayıların basamak değerini bulma konularında yapılmıştır. En yakın onluğa yuvarlama,üç basamaklı doğal sayıların basamak değerini bulma ve doğru konularında bir sınıfta Eğlenerek ,Oynayarak matematik Öğrenme etkinlikleri ile konular işlendi.Özel bir kurumun hazırladığı sorular ile denenceler sınandı . Oynayarak matematik Öğrenme uygulamasının yapıldığı grubunun diğer grupla arasında erişi düzeyleri,matematik dersine ilişkin tutumları arasında uygulama yapılan grubun lehine anlamlı farklar bulunmuştur. Sözlü bildiri EL GARİP AİLESİNİN TOPLUMUMUZA ENTEGRE OLMASIÖzet: <Son yıllarda komşu ülkelerde yaşanan olumsuz olaylar ülkemizi de ekonomik ve sosyal açıdan oldukça olumsuz etkilerken,bizleri de vicdani açıdan etkilemektedir.Suriyede yaşanan iç savaştan kaçarak ülkemize sığınan ailelerin dramına görsel medyada sıklıkla şahitlik etmekteyiz.Bu ailelerin bazıları insan tacirleri tarafından umuda yolculuk adı altında Ege Denizin de ölümle burun buruna bırakılmaktadır.Bütün bu sebeplerden dolayı bu projemizi hazırlama gereksimi duyduk. Öncelikle savaştan kaçarak ilçemize sığınan Suriyeli vatandaşlarımızı tespit ettik.El Garip ailesi bu ailelerden yalnızca birisiydi.Bu ailemizin diğer ailelerimizden farkının hiç Türkçe kelime bilmedikleri oldu. Ailenin ülkemize entegre olabilmelerini yardımcı olmak,okuma yazma öğreterek bir nebze olsun faydalı olmak istedik. İman El Garip ailesinin en büyük oğlu Valid El - Habbeb 2014 - 2015 Eğitim-Öğretim yılının Eylül ayında ilkokul 1.Sınıfa kayıt olmuştu.Türkçe bilmediği için okula,öğretmenine ve arkadaşlarına uyum sağlayamamış,bu yüzden ne teneffüse çıkmak istiyor ne de arkadaşlarıyla oyun oynayabiliyordu.İvedilikle Halk Eğitim Merkezimizle irtibata geçerek okullar Hayat Olsun Projesi kapsamında;okul çıkışlarında olmak üzere 4 günü kapsayan; hem çocuğumuza hem de annesine okuma yazma kursu açtık. Bu okuma kursumuzun diğer kurslardan çok farklı olacağını,çok emek harcayacağımızı biliyorduk.Öncelikle resim kartlarıyla güncel hayatta lazım olacak kelimeleri tek tek öğrettik ailemize.Daha sonra harflerimizi öğreterek çocuğumuzun arkadaşlarından geri kalmadan okuma yazmayı öğrenmesini sağladık.Annemizin Türkçeyi öğrenmesiyle birlikte toplum içinde çevre edindiğini,rahat hareket edebildiğini ve de diğer Suriyeli ailelerimizi de Türkçe öğrenmeleri konusunda bize yönlendirdiğini gözlemledik.Projemiz şu an hala devam etmekte olup amacımız ilçemizde bulunan tüm Suriyeli aileleri toplumuza entegre etmektir. ELİMİZDE FIRÇA SANATA MERHABA: İŞBİRLİKLİ SANAT ÇALIŞMALARIÖzet: <Sanat eğitimi, bireye çağdaş yaşama ve özgür düşünme olanağı kazandırır. Toplum için birbirini anlayan, eleştiren ve saygı duyan insanların yetiştirilmesine imkân sağlar. Sanat, yaşama özgün biçimler verir. Bu açıdan, görsel sanatlar eğitimi, eğitimin her basamağında herkes için gereklidir. Çünkü nitelikli bir sanat eğitimi çağdaş dünyada var olma şartlarından biridir. Sanat, çocukların hayal dünyasını genişlettiği gibi, dostlukları da büyütür ve sevgi kazanır. Bu nedenle dijital çağda çocukları sanata yönlendirmek, eğitimin ve okulun en önemli görevleri arasında yer almalıdır. Görsel Sanatlar Dersinin Genel Amaçları’ndan olan Bireysel ve Toplumsal Amaçları’ndan biri de iş birliği yapma, paylaşma, sorumluluk alma, kendi işine saygı duyduğu kadar başkalarının işine de saygı duyma bilinci ve duyarlılığı kazandırmaktır. 2015-2016 Eğitim Öğretim yılının başında okulumuz 2,3 ve 4.sınıf öğrenci ve velilerine okulda yapılmasını istedikleri etkinlikler sorulmuştur. Öğrencilerimiz ve velileri okulda resim kursu, sergi, gezi gözlem gibi etkinliklerin yapılmasını beyan etmişlerdir. Bu amaç doğrultusunda Zonguldak İli Ereğli İlçesi Gazi İlkokulu’nda 2,3 ve 4. sınıflarında öğrenim gören istekli öğrencilerimize yönelik, Kdz. Ereğli Halk Eğitim Müdürlüğü desteği ile haftada iki gün “Elimizde Fırça Sanata Merhaba” projesi kapsamında resim kursu verilmektedir. Öğrencilerimiz resim kursunda hem resim yapma tekniklerini öğrenirken hem de işbirliği içerisinde resim yapmaktadırlar. Proje doğrultusunda öğrenci ve velilerimiz için resim atölyelerine ve sergilerine geziler düzenlemektedir. Ayrıca okulumuz öğrencilerinin İl ve İlçe çapında düzenlenen yarışmalara katılım oranları yükselmiştir. Proje sonunda öğrencilerimizin işbirliği içinde yaptığı resim çalışmalarıyla Kdz. Ereğli Atatürk Kültür Merkezi’nde resim sergisi açılması planlanmıştır. Sözlü bildiri ETKİLİ AKRAN İLETİŞİMİ İÇİN YARATICI DRAMA YÖNTEMİÖzet: <Teknolojinin öğrenciler üzerindeki olumsuz etkilerinden biri de onların birbirleri ile olan iletişimlerini sekteye uğratması ve genel olarak birbirlerine karşı saygı konusunda sorunlar yaşamalarıdır. Teknolojinin doyumsuzlaştırdığı çocuklarda arkadaşlık kavramı değerini yitirmekte ve akran iletişimini zedelemektedir. Aynı zamanda öğrencilerin arkadaşlık ilişkilerinde dürüstlük, doğruluk, hoşgörü gibi değerleri göz önünde bulundurarak arkadaş seçmeleri gerekirken öğrencilerin sınıfta güç olarak gördükleri hatta onlara hoş olmayan tavırlar ile yaklaşan öğrencileri lider seçtikleri ve onlar ile arkadaş olmayı tercih ettikleri gözlemlenmektedir. Bu durum öğrencilerde olumlu davranışların pekişmemesine, bunun yerine olumsuz davranışların özenilir ve doğru gibi algılanmasına sebep olmaktadır. Öğrencilerin gün içinde oynadıkları oyunlarında genel olarak birbirlerine zarar verici yönde olduğu da gözlemlenmektedir. Bu problemin ortadan kaldırılabilmesi için öğrencilerdeki algının değiştirilmesi gerektiğini ve bu amaçla en etkili yöntemin drama yöntemi olduğunu düşünmekteyiz. Bu amaçla öğrencilerimiz ile gerçekleştirdiğimiz drama atölyesi çalışmasının onlarda nasıl bir algı oluşturduğunu belirlemek istedik. Bu algının sonuçlarının ele alınabilmesi için öğrencilere drama atölyesi öncesi en sevdikleri arkadaşlarının özelliklerini bize anlatmalarını ve arkadaş seçiminde neleri tercih ettiklerine dair sıralama anketi uygulamasında bulunduk. Atölye çalışmalarının gerçekleşmesinden sonra aynı anket öğrencilere yapılarak vermiş oldukları cevaplar ile ilk anket sonuçları karşılaştırılmıştır. Sonuç olarak drama yöntemi ile öğrencilerde akran iletişimin daha etkili olduğu ve öğrencilerin arkadaş seçiminde istendik davranışlara yönelmeye başladıkları görülmüştür. Sözlü bildiri EVLERİMİZDE BULUNAN KAYNAKLARIN HAYATIMIZDAKİ YERİ VE ÖNEMİÖzet: <İlkokul 1.sınıf öğrencilerimize hayat bilgisi dersinde ‘Tüketilen Kaynaklar’ konusunu kavratmak için yapılandırmacı eğitim yaklaşımı ile ‘ Evlerde bulunan kaynakların hayatımızdaki yerini ve önemini belirtir’ kazanımına ilişkin sınıfta “Kaynakları tasarruflu kullanmazsak ne olur?’ sorusunun cevabı balık kılçığı tekniği ile ortaya çıkarılmıştır. Öğrencilerimiz bu teknik ile ulaştıkları cevapları akran paylaşımı ile birbirlerine sunmuşlardır. Özel Bodrum Bahçeşehir İlkokulu 1. sınıf öğrencilerinden 19 kişilik öğrenci grubu, aynı konuyu Türkçe dersine entegre ederek, kaynakların sınırlı olduğu bilincini oluşturmak amacı ile, gruplara ayrılmıştır. Öğrencilerin yaratıcılıklarını kullanarak, renkli kartonlara konu ile ilgili slogan yazma çalışması yapılmıştır. Görsel sanatlar dersinde de, aynı konunun afişleri hazırlanıp, bu afişlerin okul içinde paylaşılması sağlanmıştır. Böylece tüm okul öğrencilerinin bilinçlenmesi hedeflenmiştir. Drama dersinde konu ile ilgili kaynakların sınırlı olduğu vurgulanarak, tasarruflu kullanılmadığı takdirde nasıl sorunlar yaşanacağına dair kamu spotu videoları çekilmiştir. Müzik dersinde öğrenciler kaynakların önemi ve sınırlılığı ile ilgili kendi şarkılarını yazıp söylemişlerdir. Matematik dersinde sınıfta hafta boyu kullanılan elektrik süresi toplama yaparak belirlenmiştir. Diğer haftalarda sınıfta oluşan bilinç ile tasarruf yapılarak harcanan elektrik süresi arasındaki fark, çıkarma işlemi ile hesaplanmıştır. Gardner’in Çoklu Zeka Kuramı’na ilişkin olarak, sözel zeka, mantıksal zeka, müziksel zeka, kinestetik zeka, içsel zeka, sosyal zeka türleri ile ilişkilendirilerek etkinlikler planlanmıştır. Kolb’un Yaşantısal Öğrenme Kuramı’na göre, yapılan etkinlikler yansıtıcı gözlem ve düşünerek öğrenme biçimine uygun olarak tasarlanmıştır. Bu çalışma ile öğrenenlerin günlük yaşantısında kaynakların sınırlı olduğu düşüncesinin içselleştirilmesi hedeflenerek, tüm yaşantısı boyunca bu alışkanlığı sürdürmesi istenmiştir. Sözlü bildiri FARKLILAŞTIRILMIŞ ÖĞRETİME GÖRE SINIF DÜZENİ VE ETKİNLİK PLANLARIÖzet: <Her sınıfta farklı öğrenme tür ve hızında öğrenciler bulunmaktadır. Hedef konu öğrencilerin kendi becerilerine yönelik olarak sunulan öğrenme ortamlarında gerçekleştirilmediğinde üst düzeyde bulunan öğrenciler süreçten sıkılmakta ve çoğu zaman öğrendikleri bilgileri küçümsemektedirler. Alt düzeyde olan öğrenciler de aynı hızda olamadıkları için yetersizlik duygusu yaşayarak uzun vadede başarısızlık hissine kapılmaktadırlar. Bu çalışmayla hedeflenen farklılaştırılmış öğretim yoluyla alt düzeyde olan öğrencileri orta düzeye çıkarmak; üst düzeydeki öğrencilerin ise vizyonlarını geliştirecek öğrenme ortamları yaratmaktır. Farklılaştırılmış öğretim bir strateji veya yöntem olmaktan çok, öğrenen, öğretim ve öğrenme konularında bütüncül bakış açısı sunan bir yoldur. Farklılaştırılmış öğretim bir strateji veya yöntem olmaktan çok, öğrenen, öğretim ve öğrenme konularında bütüncül bakış açısı sunan bir yoldur. Farklılaştırılmış bir öğretimde öğretmen, konuların ayrıntılarından çok temel noktaları üzerinde durur. Öğrencilerin farklılıklarını kabul eder ve oldukları gibi davranmalarını bekler. Öğrencileri öğrenme sürecinde değerlendirir. Öğrencilerin özelliklerine göre içerikte, süreçte ve üründe değişiklik yapar, öğrenmede sorumluluk öğrencide olduğu için, onlar için uygun öğrenme ortamları hazırlar ve farklı özelliğe sahip öğrenciler için farklı öğrenme yolları tanımlar (Tomlinson, 2007). Bu çalışma ile farklılaştırılmış öğretim stratejilerinin öğrenciler üzerindeki olumlu etkilerinin, kuramsal ve uygulamalı bir biçimde, farklılaştırılmış öğretim tekniğine göre hazırlanan etkinlik planlarının öğrencilerin gelişimi üzerindeki etkileri açıklanarak, örnek bir ders planı uygulamasına yer verilmiştir. Uygulama ise okulumuzda uygulanan Konu İzleme Testleri(KİT) ve Bireysel Ev Çalışmaları(BEÇ) ile ilgili nitel ve nicel gözlemler, öz değerlendirme ve akran değerlendirmesi ile yapılmıştır. Uygulamaların yapılabilmesi için öğretmenin öğrencileri çok iyi tanıması gerekmektedir. Ara sınıfta bulunan öğretmenler öğrenci hakkında bilgi sahibi oldukları için kolaylıkla planları öğrencilerine göre şekillendirebilirler. Birinci sınıf öğretmenleri ise farklılaştırılmış öğretimi uygulamak isterlerse öğrenci tanıma formları onlara ışık tutacaktır. Yapılan öz değerlendirme ve akran değerlendirmeleri de öğretmenlere bu anlamda yardımcı olacaktır. Öğrencilerin bireysel farklılıkları göz önünde bulundurularak eğitim-öğretim yılı hazırlıkları sırasında öğrencilerin ilgi ve yetenekleri göz önünde tutularak sınıf düzenleri zenginleştirilmiştir. (çocuk dergilerinin ve araştırma-inceleme kitaplarının bulunduğu bilim köşesi; resim, boyalar, oyun hamurları, simler, pullar, kostüm vb eşyaların bulunduğu sanat köşesi; mikado, domino, tangram, lego vb. gibi dikkat ve hafıza geliştiren oyunların bulunduğu oyun köşesi; öğrencilerin keyifle okumasını sağlayacak renkli minderler ve sınıf kitaplığından oluşan okuma köşesi bunlardan bazılarıdır.) Dönem boyunca öğrenilecek konularla ilgili materyaller hazırlanarak sınıf ortamında tüm öğrencilerin rahatlıkla ulaşabilecekleri yerlere koyulmuştur. Böylece öğrencilerin konu ile ilgili güdülenmeleri ve meraklanarak araştırma yapmaları sağlanmıştır. İşlenecek olan tüm konular için doyurucu ve ilgi çekici etkinlikler hazırlanarak konuya giriş aşaması gerçekleştirilmiştir. Bunun akabinde öğrencilerin öğrenme hız ve yetenekleri doğrultusunda farklı öğrenme ortamları oluşturularak öğrenmeye rehberlik edilmiştir. Alt düzeyde bulunan öğrencilere bilgi eksikliklerini gidermeye yönelik ödevler verilirken; üst düzeyde bulunan öğrencilerin var olan bilgilerini genişletmek için araştırma ve projeye dayalı ödevler verilmiştir. TED İzmir Koleji bünyesinde öğretmenlerimiz tarafından hazırlanan farklılaştırılmış etkinlik planları ile bu strateji 2014-2015 öğretim yılından itibaren okulumuzda uygulanmakta ve dönem bazında yapılan değerlendirmelere göre etkinlik planları revize edilmektedir. Sözlü bildiri FARKLILIKLAR HAYATIMIZI RENKLENDİRİRÖzet: <Günümüz dünyasında engelli bireylere yönelik bir çok faaliyet yapılmaktadır. Bu faaliyetler genel olarak onların kendilerini tanımalarına yönelik etkinliklerdir. Fakat sosyal hayat içerisinde engelli bireyler ile diğer bireyler arasında var olan algıları düzeltmemekte , özellikle ilkokul öğrencilerinde onlardan korkma ve onları farklı görme gibi durumlar ile sıkça rastlanmaktadır. Bu amaçla zihinsel ya da bedensel engeli bulunmayan normal bireylerde dezavantajlı bireylere karşı farkındalık uyandırma, dezavantajlı bireyler ile birlikte kaliteli zaman geçirebilme , onlara yardımcı olabilme , bu konuda duyarlılık kazanabilme çalışmalarına tüm okullarda yer verilmesi gerekmektedir. Bizler bu amaç doğrultusunda okulumuz 3. Sınıf öğrencilerinin yer aldığı ”Farklılıklar Hayatımızı Renklendirir” projesi kapsamında çeşitli etkinliklere yer vererek öğrencilerde istendik yönde davranış geliştirme çalışmalarına yer vermekteyiz. Bu çalışmalar halen devam etmekte olup her etkinlik sonrası tuttuğumuz gözlem formları ile de çalışmamızın donelerini biriktirmekteyiz. Aynı zamanda öğrencilerin kendilerini en rahat ifade ettikleri resim çalışmasını da ön test olarak çalışma grubumuza uygulamış bulunmaktayız. Öğrencilerimizin proje kapsamında ki çalışmalarının bitmesi ile beraber yeniden resim çizmeleri istenecek ve ilk resim ile son resim arasında ki farklılıklar SPSS ile sayısal veriler haline dönüştürülecektir. Yapılan etkinlikler sonucu çocukların etraflarındaki dezavantajlı bireylere karşı daha dikkatli olduğu gözlemlenmiştir. Çevrelerinde yolların , parkların, araba park alanlarının kimler için yapıldığı ve kimlerin kullandığını daha çok sorgulamışlardır. Ayrıca sınıf içinde birbirleri ile drama yaptıklarında konuları genelde engellilere iyi davranalım ya da her çocuk özeldir şeklinde sonlandırdıkları da gözlemlenmiştir. FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ FEN-TEKNOLOJİ-TOPLUMA YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİ: MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİÖzet: <Fen Bilimleri, yaşamın her alanında karşılaştığımız birçok soruya açıklık getirerek cevaplar bulmaktadır. Fen Bilimlerinin en iyi şekilde kavranabilmesi ve yorumlanabilmesi için tüm bireylerin öncelikle fen okuryazarı olarak yetiştirilmesi gereklidir. Günümüzde gelişmiş birçok ülke fen okuryazarlığının gerekliliğini kavrayarak bu konuda toplumu en iyi şekilde yetiştirebilmek için çalışmalar yapmaktadır. Çünkü iyi bir fen okuryazarı birey; toplumsal sorunları daha iyi anlar, analiz eder, yorumlar ve bu sorunların çözümüne katkı sağlayarak etkin bir şekilde rol alır. Fen-Teknoloji-Toplum (FTT) ilişkisinde fen, teknoloji ve toplumun birbirlerini nasıl etkilediği ve nasıl etkilediğini anlayarak, olayları bu ögeleri içerecek şekilde daha geniş perspektiften değerlendirilmesi gerekmektedir. Bilim okuryazarı bireylerin toplumu ilgilendiren bilimsel ya da teknolojik konularda karar verirken sadece bilim, sadece teknoloji, sadece toplum yönünden bakmak yerine, hepsini göz önünde bulundurarak daha kapsamlı irdelemesi ve daha kapsamlı kararlar alabilmesi çok önemlidir. Bu araştırmada fen bilgisi öğretmen adaylarının fen-teknoloji-toplum (FTT) hakkındaki görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma, 2014-2015 yılında Mustafa Kemal Üniversitesi İlköğretim Anabilim Dalı Fen Bilgisi Öğretmenliği Bölümünde öğrenim görmekte olan öğretmen adayları ile gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Bilim-Teknoloji-Toplum Hakkındaki Görüş Anketi (Views on Science-Technology-Society-VOSTS) ile veriler toplanmıştır. Uygulanan VOSTS anketi sonucunda elde edilen verilerin analizinde MS Excel programından faydalanılarak betimleyici tarama yöntemi kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının ankete vermiş oldukları cevaplara göre, fen-teknoloji-toplum konusundaki görüşleri belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının bilim ve teknolojinin tanımına yönelik görüşlerinin farklı olduğu, teknolojinin bilimin bir uygulaması olduğu görüşüne sahip oldukları belirlenmiştir. Toplumun bilim insanları üzerinde etkili olduğu ve bilim insanlarının farkında olmadan kendi kültürlerinin bakış açısını destekleyen araştırmalar seçtikleri görüşündedirler. Öğretmen adaylarının büyük çoğunluğu, bilim insanlarının açık fikirli, mantıklı, ön yargısız, tarafsız olması gerektiği görüşüne sahiplerdir. Yapılan araştırmada teorilerin kanuna dönüşebileceği şeklinde kavram yanılgıları olduğunu gösteren bulgulara ulaşılmıştır. Sözlü bildiri GEMS PROGRAMI TANITIMI İLE 1.VE 2. SINIFLARDAKİ UYGULAMALARIÖzet: <Ülkemizde Fen ve Teknoloji öğretim programı ile sorgulayabilen, araştırmacı ve öğrendiklerini günlük yaşamda kullanabilen bireyler yetiştirmek, Matematik programı ile de öğrencilerin, matematiğin gerçek hayatın bir parçası olduğunu anlamaları için fırsatlar yaratmayı, matematiğin uğraşmaya değer olduğunu hissettirmeyi ve buna göre öğrencilerin araştırma ve sorgulama yapabilecekleri, iletişim kurabilecekleri, eleştirel düşünebilecekleri, gerekçelendirme yapabilecekleri, fikirlerini rahatlıkla paylaşabilecekleri ve farklı çözüm yöntemlerini sunabilecekleri bir öğrenme ortamı hedeflenmiştir. Bilindiği üzere ülkemizde ilköğretim düzeyinden üniversiteye kadar olan öğrenim hayatında zorlanılan alanlar daha çok Fen ve Teknoloji ile Matematiktir. Bu alanlarda öğrenmenin daha gerçekleşebilir olması için günümüzde birçok yöntem ve teknik kullanılmaktadır. Fakat bu öğrenimin erken yaşlarda edinilip ileriki yıllarda daha rahat bir öğrenim süreci geçirmek adına ilk olarak 1984 yılında California Üniversitesi bünyesinde yer alan Lawrance Hall of Science adlı bir fen merkezi tarafından oluşturulan GEMS(Great Exploration Math and Science) Programıson yıllarda ülkemizde de uygulanmaya başlanmıştır. Gems Programı, erken yaşlarda özellikle okul öncesi ve ilköğretim yıllarında başlanıp, Fen ve Teknoloji ile Matematik derslerini eğlenceli etkinliklerle sevdirmeyi ve bunu özellikle aktif öğrenme yoluyla birlikte bilimin tüm süreçlerini sürecin içinde yaşama imkanı sunmayı amaçlayan esnek bir ders programıdır. Dünya genelinde bu program okul öncesi yaş gruplarından başlayıp onuncu sınıfa kadar devam ettirilen bir program olmasına rağmen ülkemizde daha çok okul öncesi ve ilkokul (1-4) yılları ile sınırlı kalmıştır. Bu nedenle bu çalışmada, yaşam boyu öğrenmeyi destekleyen GEMS (Great Exploration Math and Science) Programının ilköğretim 1. ve 2. Sınıf düzeylerindeki uygulama örnekleri ile beraber programın tanıtılması amaçlanmıştır. Sözlü bildiri GEMS PROGRAMININ 2.SINIF MATEMATİK PROGRAMI İLE İLİŞKİLENDİRİLMESİÖzet: <GEMS (Great Explorations in Math and Science Programı) ilk olarak 1984 yılında California Üniversitesi bünyesinde yer alan Lawrance Hall of Science adlı bir fen merkezi tarafından oluşturulmuştur. Bu program, öğrencilere fen ve matematiği erken yaşlarda eğlenceli etkinlikleriyle sevdirmeyi, aktif öğrenme yoluyla bilimin tüm süreçlerini yaşama imkanı vermeyi amaçlayan kaliteli ve esnek bir programıdır. Dev boyutlu sabun köpükleri oluşturulması, matematik etkinlikleri, parmak izi tespiti, kurbağa matematiği, uğur böcekleri gibi bütün GEMS etkinliklerinin amacı öğrencilerin hayal gücünü ve merak duygusunu harekete geçirmektir (Bergman, 1988). GEMS programında, fen ve matematik bilimsel süreçlerle birleştirilmiş olarak uygulanır. Dünya genelinde bu program, okul öncesinden başlayıp onuncu sınıfa kadar devam etmesine karşın; ülkemizde daha çok okul öncesi dönemi ile sınırlı kalmış, bazı özel öğretim kurumları tarafından da uygulanmaktadır. Anabilim Eğitim Kurumlarında ise GEMS, anaokulu ile ilkokul 1, 2 ve 3.sınıflarında uygulanmaktadır. Matematik ders saati içinde uygulanan bu program ile öğrenciler gözetimli keşif yöntemini kullanır. Öğrenciler merak duyguları ile öğrenme fırsatı bulmaktadırlar. GEMS etkinlikleri tüm sınıfların kazanımlarına göre incelenmiş ve belirli çalışmalar seçilerek mevcut programdaki kazanımlara entegre eklenmiştir. GEMS etkinlikleri bilimin temel ögelerinden olan sorgulama ile başlar (Sağlam, 2012). Bu sebeple uyguladığımız etkinliklerin ilk aşaması sorgulama aşamasıdır. Ardından öğrencilere çalışma ile ilgili materyaller verilir ve konu hakkında tahminde bulunmaları istenir. Daha sonra aşama aşama etkinlik öğrencilere tarafından yapılr. Bu çalışmada amacımız 2.sınıf öğrencileri ile çarpma konusunu GEMS ile işlemek ve öğrencilerin çarpma gibi zor bir konuyu yaparak yaşayarak uygulamasını sağlamaktır. Çalışmadaki GEMS etkinliğinin adı: Köstebekgillerle Çarpma. Etkinliğin ilişkili olduğu kazanım: Çarpma işlemi kazanımlarından “iki sayıyı çarpmanın ne anlama geldiğini modellerle açıklar.” kazanımıdır. Araç-gereç: Köstebek modeli, köstebek yuvası modeli, çalışma kâğıtları, renkli kalemler. Sorgulama aşamasında öğrencilere köstebeklerin yaşamı hakkında sorular sorulur. Öğrencilerin fikirleri yorum yapılmadan alınır, ardından köstebeklerin yaşamları hakkında bilgi içeren kurgulanmış hikaye anlatılır ve köstebeklerin yuvasında köstebeklerle çarpma modelleri oluşturulur. Çalışma sonrasında öğrencilere çarpmayı modelle gösterme sınıf çalışması verilmiş ve öğrencilerin konuyu kavradıkları görülmüştür. Sözlü bildiri GÖRÜYORUM-İŞİTİYORUM-DOKUNUYORUM ÖĞRENME STİLLERİNİN SINIFTA BİR ARADA KULLANIMIÖzet: <Her öğrenci farklı bir dünyadır ve bir konuyu öğrenirken farklı yollardan kazanıma ulaşabilir. Öğrenme sürecinde bireyin en rahat ve en hızlı bilgiye ulaşma tarzını bilmek hem öğrenci hem de öğretmen açısından önemlidir. Bu şekilde öğrenen, hedeflenene daha sağlıklı bir şekilde ulaşır. Öğrenme stilleri bireylerin daha etkin ve verimli biçimde öğrenme yollarını açıkça ortaya koyar. Yapılan araştırmalar geleneksel okul sisteminin sadece belirli öğrencilere başarı getirdiğini ve bazılarının başarılarını engellediğini göstermektedir. Öğrenme stillerinin bilinmesi, okulun, sınıfın ve hatta derslerin buna göre planlanması tüm öğrencilerin başarıya ulaşmasını sağlayacaktır. Öğrenme stillerine uygun öğrenme metotları uygulamak, öğrenenlerin de güçlü ve zayıf yönlerinden yararlanarak nasıl öğrenebilecekleri konusunda bize bilgi sağlar. Öğrenme stillerimiz doğuştan getirilen karakteristik özelliklerimizdir. Üç tür öğrenme stili vardır: Görsel (visual) , işitsel (audial), dokunsal (kinesthetic). Görseller; yazarken, okurken renkli kalemler kullanarak, not alarak, sözcük kartları kullanarak, video ve bilgisayar kullanarak öğrenirken, işitseller; çalışma gruplarıyla, ses kayıtlarıyla, yüksek sesle tekrar ile basamaklı şekilde öğrenirler. Dokunsallar ise çalışırken hareket ederek, oyun ile çeşitli dokunsal malzemeler ile (lego, oyun hamuru, kil... gibi) öğrenirler. Somut yaşantıyı soyut olarak yerleştirmek... Bunu yaparken işte bu 3 öğrenme stilini de kullanmak gerekmektedir. Bunları kullanırken ayrıca öğrenende baskın olmayan öğrenme stilini de geliştirme hedeflenmektedir. Tüm bu bilinen gerçekliğe rağmen okullarımızda ve derslerimizde öğrenme stillerimizden tam olarak faydalanamıyoruz. Oysaki öğrenme stillerine göre dizayn edilmiş okullarımız ve sınıflarımız olsa ve her derse uygulanabilecek olan bu stiller ile ilgili çalışmaları kapsayacak sınıf köşelerimiz olsa öğrenme başarımızın ne kadar artacağını bir düşünün. Değişen Dünyamızda öğrenme stillerini bilmemiz ve uygulamamız çok önemlidir. Sunumda kendi okulumuzda bu üç öğrenme stillerini bir arada nasıl kullandığımızla ilgili örnekler verilecektir. Ayrıca sunum sonunda dinleyicilere, okullarında ya da sınıflarında bu stilleri nasıl kullanacaklarıyla ilgili düşünmelerini sağlayacak 3-2-1 köprüsü tekniği uygulanacaktır. Sözlü bildiri HEDEFE YÖNELİK GERİ BİLDİRİMÖzet: <Kişilerin işlerinde kendilerini gerçekleştirdiklerine dair inançlarının olması, arkalarında gelişimlerini destekleyen öğretmenlerinin olması, sevdiği şeyleri yapmaları, güven duyduğu bir ortamda olmaları, ileriye dönük beklentilerinin olması gelecekle ilgili fikir üretebildikleri ve sonuca katkıda bulunabildikleri, paylaşılan ortak değerlerin olduğu, gelecek hedeflerinde işlerine yarayacaklarına inandıkları işleri sahipleniyor ve potansiyellerini maksimum kullanarak çalışırlar. Bu çalışma süreci öğrenciyi besleyen , öğrenciyi geliştirmek için neler yapabileceğini gösteren bilgiyi paylaşmak, yapılan dersin , çıkan ürürünün sonuçları ile ilgili gözlem/görüşleri geribildirim ile bildirmek ve/veya nasıl daha iyi yapılabileceği konusunda öneri vererek öğrenciyi geliştirmek, yol göstermek şeklinde olmalıdır. Öğrencinin güçlü yanları ile gelişim alanlarına odaklanmak, hedeflere odaklanmak kadar önemlidir. Öğretmenin hedefleriyle bireyin (öğrenci) nin hedeflerinin örtüşmesini, böylece tüm çalışanların ortak bir başarı tanımına sahip olmalarını sağlayan bir sistem oluşturmalıyız.Okul içinde değerlendiren (öğretmen ) ve değerlendirilenler (öğrenciler), veliler değerlendirme süreci ve uygulamasıyla ilişkin bilgilendir, performansın iyileştirilmesi ve kişisel gelişim planları için gerekli önlemleri almalarını sağlar. Bu süreçte öğretmen ve öğrenci kendi belirleyebilecekleri ölçüm kriterlerine göre gelişim süreçlerinin genel olarak nasıl ve nerede olduğunu görebilecektir. Bu anlamda verilecek geri bildirim çok önemlidir. Geri bildirim vermekte almakta gelişim açısından son derece önemlidir.Geribildirim kelimesi genellikle basit bir eleştir ya da takdir ile karıştırılıyor. Geribildirim verirken olumlu bir dil kullanmak son derece önemlidir.Olumsuzu ifade ederken sandviç taktiği kullanılmalıdır. Olumlu dille verilmeyen geri bildirim kişiliğe zarar verir. İletişim engellerinin oluşmasını sağlar.Geri bildirim alan kişi kendisini mutlu hissetmelidir. Geribildirim alan kişinin aldığı geri bildirimin kendi işine yarayacağına inanmalıdır. Geribildirim verme ve alma süreci her bireyin yararına olduğuna , bunun doğru yapılmasına dikkat edilmelidir. Bunu yaparken bazı yetkinliklerin geliştirilmesi son derece önemlidir. Bildirimleri vermek güçlü gözlem yeteneği gerektir. Duru, Berrak, açık ve net bir dil kullanmak önemlidir. Geribildirim verilirken sözcükler, söyleme tarzı ve beden dil uygun kullanılmalı ve olumsuz geribildirimler kişiye değil davranışa ve sonuca yönelik verilmelidir. Kişiye güçlü sorularak sorarak kendini ifade etmesi ve değerlendirmesi güçlü soru sorma yeteneği ve etkin dinleme yeteneği gerektir. Geleceğe odaklanmalı ve performansı geliştirmeye yönelik eylem planlanmalıdır. Hedefe Yönelik Geribildirim hem öğretmenin hem de öğrencinin işine yarayacaktır. Sözlü bildiri İLK OKUMA VE YAZMA ÖĞRETİMİNDE SINIF YÖNETİMİNDE MOTİVASYONUN SAĞLANMASINA YÖNELİK KULLANILAN MATERYALLERİN ÖĞRENCİ BAŞARISI ÜZERİNE ETKİSİÖzet: <Giriş ve Amaç Bu çalışmanın amacı ilkokul düzeyindeki özellikle de ilkokul birinci sınıf öğrencilerine yönelik sınıf içinde derse olan motivasyonun sağlanmasına ilişkin materyallerin öğrenci başarıları üzerindeki etkisini belirlemektedir. Gereç ve Yöntem Sınıf içinde yapılan bir etkinlik olup onbeş öğrencinin dahil olduğu bir çalışmadır. Yeşil ve kahverengi fon kartonuyla oluşturulmuş bir elma ağacı metaforu sınıf içinde tüm öğrencilerin görebileceği bir yere asılmıştır. Beyaz renkte olan elmaların üzerine her öğrencinin adı yazılmıştır. Öğrencinin ilk okuma ve yazma ile ilgili her türlü başarısı bu elmaların renginin kırmızıya dönmesiyle geri bildirim sağlamaktadır. Bulgular İlkokul birinci sınıf öğrencilerine yönelik başarıyı birebir gözleme imkanı veren elma ağacı etkinliği öğrencilerde başarıyı tatma duygusunu geliştirmiş ve diğer arkadaşları ile olan başarı grafiğini de izleme fırsatı sunmuştur. Öğrencilerde rehavet ve gevşeme olmaması adına bazen elmaların üzerinde bir kurt metaforu da azmi ve güdülenmeyi taze tutmuştur. Sonuç Okul bir çocuk için son derece önemli bir ortamdır. Sınıf da bu ortamın asıl parçası olmakla birlikte öğretmen bu ortamın baş kahramanıdır. İlk okuma ve yazma çağındaki öğrenciler için sınıf onların dünyasına hitab eder mahiyette olmalıdır. Çünkü öğrencinin ikinci evi sınıftır. Bu nedenden dolayı sınıf ortamı onlar için kolay, somut, ve eğlenceli olmalıdır. Sınıf içinde uygulanan bu Elma Ağacı etkinliği öğrencilerde motivasyon ve başarı duygusunu yaşatarak eğitim ve öğretimin kalıcılığını sağlamıştır. Sözlü bildiri İLK OKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE ORYANTİRİNGÖzet: <Elmas KAVİ, Bursa Yönder Koleji, ekavi@yonderkolejibursa.com Ayten BOZOĞLU, Bursa Yönder Koleji, abozoglu@yonderkolejibursa.com Betül YAVAŞ, Bursa Yönder Koleji, byavas@yonderkolejibursa.com Özet: Oryantiring, harita yardımı ile yön bulmayı içeren, zamana karşı yapılan bir spor. Oryantiringde sporcular kendilerine verilen yarışma bölgesinin haritasında belirtilmiş hedeflere sırasıyla ve en kısa sürede ulaşmaya çalışırlar. Kontrol noktalarında turuncu-beyaz bayraklar bulunur. Yarışmacılar bayrağın yanındaki zımbayı ellerindeki fişe basarak kontrol noktasına ulaştıklarını kanıtlarlar. Bazı yarışmalarda zımba ve kontrol kartı yerine elektronik bir sistem de kullanılmaktadır. İki hedef arasında hangi yolu izleyeceğine yarışmacı kendi karar verir. Amaç hedefleri en kısa sürede tamamlamaktır. Ses Temelli Cümle Yöntemi’nde, ilk okuma-yazma öğretimine seslerle başlanmaktadır. Anlamlı bütün oluşturacak birkaç ses verildikten sonra seslerden, hecelere, kelimelere ve cümlelere ulaşılmaktadır. İlk okuma-yazma öğretimi, cümlelere kısa sürede ulaşılacak şekilde düzenlenmektedir. İlk okuma yazma öğretiminin öğrencilere okuma ve yazma becerilerini kazandırmaktan daha geniş bir içeriği bulunmaktadır. Bu süreçte sadece okuma ve yazma becerilerinin kazandırılması değil aynı zamanda Türkçeyi doğru, etkili ve güzel kullanma, iletişim kurma, problem çözme, karar verme gibi temel becerilerin de geliştirilmesi amaçlanmaktadır. İlk okuma-yazma öğretimi, öğrencilerin zihinsel, duygusal ve sosyal becerilerinde önemli değişimlere neden olmaktadır. Bu değişimler öğrencinin hayat boyu kullanacağı anlama, sıralama, sorgulama, ilişki kurma, tahmin etme gibi zihinsel becerileri de geliştirmektedir. Öğrencilere yukarıda belirtilen nitelikleri kazandırmada ilk okuma-yazma öğretim yöntem ve uygulamalarının büyük rolü vardır. Bu çalışmanın amacı; ses temelli cümle yönteminin kazandırmayı amaçladığı becerilerin oryantiring sporu ile kazandırılmasıdır. İlk okuma yazma sürecindeki sesi hissetme ve tanıma, sesi okuma ve yazma, sesten hece- heceden kelime - kelimeden cümle oluşturma aşamalarında uygulanmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Doğal gözlemle öğrenciler üç öğretmen tarafından gözlemlenmiştir. Gözlem formu doldurulmuştur. Bursa ilinin Milli Eğitim Bakanlığına bağlı Özel Yönder Kolejinin 1/D sınıfı öğrencilerine bu çalışma uygulanmıştır. Katılan öğrencilerin 14 tanesi kız, 9 tanesi erkek olup 6-7 yaş grubu aralığıdır. Araştırmanın temelini oluşturmak için bir kuramsal çerçeve oluşturulmuştur. Elde edilen veriler ışığında Türkçe dersinin hedeflediği becerilerin kazandırılmasında oryantiring sporunun etkili olduğu saptanmıştır. İLKOKUL 4. SINIFLARDA DRAMA ETKİNLİKLERİYLE İŞLENEN DERSLERİN ÖĞRENCİLERİN PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİÖzet: <Bu araştırmada, ilkokul 4. sınıflarda drama etkinliklerinin, öğrencilerin problem çözme becerileri üzerindeki etkilerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada bu amaca uygun olarak ön test-son test kontrol gruplu deneysel araştırma deseni kullanılmıştır. Araştırma 2013-2014 eğitim öğretim yılında Diyarbakır iline bağlı Ergani ilçesindeki bir ilkokulda gerçekleştirilmiştir. Araştırma grubunu bu okuldaki 4/C (kontrol grubu) ve 4/D (deney grubu) sınıfları oluşturmaktadır. Deney grubuna 8 hafta boyunca drama etkinlikleri uygulanmıştır. Kontrol grubuna ise herhangi bir drama etkinliği uygulanmamıştır. Öğrencilerin problem çözme becerilerini ölçmek üzere; Serin, Bulut-Serin ve Saygılı tarafından geliştirilen Çocuklar İçin Problem Çözme Envanteri (ÇPÇE) kullanılmıştır. Ölçeklerden elde edilen verilerin analizi için SPSS 21.0 (Statistical Package for the Social Sciences) paket programı kullanılmıştır. Verilerin analizinde parametrik testlerden yararlanılmıştır. Araştırmada, ölçeklerin ön test ve son test dağılımının normalliğine ilişkin Shapiro-Wilk Testi uygulanmıştır. Gruplarının ön test puanları arasındaki farkı incelemek amacıyla bağımsız gruplar için t-testi, ön test ve son test puanları arasındaki farkı incelemek amacıyla bağımlı gruplar t-testi ve grupların son test puanları arasındaki farkı incelemek amacıyla da kovaryans analizi (ANCOVA ) kullanılmıştır. Araştırmanın sonucunda deney ve kontrol gruplarının ÇPÇE’den elde ettikleri (ön test-son test) puanlar arasında da anlamlı bir fark bulunamamıştır. Böylece yapılan drama etkinliklerinin öğrencilerin problem çözme becerilerinde istatistiksel açıdan anlamlı bir değişikliğe yol açmadığı belirlenmiştir. Sözlü bildiri İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN “HAYATIM MATEMATİK PROJESİ” İLE ÖĞRETİME KATKISIÖzet: <Türkiye uluslararası matematik programlarında yaşadığı sorunlar ve öğrencilerin matematiği yaşantılarına aktaramaması nedeni ile TED İstanbul Koleji İlkokulu olarak 2015-2016 eğitim öğretim yılını matematik yılı ilan ettik. Bu kapsamda “Hayatım Matematik “projesini hayata geçirdik. 2014-2015 eğitim öğretim yılının ağustos ayı öğretmen seminerleri ile başladığımız çalışma 12 Mart 2016 tarihinde öğrencilerin sunumları ile son buldu. İlk olarak matematik müfredatı incelenerek konu kapsamları ve okulun bu konu kapsamlarına yönelik matematik başarı seviyesi belirlendi. Matematik planları revize edilerek 2015-2016 eğitim öğretim yılına uygulamaya uygun hale getirildi. Disiplinler arası çalışmalar ile Hayatım Matematik Projesinin hissettirilmesi sağlandı. Proje kapsamında iletişimin ve yapılan çalışmaların daha hızlı ve etkili olması açısından ilkokul zümrelerinden 1 sınıf öğretmeni seçilerek matematik grubu oluşturuldu. Matematik grubu ile zümre toplantıları haricinde haftalık toplantılar gerçekleştirildi. Proje kapsamında etkinlik taraması yapıldı. Geniş kapsamlı taramalar sonucunda etkinlik havuzu oluşturuldu. Proje havuzu “Google Drive” üzerinden öğretmenler ile paylaşılarak online çalışma ortamı sağlandı. Her öğrenciye ön hazırlık föyleri dağıtılarak matematiğe olan ilgi, beceri ve tutumlarına yönelik etkinlik seçme rehberliği sunuldu. Öğrenciler öğretmenlerinin rehberliğinde kendilerine uygun etkinlikleri seçtiler. Bu aşamada öğrencilere etkinliğin adı, kullanılan materyaller, açıklaması, konu kazanımı ve hayatımızda nerede kullandığımıza yönelik soruların olduğu föyler dağıtıldı. Öğrencilerin bu föyleri doldurmaları istenilerek proje gününe kadar kendilerine yol haritası olması amaçlandı. Öğrenciler bu aşamadan sonra öğretmen rehberliğinde materyal ve sunumlarını hazırlamaya başladılar. Bu aşamanın tamamlanması ile öğrenciler konu kapsamlarına yönelik olarak derslerinde sunumlarını diğer arkadaşları ile paylaştılar. Bütün öğrenciler sunumlarını tamamladıktan sonra kendinden küçük sınıflara konuşma ve dinleme becerileri anlamında örnek olabilecek öğrenciler diğer sınıflara girerek diğer öğrencileri de motive etmeye çalıştılar. Diğer yandan K12 bütünlüğünde anaokulu, ortaokul ve lise bölümleri de koordine edilerek projelere dahil edildiler. 12 Mart 2016 Cumartesi gününü bütün ilkokul ve diğer seviyelerden görev alan öğrenciler yaklaşık 1000 izleyiciye sunumlarını yapmışlardır. İlkokul bünyesinde 210 somutlaştırılmış matematik etkinlik uygulamaları sergilenmiştir. Yine K12 bütünlüğünde içerisinde Fen Bilimleri, Türkçe, Bilişim, Görsel Sanatlar, Müzik, Sosyal Bilimler ve İngilizce Bölümleri de etkinliklerini sergilemiştir. Toplamda 234 etkinlik sunumu ile matematiğin yaşamımızın birçok yerinde olduğu öğrenciler tarafından izleyicilere anlatılmıştır. Yapılan matematik etkinlikleri kitap halinde derlenmiştir. Üretilen materyaller derslerde kullanılmak üzere matematik materyal odasına katkı sağlamıştır. Hayatım Matematik Projesi ile ilgili olarak öğrenciler; matematiğin aslında bir oyundan ibaret olduğunu, matematik problemlerinin aslında hayatımızdaki problemlerin benzeri olduğunu, hayatın her alanında matematiksel işlemler ve kavramlar olduğunu fark ettiklerini, sunum yaparak özgüvenlerini geliştirdiklerini ve artık kendilerini rahat ifade ettiklerini belirtmişlerdir. İLKOKUL: TÜRKÇE VE MATEMATİK DERSLERİNDE; ZİNCİRLEME SORULARLA ÖĞRETİM YÖNTEMİ (ZÖY)Özet: <ZÖY : Zincirleme sorularla Öğretim Yöntemi Öğretmenlerin, öğretme-öğrenme sürecinde kullandığı birçok yöntemler vardır. Anlatma, Tartışma, Örnek Olay, Gösterip Yapma, Problem Çözme, Deney, Proje Temelli ve Bireysel Çalışma gibi… Eğitim Terimleri Sözlüğünde, Yöntem: “Bir sorunu çözmek, bir deneyi sonuçlandırmak, bir konuyu öğrenmek ya da öğretmek gibi amaçlara ulaşmak için bilinçli olarak seçilen ve izlenen düzenli yol” olarak tanımlanmıştır. “Zincirleme Sorularla Öğretim Yöntemi(ZÖY); soru-yanıt tekniğinin, yönteme dönüştürülmesidir. Teknik olarak soru-yanıt kullanılır. Soru-yanıt; sözlü anlatımla değil, yazılı anlatımla yapılır. Eğitim-öğretim yılı boyunca kullanılır. Planlı, sistemli ve seri bir yönü vardır. Öğrenmenin; çok tekrarla (alıştırma) pekiştirilmesi kuralı, dayanağıdır. Yöntem; öğrenci merkezli ve öğrenmeyi öğretmeye odaklıdır. Çocuğun, öğrenme ve gelişim psikolojisine uygundur. Görsel ve bilişsel duyusuna hitap eder. Birinci kademede, birinci sınıflar hariç, diğer sınıfların Türkçe ve Matematik ders konularının işlenişinde kullanılır. Bu yöntem: Eğitim-öğretimi, paralel olarak birlikte yürütür. Okuma-yazma Öğretiminin(Türkçe) temelini oluşturur. Matematik dersini kolaylaştırır ve sevdirir. Sınıf mevcuduna hitap eder ve öğrenci merkezlidir. Bu yöntem: Öğretmen için; Mesleğini donanımlı kılar. Mesleğine tertip, düzen ve disiplin getirir. Konuları, öğrenci seviyesinde işletir. Bilgileri direkt değil, bir oyun şeklinde sunar. Bu yöntem: Öğrenci için; Ödev yapma alışkanlığını kazandırır. Özenli, düzenli olmayı sağlar. Estetik duygusunu güçlendirir. Kendine güveni geliştirir. Matematik dersini sevdirir. Okuma-yazma(Türkçe) şevkini artırır. Bu yöntemi; sınıf öğretmeninin bilmesi ve öğrenmesinde yarar vardır. Yöntem ilginçtir. Çok basittir. Basit olmasına karşın, geniş bir açılımı vardır. Bu açılımında, önemli püf noktaları bulunmaktadır. İlginçliği; Türkçe dersinde, üç sözcükle, Matematik dersinde de iki sayıyla müfredattaki bütün konuların işlenişini yapmak ve tekrar edebilmektir. Açılımı; planladır, sistematik bir mekanizması vardır. a-Uygulama b-Kullanma ana başlıklarında, Uygulamada ALIŞTIRMA, Kullanmada da ETKİNLİK ÖDEVİ yapılır. U Y G U L A M A: Alıştırma, adı ile yürütülür. Öğretmenin işidir. Sınıf Öğretmeninin; en önemli fonksiyonlarından biri olan kılavuzluk etmektir. Türkçe ve Matematik dersi yapılır. Konu işlenir. Mekanizmayı çalıştırmaktır.(Z.Ö.Y) “Öğrenmeyi, öğretmeye” alıştırmaktır. Öğreneceği konulara merak uyandırmaktır. Türkçe ve Matematik dersini sevdirmektir. Elini, dilini, gözünü, kulağını ve zihnini aynı paralellikte kullandırmaktır. K U L L A N M A: Etkinlik Ödevi, adı ile yürütülür. Öğrencinin işidir. Sınıf Öğretmeninin; en önemli fonksiyonlarından biri olan rehberlik yapmaktır. Öğretmenin kontrolü ve disiplini altındadır.(Her gün “ Etkinlik Ödevi” vermek) Mekanizmayı yürütmektir.(Z.Ö.Y) Öğrencide, ders çalışma bilincini geliştirmektir. Ödev yapma sorumluluğunu kazandırmaktır. Öğrendiği konuları; zihninden deftere, defterden zihnine aktarmaktır. (Devir daim) Defter kullanma, işini temiz yapma ve estetik duygusunu geliştirmektir. “Kendine güven” duygusunu sağlamak, performansını yükseltmektir. ZÖY yöntemiyle, TÜRKÇE ve MATEMATİK derslerinde dört-dörtlük bir TEMEL EĞİTİM vermektir. Sözlü bildiri İLKOKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUKLARIN OKULA ADAPTASYON SÜREÇLERİNDE SINIF ÖĞRETMENLERİNİN RÖLÜÖzet: <İLKOKULA YENİ BAŞLAYAN ÇOCUKLARIN OKULA ADAPTASYON SÜREÇLERİNDE SINIF ÖĞRETMENLERİNİN RÖLÜ İlkokulun, özellikle ilk zamanlarına aile ortamından uzaklaşıp arkadaş ortamına geçen çocuklar zaruri bir tedirginlik ve çekingenlikle katılım gösterirler. Bu durum kendileri için elbette kolay olmamaktadır. En başta aile ortamından ve özellikle de anneden uzak düşen çocuklar hiç tanımadıkları ya da çak az tanıdıkları bireylerle kaynaşıp adaptasyon sağlamak konusunda muhtemel sıkıntılar çekebilirler. Bu önemli süreç içerisinde çocuklar, okulu korkusu ya da okuldan kaçınma gibi ciddi tepkiler gösterebilirler. Bu tür kötü durumların söz konusu olmaması için gerek ailenin gerek okul yönetiminin ve en önemlisi de sınıf öğretmenlerinin çok hassas olmaları gerekmektedir. Bu durumda sınıf öğretmenlerinin hem sınıf içerisinde hem de sınıf dışında çocukların okula karşı olumsuz hisler edinmemesi için onları en iyi şekilde motive etmelidir. Çünkü okula karşı olumsuz duygular besleyen çocukların derslerine adapte olamamaları gibi sıkıntıları da beraberinde getirebilir. Bu konuda sınıf öğretmenleri, nelere dikkat etmelerine, varsa adaptasyon sürecinde olumsuz tepki veren öğrencileri tespit etmelerinde ve bu öğrencilere yönelik nasıl adım atmaları gerektiğini iyi bilmeleri gerekmektedir. Hatta gerekirse bu tür problemler yaşayan çocukların bu problemlerini aşmaları için aile ile beraber hareket etmeleri gerekebilir. Anne ve babalarda bu konuda üzerlerine düşen görevin bilincinde olup buna göre hareket etmeleri gerekmektedir. Sözlü bildiri İLKOKULDA KODLAMA EĞİTİMİÖzet: <Çalışmanın amacı; teknolojinin eğitime entegre edilmesi, 1.sınıf öğrencilerine, bilgisayar programcılığının temelini oluşturan kodlama eğitimi verilerek 21. yüzyıl becerilerinden sayılan yaratıcılık, eleştirel düşünme, algoritmik/matematiksel düşünme, iletişim, problem çözme, işbirliği, dijital okur-yazarlık becerilerinin kazandırılmasıdır. Çalışma süresince proje tabanlı öğrenme, oyun tabanlı öğrenme, problem çözme, keşfetme, işbirliği gibi yöntem ve teknikler kullanılmıştır. Çalışmalar sınıf ortamında ve internet imkanı olanlar tarafından evde devam ettirilerek yapılmıştır. Bu çalışma 2014-2015 Eğitim - Öğretim yılında Mersin/ Akdeniz Hürriyet İlkokulunda 1. sınıfa başlayan 6-7 yaş grubu 14 öğrenciye, kodlama eğitiminin yaygınlaştırılması amacıyla kurulmuş bir platform olan Code.org platformu üzerinden verilmeye başlanmıştır. Code.org da oluşturulan sanal sınıfa öğrenciler kaydedilmiş, seviyelerine uygun olan Kurs1 ile eğitime başlanmıştır. Öğrenciler çoğunlukla sınıfta, internet imkanı olan bazı öğrenciler ise evlerinde veli gözetiminde devam ettirmek suretiyle kursa başlamışlardır. Ayrıca bireysel, eşli, grup çalışmalarıyla etkinlikleri tamamlamışlardır. Kendi oyunlarını tasarlama aşamalarına gelen öğrenciler programcılığın temel ilkelerini de öğrenerek daha ileri seviye kurslara başlayabilecek düzeye gelmişlerdir. Ekim ayında gerekleştirilen Avrupa Kodlama Haftasına kayıt yapılarak 38 ülke ile eş zamanlı etkinlikler düzenlenmiş, Kurs1 i bitiren öğrencilere sertifikaları törenle verilmiştir. Takip eden dönemde kodlama ile ilgili hazırlanmış bir eTwinning (Avrupa Okul Ortaklıkları) projesine dahil olunarak, Kurs 2 adındaki eğitime başlanmış, böylelikle proje ortağı olan Türk ve Avrupalı öğrencilerle eş zamanlı olarak proje aktivitelerini yürütmüşlerdir. Proje bitiminde yapılan başvuru neticesinde Milli Eğitim Bakanlığı Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü bünyesinde bulunan Ulusal Destek Servisi tarafından verilmekte olan Ulusal Kalite Etiketi ile, ardından eTwinning Merkezi Destek Servisi tarafından verilen Avrupa Kalite Etiketi kazanılmıştır. Bu ödülleri takiben Avrupa ödüllerinden olan ve Polonya Ulusal Destek Servisi tarafından desteklenen Marie Skłodowska Curie Ödülüne de aday olmuştur. Bu ödül, her yıl çalışmalarının temeli olarak bir bilim konusunun kullanıldığı en iyi projeye verilmektedir. Kodlama etkinlikleri ile öğrencilerimiz okuma-yazma öğrenme sürecine paralel olarak dijital okur-yazarlık becerilerini de kazanmaya başlamıştır. Teknolojiyi sadece kullanan değil, üreten, tasarlayan, nasıl üretildiğini anlayabilen bireyler olma yolunda ilerlemeye başlamışlardır. Bu sürecin okuma-yazma çalışmalarını da olumlu etkilediği ve önceki dönemlerden daha erken bir tarihte okuma-yazma öğrenildiği görüldü. Okuma-yazma konusunda sıkıntı çeken bazı öğrencilerin kodlama ile ilgili etkinliklere severek katıldıkları, eğitimi tamamladıkları ve derslerine daha fazla ilgi gösterdikleri, olumsuz davranışlarında azalma olduğu, öğrencilerin diğer alanlarda da kodlama eğitimi ile kazandıkları becerileri uyguladıkları gözlendi. Dünyaca ünlü yazılımcıların biyografilerinde, erken yaşlarda programcılığa başladıkları ve başarılarının temelinde bunun yattığını ifade ettikleri görülmektedir. Kodlama eğitimi ile; öğrencilere, yaratıcılık, eleştirel düşünme, iletişim, problem çözme, işbirliği, algoritmik/matematiksel düşünme, hata ayıklama, dijital dünyanın nasıl işlediğini anlama, hatta onu oluşturma, bir nesnenin ya da makinenin nasıl yapıldığını/çalıştığını anlama teknolojik gelişmelerin doğru anlaşılması ve kullanılması gibi becerileri kazandırarak daha bilinçli yaşamalarının sağlanmasının yanında ; ayrıca erken yaşta verilmesi sebebiyle bilişim alanında yetenekli öğrencilerin, doğru bir şekilde yönlendirilerek önümüzdeki yıllarda ülkemizde ve dünyada oluşacak bilişim personeli ihtiyacını karşılayabilecek bireyler olmaları da hedeflenmektedir. Bütün bu uygulamalar, eğitimde bazı reform hareketlerine de yol açmaktadır. Birçok ülkenin müfredatında bulunan kodlama eğitimi; yeni dönemden itibaren ülkemizde de müfredata dahil edilecektir. Sözlü bildiri İSTENMEYEN DAVRANIŞLARIN ORTADAN KALDIRILMASI İÇİN BİR UYGULAMA: SINIF BANKASIÖzet: <Sınıf kuralları; sınıfın genel anlamda düzenini, eğitim-öğretim sürecini ve sınıf yöntemini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek ve istenmeyen davranışların önüne geçebilmek için son derece önem arz etmektedir. Sistemin sağlıklı işleyebilmesi adına son derece önem arz eden bu kuralların uygulanabilirliği ve işleyişi öğrencilerin bu kuralları benimsemeleri ile doğrudan ilişkilidir. Bu yüzden bu kuralların belirlenmesi sürecinde öğrencinin etkin bir katılım gerekliliği söz konusudur. Bu gereklilik sonucunda hayat bilgisi dersi programlarında da sınıf kurallarının belirlenmesi sürecinde öğrenci katılımı ile ilgili kazanımlar bulunmaktadır. Sınıf kuralları canlı bir mekanizmaya sahiptir; sürekli güncellenebilir, sürecin işleyişine göre yeni kurallara ihtiyaç duyulabilir. Önemli olan sistemin sorunsuz bir şekilde işleyişinin sağlanması, istenmeyen hareketlerin önüne geçilmesi, istenen hareketlerin ise pekiştireçlerle gerçekleşme oranlarının arttırılmasıdır. Bu doğrultuda ŞKO Mükremin Başaran İlkokulu 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılında 2/A sınıfında “Sınıf Bankası” uygulaması ekim ayında başlamış ve halen devam etmektedir. Etkinliğin temelinde simgesel pekiştireçler vardır. Bu bağlamda sınıfa özel, öğretmen tarafında 1’lik, 5’lik ve 10’luk paralar hazırlanmıştır. Her öğrenci bankadan haftalık olarak 5 para alacaktır. Olumsuz her bir davranış için öğrenciler bankaya ceza vermek zorundadır. Olumsuz davranışların yapılma ve tekrarlanma oranına göre ceza tutarında değişikliğe gidilecektir. Örneğin, ders araç gereçlerini unutan öğrenci sayısı fazla ve bu eylem sürekli tekrarlanıyor ise bankaya verilecek para artacaktır. Olumlu davranışlar ise öğretmen tarafından değişken oranlı ve zamanlı olarak yine para karşılığı pekiştirilecektir. Paralarını biriktiren öğrenciler ise öğretmen tarafından belirlenen ürünlerden satın alabileceklerdir. Bu ürünlerin başında Bilim Çocuk ve TRT Çocuk dergileri, puzzle setleri, not defterleri vb. ürünler yer almaktadır. Süreç içinde öğrencilerin gelişimlerine de katkı sağlayacağına inanılan ve temin konusunda zorluk yaşanmayan çeşitli ürünler de satışa sunulacaktır. Ürünlerin satışı kapsamında, öğretmene mali yükün fazla olmaması da esas alınarak her bir sınıf parasının karşılığı ortalama 10 kuruş olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla söz konusu dergiler için öğrencinin ortalama 40-50 para biriktirmesi gerekmektedir. Bankadan haftalık alma, para bozdurma, alışveriş yapma vb. işlemler serbest etkinlikler derslerinde yapılacaktır. Süreç içerisinde gerçekleşecek davranışlar gözlemlenmeye devam edilerek aylık olarak raporlar oluşturularak sunuma hazırlanacaktır. KALABALIK SINIFLARDA BAŞARILI BİR SINIF YÖNETİMİ SAĞLANMASINA YÖNELİK BİR UYGULAMAÖzet: <KALABALIK SINIFLARDA BAŞARILI BİR SINIF YÖNETİMİ SAĞLANMASINA YÖNELİK BİR UYGULAMA Serap (Korucu) Çimşir Eğitim-öğretim faaliyetlerinin yürütülmeye çalışıldığı sınıf ortamında öğrencilerin sınıf kurallarını benimsemesi ve kurallara uyması çok önemlidir. Sınıf yönetiminin başarılı bir şekilde sürdürülmesi, eğitimin ve öğretimin kalitesini doğrudan etkilemektedir. Sınıf yönetimi, sadece öğrenciler açısından değil öğretmen açısından da önemlidir. Sınıf içinde sürekli aynı istenmedik davranışlarla karşılaşan öğretmenin verimliliği ve motivasyonu da olumsuz etkilenebilmektedir. Sınıfta disiplinin sağlanmasına yönelik en yaygın uygulamalardan biri ödül ve ceza yöntemidir. Okul hayatı dışında çok fazla, hatta maddi değeri yüksek ödüller alan öğrencilerin bile, öğretmenden ödül almayı önemsedikleri bilinen bir gerçektir. Klasik ödül ceza yöntemini renklendirerek öğrencilere uygulamak daha etkili olabilmektedir. Arkadaş ilişkilerinin çok önemsendiği bir dönem olan ilkokul çağındaki çocuk, sınıf ortamında diğer arkadaşları huzurunda takdir edilmeyi de çok önemsemektedir. Bu uygulamadaki amaç; özellikle kalabalık sınıf ortamlarında disiplinin eğitici ve motivasyonu artırıcı nitelikte sağlanmasıdır. Önce hep birlikte sınıf kuraları belirlenmektedir. Uygulama öncesinde öğrencilere her hafta bir öğrencinin haftanın yıldızı seçileceği, seçilen öğrencinin fotoğrafının sınıf gurur tablosuna asılacağı, ayrıca öğrenciye ders araç gereçlerine yönelik hediyeler verileceği açıklanır. Seçilecek olan öğrencinin şu davranışları sergilemesi gerekmektedir: Ders esnasında sınıf kurallarına uyması, ders aralarında diğer öğrencilerle olumlu ve uyumlu davranışlar göstermesi, diğer arkadaşlarına olumlu örnek teşkil edecek nitelikte olması, ayrıca ders başarısını artırmaya yönelik de gayretli olması gerekmektedir. Her hafta bir öğrenci seçilerek sayı on kişiye ulaşınca gruba “Yıldızlar Kulübü” adı verilir. Kulüpte kalabilmek için öğrencilerin kulübe girmeyi hak ederken sergiledikleri davranışları sürdürmesi gerekmektedir. Bu durum diğer öğrencilerde “Ben nasıl olsa seçilemedim.” düşüncesi oluşturmasın diye, alternatif kulüpler oluşturulmaya devam edilmektedir. Çocukların fikirleri alınarak ikinci kulübe “Çalışkanlar Kulübü” adı verilmiştir. İkinci kulüp oluştuktan sonra da üçüncü bir kulüp oluşturulacağı ve sene sonuna kadar alternatif kulüpler ile bu uygulamaya devam edileceği açıklanmıştır. Böylelikle sınıfta tatlı bir rekabet oluşmuş, sene başında hep birlikte oluşturulan sınıf kurallarına uyulması özendirilmiştir. Bu uygulama, çocukların sınıf kurallarına uymalarını, başarılı olmak için düzenli çalışmalarını, sorumluluklarını yerine getirmeyi, sıkıcılıktan çıkarıp eğlenceli hale dönüştürmüştür. Sözlü bildiri KARASU KENARINDA BİR KÖY OKULU (MİNİK BEDENLERDEKİ BÜYÜK GAYRETLER)Özet: <Muş ili Suboyu Köyü Suboyu İlkokulu 4 sınıfın birleştirilmiş sınıf uygulamasının yapıldığı okullardan biridir. Öğrencilerin çok yakın olmasına rağmen il ve kendi hayatları haricinde dünya ile bağlantılarının sağlanması için ne kadar çok uygulamada bulunulursa ülkedeki diğer öğrencilerin yaşadığı eğitim- öğretim hayatı ile eşit bir hayat yaşayacakları düşüncesi ile yola çıkılmıştır. Uygulamalar 2013-2015 yılları arasında birebir deneyimlenerek sonuçlara ulaşılmıştır. Okulun tüm öğrencileri TEMA yesi olup ilkokullarda uygulanan Yavru TEMA eğitimini almışlardır. Yavru TEMA Eğitim Programı temsilcileri olarak Yalovadaki TEMA Şenliğinde bulundukları ili temsil ederek gayretlerinin ödülünü almışlardır. Özgüvenlerinin oluşması, dış dünya ile iletişimlerinin artması, yaparak ve yaşayarak gündelik hayatları içinde öğrenebilmeleri ve kendi ailelerinin yanında diğer bireylerle iletişim kurma becerilerinin sağlanması hedeflenmiştir. Bunun yanında sadece öğrenci eğitim- öğretimi değil velilerin ve köydeki 12-35 yaş arasında eğitime teşvik edilip açık ilk-orta-liseye yazılıp eğitimlerine devam etmeleri sağlanmıştır. Öğrencilerin okullarında su yokken mücadele vermeleri, tören alanı inşasında malzemeleri taşıyıp velilerini teşvik etmeleri, köylerine 2013 yılında yeni döşenen yol ve kanalizasyon çalışmasında aktif rol almaları sağlanmıştır. Bir nevi eve dönüştürülmüş olan okullarında ayaklarında pandufları sınıflarında besledikleri balıkları ve bakımından sorumlu oldukları çiçekleri ile samimi bir hayatın içinde düşüncelerini özgürce ifade edebilmeleri için güdülenmişlerdir. Kız-erkek ayrımı yapmaksızın her türlü gündelik hayata ait çalışmada yer almış, gelen misafirler için gerekli hazırlıklarda bizzat görev almaları sağlanmıştır. Engelli öğrenci arkadaşlarını misafir ederek bahçelerinde şenlik yaparak ağaçlandırma etkinliği oluşturulmuştur. Her öğrencinin kendi çiçeğini ve ağacını dikerek okulun bahçesini kendilerinin oluşturmaları sağlanmıştır. Bunun yanında her öğrencinin kendi evinin bahçesinde bir ağaç dikmesi ve onun bakımını üstlenmesi ile sorumluluk duygularının gelişmesi hedeflenmiştir. Okula farklı meslek dalından gelen görevlilerle sohbet etmeleri sağlanarak geleceğe dair hedefleri ile ilgili farkındalıkları sağlanmıştır. Yurt içinden davetliler olmasının yanında yurt dışından gelen resim öğretmenleri de misafir edilerek öğrenci ve velilerin origami sanatı ile ilgili atölye çalışmasına katılımları sağlanmıştır. Değerler eğitimi etkinliklerini gündelik hayatlarında birebir kendileri uygulayarak yaşamaları sağlanmıştır. Kukla takımı kullanılarak drama eğitimi almaları ve kendilerini daha rahat ifade edebilmeleri için ortam uygun hale getirilmiştir. Hava sıcaklıklarının teneffüs koşullarına uygun olmadığı bir iklime sahip olan bu ilde aylarca süren kış mevsimine çözüm olarak zeka oyunları, yap-boz takımları, çeşitli lego setleri, bilimle ilgili öğrencilerin seviyelerine uygun oyun kartları, dama ve satranç takımları kullanılmıştır. Her öğrencinin kendi oyun grubunu çeşitli kırtasiye malzemeleri ile oluşturmaları sağlanmış, oluşturulan oyun gruplarını evde aileleri ile de oynamaları sağlanmış bu şekilde velilerde zeka oyunları ile tanıştırılmıştır. Öğrenci velilerinin eğitim- öğretim süreci ile iç içe olmaları sağlanarak yıl başında okula göndermeye niyeti olmayan velilerin bu duruma direncinin kırıldığı gözlenmiştir. Zeka oyunları ile taşına öğrenci grubu okulu ziyarete gelen mühendis, kar küreme aracı şoförü, elektrikçi ve daha bir çok insana bu oyunları öğretmiştir. Evlere yapılan veli ziyaretleri ile okula devamın önemi vurgulanmış erken yaşta yapılması planlan evliliklerle ilgili önlemler alınarak kız çocuklarının açık öğretimden okula devamları sağlanmıştır. Din Kültürü Ahlak Bilgisi dersinde dini bayramları öğrenirken Hayat Bilgisi’nde yaşadığı çevresi tanırken değerler eğitimi kapsamında misafirperverlik, yaşlılara hürmet davranışlarını bayram öncesinde köylüye lokum dağıtarak birebir öğrenmeleri sağlanmıştır. KAT KAT MATEMATİKÖzet: <Matematik eğitiminin amaçlarından biri, gerçek problem durumlarında etkili çözümler üretebilen, öğrendiği matematiği günlük yaşamında etkili bir şekilde kullanabilen, matematiğin gerçek dünya ile olan sıkı ilişkisinin farkında olan ve böylece matematikten korkmak yerine ondan zevk alan ve onu seven bireyler yetiştirmektir (Doruk, 2010). Ancak matematik derslerinde birçok kavram öğrenciler tarafından tam olarak anlaşılmadığı için matematik dersi her zaman sevilmeyen ders olmuştur. Matematikte anlaşılmayan bir kavram olan KAT kavramını öğrencilere öğretirken kullanılan bu yöntemle öğrencilerin problem çözme becerileri gelişmektedir. Bu kavramın daha iyi anlaşılabilmesi için problem cümleleri öncelikle öğrencilerin anlayacağı şekilde somutlaştırılmalıdır. Somutlaştırma yaklaşımlarından biri de matematiksel modelleme çalışmalarıdır. Modelleme yaparak sorular daha somut hale gelecek ve anlaşılabilecektir. Bu anlamda Apartman Katı Modelleme Yöntemi kat kavramını öğretmek için iyi bir örnek teşkil etmektedir. 3. sınıfta çarpma işlemi gerektiren problemleri çözerken kullanılan bu yöntemle öğrenciler kat kavramını daha iyi kavrayacaklardır. Bu yöntemde öğrenci eş sesli olan matematikteki kat kavramı ile apartman katı olan kavramı ilişkilendirir. Üç katı, beş katı gibi problem cümlesi içeren ifadeleri apartmanın birer katı olarak düşünür ve her katı bir birim olarak değerlendirir. Her birimin eş olduğu düşünülerek kaç tane kat varsa o kadarıyla çarpma işlemi yapar. Çarpma işlemini öğretirken kullanılan 3 tane beş ifadesinin zamanla 3 kere 5’ e dönüşmesi gibi kat kavramı da bir süre sonra öğrenciler tarafından çarpım yapılacak bir ifadeye dönüşür. Öncelikle öğrencilere yakın çevresinden (örneğin bakkal, kantin, pazar vb.) anlayacağı çarpma işlemi gerektirecek problem sorulur. Daha sonra bu problemin daha iyi anlaşılması için modelleme kullanarak problemi somutlaştırır. Daha sonra modellemede ki her bir parçayı apartmanın birer dairesi (katı) gibi değerlendirerek çarpma işlemini yapar ve problemi çözer. Örneğin Ali’ nin 120 tane bilyesi vardır. Mehmet’ in bilyeleri Ali’ nin bilyelerinin 4 katı kadardır. İkisinin toplam kaç bilyesi vardır? Problem cümlesinde Ali’ nin bir dairesi (katı) vardır ve o katta 120 tane bilyesi vardır. Mehmet’ in de dört katlı bir apartmanı vardır ve her katında 120’ şer bilyesi vardır şeklinde 4 katlı bir apartman modellediğimizde öğrenci model üzerinde 4 tane 120 sayısını görecek ve 4 ile 120 sayısını çarpacaktır. Bu sayede bir sayının diğerine göre örneğin üç katı, beş katı gibi ifadeleri daha somut ve anlamlı hale getirerek problemleri çözecektir. Matematik sorularını ilkokul çağındaki bir öğrencinin somut olarak göreceği, anlayacağı şekilde seçer ve çözersek anlamlı ve kalıcı bir öğrenme gerçekleştirmiş oluruz. Ayrıca problemleri çevresinden, günlük hayatta karşılaştığı durumlardan seçtiğimizde aslında soyut olan matematiği daha anlaşılır ve çözülebilir bir hale dönüştürmüş oluruz. Bu sayede sevilmeyen matematik dersleri öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılacak ve sevilecektir. KAVRAM KARİKATÜRLERİNİN İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN DİNLEME BECERİLERİNİN GELİŞİMİNDEKİ YANSIMASIÖzet: <Kavram karikatürleri, normal karikatürlere göre farklı özellikler göstermekle birlikte, öğrencileri eğlendirerek bilgilerini sorgulatmak amacıyla kullanılan ve de günlük yaşamdaki bir olaya, duyguya düşünceye ya da eyleme yönelik farklı bakış açılarını savunduğu ilgi çekici ve şaşırtıcı karikatür biçimindeki çizimlerdir. Öğrenciler kavram karikatürlerindeki olay ve düşüncenin yapısını anlamak ve oradaki vurgulanan problemi çözmek için tartışmaya odaklanarak farklı bakış açıları görüp farklı fikirler ileri sürerek savunurlar ve sorunun çözümü için bilgiyi sorgulamayı öğrenirler. Piaget’e göre ilkokul çağındaki çocuklar somut işlemler dönemindedir ve soyut düşünemezler. Kavram karikatürleri, bilimsel öğeler içeren günlük olayları içine alan ve bu günlük olaylarla ilgili farklı görüşlerin karakterler tarafından sunulduğu karikatür çizimleridir. Somut düşünmeyi sağlar. Sınıflara uygulanacak kavram karikatürlerinin her sınıfın seviyesine uygun ayrı hazırlanması planlanmaktadır. Bu araştırma ilkokul Türkçe dersi öğretim programındaki dinleme öğrenme alanındaki kazanımları gerçekleştirmek üzere yapılan bir çalışmadır. Genelde çocukların dinleme becerisinin zayıf olduğundan ve dikkat sürelerinin kısa olduğundan konuların öğretilmesinde, davranışların kazandırılmasında vs. de daha ileriki sonuçlarda problematik durumlar oluşturmaktadır. İşte bu sebeplerden dolayı öğrencilerin şimdi ve ileride temel davranışları özellikle dinlemeyle ilgili becerileri ve davranışları daha iyi kazandırabilmek adına öğrencilerin hoşuna giden, ilgisini dikkatini çeken, konuları görselleştiren kavram karikatürlerini kullanarak öğrencilerin dinleme becerisini geliştirme üzerine tasarlanmıştır. Kavram karikatürleri kullanarak işlenen konular öğrencinin daha çok dikkatini çekeceği için daha eğlenceli ve kalıcı olur. Çünkü kavram karikatürleri öğrencilerin olayları daha somut şekilde görmesini sağlar. Ayrıca olaylar birbirinden kopuk şekilde değil bir biriyle bağlantılı şekilde karikatürlerde kurgulanır. Kavram karikatürleri oluşturulur iken karikatürlerin öğrencilerin seviyelerine uygun olmasına, karikatürlerin mizah unsuru içermesine, karikatürlerin öğrencileri düşündüren karikatürler olmasına, günlük hayattan olmasına, sunulan örneklerin ilgi çekici olmasına, karikatürlerin sade anlaşılır olmasına ve öğrencilerin kolayca anlayabileceği şekilde olmasına özen gösterilmelidir. Bu çalışmanın amacı kavram karikatürlerinin ilkokul öğrencilerinin dinleme becerilerine yansımasını incelemektir. Çalışma ilkokullarda 1.2.ve3.4. sınıflarda kavram karikatürleri kullanarak Türkçe dersindeki bir ünitenin konularının işlenmesiyle ilgili bir eylem araştırmasıdır. Verilerin toplanmasında araştırmacı tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu ve geçerlik ve güvenilirlik çalışmaları yapılan gözlem formu ve rubrikler kullanılmıştır. Bu çalışmanın eylemsel sürecinde; öğrencilerle yapılan görüşmelerde öğrencilerinin çoğunluğu kavram karikatürleri dinleme becerilerini geliştirdiğini ilgi ve dikkatlerini topladıklarını merak duygularını artırdığını ve dersi daha iyi dinlediklerini söylemişlerdir. Bireysel farkındalık oluşumu ve derse olan duyuşsal ilgilerini arttırma gibi olumlu bildirimler alınmıştır. Konular işlenirken aynı zamanda öğrencilere konularla ilgili karikatür çizmelerine fırsat verilmiştir. Öğrencilerin dinledikleri ve izledikleri kavram karikatürlerinin görselleştirmesiyle ilgili sınıf içi küçük grup tartışmalarına yer verilmiştir. Dinleme becerilerinin gelişmesi için fırsatlar sağlanmıştır. Eylemsel süreçte öğrencilerle istasyon tekniği kullanılarak işbirlikli gruplar halinde kavram karikatürleri çizdirilmesi planlanmıştır. Çalışmaların sonunda kavram karikatürlerin öğrencilerin dinleme becerilerin gelişimine etkisini belirleyebilmek için açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış bir görüşme formu hazırlanıp uygulanmıştır. Ayrıca okumayı yazmayı bilen 2. 3. ve 4. sınıf öğrencilerine seviyelerine uygun metinler okunmuş ve daha sonra metinlerle ilgili öğrencilere sorular verilip cevaplamaları istenmiştir. 1. Sınıflara da seviyelerine uygun metin okunup anladıklarının görselini çizmeleri istenmiştir. Konuşma, okuma, yazma öğrenme alanlarında da kavram karikatürleri uygulanabilir. Sözlü bildiri KİÇİK ADDIMLARIN BÖYÜK UĞURLARI!Özet: <. Kiçik addımlarla böyük uğurlara doğru. “Təhsil millətin gələcəyidir. Həyatını müəllimliyə həsr edən insanlar, həqiqətən, fədakar, xalqına, millətinə sədaqətli və eyni zamanda qəhrəmanlıq göstərən insanlardır.” (Heydər Əliyev) Nədənsə illər keçdikcə zamana tabe olub, bu məzmunda mühit qurmağa çalışırıq. Bu yerdə” Dəli Kür” filmindəki bir səhnə yadıma düşür. Heç bir dərs ləvazimatları olmayan, məscid binasında molla şagirdi vurduğu şallaqlarla tənbeh etməyə çalışır. Bu anlayış dövrün dərs metodları ilə müqayisədə bir daha təsdiq edir ki, vətəndaş yetişdirildiyi mühitdə şagird nümunə götürdüyü insanda özünü axtarır. Bu axtarışlarda tapılan “mənlər” bəzən vətəndaş yetişdirdikdə, nələrisə axsadır, nələri isə səhv istiqamətə yönəldir. Bir zaman dərs metodlarını belə görmüşük deyə indi də elə davam etməliyik, fikirləşmək düzgün deyil. Bu gün bütün çətin maneələri aşıb, neçə-neçə şagirdlərimiz xaricdə təhsil alır, elm sahibi olurlar. “Musiqi ruhun qidasıdır” deyilər, doğrudan da, belədir. Musiqi dərsləri ümümtəhsil məktəblərdə bacarıq və vərdişləri yaratmaqla bərabər şagirdlərin yaradıcılıq qabliyyətlərini də inkişaf etdirir. Yeni fənn kurikuluma əsaslanan musiqi dərsi indi daha maraqlı, daha yaradıcı dərslərdən biri sayılır. Şagirdlər mahnı oxumaq, rəqs etmək, müxtəlif musiqi alətlərdə ifa etməyi belə bacarırlar. Əvvəllər sadəcə dərslikdən istifadə edən müəllimlər, indi distant dərslər, vebinarlar, konfranslar təşkil edərək dərslərinin daha da maraqlı olmasına zəmin yaradırlar. Şagirdlərimə İKT–dən məharətlə istifadə etməyi öyrədirəm. Musiqi dərslərində də bir çox məktəblərlə dərs mübadıləsi aparırıq. Buna misal olaraq İsmayıllı rayon İ.Həsənov adına 1 saylı tam orta məktəbin şagirdləri musiqi və informatika dərsinin maraqlı inteqrasiyasını Bakı şəhəri Xəzər Unversitetinin Dünya məktəbinin şagirdləri ilə birgə keçirtmişdilər. Musiqi dərsinin mövzusuna əsaslanaraq Publusher proqramı da şagirdlər tərəfindəın mənimsənildi. Bu dərs zamanı şagirdlərim Tofiq Quliyev yaradıcılığı haqqında geniş məlumatlar əldə etdilər. Publisher proqramında bəstəkarın həyat və yaradıcılığını əks etdirən buklətləri hazırlandı. Apardığımız dərs mübadıləsi hər iki məktəbin geniş marağına səbəb oldu. Belə dərslərimizin sayını artıraraq bir çox mövzularda Web2.0 alətlərinidə öyrənməyə nail olduq. İctimai Televiziyanın Açıq Dərs proqramında bu təcrübə haqqında danışdım. Musiqi və informatika dərslərinin inteqrasiyası müəllimlər tərəfindən alqışlandı. Musiqi fənnində şagirdlərim Minsk şəhərində keçirilən onlayn beynəlxalq olimpiada da daima yüksək yerlər qazanır. Bu uğurlar mənim şagirdlərimə verdiyim musiqi biliklərini və İKT bacarıqlarına əsaslanır. Belə ki, şagirdlər musiqi dərsimizdə araşdırmalar apararaq müxtəlif musiqi terminləri, dünya xalqlarının bəstəkarlarının həyat və yaradıcılığını öyrənirlər. Şagirdlər bilik və bacrıqlarını nümayiş etdirməyə çalışır. Bu sahədə də şagirdlər internet araşdırmalarına əsasən müxtəlif xalqların milli rəqslərini, xalq mahnılarını və bir çox musiqi alətləri ilə tanış olurlar. Musiqi ilə, bağlı şagirdlərimlə bərabər müxtəlif yeni nailiyyətlərə çalışırıq. Buna misal olaraq ucqar kənd məktəblilərinin istedadlı şagirdlərini üzə çıxartmaq məqsədi ilə “Bacarıqlı kiçik musiqiçilər” müsabəqəsini təşkil etmişik. Müsabiqədə milli rəqslərimiz, mahnıramız bacarıqlı şagirdlər tərəfindən nümayiş olunur. Müvafiq yerləri tutan şagirdlər məktəb rəhbərliyi tərəfindəın diplom və müxtəlif hədiyyələrlə mükafatlandırılır. Hər dəfə bu müsabiqənin nətıcələri musiqi bloqumuzda yerləşdirilir. Müsabiqəmiz əməkdaşlıq etdiyimiz ölkələrin də rəğbətini qazanmışdır. Artıq musiqi dərslərimizdə mövzulara əsaslanaraq onlayn müsabiqədələrədə yer veririk. Sözlü bildiri KİTAPLA DEĞERLİ SOHBETÖzet: <Çalışma,Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu çocuklarıyla bir yıllık süreyi kapsayan bir çalışmadır. Yaş Gurubu; 1. Gurup .9-10-11 ikinci gurup:16-17-18 Çalışmanın amacı akademik başarısı yüksek olmayan,genellikle toplumda sorunlu çocuklar olarak algılanan sosyal hizmetlerden destekli büyüyen çocuklarda okuma alışkanlığını dolaylı olarak ta düşünme becerilerini geliştirmektir. Seçilen Kitaplarla problemlerle başa çıkma, İnsani değerleri oluşturma:Sadakat,iyi niyet,hoşgörü,sabır,başarı,mutluluk vb.değerlerin tartışılması,hikayedeki kahramanlarla özdeşim kurma çalışmaları yapılmıştır. ÇALIŞMA YERİ:Trabzon da temiz ve seçkin bir çay evi seçilmiştir.Kitap okuma araları verilmiş.Küçük ikramlarla çalışma canlandırılmış.Okul havasından bağımsız bir okuma kültü kazandırılmaya çalışılmıştır. Kazanımlar:Kitap okuma alışkanlığı kazanır. Kitap okuyarak zihinsel düşünme becerilerini geliştirir. Kitap karakterleri ile özdeşim kurarak olumlu davranış değişimleri sağlar. Okunacak Kitap Listesine alınan kitaplar: 1-Sol Ayağım(Christy Brown) 2-Martı(Richard Bach) 3-Küçük Prens(Antoine de Saint-Exupéry ) 4-Sokak Kedisi Bob (James Bowen) 5-Değnek Adam(Julia Donaldson) 6-... .... ..... Çalışma sonunda genellikle çocuklarda bir hayvan edinme isteği oluşmuştur. Yaşamlarında kötü olan her şeyden dönüş olabileceği eğilimi oluşmuştur.(Bu özellikle Sokak Kedisi Bob un yazarı olan James Brown un gerçek hayat öyküsü olması,yazarının halen yaşıyor olması ve internet üzerinden yazarı takip etmeleri çok etkileyici olmuştur.) Sınıfta hep arkalarda oturan ve asla sınıfta okuma çalışmalarına katılmadığını söyleyen çocuklar katılımlı kitap okuma etkinliklerinde okumuş ve bundan çok hoşnut olduklarını Ama burası orası gibi değil. sözleri ile dile getirmişlerdir. Özellikle çalışmaya devam konusunda istekle katılım gözlenmiş.Bu yurt müdürü tarafından da Genellikle çalışmalara başlarlar fakat devam ettirmezler.Burası onlarda farklı bir şeyler oluşturdu.Cümlelerine benzer cümlelerle düşüncelerini ifade etmiştir. Kitaplardaki karakterlerin cümlelerini kullanma,onların davranış modellerini sergileme davranışları göstermişlerdir. Harçlıkları ile okunan kitapları satın almak istemişlerdir. Bazı kitaplar kendilerine hediye olarak verilmiştir.Bazıları kendi paraları ile kitap almıştır. Çalışmanın amacı olan değerler Sebat etmek, Hoşgörülü olmak Sevgi dolu olmak, Geleceğe umutla pozitif bakmak Yarar sağlamaya çalışmak Merak etmek, ..... ...... ...... Kitapla değerli sohbet çalışması ile sağlanmaya çalışılmış.Gerçekten zor bir gurup olan ilgiye ve sevgiye muhtaç bu çocuklarda bir yıl boyunca fark yaratmaya çalışılmış ve rol model bulmakta güçlük çeken bu çocuklarda kitap kahramanları metafor olarak kullanılmış ve başarı sağlanmıştır. Sözlü bildiri MADDEYİ TANIYALIM (TURŞU ÖRNEĞİ)Özet: <Bu çalışmada öğrencilerin grup içerisinde görev alarak; kütle, hacim, brüt kütle, dara, net kütle, karışım, çözelti gibi fen bilimleri dersi kavramlarını, turşu kurarak öğrenmeleri hedeflenmiştir. Yapılan çalışma disiplinlerarası bir yaklaşımda yapılandırılmış olup sosyal bilgiler dersinde istek, ihtiyaçlar ve bilinçli tüketici konularıyla, matematik dersinde tartma ve roma rakamları, Türkçe dersinde ise deyimler ve metin oluşturma içerikleriyle ilişkilendirilmiştir. Dersin ön bilgilendirme bölümünde turşu kurmanın önemi ve tarihçesinden bahsedilmiş, giriş bölümünde ise beş duyu organıyla maddeyi tanımaya dönük etkinlikler yapılmıştır. Dersin gelişme bölümünde turşu yapımıyla ilgili olarak önceden okula getirilen malzemelerle sınıf ortamında turşu kurma çalışmaları yapılmıştır. Dijital terazi kullanılarak yapılan kütle ölçümleri ile gram, kilogram kavramlarına değinilmiştir. Sınıfa getirilen havuçlardan faydalanılarak öğrencilerin roma rakamları oluşturdukları görülmüş, turşu kurma çalışmalarında belli oranlarda malzeme kullanımına dikkat ettikleri gözlemlenmiştir. Boş ve dolu tartılan sirke şişelerinden hareketle brüt kütle, dara ve net kütle kavramlarına değinilmiştir. Şişenin üzerinde yer alan mililitre ibaresinden hareketle hacim kavramından bahsedilmiştir. Sirke ve tuz karıştırılmış çözelti ve karışım kavramlarına değinilmiştir. Turşunun tarihsel süreçten bugüne gelişimine dönük beyin fırtınası çalışması yapılmış örnek metinlerden hareketle paylaşımlarda bulunulmuştur. Sirke şişeleri üzerinde kullanılan semboller, üretim ve tüketim tarihi gibi bilgilerle bilinçli tüketici olma ekseninde ilişkilendirmeler yapılmıştır. Turşu ile ilgili çeşitli deyimlere değinilmiş, günlük kullanımlardan örnekler paylaşılmıştır. Süreçte öğrenciler birbirlerini masa düzeni, malzemenin etkin kullanımı, uyumlu çalışma, görevi zamanında tamamlama gibi akran değerlendirme kriterleriyle değerlendirmişlerdir. Öğretmen gözleminde ise sorumluluk duygusu, güvenlik ve sağlık kurallarına uyma, müşterek sorumluluk, doğal kaynakların yönetimi ve görsel çeşitlilik gibi maddeleri içeren gözlem formları kullanılmıştır. Kurulan turşular kullanılan gözlem formuyla; renk, görünüş gibi değişiklerle ilgili olarak gözlemlenmiştir. Yansıtma bölümünde ise öğrencilerin ders boyunca takıldıkları, eğlendikleri bölümleri saptamak ve yeni öğrendikleri içerikleri tespit etmek amacıyla “Ders boyunca takıldığın yerlerden bahsedebilir misin?, Ders boyunca hoşuna giden uygulamalar nelerdir?, Yeniden aynı ders uygulansa hangi etkinliklerin değişmesini isterdin?” şeklinde yansıtma soruları kullanılmıştır. Öğrencilerin yaparak-yaşayarak keyifli bir öğrenme süreci yaşadıkları gözlemlenmiştir. Sözlü bildiri MANTIK KÜPÜ (DÜŞÜNME BECERİLERİ)Özet: <Düşünme Becerileri dersi birbirinden farklı dokuz uygulama modülünü ve bir ders kitabını içeren bir anlam bütününü kapsamaktadır. Bu birbirinden farklı uygulama modülleri kolaydan zora doğru; mantık küpü, mantık geliştirme, mantık karesi, mantık beşlisi, mantık mimarisi, mantık kutusu, mini mantık, mantık bakışı, mantık ipi olarak sıralanmaktadır. Bu derste bu dokuz modülden ilk modül olan Mantık Küpü modülüne dönük uygulamalardan hareketle ders işlenecektir. Bu modül içerisinde 20 model bulunmaktadır. Düşünme becerileri dersinde öğrencilerin karşılaştığı problemlerde farklı düşünme stratejilerini işe koşan, farklı çözüm yollarını değerlendiren, problemleri çözme süreci içinde kendine ait düşünce ve akıl yürütmelerini ifade edebilen problem çözme becerileri gelişmiş bireyler olmaları hedeflenmektedir. Öğrencilere birbirinden farklı renkte küpler gösterilerek öğrencilerde ilgi uyandırılır. “Bu küplerden ne şekilde faydalanabiliriz?” sorusu sorularak öğrencilerin dikkati çekilir ve beyin fırtınası ortamı oluşturulur. Paylaşılan görüşler tahtaya, sonrasında en yakın tahmini yapanları alkışlamak için yazılır, öğrenciler derse ısındırılır. Öğrencilerin her birine uygulama modellerini içeren kitapçıklar ve 16 renkli küpü içeren birer takım dağıtılır ve bu malzemelerle neler yapabileceklerini bir kez daha düşünerek tahminleriyle karşılaştırmalı olarak ifade etmeleri beklenir. Bu iletişim boyutunda öğrencilerin vurgu, tonlama, beden dili gibi kriterlere özen göstermesi gerektiği hatırlatılır. Bu arada projeksiyon ya da akıllı tahtada da kitapçıkların dijitali açılır. Küplerin kaç yüzünün, ayrıtının ve köşesinin olduğuna dönük paylaşımların ardından kurallar öğrencilerle paylaşılır. Kitapta görülen şeklin, set içerisinden çıkan parçalarla aynı bakış açısından dizilmesi ve görülen şeklin oluşturulması gerekmektedir. Bunun için kitap üzerinde üç boyutlu olarak verilen şekil, küpler yardımı ile gerçek üç boyutlu haliyle yapılacaktır. Şekiller oluşturulurken altta ve arkada kalan şekillerin yerine dikkat etmek gerekmektedir. Öğrenciler etkinlikleri yapmaya başlar, bu sırada öğrencilerden görsellerde yer alan simetri ve örüntü unsurlarına dikkat etmeleri istenerek alternatif bakış açıları oluşturulur. Fotoğraf makineleriyle oluşturulan modeller farklı bakış açılarıyla fotoğraflanır. Küpler kullanılarak toplama ve çıkarma işlemlerine değinilir. Her bir öğrencinin bir etkinliği tamamladığında parmak kaldırması gerektiği, sonrasında öğretmeninden aldığı sembolik ödül ile bir sonraki etkinliğe geçer. Öğrencilerin geldiği aşama ders sonunda ilgili takip formuna işlenerek öğrencinin bireysel çalışmaları takip altına alınır. Her bir öğrenci aynı sayıda etkinliği tamamlamak zorunda olmayıp, herkesin kaldığı yerden bir sonraki ders devam edeceği detayı önemlidir. Öğrencilerden sınıftaki yerlerini küpleri kullanarak oluşturdukları bir modelle göstermeleri istenerek sınıf krokisine dönük bir ilişkilendirme çalışması yaptırılır. Öğrencilerden bazılarına yaptıkları çalışmalarda gördükleri simetri, örüntü, kroki gibi çeşitli disiplinler arası çıkarımları paylaşmalarına dönük söz hakkı verilerek öğrencilerin kendilerini sözlü ifade etmelerine olanak sağlanır. Bu sayede derste öğrenilenlere dönük genel bir tekrar yapılır. Öğrencilerden kare şeklinde kesite sahip tahta parçaları, atık kutu gibi farklı malzemelerle kendi küplerini hazırlamaları istenerek, geri dönüşüme hizmet eden uygulamalar yapmaları sağlanır. Elde edilen küplerin boyanması da alternatif bir etkinlik olarak yapılabilir. Atık malzemelerden oluşturdukları küplerle farklı yapılar inşa etmeleri beklenir. Öğrencilere özgün tasarımlar oluşturabilmeleri için fırsat verilerek oluşturdukları tasarımlar hakkında birer cümleyle görüşleri alınır. Son olarak yansıtma sorularıyla sürecin değerlendirmesi sağlanarak ders sonlandırılır. Sözlü bildiri METİN TAMAMLAMA ETKİNLİĞİÖzet: <Hayal gücü, bireylerin hayatında önemli bir etkiye sahiptir. Öğrencilerin özellikle düşünme, yorumlama, analiz etme, ve sonuca ulaşma gibi becerilerini kazanabilmesi için önemli bir etkendir. İşte bu yüzden her sınıf seviyesinde hayal gücünü etkin kullanacak etkinliklerin yapılması gerekmektedir. Öğrencilerin yaşanmışlıkları göz önünde bulundurularak yapılacak etkinlikler öğrencilerin bilişsel ve zihinsel anlamda daha kolay ilerlemelerini sağlamaktadır. Bu bilgiler ışığında sınıfta yapılabilecek etkinliklerden birisi de şöyledir: Bir grup öğrenciyle (3. Ve 4. Sınıf öğrencilerinde daha verimli olmaktadır.) birlikte sıraları bir çember biçiminde dizmek suretiyle öğrenciler yan yana oturmaları sağlanır. Öğrencilere iki adet boş kağıt ve çeşitli renkte kalemler verilir. Öğrencilerden 60 saniye düşünerek bir hayal kurmalarını ve bu hayallerini hikayeleştirerek kağıda dökmeleri istenir. Yazım aşaması için de 60 saniye süre tanınır. Süre bittiğinde tüm öğrenciler yazma işlemini bırakır. Cümlesi yarım kalan öğrenciler cümleyi bitirmek isteyecektir ancak buna müsaade edilmemelidir. Tüm öğrenciler yazma işlemini bıraktığında yazdıkları yazıyı sağ tarafındaki öğrenciye vermesi istenir. Böylelikle tüm öğrencilerin yazdığı ve yarım bıraktığı hikaye el değiştirmiş olur. Öğrencilere okumaları ve okudukları hikayeyi devam ettirmeleri için toplamda 60 saniye verilir. Bu işlem birkaç kez tekrar edildikten sonra öğrencilere bir daha ki aşamada sol taraflarından aldıkları hikayenin yalnızca son satırını okumaları ve sadece bu son satıra dayanarak hikayeleri devam ettirmeleri istenir. Bu çalışma öğrenci sayısına bağlı olarak devam ettirilir mümkünse tek bir kağıt tüm öğrencileri dolaşmalıdır. Bu çalışma sayesinde öğrencilerin hayal gücü, okuduğunu anlama, doğaçlama, çabuk karar verebilme, empati kurma becerileri geliştirilebilir. Sözlü bildiri MOMO İLE ZAMAN YÖNETİMİ ÜZERİNE YARATICI DRAMA ATÖLYELERİÖzet: <Bu eğitim uygulamasında ilkokul 4. sınıf öğrencilerinin zaman yönetimi becerileri, Momo isimli öykü kitabı odağında Sosyal Bilgiler ve Türkçe dersi kazanımları göz önünde bulundurularak yaratıcı drama atölyeleri içerisinde geliştirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca katılımcı grubun doğaçlama, sözlü ve yazılı anlatım, dinleme becerilerinde gelişmeler hedeflenerek deneyimler yaşaması ve ürünler ortaya koyması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda İstanbul Bağcılar Arif Nihat Asya İlkokulu 4. sınıf öğrencilerinden 36 öğrenci ile uygulama gerçekleştirilmiştir. Öğrenciler yaratıcı drama atölyelerinden maksimum verimi sağlamak için 12 kişilik üç gruba ayrılmış ve oturum planları bu üç gruba aynı şekilde uygulanmıştır. Gruplar öğrencilerin davranış notları ve sınıf içi davranış durumları göz önünde bulundurularak oluşturulmuştur. Bu uygulama seçimiyle aynı planın, aynı sınıftaki farklı gruplara uygulanması esnasında yaşanabilecek farklı durumlarla ilgili veri elde edilmesi amaçlanmıştır. Uygulama sürecinde grup halinde ve yaratıcı drama ile yapılan etkinliklerin her grup için hoşnut edici olduğu gözlenmiştir. Sınıf ortamında dikkat dağınıklığı problemi yaşayan öğrencilerin görev aldığı etkinliklerde ve dinleme durumlarına daha kolay uyum sağladığı belirlenmiştir. Zaman yönetimi hakkında verilen bilgilerin doğaçlamalarda, yazılı ve görsel ürünlerde kullanılması katılımcıların bilgileri ezberlemekten ziyade yorumlayarak yeni bir forma sokmasını sağlaması açısından önemli yaşantılar sunmuştur. Öğrenciler atölyeler süresince kendi geçmişlerinden getirdikleri deneyimlerini ve bireysel farklılıklarını yaratıcı drama yönteminin kendine has yapılandırmacı öğretim modelini destekleyen özellikleri sayesinde ortaya çıkarabildikleri görülmüştür. Amaçlanan kalıcılık ve davranışa dökülme yüzdeleri kişisel tercihlere bağlı olarak farklılık göstermiştir. Bununla birlikte 4. sınıf sosyal bilgiler dersi programında diğer tüm üniteleri kapsayan bir üst öğrenme alanı olarak verilen “Zaman, Süreklilik ve Değişim” başlığıyla kastedilen kazanımların ve zaman kavramının ders bağlamında ele alındığı ölçüde verimli bir şekilde aktarıldığı görülmüştür. Sözlü bildiri NESNELER YOLUYLA SORGULAMAÖzet: <NESNELER YOLUYLA SORGULAMA Nesneler eğitim ortamında farklı amaçlar için kullanılabilen önemli parçalardır. Nesneleri öğretim içerisinde kullanmak öğrenme sürecine yardımcı olması bakımından oldukça elverişlidir. Öğrenme tarzı veya beceriler gözetilmeden neredeyse tüm öğrenciler bir nesnenin özelliklerini fark edebilirler, soru oluşturabilirler ve farklı bağlantılar kurabilirler. Yapısalcı bakış açısıyla uyuşur çünkü öğrenciler farklı duyularıyla nesneleri doğrudan deneyimler. Nesneleri gözlemlemek ve üzerinde konuşmak öğrencileri içinde bulundukları anlama düzeyinden daha derin bir anlama düzeyine götürür. Nesneleri yakından incelemek öğrencileri düşünmeye motive eder ve düşünme becerilerini geliştirir. Bu esnada öğrenciler mevcut bilgilerini kullanarak yeni durumlara yaklaşmakla birlikte daha fazla bilgi yahut olguyu bulmak için soru üretme sürecine de giderler. Daha derin bir araştırmaya sevk ederek doğru olanı bulmaya ve ona yaklaşmayı sağlar. Doğal olsun ya da olmasın nesnelerin kullanımı çocukların gerçek dünyayı anlamalarında oldukça etkilidir. Nesneler ile birlikte çalışan çocuklar olumlu deneyimler edinirler, problem çözme becerileri gelişir ve farklı alternatiflere daha kolay yönelim gösterirler. Bir nesne ile belirli bir müfredatın birebir örtüşme zorunluluğu yoktur. Bir nesne üzerinden farklı disiplinler ile bağlantı kurulabilir. Öğrenme yaşantısı bağlamında çoğunlukla ilgi, tutum ve güdülenmeyi arttırma amaçlı olarak kullanılan nesneler soru sorma becerilerini geliştirerek sorgulamanın kapılarını açar. Öğrencilerin herhangi bir nesne üzerinde konuşmak için herhangi bir ön bilgiye gereksinimleri şart değildir. Öğrencilerin nesneler üzerinden kavramlara atıfta bulunarak çeşitli bağlantılar kurmalarını sağlamak aslında oldukça kolay ve elverişlidir. Nesneleri kullanarak sorgulamayı sağlamak için önce öğrencilerden üzerinde çalışılan nesne veya nesneler hakkındaki olguları ifade etmelerini istenir. Bu sayede öğrenciler kendi zihinsel becerilerinin farkına varırlar. Çalışılan nesneler hakkındaki gerçek hayat deneyimleri veya kavramlar bu aşamada ele alınabilir. Sonrasında nesneler hakkında öğrencilerden çeşitli sorular sormaları istenir. Yanlış öğrenmeler bu sorular sayesinde düzeltilebildiği gibi aynı zamanda dönüşümlü düşünme de sağlanır. Temel malzeme olan nesne hakkında tanımlanan bu şekildeki çeşitli veriler sayesinde, öğrencilere bir üst seviyede kullanmaları ve sorgulamayı gerçekleştirmeleri için anlamlar yüklenmesi sağlanır. Sözlü bildiri ÖFKE KONTROLÜNDE YARATICI DRAMANIN ROLÜÖzet: <Günümüzde birçok birey duygularının farkına varmada sıkıntı yaşamakta ve en önemlisi hissettiklerini ifade etmekte güçlük çekmektedir. Özellikle somut işlemler dönemindeki çocuklarda hoşnut olmadıkları durumları ifade ederken “senden nefret ediyorum” veya “ seni sevmiyorum” gibi ifadeler kullandıklarına sıklıkla rastlanmaktadır . Hatta yaşanan ikili kriz durumlarında hep kendini haklı bulma, buna dayanarak durumu kontrol edemediği anlarda da şiddete başvurma eğilimi gözlemlenmektedir. Bu durum onların iç dünyalarında öfkeyi pekiştirmekte ve en ufak bir üzüntüde dahi kendilerini kontrol edememelerine sebep olmaktadır. Bu da sosyal gelişimleri sürecinde iletişim becerilerinde sağlam olmayan temeller atılmasına sebep olduğu düşünülmektedir. Öfke çemberi, sayı sayma gibi yöntemler sıklıkla uygulanmakta fakat sadece anlık çözümler sunmaktadır ya da bunu bireye aktarma süreci sadece bilişsel kalmaktadır. Bunun yerine öğrencilerin öncelikle duygularını fark edebilmesi ve doğru ifade etmeyi deneyimlemesi sağlanmalıdır. Bu amaçla yaratıcı drama etkili bir yöntem olup aynı zamanda öğrencilerin öfke kontrolünü deneyimleyerek öğrenmelerinde yarar sağlamaktadır. Bu amaçla hazırlanan “Öfkene Hakim Ol” adlı drama atölyesi çalışması deney grubu üzerinde uygulanmış olup, kontrol grubunda klasik yöntemler ele alınmıştır. Çalışma süresince öğrencilerin yaşadıkları problemler ve tepkiler sınıflandırılmış olup iki grup arasında benzer sorunlara karşı nasıl tepkiler verdikleri incelenmiştir. Sonuç olarak öfke kontrolünün drama yöntemi ile verildiği grupta öğrencilerin hem duygularını doğru ifade ettikleri hem de öfkelerini dışarıdan bir yönlendirmeye ihtiyaç duymadan kontrol ettikleri görülmüştür. Sözlü bildiri ÖĞRETEN ÇUBUKLARÖzet: <Bu çalışmanın en önemli yönü, eğitimin her kademesinde uygulanabilir bir çalışma olmasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Başkanlığı tarafından her yıl okullarda okutulan Türkçe ders kitaplarında belirtilen kazanımlardan olan:’’kelimeleri kuralına uygun olarak yazar. Kelimeleri yazım ve noktalama kurallarına dikkat ederek yazar ve okur, Türkçenin kurallarına uygun cümleler kurar’’ kazanımlarını yansıtmasıdır. Bu çalışma kapsamında araç-gereç olarak günlük hayatta sıkça kullanılan ve bulunması çok kolay olan dil çubuğu ile bu dil çubuklarını koymak için üzeri Türkçe dersine ait kısa notlarla süslü bir kutudur. Öğreten çubuklar sayesinde öğrenciler daha çok kelime telaffuz edecek, yeni kelimeler öğrenecek , yeni öğrendiği kelimeleri kavrayacak ve de öğrendiği yeni kelimelerin cümle içerisinde kullanımına örnekler görecektir. Öğreten çubukların ön yüzüne yazımı sıkça karıştırılan kelimeler yazılır. Örneğin Kipri-Kirpi gibi. Ön yüzde yazımı yanlış olan kelime olduğu için çarpı işareti ile üzeri kaplanacaktır . Daha sonra arka yüzünde ise kelimenin doğru yazımı verilecek ve altına yazımı doğru yazılan kelime cümle içerisinde kullanılacaktır. Böylece her bir yeni çubuk bu şekilde kutunun içerisine konulacaktır. Ayrıca kutu içine konulan çubukların üst kısmı delinip(kitap ayracı gibi) üzeri açıklayıcı minik kağıtlar yazılır ve bu kağıtlar pvc ile kaplanarak iple çubuğa bağlanır. Bu sayede öğrenciler Türkçede belirtilen kazanımlara uygun olarak bilgiler öğrenirler.Öğreten çubuklar gerek maliyet açısından gerekse de hazırlanması kolay ve sürekli yenilenebilir bir materyal olmasından dolayı tüm eğitim kademelerinde özellikle ilkokul ve ortaokullarda tercih edilebilir. ÖĞRETMEN EĞİTİMİNDE AKILLI TELEFON UYGULAMALARI: ZEYBEK UYGULAMASIÖzet: <Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojileri hızla ilerlemekte ve bu teknolojilere yönelik ürünler özellik ve hız bakımından sürekli gelişmektedir. Bilgi ve iletişim teknolojilerinin en önemli ürünlerinden birisi akıllı telefonlardır. Akıllı telefonlar sosyal hayatta olduğu kadar eğitim alanında da kullanılabilmekte ve eğitim kurumlarına birçok boyutta yarar sağlamaktadır. Akıllı telefonlar, içerisine kurulabilen ve uygulama adı verilen programlar yoluyla özellik olarak zenginleştirilebilmekte ve yeni özellikler kazandırılabilmektedir. Bu çalışmanın amacı akıllı telefon uygulamalarının öğretmen adaylarının eğitiminde kullanımını incelemektir. Bu çalışmada, sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarının kullanımı amacıyla Android işletim sistemi kullanan akıllı telefonlar için “Zeybek” isimli bir akıllı telefon uygulaması geliştirilmiş ve sınıf öğretmenliği öğretmen adaylarının kullanımına sunulmuştur. Uygulama geliştirme bağlamında, ilk olarak halk oyunları konusunda bir uzman, zeybek oyununa ait temel figürleri oynamıştır. Kamera çekimi ve kurgu konusundaki diğer bir uzman bu oyunları video çekimi ile kayıt altına almış ve sonrasında bilgisayar ortamında kurgu çalışması yapmıştır. Videolar çekilirken hareketlerin daha kolay anlaşılabilmesi için uzuvlara yakınlaştırma yapılmış, aynı anda hem ön açıdan hem de yan açıdan çekim yapılmıştır. Kurgu çalışması sırasında bu videolar uygun bir biçimde kurgulanmış ve dersler bağlamında ayrılmıştır. Ayrıca, figürlere yer yer yavaşlatma özelliği eklenmiş ve müzikli-müziksiz biçimlerin yanı sıra videolara sesli anlatım katılmıştır. Videolara aynı ekranda uzuvlara yakınlaştırma ve figürün oynanması gibi çoklu gösterim de eklenmiştir. Videoların internete yüklenmeden doğrudan uygulama içinden çalışabilmesi için boyutları küçültülmüştür. Sonrasında, bir diğer uzman tarafından Android uygulaması geliştirilerek temel figürlerin yer aldığı videolara konular bazında yer verilmiştir. Ayrıca, uygulamaya bir soru-yanıt sistemi entegre edilerek öğrencilerin ders sorumlusuna sorular sorup, ders sorumlusunun yanıt verebileceği bir ortam eklenmiştir. Uygulama geliştirildikten sonra Android uygulamaların yer aldığı Google Play markete yüklenmiş ve herkesin kolayca ulaşabilmesi sağlanmıştır. Araştırmanın uygulaması, 2015-2016 eğitim öğretim yılının bahar döneminde, Sınıf Öğretmenliği 2. Sınıf öğretmen adayları ile Beden Eğitimi ve Oyun Öğretimi dersinde gerçekleştirilmiştir. Ders sorumlusu, dersine girdiği 4 şubeye de 2 hafta boyunca temel Zeybek figürlerini göstermiştir. Ancak, yalnızca bu şubelerden ikisinde yer alan ve Android işletim sistemli telefon kullanan öğrencilere Zeybek uygulamasını tanıtmış ve öğrenciler telefonlarına bu uygulamayı kurmuştur. Zeybek uygulaması, öğrencilere destek amaçlı kullanılmıştır. Zeybek uygulamasını kullanan öğrenciler, okul dışında bu uygulamayı kullanarak unuttukları noktaları tekrar edebilme ve takıldıkları noktalarda soru sorabilme olanağına sahip olmuşlardır. 2 haftalık uygulamadan sonra öğrencilerin Zeybek oyunu öğrenme durumları performans sınavı yoluyla ölçülmüş ve puan verilerek Zeybek uygulaması kullanan öğrenciler ile kullanmayanlar arasında bir fark oluşup oluşmadığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca Zeybek uygulamasını kullanan öğrenciler ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilerek öğrencilerin akıllı telefon uygulamasını kullanma deneyimleri incelenmiştir. Sözlü bildiri ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNE EKOLOJİK AYAK İZİ KAVRAMI HAKKINDA FARKINDALIK VE OLUMLU TUTUM KAZANDIRMA; 5E ÖĞRETİM MODELİ ÖRNEĞİÖzet: <Ulaşım, enerji tüketimi, barınma, beslenme, kişisel bakım v.b. gündelik hayatımızda rutin şekilde gerçekleştirdiğimiz faaliyetler doğayı olumsuz şekilde etkilemektedir. Ekolojik ayak izi kavramı, insanın doğa üzerinde yarattığı etkinin büyüklüğünü ifade etmektedir. Gündelik hayatta oluşturulan ekolojik ayak izinin büyüklüğü çeşitli materyallerle pratik şekilde hesaplanabilmektedir. Buradan hareketle araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin ekolojik ayak izi kavramı ile ilgili farkındalık kazanmaları ve ekolojik ayak izini küçültmeye yönelik olumlu tutum edinmelerini sağlamaktır. Bu amaçla, 2015-2016 Eğitim-Öğretim döneminde Muğla-Seydikemer İlçesinde Arsa Ortaokulu 8. Sınıf öğrencileri üzerinde 5E öğrenme modeline göre ekolojik ayak izi ile ilgili etkinlikler gerçekleştirilmiştir. Araştırmada veriler, ‘karbon ayak izi envanteri’ ve “çalışma yaprakları” ile toplanmıştır. Envanter bireylerin, “evsel elektrik enerjisi tüketimi”, “evsel ısı enerjisi tüketimi”, “gıda tüketimi”, “ulaşım”, “giyim” olmak beş farklı alandaki tüketim alışkanlıklarını içermektedir. Çalışma yapraklarında ise, öğrencilerin ekolojik ayak izlerini nasıl küçültebilecekleri ve buna ne oranda hazır olduklarıyla ilgili açık uçlu sorular yöneltilmiştir. Araştırmada veriler, geliştirilen kodlama anahtarına göre betimsel analiz teknikleriyle çözümlenmiş ve yorumlanmıştır. Araştırmanın, genç nesillerin çevre duyarlıklarının artması ve çevre dostu alışkanlıklara yönelmeleri üzerinde etkili olması beklenmektedir. Bu araştırma ile ekolojik ayak izi farkındalığı belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırma sonucunda, uygulamaya katılan öğrencilerin insanın doğa üzerinde yarattığı ekolojik ayak izinin farkına vardıkları ve bireysel ekolojik ayak izlerini küçültme yönünde olumlu tutum kazandıkları belirlenmiştir. Ancak bir konunun farkında olmak, o konu hakkında uygun davranışlar gösterildiği anlamını taşımamaktadır. Bu nedenle ekolojik ayak izi azaltma konusunda davranış ölçen bir ölçme aracı geliştirilmelidir. Öğrencilerin ekolojik ayak izlerini küçültmeye yönelik olarak proje hazırlamaları, böylelikle çevre sorunlarına yönelik çözümler bulmaya teşvikleri sağlanmalıdır. Yalnızca öğrenciler değil, tüm kamuoyu bu konuda bilinçlendirilmelidir. İnsanların ihtiyaçlarını karşılayacak tek bir dünya olduğuna göre ekolojik ayak izi azaltmak tüm insanların görevidir. Ülkemizde ekolojik ayak izi konusunda gerekli önlemler alınmazsa ekolojik darboğaza girilerek diğer ülkelere bağımlılığı artıracaktır. Sözlü bildiri OYUN VE ŞARKILARLA RİTMİK SAYIYORUMÖzet: <Yıldırım Bayazıt İlkokulu öğretmenleri olarak öğrencilerin öğrenmekte zorlandıkları matematik derslerini korkmadan, eğlenerek öğrenebilmeleri için değişik öğretim yöntemleri, şarkı ve oyunlar kullanıyoruz. Bu yıl Muğla’da yapılacak olan 15.Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Eğitim Sempozyumunda bulunarak matematik öğretiminin daha da zevkli bir hale nasıl getirilebileceğini göstermek istiyorum. Bunun için kullandığımız yöntemlerden her sınıf düzeyinde (1. ,2,3 ve 4. sınıflarda) birer örnek sunum hazırladım. Bu sunumlar aşağıda bilgilerinize sunulmuştur. Birinci ve ikinci sınıflarda ‘YARIŞARAK RİTMİK SAYMALARI ÖĞRENİYORUM’ başlıklı etkinliği kullanmaktayım .Eğitimde Yarışma ve hızlı olmak temel hedeflerden biridir. Hedefler sınıf ortamında sınıf içi rekabeti ve işbirliğini sağlamaya yönelik olmalıdır. Hedeflerin en kısa surede tamamlanması gerekir. Öncelikle gruplar oluşturulur grupların oluşturulmasında öncelikli konuyu geç kavrayan öğrenciler seçilmelidir. Sınıf içinde önceden hazırlanan ritmik sayma kartları karışık olarak dağıtılır ve öğrencilere ritmik saymaları tutturmaları için onlara çamaşır maşası verilir. Daha sonra sınıf tahtasına ip gerdirilerek öğretmen tarafından oyunun kuralları açıklanır(kaçar ritmik sayma olduğu ,ileriye mi geriye doğru gibi.) Öğrenci kaçar ritmik sayma verilmişse o ritmik sayma kartlarını ipe kuralına uygun olarak asar, önce asana öğrenci kazanır. Bu yaptığım etkinlik öğrencilerin zorluklarla baş ederken doğru karar verme yetisinin gelişmesinde, hızlı ve yaratıcı düşünme becerisinin gelişmesinde yardımcı olmuştur Üç ve dördüncü sınıflarda ‘ŞARKILARLA SAYIYORUM başlıklı etkinliğimizi kullanmaktayız. Öğrencilerim sınıf düzeyine uygun ritmik saymaları bildiği halde soru çözerken bu konuda dikkat hataları yaptıkları ve bazen karıştırdıklarını gözlemledim. Bunun üzerine Şarkılarla Sayıyorum isimli oyunumuzu planladık. Bu oyunda çocuklar daha önce müzik dersinde öğrendikleri okul şarkılarından İzmir’in dağlarında Çiçekler Açar şarkısını 6 şar ritmik sayma için, Ata barı şarkısını 7 şer ritmik sayma için,8 er ritmik sayma içinse Hoş Gelişler Ola Mustafa Kemal Paşa şarkısı kullanılarak şarkının sözleri ritmik sayma sözleri olarak kullandılar.. Böylece öğrenciler hem eğlendi hem de bazen karıştırdıkları saymaları iyice kavramış oldular. Sonuç olarak öğrenciler aslında matematiğin bir sayılar oyunu olduğunu anladılar ve matematikten korkmak yerine keyifli hale nasıl getirilebileceğini öğrendiler. Sözlü bildiri PEÇİÇ OYNUYORUZÖzet: <Peçiç Oynuyoruz! Amaç: Eskide kalmış, unutulmaya yüz tutmuş hatta çoğu kişinin adını ilk kez duyduğu bu oyunu gün yüzüne çıkarmak, çocuklarımızın daha güzel vakit geçirmelerini sağlamak, birbirleriyle iletişim halinde olmalarını sağlamak. Günümüzde çocuklarımızın teknoloji bağımlısı olduğunu, zamanlarının çoğunu bilgisayar başında, bilgisayar oyunları oynayarak geçirdiğini görmekteyiz. Bu durum her eğitimciyi olduğu gibi beni de oldukça endişelendirmeye başladı. Bunun için ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Eğer çocuklarımızın gerçekten keyif aldığı, heyecan duyduğu ve arkadaşlarıyla birlikte oynayabileceği bir oyun olsaydı bilgisayar başında bu kadar fazla kalmazlardı diye düşündüm. Nöbetçi olduğum günlerde bahçede ve sınıflarda öğrencileri gözlemledim. “Acaba çocuklar vakitlerini nasıl geçiriyorlar?” diye bir süre onları izledim. Durum şu ki çocuklar amaçsız bir şekilde oradan oraya koşuyor, birbirleriyle savaş oyunları oynuyor ya da birbirlerine vurup kaçıyorlar. Bu durum çeşitli sorunları da beraberinde getiriyor. Biz çocukken neler oynardık diye düşünürken aklıma çocukluğumda hemen hemen her gün oynadığımız, bana da annemin öğrettiği, anneme de anneannemin öğrettiği bir oyun geldi: Peçiç. Bu oyun bir strateji oyun. Hem eğlenceli hem de oynarken bir sonraki adımı düşündürmesi ile merak uyandırıyor. Oyunun son anına kadar kazanının kim olacağının belli olmaması ise oyuna heyecan katıyor. Bu oyunu öğrencilerime öğretmeye karar verdim. Öncelikle bu oyun hakkında bilgi topladım. Oyunun tarihçesini ve kurallarını bilgisayar ortamında düzenledim. Daha sonra kendi diktiğim peçiç oyununu ve bu bilgileri öğretmen arkadaşlarımla paylaştım. Oyunun kurallarıyla birlikte öğrenilmesi 10 dakika gibi kısa bir zaman almaktadır. Öğretmen arkadaşlarıma bu oyunu anlattıktan sonra herkese oyun kurallarını anlatan dokümanları teslim ettim. İlk olarak kendi sınıfıma oyun hakkında bilgi verdim. Onlara yeni bir oyun öğreneceklerini bu oyunu benim de onlar kadarken oynadığımı hatta şimdilerde bile ailece oynadığımızı anlattım. Bu onların daha da ilgisini çekti. Velilerimin de yardımıyla bu oyundan 7 tane çoğalttık. Oyunun taşlarını temin ettik. Öğrenciler kısa sürede oyunun kurallarını anladılar ve 4’er kişilik 7 grup halinde bu oyunu oynamaya başladılar. Bu aşama her sınıf için aynı şekilde ilerledi. Bu süre boyunca öğrencilerimizin hemen her teneffüste peçiç oynadıklarını gördük. Birbirlerine öğretmeye çalışıyorlar, taktik veriyorlardır. Her bir öğrenci peçiç oyununu sırayla evine götürüp evdekilere öğretmekle de görevliydi. Böylelikle evdeki boş vakitlerinde aileleriyle oynayabilecekleri bir etkinlik bulmuş oldular. Öğrenciler dört ay boyunca öğretmenleriyle ve arkadaşlarıyla bu oyunu oynadılar. Önce sınıf içinde yarışmalar yapıldı. Her sınıfın en iyi iki öğrencisi seçildi. Bu öğrenciler sınıflar arası düzenlenen peçiç turnuvasına katılmaya hak kazandılar. Sözlü bildiri PROJE TEMELLİ EKOLOJİK BESLENME EĞİTİMİNİN ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BESİN SEÇİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİÖzet: <Son yıllarda artan sağlık sorunları ile bireyler günlük besin tüketim faaliyetlerini sorgulamaya başlamışlardır. Bireylerin besin seçimleri yalnız insan sağlığı bakımından değil çevre sağlığı ile sosyo-ekonomik açıdan da “tarladan sofraya” şeklinde betimlenen gıda zincirinin sürdürülebilirliğini önemli ölçüde tehdit etmektedir. Bu açıdan, ekolojik beslenme doğanın sürdürülebilirliği açısından önemlidir. Bu araştırmanın amacı, proje temelli ekolojik beslenme eğitiminin ortaokul öğrencilerinin besin seçimleri üzerine etkisinin incelenmesidir. Bunun yanında, proje temelli ekolojik beslenme konusunda geliştirilen ve uygulamadan geçirilen örnek bir eğitim modelinin araştırmacılara tanıtılması amaçlanmaktadır. Gıda da tedarik zinciri tarımsal mamullerin üretimi ile başlar ve gıdanın tüketilmesi ile biter. Bu iki aşama arasında hammaddenin ekilmesi, toplanıp işlenmesi, ambalajlanması, sevkiyatı ve son tüketiciye ulaşmasına kadar geçen her sürecin sürdürülebilir olması, sürdürülebilir bir gıda tedarik sistemi oluşturur. Gıda zincirinde sürdürülebilirlik, gıdanın yaşam döngüsünde yer alan herkesin bu sorumluluğu paylaşması ile sağlanabilir. Bu zinciri optimize ederek, gelecek nesillere daha sağlıklı, güvenli, besin değerleri yüksek ve yeterli miktarda gıda bırakılabilir.. Türkiye’deki Hayat Bilgisi ve Fen bilimleri dersi programları incelendiğinde de doğru beslenme eğitiminin insan sağlığı ile sınırlı görüldüğü anlaşılmaktadır. Gıda tedarik sisteminin işleyişi ve çok yönlü etkileriyle ilgili bir kazanım bulunmamaktadır. Ayrıca alan yazında ekolojik beslenme programı ile ilgili bir uygulamaya rastlanmamıştır. Bu da hassas tüketici grubunda yer alan öğrencilerin tarladan sofraya gıda zincirini tanımaları ve beslenme sisteminin çok yönlü etkilerinden kaçınmalarında yetersiz kalmaktadır. Araştırmada, Özdemir (2012) tarafından Almanya da uygulamaya geçirilen “Ekolojik beslenme eğitimi” modeli esas alınmıştır. Araştırma ön test- son test deneysel modele dayalı olarak desenlenmiştir. Deneysel desende bağımsız değişken ‘’Ekolojik beslenme etkinlikleri’’, bağımlı değişken ise ‘Besin seçimi’’ olarak belirlenmiştir. Araştırma Muğla ili Marmaris İlçesi Aksaz Turgutreis Ortaokulunda öğrenim görmekte olan 6. sınıf öğrencileri üzerinde gerçekleştirilmiştir. Amaçlı örnekleme yoluyla 6. sınıfta öğrenim görmekte olan bütün öğrenciler (n:26) araştırmaya dahil edilmiştir. Araştırmada, proje temelli ekolojik beslenme etkinlikleri uygulama geçirilmiş ve bunun öğrencilerin besin seçimi üzerine etkisi nicel ve nitel veri toplama araçlarıyla çözümlenmiştir. Alan yazın ve uzman görüşleri doğrultusunda araştırmacı tarafından geliştirilen ‘’beslenme bilgi düzeyi testi”, “beslenme eğilimi ölçeği” ve uygulamanın etkisi hakkında derinlemesine bilgi toplayabilmek için süreç boyunca “Çalışma yaprakları, gözlem ve görüşme formları’’ kullanılmıştır. Araştırma sonunda, öğrencilerin, insan ve çevre sağlığını korumak için ekolojik tarzda tüketim anlayışına yöneldikleri, dolayısıyla daha bilinçli beslenme davranış eğilimine girdikleri sonucuna varılmıştır. Bunun yanında, uygulama sonunda öğrencilerin besin seçimlerinde besin adaletini de gözettikleri anlaşılmıştır. Sözlü bildiri RENKLERLE DOĞRU DAVRANIŞLAR KAZANIYORUZÖzet: <Kuralların çocuklar üzerindeki bunaltıcı etkisi hepimiz tarafından bilinen bir geçektir. Oysa toplumu oluşturan en küçük yapı taşı olan ailelerimizin en değerli varlıklarını emanet ettikleri biz öğretmenler, kuralları eğlenceli ve doğru yöntemlerle öğretip, gerekliliklerinin öğrencilerimiz tarafından içselleştirmelerini sağlarsak, büyüyen nesillerin toplumdaki kuralları da önemseyerek daha da aydınlatacağına inanırsak geleceğimize daha aydınlık yarınlar bırakabiliriz. Bu amaçla, kurallarında renkleneceğini düşünerek hazırladığım Doğru Davranış Kazandırma etkinlikleri ile, kurallar öğrenciler için kabus olmaktan çıkacak, bununla birlikte öğrenciler kurallara uyuyor-muş gibi davranmak yerine içselleştirecek ve biz öğretmenler de onlara güzel şeyler öğretmenin haklı gururunu yaşayacağız. Kazan - Kazan çatışması şeklinde ilerleyen bu etkinlik 1. sınıflar için sadece resim ve sembollerden, 2., 3., ve 4., sınıf öğrencileri için ise resim ve yazı şeklinde tasarlanan küçük kartlardan oluşmaktadır. Öğretmen, sınıfın atmosferine ya da öğrencilerine kazandırmak istediği sınıf ve okul kurallarını ( isteğe göre içerisine toplum kuralları da koyulabilir.) belirleyerek, büyük görsellerle öğrencilerine anlatarak sınıfında belirlediği kurallar köşesine asarak uygulamayı başlatır. Öğrenciler için aynı kartların küçük boyları da yapılarak, davranışların somutlaştırılmasını sağlamak amacıyla doğru davranışı uygulayan öğrencilere verilerek pekiştirme sağlanır. Ceza kavramı sesli olarak vurgulanmıyor ancak davranışı uygulamayan öğrenciler sık sık olumlu ve sözsüz mesajlarla uyarılıyor. Bu etkinlik ile amaçlanan sonucun somut olarak gözlenmesi için kullanılan kartlar sınıf seviyesine göre belirlenen sıklıklarla ödüllendirilir. Ödüllendirme aşaması tüm sınıfa yapılır. Sınıfta ya da okulda beklenen atmosfer oluşuncaya kadar etkinlik devam ettirilir. Etkinliği tüm sınıf düzeylerinde uygulayarak, olumlu ve olumsuz çıkarımlar elde ederek geliştirmeye çalıştım. Elde ettiğim en büyük kazanımsa, ortaokula ayrılan öğrencilerimden bu sisteme bağlı kalmaksızın sınıf, okul ve toplum kurallarını içselleştirerek sağlıklı öğrenme gerçekleştirdiklerini görmek oldu. Sözlü bildiri SERBEST ETKİNLİK ÇALIŞMALARI DERSİNE YÖNELİK DİSİPLİNLER ARASI PROGRAM ÖNERİSİ: OKUL BAHÇESİ PROGRAMIÖzet: <Yapılan çalışmanın amacı, Serbest Etkinlik Çalışmaları Dersi (SEÇD)’ne yönelik geliştirilen fen temelli ve disiplinler arası Okul Bahçesi Programı (OBP)’nın tanıtımını yapmak ve programın sınıf öğretmenleri tarafından kullanılmasını teşvik etmektir. OBP, kökeni bahçe temelli öğrenmeye dayanan, öğrencilerin kendilerinin tasarlayarak oluşturduğu, okul sahası içerisinde yer alan ve üzerinde çeşitli ürünlerin yetiştirildiği planlı ve programlı bahçe tarımı faaliyetleri şeklinde tanımlanabilir. Bu program aracılığıyla, öğrenciler SEÇD kapsamında bir yandan bulundukları çevreye uygun bitkilerin ekim-dikim ve bakım faaliyetlerini yürütürken, bir yandan da yapmış oldukları çalışmaları fen ve teknoloji dersindeki ilgili konularla ilişkilendirmektedirler. Öğrenciler, okul bahçesinin oluşturulma aşamasından ürün elde edilmesine kadar geçen süreçte yapılan etkinliklere aktif olarak katılabilmektedirler. Bu süreçte öğrenciler Fen ve Teknoloji dersine ait uygulamaların merkeze alındığı Türkçe, Matematik ve Sosyal Bilgiler gibi ders uygulamalarının ise bunun etrafına serpiştirildiği disiplinler arası bir programa tabi tutulmaktadırlar. Öğrenciler program dahilinde oluşturulan okul bahçesinde yöresel bitkiler yetiştirirken fen ve teknoloji dersinin içeriklerinden “besinlerimiz ve beslenme” ve “bitkiler” konularına ait kazanımlara ulaşabilmektedirler. Öğrenciler, fen kökenli bu etkinlikleri yaparken yer yer ölçümler, tablolar, şemalar ve grafikler oluşturarak matematiksel uygulamalara; okuma metinleri, şiirler ve akrostişler üzerinden 5N1K etkinlikleri ile hikâye unsurlarını belirleyerek Türkçe dersi uygulamalarına; bölgemizin ekonomisine katkıda bulanan ve bölgemizde yetişen ürünleri ve bunlarla uğraşan meslek gruplarını belirleyip yetiştirdikleri ürünü pazara çıkararak Sosyal Bilgiler derslerine ait uygulamalara başvurmaktadırlar. Yapılan tüm bu uygulamaların hedef alındığı içerik ve kazanımlar, ilgili derslere ait mevcut öğretim programları dikkate alınarak belirlenmiştir. Programda özellikle ilgili derslere yönelik 3-4. sınıf öğretim programları dikkate alınmıştır. OBP ile öğrencilerin derslere ait kazanımlara ulaşmalarının yanında yaparak ve yaşayarak ilk elden deneyimler yoluyla bir takım sosyal ve bireysel beceriler geliştirmeleri de hedeflenmiştir. Sınıf içi uygulamaların yanında sınıf dışı uygulamalarla öğrencilerden iletişim kurma, sorumluluk alma, okula ve arkadaşlarına uyum sağlama, eleştirel ve yaratıcı düşünme gibi becerileri de informal olarak geliştirmeleri beklenmektedir. Program çerçevesinde okul bahçesi uygulamaları için öğretmen ve öğrencilerin yanında veliler, ilgili çalışma alanındaki uzmanlar (çiftçi, ziraat mühendisi, peyzaj mimarı, diyetisyen vb.), kamu kurum ve kuruluşları (belediyeler, il/ilçe tarım müdürlüğü vb.) ve sivil toplum örgütleri (ÇEVKOR, TEMA vb.) de çalışma sürecine katılabilmektedirler. Özellikle uzman desteğinin varsa velilerden sağlanması veli katılımı açısından programın önemini ortaya koymaktadır. Ayrıca çalışma sürecinin alt yapı ve araç-gereç desteği için kamu ya da özel kurum, kuruluş ve sivil toplum örgütleri ile iletişime geçilmesi öğrencilerin bazı informal becerilere ulaşmaları açısından önemlidir. OBP, özellikle öğretmenlerin müfredatın önemi nedeniyle üzerinde çok fazla duramadıkları ara disiplin ilişkilendirmelerinden afetten korunma ve güvenli yaşam, girişimcilik, sağlık kültürü ve çevre ve kariyer bilinci gibi kazanımların oluşmasında da önemli bir işleyişe sahiptir. Sözlü bildiri SEVGİNİN DOKUNUŞUÖzet: <Farklı sebeplerden dolayı bazı öğrenciler öğrenme güçlüğü çekiyor. Bazılarında ise davranış problemleri var. Öğrencilerin ve öğretmenin rahat ettiği sakin bir ortamda dersi kolayca ve kalıcı bir şekilde öğretebilmek, davranışlarında olumlu gelişmeler kaydedebilmekti amacım. Okuduklarım ve aldığım eğitimlerden öğrendiklerimi kendi üzerimde uyguluyordum.Ben yapabiliyorsam öğrenciler de yapabilir dedim ve farklı bir teknik oluşturdum.Beynimizin sol lobu; Matematik, Türkçe, dil, mantık, listeleme yaparken, sağ lob; hayal, renk, ses, ritm, koku ve bütüne odaklı çalışmaktadır. Bizler beynimizin sağ ve sol lobunu dengeli kullanmayı başarabilirsek başarımız katlanarak artıyor, yaratıcılığımız gelişiyor.Beynimizi dört ayrı frekansta titreşiyor. Alfa beyin frekansı uykuya dalma anı ve öğrenci bu beyin frekansında kolay öğreniyor. Hafif bir müzik eşliğinde ve nefesle ve gözler kapalı öğrenciler alfa beyin frekansına giriyorlar. Nasıl rahat ediyorlarsa öyle oturuyorlar.Onlar alfa frekansında iken sağ ve sol lob dengeleme çalışması yaptırıyorum. Zihinlerinde kendilerini güvende hissettikleri yere gitmelerini istiyorum. Ondan sonra yumuşak bir ses tonuyla onlara ; değerlisin , güvendesin. Sen çok özel bir çocuksun. Seninle gurur duyuyorum...gibi olumlu cümleler söylüyorum. Dersi dikkatle dinlediklerini ve öğrendiklerini planlı ve programlı çalıştıklarını ,sorumluluk sahibi ve başarılı olduklarını imgelemelerini istiyorum. Onlar alfa frekansındayken daha önce klasik yöntemle anlattığım dersi bir de alfada (zihinlerinde imgelettirerek) anlatıyorum. Bu teknikleri kullanarak öğrencilerin hem davranışlarında hem de akademik başarılarında olumlu gelişmeler kaydettim. Planlı ve programlı çalışma alışkanlığı kazanıyorlar.Severek ve isteyerek çalışıyorlar.Kendilerine olan güven duyguları artıyor.Elde edilen başarıları grafiklerle belgeledim. Sözlü bildiri ŞİİRLER HEDİYEYE DÖNÜŞTÜÖzet: <2014-2015 EĞİTİM ÖĞRETİM YILINDA ÜÇÜNCÜ SINIF ÖĞRENCİLERİMİZLE TÜRKÇE DERSİ SINIF İÇİ ETKİNLİKLERİMİZDE O KADAR SAF , SIMSICAK, İÇTEN VE SEVİYELERİNDEN BEKLENMEDİK ŞİİRLER ORTAYA ÇIKTI Kİ, BU ŞİİRLERİN SAYFALAR ARASINDA UNUTULMASINA GÖNLÜM RAZI OLMADI. ÇÜNKÜ BU ŞİİRLER MİNİK YÜREKLERİNİN SESİYDİ. BU ETKİNLİKLERİ KİTAP HALİNE GETİRMEK, ÖĞRENCİLERİMİ YÜREKLENDİRMEK VE ONLARI YAZMAYA TEŞVİK ETMEK AÇISINDAN BU ETKİNLİKLERİ KİTAP HALİNE GETİRDİK. BU ÇALIŞMAYI 3. SINIFTA YAPMAMIN BİR BAŞKA SEBEBİ DE BÜYÜYEN İNSANIN HIZLA DOĞALLIKTAN UZAKLAŞIYOR OLMASIYDI. ÇOCUKLARIMIZDAKİ DOĞALLIĞIN HAZIRLADIĞIMIZ BU KİTAPTA KALICI OLMASINI İSTEDİM... BU YILA AİT HATIRA BİR ÇALIŞMA OLMASI BAKIMINDAN DA AYRI BİR DEĞER TAŞIYORDU. DÖRDÜNCÜ SINIFA GEÇTİĞİMİZDE ,KENDİ ŞİİRLERİMİZİ OKUYACAĞIMIZ BİR ŞİİR DİNLETİSİ DÜZENLEDİK.İSTEDİK Kİ ŞİİR DİNLETİMİZ BİR AMACA HİZMET ETSİN .BU NEDENLE ÖĞRENCİLERİMLE İSMİNİ OY ÇOKLUĞU İLE BELİRLEDİĞİMİZ ‘’ÇORBADA TUZUM OLSUN’’SOSYAL SORUMLULUK PROJEMİZİ BAŞLATTIK.ŞİİR DİNLETİMİZİN BİLETLERİNDEN ELDE EDİLEN GELİRLE CBÜ’DE TEDAVİ GÖREN 12 LÖSEMİLİ ÇOCUĞUN , ÇOCUKÇA İSTEKLERİNİ KARŞILADIK.TEDAVİ GÖREN HASTA ÇOCUKLARIMIZIN İSTEKLERİNİN NE OLDUĞUNU BİR VELİMİZ ARACILIĞI İLE SORDUK.ELDE EDİLEN GELİRLE, 4 YAŞINDAKİ …….. ‘E ,BEBEK,8 YAŞINDAKİ ………’E ARABA ,15 YAŞINDAKİ ……, ‘E EDEBİYAT KLASİKLERİ... ONLARIN GÖZÜNDE MUTLULUK IŞIĞINI YAKABİLDİYSEK ,NE MUTLU ÖĞRENCİLERİME … ÇOCUKLARIM ,YEREL VE ULUSAL BASINDA YAPTIKLARI ÇALIŞMA İLE YER ALDILAR.KENDİLERİ İLE GURUR DUYUYORLAR.KÜÇÜK YAŞTA BÜYÜK İŞLERE İMZA ATTILAR. SINIF ÖĞRETMENLERİNİN YAŞAM BOYU ÖĞRENME HAKKINDAKİ TUTUMLARINA YÖNELİK ANALİTİK BİR ÇALIŞMAÖzet: <Yaşam boyu öğrenme, son zamanların en önemli ve en başarılı eğitim uygulamalarından birisidir. Bilgi edinmeye, sürekli öğrenmeye, iletişime ve farklı dillerin öğrenilmesine önem veren, kişileri meslek edindirmeye çalışan veya ikinci bir fırsat sunan, bireylerin farkındalık ve bilinç seviyesini yükseltmeye ve toplumları istihdam etmeye çalışan bir yaklaşımdır. Bu nedenle bütün toplumların özellikle de gelişmekte olan toplumların öncelikle birey eğitiminde yüksek bir etkiye sahip olan sınıf öğretmenlerinden üst düzeyde beklentileri vardır. Günümüzde bu beklentilerin ancak sınıf öğretmenlerinin yaşam boyu öğrenme politikalarını benimseyip uyguladıklarında yerine getirilebileceği düşünülmektedir. Bu araştırma, sınıf öğretmenlerinin yaşam boyu öğrenme hakkındaki tutumlarını bazı demografik değişkenleri de göz önünde bulundurarak belirleyebilmek amacıyla yapılmıştır. Araştırma sınıf öğretmenlerinin yaşam boyu öğrenme durumlarının sürekliliği bakımından önemlidir. Araştırmada, betimsel tarama yöntemlerinden biri olan ‘Genel Tarama Modeli’ kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, 2015-2016 öğretim yılında Antalya il merkezindeki devlete bağlı okullarda, farklı kademelerde ve branşlarda çalışan 252 öğretmen oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmada Yaşam Boyu Öğrenme Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan Yaşam Boyu Öğrenme Tutum Ölçeği’nin geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış ve anketin Cronbach’s Alpha iç güvenirlik katsayısı 0,85 olarak hesaplanmıştır. Araştırma sonucunda, sınıf öğretmenlerinin yaşam boyu öğrenmeye ilişkin tutumlarının (Katılıyorum) beklenen seviyenin hemen altında olduğu, öğretmenlerin yaşam boyu öğrenme ile ilgili birçok tutum ve davranışı benimsedikleri, bildikleri ancak yaşamlarında kullanmadıkları ayrıca cinsiyete bağlı olarak erkek öğretmenler ile bayan öğretmenler arasında istatistiksel açıdan tutuma bağlı olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı gibi sonuçlara ulaşılmıştır. Sözlü bildiri SINIFTA BAŞARIYI ARTIRMA VE AİLELERLE BİRLİKTE DAVRANIŞ GELİŞTİRME PROJESİÖzet: <ÖZET: İlkokul ikinci sınıf öğrencileriyle yapmış olduğum bu çalışmada amaç, öğrencilerin derslerindeki başarılarını artırmanın yanında velilerle işbirliği içerisinde öğrencilere davranış kazandırmaktır. Uygulamada, davranış geliştirme ve başarıyı artırma, bir ödül sistemine bağlı olarak iç içe geçmiş durumdadır. Başarıyı artırma uygulaması için sınıfta neler yapılmaktadır? Sınıf kapısı bizim sınıf için sadece bir kapı demek değildir. Kapının üzerinde her öğrencinin isminin yazılı olduğu, artı (+), eksi (-) tablosu, başarı kartları ve ödül kazanım şartnamesi bulunmaktadır. Başarı kartı kazanmak öğrenciye ne kazandırır? Sınıfımızda 2/A Sınıfı Ödül Kutusu ve küçük bir akvaryum ile içinde iki adet balık, başarı kartı kazanan öğrencileri beklemektedir. Ödül kutusunun içinde satranç takımı, futbol topu, kalemlikler, solo test vb. yaklaşık yirmi çeşit ödül bulunmaktadır. Artı (+), eksi(-) tablosu ne işe yaramaktadır ? Öğrenciler yapmış oldukları her iyi davranış için, o anki sınıfta sorulan bir soru için artı alabilirler. Velilerle birlikte oluşturmuş olduğumuz 2/A sınıf Ev takip Formu bulunmaktadır. Bu form sekiz davranıştan oluşmaktadır ve haftanın yedi günü veli tarafından, her bir davranış için imzalanmaktadır. Bu formda hangi davranışlar bulunmaktadır ? Odasını topladı, düzgün bıraktı mı? Aile bireylerine karşı saygılı mı? Bir kısmını sesli olmak üzere, evde kitap okudu mu? Büyüklerine karşı saygılı yardımcı olur şekilde miydi? Bunlara benzer sekiz davranış bulunmaktadır. Bunların dışında velinin çocuğu ile ilgili bir sorun yaşadığı durum olursa o konu da o öğrenci için tabloya eklenmektedir. Eğer öğrenci belirtilen davranışı evde yapmışsa veli evde imza atmakta ve öğrenci okula geldiği zaman her bir imza için bir artı kazanmaktadır. Öğrenci davranışı yapmamışsa veli imza atmamakta ve öğrenci artı kazanamamaktadır. Öğrencinin kazandığı artılar ne işe yaramaktadır? 10 tane artı kazanan öğrenci bir adet Günün Öğrencisi Kartı almaktadır. Sınıfımızda Türkçe Başarı Kartı, Matematik Başarı Kartı, Kitap Kurdu Kartı, Çok Güzel yazıyorsun Kartı, Sınıfın Yıldızı Kartı, Sınıfın En Temiz Öğrencisi Kartı, Arkadaşlarına Karşı Çok Duyarlısın Kartı, An English Star Kartı, Ödevlerini Zamanında ve Özenli Yapıyorsun Kartı ve Günün Öğrencisi Kartı bulunmaktadır. Öğrenciler diğer kartları nasıl kazanabilir? Örneğin Türkçe Başarı Kartı kazanmak için öğrenci kendisine verilmiş olan bir dakikada yanlışsız ve hızlı okuma hedefini tutturması gerekmektedir. Her hafta sınıfta sesli okuma çalışması yapılmakta ve her öğrencinin önceden bildiği hedefi bulunmaktadır. Hedefini tutturan öğrenci bir adet Türkçe başarı kartı kazanmakta, hedefini 10 kelime geçen öğrenci ise 2 adet Türkçe Başarı Kartı kazanmaktadır. Diğer kartlar içinde benzer şartlar bulunmaktadır. Öğrencilerin kazanmış olduğu bu kartlar ne işe yaramaktadır? Sınıfımızdaki şartnamede kaç kart kazanan öğrencinin ödül kutusuna gidebileceği veya akvaryumu alacağı yazmaktadır. Örneğin beş adet günün öğrencisi kartı kazanan öğrenci ödül kutusuna gidebilir. Sekiz adet matematik başarı kartı kazanan öğrenci ödül kutusuna gidebilir. Karışık olarak altı kart kazanan öğrenci ödül kutusuna gidebilir. 15 adet kart kazanan öğrenci akvaryumu balıklarıyla birlikte kazanır. Sözlü bildiri SÖZCÜK HAZİNESİNİ ZENGİNLEŞTİRMEYE DAYALI BİR UYGULAMA: ZARF OLUŞTURMA TEKNİĞİÖzet: <Öğrenciler; derste işlenen metinlerden, okuduğu kitaplardan, izlediği, dinlediği programlardan ve günlük hayattan edindiği izlenimlerden anlamını bilmediği birçok yeni sözcük ve sözcük grubu ile karşılaşırlar. Söz konusu ifadelerin kalıcı belleğe yerleştirilmesi ancak notlara dönüştürülmeleri, yani yazılı materyallere geçirilmeleri ve uygulamaya dönük çalışmalarla desteklenmeleriyle mümkündür. Bu çalışmada öğrencilerin kelime hazinesini zenginleştirmede sözcük zarfı uygulamasının nasıl gerçekleştiği ve bu etkinliğin olumlu sonuçları üzerinde durulmuştur. Sözcük zarfı materyalinin uygulanması şu aşamalardan oluşmaktadır: Öncelikle anlamı bilinmeyen kelimelerin tespiti sağlanır, bu kelimelerin sözlük anlamları ile cümle içindeki kullanımları bir deftere yazılır. Belirli bir sayıya ulaşan kelime listesi oluşturulduktan sonra sözcüklerin çeşitli şekillerde ve renklerdeki küçük kâğıtlara yazılmaları istenir. Her biri öğrencinin tercihine göre hazırlanmış olan kâğıt parçalarının bir yüzünde yalnızca sözcük, diğer yüzünde ise sözcüğün anlamı ve bu anlamı destekleyen örnek cümle yer alır. Öğretmen bir yandan öğrencilerden kelime listesini hazırlamalarını isterken diğer yandan istedikleri boyut, şekil, renk ve desenlerden özgün zarflar yapmalarını ister. Örneğin hayvanları çok seven bir öğrencinin kelebek ya da tavşan şeklinde zarf yaptığı, bir diğer öğrencinin geometrik şekillerden yararlandığı, bazı çalışmaların ise doğadaki varlık ve nesnelerden hareketle oluşturulduğu görülmüştür. Bununla birlikte hiçbir gerçek şekille ilişkilendirilmeyen, tamamen düş gücünün ürünü olan soyut tasarımların da ortaya çıktığı tespit edilmiştir. Öğretmen bu zarfların içine konulan sözcüklerin ne düzeyde öğrenildiğini anlamak için belirli periyotlarla değerlendirme çalışmalarına yer verir. Öğrencinin kelime öğrenme hızını belirlenmesine yardımcı olan bu süreç, aynı zamanda öğretmenin bu konuya verdiği önemin de bir göstergesi olur. Kelime öğrenme etkinliği dönem sonunda gerçekleşecek bir yarışma ile sona erer. Öğretmen öğrencilerin isteğine bağlı olarak yaptığı bir oylama ile bu etkinliğin sonraki dönemlerde sürdürülüp sürdürülmeyeceğine karar verir. Ayrıca sayısı ne olursa olsun bu konuda çaba göstermiş her öğrenciyi kutlamakla birlikte, en çok kelime öğrenen öğrenciyi alkışlatır ve zarfını sınıf ortamında sergiler. Kelime öğretiminde kullanılan zarflar, öğretime katkı sağlayan bir materyal olmakla birlikte, hafızayı güçlendirir; öğrencilerin psiko-motor becerilerinin geliştirir; çocukların hayal dünyalarını aralayarak özgün tasarımlar ortaya koymasını sağlar; renk ve şekil uyumu ile sanatsal yönünü ve yaratıcılıklarını geliştirir; kendi elleriyle ortaya koydukları bir ürünün mutluluğunu yaşatır; titizlikle hazırlanmaları ve özenle korunmaları değer verme, koruma ve sahiplenme duygularının aşılanmasına yardımcı olur; bireysel farklılıkların daha yakından görülmelerine imkân verir; dönem sonu yarışmayla öğrenciler arasında tatlı bir rekabetin ve heyecanın yaşanmasına katkı sağlar; sonraki dönemlerde uygulanıp uygulanmayacağının öğrenci görüşüne bırakılması konusunda ise sınıf içinde demokratik bir ortamın oluşmasına ve bu kültürün kazandırılmasına öncülük eder. Sözlü bildiri SÖZCÜKLER İSYANDAÖzet: <Amaç: Yazımında sıkça hata yapılan sözcüklerin doğru yazılışlarının kalıcı olarak öğrenilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışmada kullanılan sözcükler üzerinde yıllardır çalışılmakta, sürekli uyarılar yapılmakta ancak kalıcı olarak öğrenme sağlanamamaktadır. Amacımız, öğrencilerimizde bu kalıcılığı sağlamanın yanı sıra öğrencilerimizin, sorun çözme, ekip çalışması, yeniden yapılandırma, kendini ifade etme gibi pek çok beceride gelişmelerini sağlamaktır. Öğrencilere getireceği kazanımların yanında öğretmenlere de farklı bir bakış açısı kazandırmak ve ışık tutmak hedeflenmiştir. Bu çalışma, öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirme, grup çalışması yapabilme, eleştirel düşünme, planlama, organize olma, yaratıcı yazma, görsel sunu oluşturma ve görsel sunu yapma gibi pek çok amacı barındırmaktadır. Kazanımlar: Dinleme, konuşma görsel okuma ve görsel sunu alanındaki birçok kazanım ile birlikte; İşbirliği yaparak yazar. Konu dışına çıkmadan yazar. Yazılarında yazım kuralları uygular. Kelimeleri yerinde ve anlamlarına uygun kullanır. Formları yönergelerine uygun doldurur. Duyuru, afiş vb. yazar. Kısa oyunlar yazar. İş birliği yaparak yazar. Karikatürde verilen mesajı algılar. Bilgi toplamak amacıyla bilişim teknolojilerinden yararlanır. kazanımlarını kazanmaları hedeflenmiştir. Süreç: Çalışma ikinci sınıf düzeyinde uygulandı. Okulumuzda bulunan 43 öğrenciye bilgisayar ortamında nearpod programı kullanılarak ön test yapıldı. Planlanan çalışma bir şube ile yürütüldü. Sınıfta heterojen dört grup oluşturuldu. Her grup drama, slogan oluşturma, şarkı yazma ve karikatür çizme görevlerini paylaştı. Gruplarla önceden belirlenen sözcüklerle çalışma yapıldı. Süreç boyunca bilgisayar öğretmeni ve sınıf öğretmeni gerekli rehberliği yaptılar. Çalışma sonunda değerlendirme(öz değerlendirme, akran değerlendirmesi ve son test) ve sunum yapıldı. Çalışmanın ürünleri diğer seviyelerdeki öğrencilerle paylaşıldı. Üzerinde çalışılan sözcükler: Yanlış, yalnız, her şey, hiçbir şey, herkes, değil, eğer Sözlü bildiri TARİX DəRSLəRİNDə ŞAGİRD TəFəKKÜRÜNÜN İNKİŞAFI İNNOVATİV PEDAQOJİ TEXNOLOGİYANIN TəTBİQİÖzet: <Bu məqalə orta məktəbdə tarix dərslərində şagirdlərin əqli və təlim fəaliyyətlərinin qurulma yollarına həsr edilmişdir. Ənənəvi təlimdə müəllimin vəzifəsi şagirdlərə biliyi mənimsətməkdən və onu praktiki cəhətdən tətbiq etməkdən ibarətdir. Şagirdin vəzifəsi isə müəllimin verdiyi tapşırıqları öyrənməkdir. Bunlar hamısı C.Brunerin idrak taksonomiyasının 5 səviyyəli quruluşunun 1-3 səviyyəsinə çavab verir. Lakin yaşadığımız texnoloji əsrin tələbləri bilmək və tətbiq etməkdən dahada yüksəkdir. XXI əsrin şagird kompetensiyaları informasiya kommunikasiya texnologiyaları ilə işləməklə yanaşı, intellektual və sosial bacarıqlarıda olmalıdır.. Buna görədə zamanın tələblərinə əsasən təhsildə islahatlar aparılır. Azərbaycan təhsilində aparılan islahatlar yaddaş məktəbindən təfəkkür məktəbinə kecməyə istiqamətlənmişdi. Bu istiqamət müəllimlərinin istifadə etdiyi usul və metodlarının dəyişməsini tələb edir. Dərs prosesində fəal təlim tətbiq edilir. Lakin fəal təlimdə interaktivlik az olduğuna görə müəllim dərsin mərkəzində qalır və şagirdlər yüksək idraki və sosial bacarıqlarına yiyələnə bilmirlər. Şagird təfəkkürün inkişafı dərs prosesini koqnitiv –dərketmə yolunda quranda olur. İnnovativ olaraq konstruktiv yanaşma ilə interaktiv təlimi tədrisə tətbiq edəndə bu zaman mövzünun məzmununun struktur quruluşu, dərsin gedişatıvə qiymətləndirmə dəyişir. Bununla yanaşı müəllimin və şagirdlərin fəaliyyətidə dəyişilir. Müəllim bu prosesdə qoyduğu məntiqi sual və tapşırıqlar əsasında şagirdləri qarşısına qoyduğu məqsədə catmağa yönəldir. Şagirdlər isə öz bilik və təcrübələri əsasında müəllimin suallarını çavablandırıb onu müzakirəyə cıxardırlar. Şagirdlər bilikləri ilə paylaşanda və paylaşmadan yararlananda biliklərini yeni formada qururlar. Yeni biliklər müzakirə zamanı yaranır. Bu məqsədlə şagirdlər sualları interaktiv formada müzakirə edirlər, debat, dəyirmi masa, breyn rinq fəaliyyət strukturlarında calışırlar.Bu caləşmalar zamanı onlar bir-birinin fikirləri ilə yararlanırlar, biliklərini söküb dağıdaraq yenidə qururlar. Şagirdlərin təfəkkürlərinin inkişafı ücün onlara biliklər üzərində məntiqi əməliyyatlar aparmaq ücün tapşırıqlar verilir və bunlar ənənəvi tapşırıqlardan vəsuallardan fərqlidir. Bu tapşırıqlarda məntiqi şərtlər əsasında suallar qoyulur. Bu suallar şagirdləri düşünməyə vadar edir. Düşünüb, həll yolunu tapmaq isə düşünərək öyrənmək deməkdir. Konstruktiv yanaşma ilə interaktiv təlimdə bütün şagirdlər müvəffəq ola bilirlər. Bu təlim quruluşunda hamı fəal olaraq öz imkanı dairəsində tələbatını ödəyir. Sözlü bildiri TEMİZLİKÖzet: <Uygulamanın Amacı Öğrencilerin ; 1-Temizlik konusunda üzerine düşen görevi yapabilme ve çevresine örnek teşkil edebilme 2-Maddi ve manevi temizlik hakkında bilgiler öğrenebilme ve öğrendikleri bilgileri davranışlarında uygulayabilme 3-Temiz çevrenin sağlığa olan katkısını öğrenebilme Muğla Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğünün “Muğla Eğitiminde BİLGE Hareketi “Örnek Eğitim Projesini okudum. Değerler Eğitimi Yıllık çalışma planını hazırladım Yapılan etkinliklerin amacına ulaşması için proje hakkında velileri bilgilendirdim. Bazı etkinliklere velileri davet ettim. Afişimizi hazırladık Değerler Timi yazılı tişört yaptırdık Değerler Timi okul müdürümüzü ziyaret etti. Değerler Timi okul müdür yardımcımızı ziyaret etti. Değerler Timi projeyi sınıflarda öğretmenlere anlattılar Fethiye Belediyesi Temizlik İşleri Müdürlüğünü ziyaret ettik. Değerler Timi çevre temizliği yaptı Fethiye Müftülüğünü ziyaret ettik. Değerler Timi şiirle temizliği sınıflarda arkadaşlarına anlattılar “Temiz Okul Temiz Sınıf” ödül töreni yaptık Karaçulha 5 Nolu ASM 027 Nolu Aile hekimi Dr. Raziye NALBANT hijyen eğitimi hakkında değerler timini bilgilendirdi. Değerler Timi Dr. Raziye NALBANT ‘ın Tıp Bayramını kutladı. Değerler Timi internet sitelerinde ve facebookta yer aldı. Değerler Timi basında yer aldı. Yapmış olduğum Değerler Eğitimi İle İlgili Uygulama Örneğini kitapçık haline getirdim Yapmış olduğum Değerler Eğitimi İle İlgili Uygulama Örneği slayt haline getirdim. Uygulamadan Beklenen Sonuçlar 1-Temizlik konusunda öğrenciler üzerine düşen görevi yapacak ve çevresine örnek teşkil edecek 2-Maddi ve manevi temizlik hakkında bilgiler öğrenecek ve öğrendikleri bilgileri davranışlarında uygulayacak . 3-Temiz çevrenin sağlığa olan katkısını öğrenecek. 4-Yerlere çöp atmayacak atanları uyaracak. 5-Sınıfta ve okulda arkadaşlarına iyi örnek olacak. 6-Temizliğe dikkat ettiğinde sağlıklı olacağını bilecek. Sözlü bildiri THE USE OF “CODİNG APPROACH” İN COMPANY WİTH “CREATİVE DRAMA” İN LANGUAGE TEACHİNGÖzet: <I’m an English Teacher at a Primary School in Muğla city centre,who is trying to adopt and add something new and much more creative than the previous teaching methods. Here, I’d like to share one of those creative classes. This interesting method elementarily bases upon appointing some movements to what content you want to instill in accordance with your target(s).Let’s make the point more concrete and clear.In one of my classes,I was going to teach following opposites.Big X Small Fast X Slow Heavy X Thin Old X Young Strong X Weak Short X Tall.At very first,I decided to employ this lesson at the school yard as it was incredibly nice,and none of the kids were ill.We went out of the classroom,gathered at the meeting point.I told my pupils to make a small circle so as to grasp what I was going to tell them to do.It lasted about 5 minutes. There were “coded” movements. We practised these “coded movements” for some time to make sure they grasped them.When they were ready to go for it,we started. This lesson lasted for 2 hours.It was full of activities that kids were supposed to enjoy.They really enjoyed.What is surprising to me concerning this lesson was their enthusiasm and will to pursue this activity went on throughout the next break,and nearly at all the breaks! To conclude,I daresay, believing in the power of Creative Drama in company with new implementations such as “Coding Approach” will help teaching and learning processes. It will enable them to be much more effective and lasting! İmagine a lasting learning process,what an incredible gain! Sözlü bildiri TOPLAMA İŞLEMİÖzet: <İlköğretim 1. sınıf matematik dersinde öğrencilerin toplama işlemine geçerken sembolleri içselleştirmesi için tasarlayıp uyguladığım bir çalışma. Bu yaş grubundaki öğrenciler oyun çağından yeni çıktıkları, hatta hala içinde oldukları için kağıt-kalem, sırada oturup ders dinlemek onları çok yoruyor. O yüzden de ben her dersi eğlenceli hale getirmeye çalıştım ve genellikle de drama yoluyla yaptım bunu. Yaratıcı drama şeklinde uygulanıyor. Sınıf 2 gruba ayrılıyor, 2şer öğrenciye artı, 2şer öğrenciye eşittir görevi verilip işlevleri anlatıyor.Artı olan öğrenci kollarını birbirine dik tutarak, eşittir olan öğrenci kollarını birbirine paralel tutarak sembolü gösteriyor. örnek: ben artıyım, sağım ve solumdakileri toplayıp eşittire gönderirim gibi. kalan öğrenciler ise sayı olarak kullanılıyor. Sonra öğrenciler rastgele diziliyor. Son olarak öğrencilerden görevlerini yapmaları isteniyor ve toplama işlemi somut bir şekilde gerçekleşiyor.Bir tarafta 3 öğrenci, ardından artı olan öğrenci, ardından 4 öğrenci, ardından eşittir olan öğrenci diziliyor. Artı olan öğrenci hepsini toplayıp eşittire götürüyor ve bırakıyor, eşittir ise onları diğer tarafa geçiriyor. Ardından bu tahtaya yazılarak semboller kağıt üstünde gösteriliyor. Bu işlem 2 grubun yarışması halinde devam ediyor. Örnek olarak 4+3= olarak ilk kim dizilecek? Bu çalışma sonucunda öğrencilerim + ve= sembollerini daha iyi anladı. Onlara bunu sadece 2 ders saatinde yaptım ve anladılar. Hem ders daha eğlenceli hale geldi, hem de ben vakit kazanıp bol bol toplamayla ilgili çalışma yaptım. Sözlü bildiri TURHAN AKÇAY TVÖzet: <Turhan Akçay İlkokulu olarak öğrencilerimizin ve velilerimizin okulumuzda yapılan etkinliklerden haberdar olması ve onlarında okulumuzun birer paydaşı olması nedeniyle haftalık olarak youtube, facebook ve de okuldaki televizyonumuzdan görüntüleri yayınladığımız Turhan AKÇAY TV projemizi planladık. Bu projemiz kapsamında ilk olarak öğrencilerimiz ve velilerimizin görüntü çekimleri için velilerimizden bu görüntülerin sosyal medyada paylaşılması için gerekli izinleri okul idaremiz tarafından alındıktan sonra proje çalışmalarına başladık. Okulumuza proje için bir kamera, mikrofon ve gerekli olan materyalleri temin ederek 2015-2016 Eğitim Öğretim yılı 2. Döneminde haftalık olarak yayına başladık. Bu projemizin en önemli hedef kitlesini okulumuz paydaşları oluşturdu. Bu paydaşlarımızdan öğrencilerimiz okulumuzda yaşananları bir TV Spikeri olarak sundular ve videolarımızı çektiler. Böylece öğrencilerimiz iletişim becerileri yüksek, sosyal medyayı etkin kullanabilen, bilişim teknolojilerine ilgili ve en önemlisi kendini ifade edebilen bireyler olarak geleceğe hazırlanmaktadırlar. Bu yayınlarımızda sınıflarımızın random(rastgele) olarak bir tanesinden toplumsal cinsiyet eşitliği göz önüne alınarak bir kız bir erkek öğrenci spiker olarak seçilmektedir. Bu öğrencilerimiz o hafta okulumuzda gerçekleşen etkinlikler ile öğrenci ve velilerimizin görüşlerini almaktadırlar. Video çekimleri boyutunda ise okulumuz öğretmenleri öğrencilerimize kamera kullanımı ile ilgili teknik bilgileri vermekte ve öğrencilerimizin çektiği görüntüler kullanılmaktadır. Çekilen görüntüler bir havuzda toplanarak öğrencilerimiz tarafından beğenilerek öğretmenlerimiz tarafından düzenlenerek yayına hazırlanmaktadır. Hazırlanan yayınlar her hafta cumartesi günleri sosyal medya hesaplarından paylaşılmaktadır. Şu ana kadar gerçekleştirilen yayın sayısı 4 olup, bu yayınlar sonucu öğrenci ve velilerimizden çok iyi dönütler alınmış olup, projenin daha uzun soluklu olması ve günlük yayınlanması istenmektedir. Sözlü bildiri TÜRKİYE’DE YAPILANDIRMACI EĞİTİM SORUNLARINDAN BİRİ: EĞİTİMCİLER İÇİN YAPILARDIRMACI EĞİTİM PRATİĞİNİN EKSİKLİĞİÖzet: <Yapılandırmacı eğitimin amacı kişinin karşılaştığı durumları, daha önceden karşılaştığı durumlardan edindiği deneyimlerle değerlendirebilmesi ve bu durumlar karşısında en uygun tavrı alabilmesidir. Uygun tavır alabilmek için durumların tanımlanması ve tanımlanan durumlarda nasıl davranılacağının bilinmesi gerekmektedir. Bunun için gerekli olan temel beceri insanın doğasında mevcuttur. Fakat insanın doğasında olan bütün beceriler gibi bu beceri de kısmi olarak geliştirilebilir ya da kaybedilebilir. Karşılaştığımız bir durumu tanımlayabilmek için daha önceden tanımlamış olduğumuz durumlara başvururuz, benzerliklerini tespit ettiğimiz tanımlanmış durumlarla karşılaştırırız ve ilişkilendirmeye çalışırız. Karşılaştığımız durumları tanımlama kabiliyetimizi geliştirmek için en etkin yol benzer durumlarla ilişkili deneyimlerimizi arttırmak ve diğer deneyimlerle ilişkilendirmektir. Tıpkı bir durumu tanımlamak gibi bir durumda nasıl davranılacağını belirlemek için de o duruma benzer durumlarda bizi başarıya ulaştırmış davranış alışkanlıklarına başvururuz ve bunların arasından en uygun olanını kullanırız. Karşılaştığımız bir durumda en uygun davranışı sergilemek o duruma uygun davranış modelleri önceden deneyimlemiş hatta alışkanlık haline getirmiş olmamıza bağlıdır. Bunun için en etkin yol, o duruma benzer durumlarda sergilediğimiz davranış modellerinin sayısını arttırmak ve daha da önemlisi bu davranışları alışkanlık seviyesine çıkacak kadar tekrar etmektir. Bu nedenle yapılandırmacı eğitimin temel tekniği deneyimi arttıracak ve bu deneyimlerin olası durumlarla ilişkilerini kurmamızı sağlayacak uygulamaları olabildiğince eğitimin içine dahil etmektir. Çalışmamızın amacı 2006 yılından beri Türkiye’de uygulanan yapılandırmacı eğitim yönteminin uygulanması için gerekli olan davranış alışkanlıklarının öğrencilerde olduğu gibi eğitimcilerde de geliştirilmesinin gerekliliğini ortaya koymak ve bu amacı gerçekleştirmek için olmazsa olmaz olan uygulama çalışmalarının eğitimcilerle ve eğitim fakültesinde görev yapan akademisyenlerle yeterince yapılıp yapılamadığını tartışmaya açmaktır. Çalışmamızda ulaştığımız sonuçları göre yıllardır klasik öğretme yöntemini kullanan ve bu yöntemin davranış alışkanlıklarını getirmiş olan öğretmenlerin ve öğretmenleri eğiten akademisyenlerin başka bir eğitim yönteminin davranış alışkanlıklarını geliştirmelerinin özel bir çaba isteyen çok zor iş olduğu belirlenmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için yapılandırmacı eğitim yönteminin davranış alışkanlıklarının pratik edilmesi, hatta bu pratiğin eski alışkanlıkların yerine geçecek kadar tekrar edilmesi gerektiği ortaya konulmuştur. Bu sonuca yapılandırmacı eğitimin ilkeleri ve beyin temelli öğrenmenin bize sağladığı veriler doğrultusunda varılmıştır. Ülkemizde bu amacı taşıyan geniş kapsamlı bir eğitim programı uygulanmadığı için mevcut durumda yapılandırmacı eğitimin ilkeleri klasik eğitim yöntemleriyle öğrencilere öğretilmekte, öğrencilerin yapılandırmacı pratiği edinmeleri kendi öğretmenlik tecrübelerine bırakılmaktadır. Çalışmamız nitel araştırma yöntemlerinden literatür tarama yöntemi kullanılarak hazırlanmıştır. Sözlü bildiri WALDORF OKULLARIÖzet: <Eğitim müfredatımızı uygulamak için 10 yılı aşkın süredir çalışmama rağmen hiçbir eğitim öğretim yılında bunu başaramadım. Öncelikle planlar kaldırılarak üzerimizden yük alınmakla birlikte daha sonra müfredat basitleştirilmiştir. Proje ve performans görevleri ise 40 kişilik sınıflarda imkansız hale gelmektedir. Proje tabanlı bir öğretim yapılabilmesi için öncelikle ezber içeren kitapların olmaması gerekmektedir. İnsan beyni 21 günlük bir çalışma ile bilgiyi kalıcı olarak öğrenebilmektedir. Rudolf Steiner bunu 1900lü yıllarda farkına vararak eğitim ve öğretim alanında Waldorf Okulları geliştirmiştir. Öğretim sisteminde saygı temelli bir yaklaşım olan Waldorf Okulları ayıklayıcı değil geliştirici bir yaklaşımı savunmaktadır. Günümüz teknoloji çılgınlığına tezat olarak teknolojiden mümkün oldukça kaçınılmakta bunun yerine sosyal birliktelik ve takım çalışmalarına yer verilmektedir. Öğrencilerin öncelikle koordinasyon yetenekleri geliştirilmekte ,hayal güçleri ise sürekli uyanık tutulmaktadır.Hikaye anlatıcılığı,drama, el-göz koordinasyon çalışmaları sürekli olarak müzikle birlikte verilmektedir. Örgü çalışmaları öğrencilerin temel becerilerini kazanmaları açısından okulun ilk yıllarında verilmektedir.Heykel ve el becerilerini geliştiren oymacılık yine ilk yıllardan ityibaren öğrencilere verilmektedir. Eğitim fakültelerimizin ilk mezunları arasında herhangi bir müzik enstrümanı çalabilen öğretmen sayısı çok azdır. Müzik ruhun gıdasıdır. atasözünü sadece sözlüklerde görmekteyiz. Bnunu yerine Waldorf Okulları mutlaka bir müzik enstrümanını öğretmektedir. Bu sayede öğrenciler arasında farklılıklar korunurken başarı ayrışması en aza indirilmektedir. Kendi sınıfımda örgü çalışmaları gibi tüm bu etkinliklerden yararlanmaktayım. Fakat eğitim müfredatımızda kitaplar bize en büyük engeli teşkil etmektedir.Öğrenciler Türkçe okuma parçalarını ve hayat bilgisi konularını sıkıcı bulmaktadırlar. Bizi proje konusunda teşvik eden bakanlık kitaplar konusunda ise kararlı bir tutum sergilemektedir. Hattı zatında Artvinde yaşayan bir öğrenci ile Antalyada yaşayan öğrenci aynı kitabı okumaktadır. Bana göre kitapları biz oluşturmalıyız ve öğrencilerin isteklerine göre konuları belirleyip kitaplara bağlı kalmamalıyız. 4 işlemimiz ise baştan aşağı yanlışlıklarla doludur. Örneğin 2. sınıf çocuklara toplama işleminde elde var soyut kavramı verilmektedir. Hepimiz biliyoruz ki soyut kavramlar dönemi 9 yaşında hatta bazen 11 yaşında başlamaktadır. Buna rağmen matematikte başarısız çarpım tablosunda ise tamamen ortalamanın altındayız.Çünkü biz ezberliyoruz. Çarpım tablosu ezberlenmez . Ezberciliğe karşıyız ama ezberletiyoruz.Proje istiyoruz ama bilgi içeren kitaplar sunuyoruz. Yaratıcılık istiyoruz ama müfredatı tamamlatıyoruz. Almanya ,Kanada gibi ülkelerdeki başarıyı yakalamak istiyorsak bunlardan birini tercih etmeliyiz. Sözlü bildiri YARATICI DÜŞÜNME DERSLERİÖzet: <Yaratıcı Düşünme Dersleri Erken bir eğitim çocuğun kalıtımı ne olursa olsun nasıl bir yetişkine dönüştürebileceğini belirleyebilir. Yani tüm çocuklar yaratıcılık yeteneği ile doğar ancak bunun geliştirilebilmesi, yaratıcılığı destekleyen bir ortamın sunulmasını gerektirir. Yaratıcı düşünme bilginin kazanılması için hayati bir öneme sahiptir, çünkü yaratıcılığın gelişimine elverişli çevreler, çocukların öğrenmeye karşı olumlu tutumlar geliştirmelerine yardımcı olur ve öğrenmeyi eğlence haline getiren güdüleyici niteliğini taşır. Doğa Okulları olarak , çoğu ilkokul ve ortaokulda üzerinde durulan tek doğru cevabı olan durumları düşünme prensibine karşı çıkarak, öğrencilerin yaratıcı veya çoklu sonuca götüren düşünme yeteneklerini geliştirmelerini hedefliyoruz. Ayrıca öğrenciler için öğrenme ortamları oluştururken, bunun yanında Yaratıcı Düşünmeyi devreye sokmak için uygun öğretim tekniklerini kullanılmasını amaçlıyoruz. Öncelikle öğrencilere yaratıcılığın ne olduğu, yaratıcı düşünmenin önemi, yaratıcı düşünmenin boyutları konularını aktarıyoruz. Yaratıcı ürün ve fikir örnekleri öğrencilere sunularak, tartışmaya açılarak ve değerlendirme kriterlerinin ne olabileceği üzerinde duruyoruz. Yaratıcı Düşünme Dersleri yaratıcı düşünmenin dört boyutu olan akıcılık,esneklik, özgünlük ve zenginleştirme boyutlarını geliştirmek üzere hazırlanmıştır. Bu bağlamda her etkinlik sözel(kalem kağıt etkinlikleri)-şekilsel(tasarım ve dizayn etkinlikleri)- uygulama (materyal üretimi somut etkinlikler)ve aksiyon(ürün tanıtım, pazarlama ve sunum etkinlikleri) basamaklardan oluşmaktadır. Her etkinliğin son boyutu değerlendirme boyutu olup burada öğrenciler kendi ürünlerini ya da akranlarının ürünlerini yada düşüncelerini bu dört boyuta göre değerlendirirler. Günümüzde yaratıcı düşünme öğretimi ile ilgili eksik kalan en büyük nokta değerlendirme basamağıdır. Değerlendirme yapamayan bireyler daha iyi bir ürünle bir üst aşamaya geçemezler. Sözlü bildiri YARATICI OKUMA VE DRAMA İLE: BUNUN ADI FİNDELÖzet: <Türkçe dersimizin amaç ve hedeflerini esas alarak Türkçeyi seven, Türkçeye sevgi ve istekle bakan, Türkçe sözlük ve yazım kılavuzunun farkında olan bireyleri nasıl var edebiliriz? Onlara nasıl uygulamalarla yaklaşmalıyız? Sorularının cevabı olarak YARATICI OKUMA VE DRAMA İLE BUNUN ADI FİNDEL uygulamasını gerçekleştirdim. Amacım, Türkçeye farkındalıkla yaklaşan nesillerin devamını sağlamaktı. Güzel dilimizi var edecek olan günümüz çocuklarına farklı bir bakış açıyla yaklaşmam gerektiğini düşündüm. Gün geçtikçe yozlaşan dilimizin farkında olan bir neslin devamını sağlamakla birlikte Türk Dil Kurumunu bilen, sözlük kullanımının, yazım kılavuzunun ve sözcüklerin nasıl var olduğunun bilincinde olan bir nesil oluşturmaktı. Kitap İngiliz Dili ve Edebiyatını konu almaktadır. Fakat tüm dünya için var olan dil, bu kitap ile çalışabileceğimizin fikrini verdi bana. Kitabın içerisinde geçen sözcük ve sözlük çalışmalarını Türkçe çalışmalarla geliştirdim. Projeyi, okulumun 3. sınıf öğrenci grubuna uyguladım. Bunun Adı Findel kitabı üzerinden çalışmamı gerçekleştirdim. Kitap, üç ders planı şeklinde hazırlanmış çalışmalar ile desteklendi. İki drama çalışması, bir Türkçe ders planı hazırlanmıştır. Bunun yanında disiplinler arası ilişkiler de verilmiştir. Bunun Adı, Findel kitabına ilk olarak drama çalışması ile başladım. Amacım, çocuklara kitabı merak ettirmek ve kitabı sevdirerek okuma isteği uyandırmaktı. Dramanın hazırlık aşamasında öğrencilere nesne kapmaca oyunu ve sonrasında nesneye bir isim vermeleri istenmiştir. İsim, özgün olmalıdır, daha önce kimse tarafından bilinmeyen bir isim olmalıdır. yönergesi verilmiştir. Canlandırma aşamasına geçmeden önce öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmek ve kitaba daha çok merak uyandırmak için anlamını bilmedikleri, daha önce hiç adını duymadıkları bir “findel” tasarlamaları istenir. (Tasarladıkları findelleri reklam şeklinde afiş hazırlayarak sunmuşlardır. Canlandırma bölümünde ise öğrencilere kitaptaki bölümlerden alınan yönergeler verilir. Altı gruba ayrılan sınıfın canlandırmaları izlenir. Değerlendirme aşamasında öğrenciler ile ders değerlendirmesi yapılır. İlgileri canlandırma aşamasına ve nesneye verilen özgün isimlere çekilir. Her gruptan bir öğrenciden canlandırmalarındaki yönergesini okuması istenir. Öğrencilerin, Nick, Bayan Granger, Lincoln İlkokulu anahtar kelimelerini buldurarak ders ile ilgili çıkarım yapmaları sağlanır. Öğrencilere son olarak kitap gösterilir. (Burada öğrenciler kitabı okumak istemişlerdir.) Canlandırmalara dikkat çekilerek aslında kitabın içerisindeki bölümlerden canlandırma yaptıkları bilgisi verilir. Öğrencilere kitabı merak ettirme amacı gerçekleştirilmiş olup kitap, her gün belirli saatlerde okunarak sınıfta bitirilmiştir. Öğrencilere kitapta belirlenen yerlerde sorular sorulur. Disiplinler arası ilişkilerin yer aldığı sorular ve etkinlikler ( Dünya Çocuk Kitapları Haftasında ikinci sınıf öğrencilere kitaptan bir bölüm canlandırılmıştır.) hazırlanan çalışma kağıtları bu aşamada gerçekleştirilir. Öreğin, satranç bölümünde Matematiğin Aydınlık Dünyası (Sertöz, Sinan, 2009) kitabından satrancın tarihi okunarak satrançtaki kare sayısı üzerinden işlem yapıldı. Kitap bittikten sonra ise Nick ve Bayan Granger , “findel” değerlendirilir. Son olarak sözlük çalışmasının yer aldığı Türkçe ders planı uygulanır. Türkçe sözlüğün daha iyi incelenebilmesi için doküman kamera ve yansıtım aleti araç olarak kullanılmıştır. Döküman kamera ile sözlük ve yazım kılavuzundan, bilgisayar üzerinden ise TDK’nin sayfasına girilerek sözcük bulma çalışmaları yapılmıştır. Kitabı sevdikleri gibi TDKnin bilincinde artık sözcüklerin nereden geldiğini, sözcüklere nereden ulaşacaklarını bilmektedirler. Her şeyi ayrı yazan, kılavuzun -ı harfini unutmayan, hikâyenin -aharfinin üzerine düzeltme işaretini koyma farkındalığına ulaştılar. Çalışma süresinde ve bitiminde öğrencilere hazırladığım öz değerlendirme formu ile öğrencilerin uygulamadaki bireysel değerlendirmelerini almaya çalıştım. Yapılan değerlendirme sonuçları olumlu olmuştur. Sabancı Üniversitesinde düzenlenen İÖK 2015de sunulmuştur. Sözlü bildiri YAYGIN EĞİTİMDE İSTİHDAMA DOĞRU GİDEN BAŞARILI PROJELERÖzet: <Güneysu İlçe Halk Eğitim Merkezi’nde Dört yıldır Rize Valiliğinin himayelerinde Güneysu Kaymakamlığı’nın önderliğinde ve Güneysu Belediyesinin destekleriyle Güneysu Halk Eğitimi Merkezinde devam eden ve giderek büyüyen Bakır İşlemeciliği ve Ahşap Hediyelik Eşya Yapımı projesi, her geçen gün büyüyerek emin adımlarla yoluna devam ediyor. Güneysuda hünerli 20 bayan ve 10 Erkek dört yıldır devam ettirdikleri bakır işlemeciliği ve Ahşap Hediyelik Eşya Yapımı projesini emin adımlarla geleceğe taşıyor. Aldıkları siparişlerle ev ekonomilerine çok ciddi katkı sağlamanın yanında, zamanlarını değerlendirme ve el sanatı öğrenmede de örnek bir başarı sergiliyorlar. Sahiplendikleri ve dört elle sarıldıkları Bakır İşlemeciliği ve Ahşap hediyelik eşya yapımını geleceğe taşımak ve projenin devamı için el ele vererek örnek bir çalışma performansı sergiliyorlar. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip ERDOĞANın ziyareti ile de büyük moral bulduklarını, özellikle cumhurbaşkanımızın kendilerine zaman ayırmalarından son derece mutlu olduklarını ifade eden Güneysulu hünerli eller, bu moral ve heyecanla çok daha başarılı işler çıkaracaklarına da inançlarının tam olduklarını söylediler. Mevcut Bakır İşlemeciliği Daha çok hediyelik eşya alanında kullanılıyordu. Gerek çevrenin ilgi ve ihtiyaçları gerekse projenin daha da büyümesi amacıyla yapılan Bakır İşleme ürünlerinin günlük hayatta da kullanılabilir olması için Nikel Kaplanması gerekiyordu. Bu amaçla proje için ilçemizde Nikel Kaplama sistemi kuruldu. Böylece el emeği göz nuru Bakır İşlemeli ürünler nikel kaplanarak günlük hayatta da kullanılabilir hale geldi. Dört yıla yakındır devam eden projemizde çok önemli mesafeler kaydedildi. İŞKUR desteği ile ile filizlenen proje, daha sonra DOKAnın da desteği ile makineleşti. Geçen zaman zarfında Bakır İşlemeciliği sanatını öğrenen kursiyerler artık ayaklarının üzerinde durmaya, siparişler almaya ve ev ekonomilerine katkı sağlamaya başladı. Gördük ki, küçük adımlarla başlayan projemiz yavaş yavaş büyüdü ve Güneysulu hünerli hanımlar aldıkları siparişlerle sadece İlimize değil, tüm Türkiyeye ürün vermeye başladılar. Bu büyüme bazı ihtiyaçları da doğal olarak beraberinde getirdi. Bu ihtiyaçların en başında ürünlerin hediyelik eşya alanının yanında günlük hayatta da kullanılabilir olmasıydı. Bu amaçla ilk olarak projeye Nikel Kaplama sistemini ilave edildi. Artık hünerli eller işledikleri ürünleri nikel kaplayarak her kesime hitap edecek şekle soktular. Sonuç olarak büyük bir heyecanla başlanan ve 25e yakın Güneysulu ev hanımına ciddi ekonomik katkı sağlayan Bakır İşlemeciliği projesi çok daha gelişme göstererek, nikel kaplama ve kutu tasarlama ile 10 erkeğin istihdamı sağlanmış oldu ve her kesime hitap edebilecek seviyeye ulaşmış oldu. Güneysu Bakır işlemeciliği böylece birbirini tamamlar iki ayrı proje ile çok daha anlamlı ve güçlü hale gelmiş oldu. Güneysulu hünerli eller bir taraftan Bakırı nakış nakış işliyor, diğer taraftan nikel kaplayarak günlük hayatta da kullanılır hale getiriyor ve en sonunda en güzel ahşap ve kadife kutulara koyarak Rizenin ve Ülkemizin beğenisine sunuyor. Bu sayede de ev ekonomilerine büyük ölçüde katkı sağlıyorlar. Sözlü bildiri YOLCULUĞA ÇIKAN GEOMETRİK ŞEKİLLERÖzet: <Bu çalışmada okul öncesi eğitimde disiplinlerarası yaklaşım ile özellikle 48 aylık öğrenciler üzerinde çalışılmış ve ilk etepta bu öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirmek, eğitimde kalıcılığı sağlamak amaçlanmıştır. İlerleyen süreçte ise hayat boyu öğrenmenin hedef alındığı, çocukların kendi istekleriyle, keyif alarak keşfettiği öğrenme ortamları yaratmak, alışılmışın dışında öğretim örnekleri sunarak öğrenmeyi sağlamak, gelişen ve değişen çağın çocuklarına istendik yönde davranış değişikliği sağlamada yardımcı olmak, öğrenmeyi öğrenme isteği yaratarak kalıcılığı sağlamak, etkili ve anlamlı öğrenme ortamları oluşturmak, okul öncesi eğitiminde öğrenme-öğretme sürecine yansıyan “Çoklu Zeka Kuramı’na disiplinlerarası yaklaşım modeli ile katkı sağlamak gibi kazanımlara ulaşılmıştır. Proje ilk olarak çocukların ön bilgilerinin kayıt altına alınması ile başlar. Her düşünceye müdahale edilmeksizin yer vererek, beyin fırtınası şeklinde sürdürülür. Yeterlilikler doğrultusunda konuya giriş yapmadan çocukların araştırmacı yönü sorular sorarak, merak uyandırarak ortaya çıkartılır. Bilgiyi keşfederek, oyun kanalını kullanarak, takımlar halinde çocuğun ulaşması sağlanır. Aynı konu üzerinde disiplinleri sırası ile çocuğun uygun olduğu öğrenme ortamında ulaşması için yönlendirme yapılır. İşbirliği içinde çalışan çocuklara doğaçlama ve yaratıcı ürünler ortaya çıkarmaları konusunda destekleme yapılır. Var olan konunun yaratıcılıkla yeniden nasıl boyut kazandığı gözlemlenir. Gözlemle proje süresi boyunca her disiplin için ayrı kayıtlar tutulur. Tutulan kayıtlar resim, video, powerpoint yardımıyla kaydedilir. Proje sonunda ürünler sunulur. Son bilgi değerlendirmesi yapılır. Ardından ön bilgi, son bilgi karşılaştırması ile proje sonlandırılır. Bu proje çalışması ile her öğrencinin aktif katılım gösterme imkanı bulması, öğrenme isteği uyandırması, öğretmenin rehberlik yaparak öğrenci merkezli öğrenmeye yer vermesi, çocukların farklı yeteneklerini ortaya koymalarına imkan sağlama, öğrencilerin düşüncelerine değer verme ve açığa sıkmasını sağlama, öğrencileri keşfetmeye ve araştırmaya yönlendirme, kendi öğrenmelerinde söz sahibi olmalarına imkan sağlama, durum ve davranışlarında istendik yönde katılım ve öğrenme isteği uyandırma gibi hedeflere ulaşılmıştır. Sözlü bildiri ZEKâ OYUNLARI GERÇEKTEN YARATICILIĞI ETKİLEMEKTE MİDİR?Özet: <Yaratıcılık birçok bilim insanı ve araştırmacılar için ilgi odağı olmuş, bundan dolayı yaratıcılık ile ilgili birçok tanım yapılmıştır. Bu tanımlar, genellikle yaratıcılığın özellikleri ve yaratıcı bireyden beklentiler üzerine şekillenmektedir. Genel anlamda yaratıcılık, daha önce yapılmamış bir ürün oluşturmaktır. Yaratıcılık orijinal, pratik(akıcı) ve tektir. Başka bir tanımda yaratıcılık, kişinin beceri, yetenekleri, motivasyonu ve herhangi bir problemle başa çıkmada kullandığı orijinal ve pratik metotlardır. Yaratıcılıkla ilgili ülkemizde ve dünyada birçok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları: Peker (2013) Anaokulu çocuklarında benlik düzenleme ve otonominin, Ergen ve Köksal Akyol (2012) proje yaklaşımının, Garaigordobil ve Berrueco (2011) okul öncesi eğitim kurumuna giden çocuklara uygulanan oyun eğitim programının, çocuklarda yaratıcılığın gelişimi üzerine etkilerini incelemişlerdir. Bu çalışma, zekâ oyunları ile yapılan etkinliklerin yaratıcılığa katkısını araştırması bakımından diğer çalışmalardan ayrışmaktadır. Yurtdışında örneğin İspanya’da benzer bir çalışma bulunmasına rağmen ülkemizde böyle bir çalışma yapılmamış olması çalışmanın özgünlüğünü arttırmaktadır. Ülkemizde zekâ oyunları çok ilgi görmesinin yanı sıra okullarda ders olarak okutulmasına rağmen, yaratıcılığa etkisi araştırılmamış olması dikkate değer bir durumdur. Hâlbuki oyunlar vasıtası ile öğrenciler özgün, akıcı ve orijinal ürünler ortaya koyabilmektedir. Yapılan çalışma, Ankara ili Keçiören ve Yenimahalle ilçelerinde ilkokul 1. sınıfta öğrenim gören 66 öğrenci ile deneysel yöntem kullanılarak yapılmıştır. Çalışma grubu iki deney iki kontrol grubu olmak üzere 4 sınıfta, yapılmıştır. Araştırma kapsamında ilkokul 1. sınıfların geometri konuları deney grubunda 14 saati zekâ oyunu metodu ile ders anlatılmıştır. Kontrol grubunda sadece normal müfredata göre ders işlenmiştir. Veri toplama aracı olarak “Torrance Yaratıcı Düşünce Testi – Şekilsel Formlar” kullanılmıştır. Araştırmada ön test uygulanmış olup okul uygulaması sonunda son test uygulanarak tamamlanacaktır. Ön test sonuçlarında gruplar arasında anlamlı bir fark olmadığı görülmüştür. Uygulama sonucunda başlangıçta aynı seviyede olan öğrencilerden, deney grubunun yaratıcılık düzeylerindeki artışın daha fazla olacağı beklenmektedir. Sözlü bildiri ‘ANNE’ ÖĞRETMEN, ‘KUTSAL’ ÖĞRETMENLİK MESLEĞİ : METAFORİK ÇALIŞMAÖzet: <Bilim ve teknolojinin gelişimi ve küresel yaygınlaşmasındaki engellenemez yükseliş, öğrenen toplumun oluşmasını gerektirmektedir. Toplumun öğrenen hale gelebilmesinde öğretmenin önemli rolü yadsınamaz. Sünbül’ün (2001) de vurguladığı gibi her ne kadar dersin içeriği işlevsel şekilde yapılandırılsa da ders, etkin bir öğretmen tarafından yürütülmezse öğrenme çıktıları istenilen düzeyde olmaz. Toplumun gelişiminde öğretmenlerin etkililiği ve dolayısıyla öğretmenlik mesleğinin istenilen düzeyde yerine getirilmesi önemlidir. Bu çalışmada öğretmenlerin “öğretmen” ve “öğretmenlik mesleği” kavramlarına ilişkin oluşturdukları metaforların belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaca uygun olarak nitel temele dayalı betimsel araştırma deseni tercih edilmiştir. Çalışma grubu olarak Denizli ilinde MEB’e bağlı ilköğretim kurumlarında görev yapan farklı branşlardaki öğretmenler seçilmiştir. 267 öğretmen ile çalışılan bu çalışmada veri toplama aracı olarak iki bölümden oluşan açık uçlu form kullanılmıştır. Formun birinci bölümünde kişisel bilgiler (cinsiyet, kıdem, branş) kayıt altına alınmıştır. İkinci bölümde ise katılımcıların öğretmen ve öğretmenlik mesleğine yönelik algılarını belirlemeyi amaçlayan açık uçlu iki soru sorulmuştur. Açık uçlu sorulara verilen cevaplardan elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi ile çözümlenmeye başlanılmıştır. Çözümleme aşamasında öncelikle hatalı doldurulan, benzetme ya da benzetilen yönü boş bırakılan ve benzetilen ile benzetme arasında ilişkinin kurulamadığı verilerin olduğu formlar ayıklanmıştır. Çözümlemenin sonunda temalara ayrıştırılacak olan verilerden şu ana kadar elde edilen ön bulgulara göre öğretmenin ‘anne’ye öğretmenlik mesleğinin ise ‘annelik-babalığa’ daha çok benzetildiği görülmektedir. Sözlü bildiri “AYÇA’NIN YENİ EVİ” İNTERNETTE GEZİYORÖzet: <Amaç: Birinci sınıf öğrencilerine kitaplarla ilk karşılaştıkları bu dönemde kitapları sevdirmek, kitap okuma alışkanlığı kazandırmanın yanı sıra okuduğunu anlama becerisini geliştirmek amaçlanmıştır. Kitapların yazarı ve çizeriyle bir bütün olduğunu göstermek ve ilk okunan bu kitabın inceleme çalışmasını keyifli bir biçimde tamamlamak hedeflenmiştir. Çağımızın gerektirdiği biçimde soran, sorgulayan, okuduğunu yorumlayabilen ve eleştirel düşünme becerisine sahip bireyler yetiştirmek için öğretmenlere yeni bir kapı açmak hedeflerimiz arasındadır. Bu çalışma, öğrencilerin yaratıcılıklarını geliştirme, eleştirel düşünme, yaratıcı yazma, görsel sunu oluşturma ve görsel sunu yapma gibi pek çok amacı barındırmaktadır. Süreç: Bu çalışma birinci ve ikinci sınıf öğrencileriyle ortak olarak yürütülür. Seçilen kitabın yarısı öğrencilere öğretmen tarafından okunur ve dinleme etkiliği yapılır. Kitabın ilk kısmı birinci sınıf öğrencileri tarafından resimlenir. Kitabın sonunu kendilerinin getirmesi istenir ve her biri bir ikinci sınıf öğrencisiyle eşleştirilir. Öğrenciler, dinledikleri bölümü eşleştikleri 2. sınıf öğrencilerine anlatarak aktarırlar. Birlikte öyküyü tamamlarlar. 2. sınıf öğrencileri kurguladıkları öyküyü yazıya dökerler. 1. sınıf öğrencileri öyküyü görselleştirir. Elektronik kitap oluşturulur. Oluşturulan bu kitapları başka bir okuldaki akranlarıyla paylaşırlar. Ürünler sergilenir. Yazılan bölümler iş birliği yapılarak öğrenciler tarafından görsellenir. Oluşturulan ürünler sergilenir. Öğrenciler okuma - yazma sürecini tamamladıktan ve bütün sesler verildikten sonra kitabı öğrencilerin okuması sağlanmış ve kendi yazdıkları sonla kitabın gerçek sonu arasındaki benzer ve farklılıklar tartışılmıştır. Öğrenciler bu etkinlikle farklı seviyedeki arkadaşlarıyla çalışma keyfini yaşamışlar, kitabı sorgulayarak ve yorumlayarak ayrıntılı bir biçimde incelemişler, iş birliği yaparak öğrenmişlerdir. Akran öğrenmesi de bu etkinliğin en önemli kazanımlarından biridir.
Sözlü bildiri ADAPTİVE AND MALADAPTİVE PERFECTİONS OF 10-12 YEARS OLDS CHİLDREN İN RELATİON TO THEİR LEVEL OF SPORT COURAGEÖzet: <Abstract Objective/Purpose: There is limited research about adaptive-maladaptive perfectionism and sport courage of children. Therefore, the purpose of this study was to examine; “Adaptive and maladaptive perfections of 10-12 years olds children in relation to their level of sport courage”. Method: Data were collected from 10-12 years old children (262 children; M=10.76 ± 0.83, 95 male, 157 female and 10 unstated) taking physical education and sport classes at state schools in İzmir/Turkey. Children were given the “Revised Version of Sport Courage Scale for Children-RSCS 28” and adapted version of the “Turkish Adaptive-Maladaptive Perfectionism Scale-TAMPS” along with a individual information form. RSCS-28 comprises 5 factors (Mastery, Determination, Assertiveness, Venturesome and Self-Sacrifice Behavior) with good psychometrics results including validity and reliability scores. Results of the Confirmatory Factor Analyses (CFA) indicated good results for RSCS-28 (χ2 (340) = 511.55, p < .01, CFİ = .94, TLİ = .94, RMSEA = .03, SRMR = .04) and Croanbach Reliability Coefficient of the RSCS-28 range between .0.68 and 0.76. The TAMPS indicated a four-factor model (Sensitivity to Mistakes, Contingent Self-Esteem, Compulsiveness and Need for Admiration) by CFA (X2=400,96, sd=267, X2/sd =1.50, RMSEA=0.04, GFİ=0.90, AGFİ=0.087, RMR=0.06, S-RMR=0.06 and CFİ=0.93). The internal consistency coefficients of four subscales were .63, .51, .63 and .66 respectively. The test-retest coefficients were .60, .61, .66 and .78. Collected data was analyzed by Pearson Correlations, Normality Tests, 2X2 (Gender: Male-Female and Level of Courage: Low and High), ANOVA as gender was significant with sport courage, One-Way ANOVA, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U and t-tests. Results: Results indicated a number of significant results for example; 1) Females with lower points of Mastery have significantly higher points of Contingent Self-Esteem than females and males with higher points of Mastery, 2) Males with higher points of Determination have also higher points of Contingent Self-Esteem than males and females with low points of Determination, 3) Females with high points of Assertiveness have also high points of Contingent Self-Esteem than all other groups (male low and high and female low groups), 4) there was no significant difference between Venturesome and any factor of TAMPS, 5) Females and males with high points of Sacrifice Behavior have also high points of Compulsiveness than males with low points, 20) Males with high points of Sacrifice Behavior have also high points of Need for Admiration than males and females with low points of Sacrifice Behavior. Conclusion: Results indicate that TAMPS related to RSCS-28 seems to be positively correlated and statistically significant with the most factors especially Determination, Assertiveness, and Sacrifice Behavior. Future research could concentrate on the sport courage education of children in relation to their perception and behavior of the adaptive-maladaptive perfectionism in physical education, games and sports including a number of individual and social variables. Sözlü bildiri ALMAN METODU DERİN BEYİN EGZERSİZLERİ İLE UYGULAMALI ÖĞRETMEN EĞİTİMİÖzet: <Özet Hayat her geçen gün daha karmaşık hale geliyor. Bilim gelişiyor. Hayatta ayrıntı daha da önemli hale geliyor. Bu ayrıntıları yakalamak, hizmet alanını genişletmek için acilen tedbirlerin oluşması gerekmektedir. Bunun içinde insanlık neslinin daha donanımlı hale getirilmesi gerekiyor. Daha donanımlı hale getirmenin yolu ise özgür ve özgün düşünme kanallarının açık olmasında yatmaktadır. Durum bu olunca çocukların hayal kurmalarına, kurdukları hayallerde özgür olmalarına, soyut ve somut süreçlerinde prangalardan uzak kendilerini gerçekleştirmeye temel teşkil eder. Oyunlara daha da önem verilmesi gerekiyor. Derin Beyin egzersizleri görsel algı, bilişsel beceriler ve egzersizlerle beyin kapasitesinin artmasını sağlamaktadır. Egzersizlerde en önemli unsurlar, eğlence boyutunun çok etkin olması, bilimsel temellere dayalı olması, her kesimden ve her yaştan bireyler için uygun olmasıdır. Amacımız, günümüz koşullarında bireylerin refahını ve yaşam kalitesinin arttırarak, yenilikçi bir sistem ile sportif sosyal ve kültürel değişiklileri göze alıp, özel egzersizler yolu ile beyin gelişimini destekleyip kişisel gelişim ve başarıyı arttırmaktır. İşbirliği içerisinde olduğumuz bireylere eğlence, yenilik ve bilimselliğin ön planda olduğu bir bilişsel gelişim kazandırmak. Bireylerin konsantrasyon, dikkat, algı, motivasyon, yaratıcılık, koordinasyon, denge, öz güven, öz yeterlilik, stres, çabuk düşünme, karar verme hızı, problem çözme, okuma hızı, hata yapma oranı, zeka artışı, gibi önemli konularda yardımcı olarak, artı motivasyon tekniklerimiz ve yepyeni antrenman metotlarımızla yaşam boyu sağlıklı bir bilişsel ve görsel sistem sunmaktır. Günümüzde egzersizler, eğitimler ve spor, kişisel ve toplumsal sağlığı koruyucu ve geliştirici nitelikler ile önemli bir hizmet sektörü olarak kabul görmektedir. Son yıllarda görülen zihinsel antrenman ağırlıklı çalışmalar, duygusal olarak gevşeme ve rahatlamaya sebep olmakta, stres düzeyini aşağı çekilmesini sağlamakta, bireysel performansta artış sağlamaktadır. Tüm bu etkenler bilişsel antrenmanların ve önem kazanmasına neden olmuştur. Yapılan araştırmalar kısa bir süre içerisinde, bilişsel antrenmanların toplumun her alanında kullanılacağını ve bireylerin sosyal yaşamlarında, kişiliklerinde, kariyerlerinde olmakla beraber, çocukların ve öğretmenlerin gelişiminde de önemli bir rol oynayacağını göstermiştir. Özellikle Almanya, Avusturya, İsveç ve Hollanda da beyin egzersizleri antrenmanları oldukça gelişmiş ve inanılmaz boyutlara ulaşmıştır. Türkiyede de hızla gelişmekte ve ilerlemektedir. Yine büyük şirketler ve özellikle spor kulüpleri, spor okulları, kolejler ve bazı firmalar beyin egzersizlere büyük önem vermekte ve bu egzersizlerden yararlanmaktadırlar. Bilgiye dayalı yaşamımız beynimizin içindedir. Duyularımız aracılığıyla edindiğimiz deneyimlere anlam veren beynimizdir. Duyusal deneyimlerimiz bilgi kaynağımızdır. Beyin bu bilgi verisi olmadan çalışmaz, gelişemez. Çevremizi ve sanat eserini anlayışımız , gözün daha önceki izlenimlerinden biçim, renk, hareket ve yaşama ait bilgileri beynimizin belleğe kaydetmiş, depolamış olmasına bağlıdır. Yazılı bir metinde harflerin ve sözcüklerin dili bilen için anlam taşıması ya da notaların, melodinin , ritmin besteci ve ses sanatçısı için algı ve yaratıcı aracı olması gibi. Algı, tanımaya dayalıdır ve her zaman geçmiş deneyime bağlı olarak gerçekleşir.Görmek gözün uyarılışı ve bilginin beyin tarafından değerlenmesidir. İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN SINIF, CİNSİYET VE KİNESTETİK ZEKÂ DEĞİŞKENLERİNE GÖRE BEDEN EĞİTİMİ DERSİNE YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİÖzet: <Yapılan bu araştırmada ilkokul öğrencilerinin sınıf, cinsiyet ve kinestetik zekâ değişkenlerine göre beden eğitimi dersine yaklaşımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencisi olan, yaş ortalamaları 8-11 arasında bulunan 32 kadın ve 39 erkek olmak üzere toplam 71 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi dersine yönelik yaklaşımlarının tespit edilmesinde, Taşmektepligil ve diğerleri (2006) tarafından yapılan “İlköğretim Okullarında Beden Eğitimi Ders Hedeflerinin Gerçekleşme Düzeyi” adlı anketten yararlanılmıştır. Öğrencilerin kinestetik zekâ puanlarının belirlenmesinde ise Saban (2001) tarafından gelişttirilmiş olan Çoklu Zekâ Kuramı Ölçeğinin “Kinestetik Zekâ Alt Boyutunda” yer alan 10 soru kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizinde SPSS 22.0 programında tanımlayıcı istatistikler ile Ki-Kare ve One Way ANOVA analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonunda öğrencilerin %42,3’ünün beden eğitimi dersinin sevmediğim bir yanı yok düşüncesinde oldukları belirlenmiştir. Öğrencilerin beden eğitimi dersini sevmeme nedenlerinin başında %25,4 ile beden eğitimi derslerinde hareketleri yapamadıkları zaman arkadaşlarının alay etmesinin, %19,7’ile de beden eğitimi derslerinde çok fazla yorulmalarının geldiği belirlenmiştir. Öğrencilerin beden eğitimi dersini sevme/sevmeme durumlarına ilişkin görüşlerinin cinsiyete göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği belirlenmiştir (x2: 5,439, p: ,245, p>0.05). İlkokul 4. ve 5. sınıf öğrencilerinin sınıf değişkenine göre beden eğitimi dersine yaklaşımlarının da istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir (x2: 7,503, p: ,112, p>0.05). Bunun yanında öğrencilerin kinestetik zekâ puanlarının da beden eğitimi dersine yönelik yaklaşımlar üzerinde istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (F: 1,726, p: ,155, p>0.05). Elde edilen bulgulara göre, ilkokul 4. Ve 5. Sınıf öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik yaklaşımları üzerinde cinsiyet, sınıf ve kinestetik zekâ değişkenlerinin önemli bir yordayıcı olmadığı söylenebilir. Sözlü bildiri İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN SPORTİF FAALİYETLERE KATILMASI VE AİLE FAKTÖRÜÖzet: <Bu çalışmanın amacı; ilkokul öğrencilerinin sportif faaliyetlere katılması, ailelerin ve okulun çocuklar üzerindeki etkileri ile sportif faaliyetlere katılım düzeylerinin incelenmesidir. Çocukların ilkokuldan itibaren sportif faaliyetlere yönlendirilmesi onlara iyi alışkanlıklar kazandırılmasında etkilidir. Sosyolojik açıdan bakıldığında sportif faaliyetlerde başarının sağlanmasında önemli noktalar aile ve okuldur. Çocukların sportif faaliyetlere katılması büyük ölçüde anne ve babaların konuya olan bakış açılarıyla ilgilidir. Ailelerin bu konudaki yaklaşımı, çocuklarının bu faaliyetlere katılıp katılmamaları noktasında neredeyse en belirleyici unsurdur. Bazı aileler, sportif faaliyetlerin çocuk gelişimi ve sosyalleşme süreci üzerindeki olumlu etkisinin bilincinde olup çocuklarının bu faaliyetlere katılmasını desteklerken bazı aileler de çocuklarının bu faaliyetlere katılmasına izin vermemektedir. Günümüzde aileler eskiye göre sportif faaliyetlere daha olumlu yaklaşmakta ve çocuklarını sportif faaliyetlere yönlendirmektedir. Halen sportif faaliyetlerin çocuğun derslerdeki başarısını engellediğini düşünen aileler bulunmakla birlikte çok sayıda aile de belirli bir ücret karşılığı çocuklarını sportif faaliyetlerle ilgili kurslara göndermektedirler. Sportif faaliyetlere katılan öğrenciler bu faaliyetler aracılığı ile duygularını ifade etme imkânı bulur. Sportif faaliyetlere katılmak öğrencilerin fiziksel olduğu kadar kişilik gelişimleri nede katkıda bulunur. Öğrenciler sportif faaliyetler ile kendilerini diğer öğrencilerle karşılaştırarak kendilerinin güçlü ve zayıf yönlerini anlamaya başlar. Bu faaliyetler sırasında kendisini başkaları ile karşılaştırır. Yeterli ve yetersiz yönlerini fark eder. Böylece sportif faaliyetler sayesinde öğrencilerin gelişmeleri daha hızlı ve daha olumlu gerçekleşir. Çalışma, 2015-2016 Eğitim-Öğretim Yılı 1. Dönemi Muğla İli Menteşe İlçesi Merkezinde bulunan ilkokul 4. Sınıf öğrencilerini kapsamaktadır. Araştırmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Tarama modeline göre, 5’li likert şekline göre hazırlanmış ve 20 sorudan oluşan bir anket öğrencilere uygulanmıştır. Ankete 180 öğrenci katılmıştır. Bunların 96’sı kız öğrenci 84’ü erkek öğrencidir. Yaş dağılımı olarak 47 tanesi 10 yaşında, 119 tanesi 11 yaşında, 14 tanesi 12 yaşındadır. Araştırmanın sonunda öğrencilerin, sportif faaliyetlere katılması, ailenin ve okulun öğrenciler üzerindeki etkileri ile öğrencilerin sportif faaliyetlere katılım düzeyleri incelenmiştir. Araştırmaya göre öğrencilerin % 38,3 ile her zaman sportif faaliyetlere katıldığını %56,1 ile ailelerinin her zaman sportif faaliyetlere katılmaları için destek oldukları yine öğretmenlerin öğrencileri sportif faaliyetlere katılmaları için % 53,3 ile her zaman destek oldukları ve okul idaresinin sportif faaliyetlere katılmaları için %36,1 ile her zaman destek oldukları ayrıca anne ve babanın eğitim düzeyi artıkça sportif faaliyetlere katılım oranının artmakta olduğu görülmüştür. Sözlü bildiri KIRSAL KESİMDE YAŞAYAN İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BEDENSEL ZEKÂ DÜZEYLERİNİN VE BEDEN EĞİTİMİ DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARININ YAŞ VE CİNSİYET DEĞİŞKENLERİNE GÖRE İNCELENMESİÖzet: <Yapılan bu araştırmada kırsal kesimde yaşayan ilkokul öğrencilerinin bedensel zekâ düzeylerinin ve beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya Burdur ilinin Ağlasun ilçesinde bulunan ilkokullarda öğrenci olan, 8-11 yaş grubunda bulunan 26 kadın ve 34 erkek olmak üzere toplam 60 ilkokul öğrencisi katılmıştır. Araştırmaya katılan ilkokul öğrencilerinin kinestetik zekâ puanlarının tespitinde Saban (2001) tarafından gelişttirilmiş olan Çoklu Zekâ Kuramı Ölçeğinin “Kinestetik Zekâ Alt Boyutunda” yer alan 10 soru kullanılmıştır. Öğrencilerin beden eğitimi dersine ilişkin tutum düzeylerinin tespit edilmesinde ise Güllü ve Güçlü (2009) tarafından geliştirilen “Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde SPSS 22.0 programında frekans, Independent t Test, One Way ANOVA ve pearson korelasyon analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonunda, öğrencilerin beden eğitimi dersine yönelik tutum puanlarının yüksek, kinestetik zekâ puanlarının ise orta düzeyde olduğu tespit edilmiştir. Öğrencilerin kinestetik zekâ puanlarının ve beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir (p>0.05). benzer şekilde öğrencilerin yaş gruplarına göre beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği belirlenmiştir (p>0.05). Buna karşılık öğrencilerin kinestetik zekâ puanlarının yaş gruplarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir (p<0.05). Buna göre, en yüksek kinestetik zekâ puanına 11 yaşındaki öğrencilerin sahip olduğu, bunu sırasıyla 10, 8 ve 9 yaşındaki öğrencilerin takip ettiği belirlenmiştir. Sonuç olarak kırsal kesimde yaşayan ilkokul öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının yüksek, kinestetik zekâ puanlarının ise orta düzeyde olduğu, öğrencilerin beden eğitimi dersine yönelik tutumları üzerinde cinsiyet ve yaş unsurunun önemli birer yordayıcı olmadığı, buna karşılık kinestetik zekâ puanının yaşa paralel olarak artış gösterdiği söylenebilir. Poster bildiri KIRSAL KESİMDE YAŞAYAN ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BEDEN EĞİTİMİ DERSİ HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİÖzet: <Yapılan bu araştırmada, kırsal kesimde yaşayan ortaokul öğrencilerinin beden eğitimi dersi hakkındaki görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında Burdur ilinin Ağlasun ilçesinde bulunan ortaokullarda öğrenim görmekte olan 63 kadın ve 56 erkek olmak üzere toplam 119 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi dersi hakkındaki görüşlerinin belirlenmesinde Çamlıca (208) tarafından geliştirilmiş olan anket kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizinde SPSS 22.0 veri analiz programında frekans analizinden yararlanılmış, bu kapsamda araştırmaya katılan öğrencilerin anket sorularına verdikleri cevapların yüzdesel dağılımları değerlendirilmiştir. Araştırmanın sonunda öğrencilerin büyük bir bölümünün “Beden Eğitimi dersine ayrılan ders saati çok azdır” , “Beden Eğitimi dersi bana başkalarının haklarına saygı göstermeyi öğretiyor”, “Beden Eğitimi dersi fiziksel/ruhsal gelişimime yardımcı oluyor” , “Beden Eğitimi dersi, spora yönelik yeteneklerimi görmemi sağlıyor”, “Beden Eğitimi dersi, sınıf içi arkadaşlık ilişkilerimi geliştirmemi sağlıyor ”, “Beden Eğitimi dersi, grup ortamında daha girişken olmamı sağlıyor” , “Beden Eğitimi dersi, spor kültürünün gelişmesini sağlıyor” , “Beden Eğitimi dersi, liderlik yeteneğimi keşfetmemi ve geliştirmemi sağlıyor” , “Beden Eğitimi dersi, boş zamanlarımda spor yapma alışkanlığı kazanmamı sağlıyor ”, “Beden Eğitimi dersi, kendime güven duygumun artmasını sağlıyor ”, “Beden Eğitimi dersi, diğer dersleri daha çok sevmemi sağlıyor”, “Beden Eğitim dersi, çevreme sevgi ve saygı duygularımın artmasını sağlıyor”, “Beden Eğitimi dersi, okul yaşamıma zenginlik (değişiklik) katıyor”, “Beden Eğitimi dersi, sınıf/okul içi kurallara uyma alışkanlıkları kazanmamı sağlıyor”, “Beden Eğitimi dersi, arkadaşlarımla yardımlaşma duygu ve alışkanlıklarımın gelişmesine yardımcı oluyor”, “Beden Eğitimi dersi, kendime sevgi ve saygı duygularımın artmasını sağlıyor”, “Beden Eğitimi dersi, dengeli beslenme alışkanlığı kazanmamı sağlıyor” görüşlerine katıldıkları tespit edilmiştir. Buna karşılık öğrencilerin “Beden Eğitimi dersi, diğer dersleri daha çok sevmemi sağlıyor” ve “Beden Eğitimi dersi, sınıf dışı arkadaşlık ilişkilerimi geliştirmemi sağlıyor” görüşlerine katılma konusunda kararsız oldukları tespit edilmiştir. Sonuç olarak kırsal kesimde yaşayan ortaokul öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik yaklaşımlarının genel olarak olumlu olduğu, beden eğitimi dersinin faydalarına ilişkin yeterli bilgi düzeyine sahip oldukları söylenebilir. Sözlü bildiri LİFE SATİSFACTİON OF 10-12 YEARS OLDS CHİLDREN İN RELATİON TO THEİR LEVEL OF SPORT COURAGEÖzet: <Abstract Objective/Purpose: There is limited research about life satisfaction and courage of children in relation to their sport participation and a number of individual variables. Therefore, the purpose of this study was to examine; Life “Satisfaction of 10-12 Years Olds Children in relation to Their Level of Sport Courage” including various individual variables. Method: Data were collected from 10-12 years old children (180 children; M=10.21 ± 0.46, 85 male and 95 female) taking physical education and sport classes at state schools in İzmir/Turkey. Children were given the “Revised Version of Sport Courage Scale for Children-RSCS 28” (Konter, Ng & Bayansalduz, 2013) and adapted version of the “The Brief Multidimensional Students’ Life Satisfaction Scale (BMSLSS)” (Siyez & Kaya, 2008) along with a demographic information form. RSCS-28 comprises 5 factors (Mastery, Determination, Assertiveness, Venturesome and Self-Sacrifice Behavior), as the SMSLSS (Family, Friends, School, Self, and Living Environment). The BMSLSS scores had acceptable test-retest reliability (r = .82) and internal consistency (r = .89). Item-total correlations varied from .64 to .78. The BMSLSS had a significant correlation with the Children’s Depression Inventory and the Piers Haris Self-Concept Scale. Collected data was analyzed by Pearson Correlations, Normality Tests, One-Way ANOVA, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U and t-tests. Results: Results indicated that; a) children with higher points of Mastery have a significantly higher points of Total Life Satisfaction than children with lower points of Mastery, b) there was no significance between Determination and Life Satisfaction, c) children with higher points of Assertiveness have a significantly higher points of Total Life Satisfaction than children with lower points of Assertiveness-a specially related to family, friends and living environment sub dimensions of the life satisfaction, d) there was no significance between Venturesome and Life Satisfaction. However, relationship was reverse and close to the significant (p<.17), e) there was no significance between Total Courage and Total Life Satisfaction. Conclusion: Results indicate that Life Satisfaction related to sport courage seems to be very important for the 10-12 years old children including their a number of variables. Future research could concentrate on the sport courage education of children to increase their life satisfaction. Sözlü bildiri ORTAÖĞRETİM ÖĞRENCİLERİNİN DERS DIŞI SPORTİF FAALİYETLERE KATILIM DÜZEYLERİ VE SORUNLARIÖzet: <Bu araştırmada, ortaöğretim öğrencilerinin ders dışı sportif faaliyetlere katılım düzeylerinin ve sorunlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya Denizli, Isparta ve Burdur illerinde öğrenci olan 835 ortaöğretim öğrencisi katılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde SPSS 15.0 programı kullanılmıştır. Veri toplama aracında yer alan tüm sorulara verilen cevapların yüzdesel dağılımlarının belirlenmesinde frekans analizinden yararlanılmıştır. Araştırma problemlerini test etmek ve değişkenler arasındaki farklılıkların belirlenmesinde ise ki-kare analizinden faydalanılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında Selçuk (2006) tarafından geliştirilen ve toplam 19 sorudan oluşan anket kullanılmıştır. Ankette yer alan ilk 10 soru ile katılımcıların sahip oldukları bazı demografik özelliklerin (cinsiyet, sınıf, anne mesleği, baba mesleği, spora başlama yaşı, ailedeki birey sayısı, ailenin ekonomik durumu, ailenin spor yapma konusundaki teşvik durumu, öğrencilerin ders dışında katıldıkları spor türü) belirlenmesi amaçlanmaktadır. Ankette yer alan diğer sorular ile öğrencilerin ders dışı spor etkinliklerine katılma amaçları, ders dışı spor etkinliklerine katılımı teşvik eden unsurlar ve ders dışı spor etkinliklerine katılımı engelleyen unsurların belirlenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmanın sonunda, öğrencileri ders dışı spor etkinliklerine teşvik eden bireylerin başında ailenin ve beden eğitimi öğretmeninin geldiği tespit edilmiştir. Öğrencilerin ders dışı spor etkinliklerinde en fazla karşılaştıkları sorunların başında okuldan izin alamama, ailelerin derslere önem vermeleri ve çocuklarını spora yönlendirmemeleri, spor saha ve malzemelerinin yetersiz olmasının geldiği tespit edilmiştir. Öğrencilerin ders dışı spor etkinliklerine katılımlarında baba mesleği, ailedeki birey sayısı ve öğrencilerin cinsiyetlerinin anlamlı birer belirleyici oldukları tespit edilmiştir. Buna karşılık, anne mesleği ve sınıf değişkenlerinin ders dışı spor etkinliklerine katılım üzerinde anlamlı bir etkisinin bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak, bazı sosyo-demografik değişkenlerin ortaöğretim öğrencilerinin ders dışı spor etkinliklerine katılım düzeylerini, beklentilerini ve amaçlarını etkileyen bir unsur olduğu bulunmuştur. ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BEDENSEL ZEKÂ VE CİNSİYET DEĞİŞKENLERİNE GÖRE BEDEN EĞİTİMİ DERSİNE YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİ (ISPARTA İLİ ÖRNEĞİ)Özet: <Yapılan bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının cinsiyet değişkenine ve kinestetik zekâ düzeyine göre incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 10-14 yaş grubunda bulunan 59 kadın ve 43 erkek olmak üzere toplam 102 ortaokul öğrencisi katılmıştır. Öğrencilerin bedensel zekâ puanlarının tespit edilmesinde Saban (2001) tarafından geliştirilen Çoklu Zekâ Kuramı Ölçeğinin “Kinestetik/Bedensel Zekâ” alt boyutundaki 10 soru kullanılmıştır. Öğrencilerin beden eğitimi dersine ilişkin tutum düzeylerinin belirlenmesinde ise Güllü ve Güçlü (2009) tarafından geliştirilen “Beden Eğitimi Dersi Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde SPSS 22.0 veri analiz programında tanımlayıcı istatistikler ile Independent t Test ve pearson korelasyon analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonunda öğrencilerin kinestetik zeka puanlarının35,95±6,441 puan, beden eğitimi dersine yönelik tutum ölçeğinden aldıkları puan ortalamasının ise 140,05±24,221 puan olduğu belirlenmiştir. Kinestetik zekâ ölçeğinden alınabilecek en yüksek puanın 50, beden eğitimi dersine yönelik tutum ölçeğinden alınabilecek en yüksek puanın 175 olduğu göz önünde bulundurulduğu zaman, araştırmaya katılan öğrencilerin kinestetik zekâ düzeyleri ile beden eğitimi dersine yönelik tutum puanlarının yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının ve kinestetik zekâ düzeylerinin cinsiyet değişkenine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği tespit edilmiştir (p>0.05). Buna karşılık öğrencilerin kinestetik zekâ puanları ile beden eğitimi dersine yönelik tutum puanları arasında istatistiksel olarak anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu belirlenmiştir (p<0.05, r: ,519). Elde edilen bu bulguya göre, öğrencilerin kinestetik zekâ puanları arttıkça beden eğitimi dersine yönelik tutumlarının da olumlu yönde geliştiği sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak, ortaokul öğrencilerinde cinsiyetin beden eğitimi dersine yönelik tutumlar üzerinde önemli bir yordayıcı olmadığı, buna karşılık kinestetik/bedensel zekânın beden eğitimi dersine yönelik tutum üzerinde önemli bir belirleyici olduğu söylenebilir. ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN CİNSİYET VE BEDENSEL ZEKÂ DÜZEYLERİNE GÖRE BEDEN EĞİTİMİ DERSİNE YAKLAŞIMLARININ İNCELENMESİÖzet: <Yapılan bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin cinsiyet ve bedensel zekâ düzeylerine göre beden eğitimi dersine yaklaşımlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 10-14 yaş grubunda bulunan 57 kadın ve 39 erkek olmak üzere toplam 96 ortaokul öğrencisi katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin bedensel zekâ puanlarının belirlenmesinde Saban (2001) tarafından geliştirilen Çoklu Zekâ Kuramı Ölçeğinin “Kinestetik Zekâ Alt Boyutunda” yer alan 10 sorudan yararlanılmıştır. Öğrencilerin beden eğitimi dersine yönelik yaklaşımlarının tespit edilmesinde ise Taşmektepligil ve diğerleri (2006) tarafından yapılan “İlköğretim Okullarında Beden Eğitimi Ders Hedeflerinin Gerçekleşme Düzeyi” adlı anket kullanılmıştır. Elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde SPSS 22.0 programında frekans, Ki-Kare ve One Way ANOVA analizlerinden yararlanılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin %61,5’inin beden eğitimi dersinin sevmediğim bir yanı yok düşüncesine sahip oldukları belirlenmiştir. Öğrencilerin beden eğitimi dersinden hoşlanmama nedenlerinin başında derste çok fazla yorulma (%22,9) ve derste hareketleri yapamadıkları zaman arkadaşlarının alay etmesi (%8,3) gibi problemlerin geldiği tespit edilmiştir. Öğrencilerin beden eğitimi dersini sevme/sevmeme nedenlerinin bedensel zekâ puanına göre karşılaştırılmasına ilişkin One Way ANOVA analiz sonuçları değerlendirildiği zaman, öğrencilerin bedensel zekâ düzeylerine göre beden eğitimi dersini sevme/sevmeme durumları arasında istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir (p>0.05). Öğrencilerin beden eğitimi dersini sevme/sevmeme nedenlerinin cinsiyet göre karşılaştırılmasına ilişkin Ki-Kare analiz sonuçları değerlendirildiğinde, öğrencilerin beden eğitimi dersini sevme/sevmeme durumlarının cinsiyetlerine göre istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermediği sonucuna ulaşılmıştır (p>0.05). Elde edilen bu bulgulara göre, ortaokul öğrencilerinde bedensel zekânın ve cinsiyet değişkeninin beden eğitimi dersine yönelik öğrenci yaklaşımlarını yordamada anlamlı bir etkisinin olmadığı söyleyebilir. Sözlü bildiri ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN DERS DIŞI SERBEST ZAMAN TERCİHLERİNİN SOSYO-EKONOMİK ÖZELLİKLERİNE GÖRE İNCELENMESİÖzet: <Yapılan bu araştırmada ortaokul öğrencilerinin ders dışı zamanlarında tercih ettikleri serbest zaman etkinlikleri üzerinde sosyo-ekonomik özelliklerin etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmaya 2015-2016 eğitim ve öğretim yılında Tarsus Ortaokulu’nda öğrenim görmekte olan 77 kadın ve 74 erkek olmak üzere toplam 151 öğrenci katılmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin ders dışı serbest zaman etkinlik tercihlerinin belirlenmesinde Tel (2007) tarafından geliştirilen anket kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen verilerin istatistiksel analizlerinde SPSS 22.0 veri analiz programında Frekans ve Ki-Kare analizleri kullanılmıştır. Araştırmanın sonunda öğrencilerin serbest zamanlarında tercih ettikleri dinlenme, kitap, dergi ve gazete okuma, müzik dinleme, TV veya video izleme, çarşı-pazar gezme ve alışveriş yapma, spor yapma ve spor yarışmaları izleme, sosyal ve kültürel faaliyetlere katılma, komşu veya akraba ziyaretlerine gitme, arkadaşları ile gezme, kafeteryaya gitme, ava gitme ve internette vakit geçirme sıklıklarının sosyo-ekonomik durumlarına göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık göstermediği tespit edilmiştir (p>0.05).Buna karşılık öğrencilerin serbest zamanlarında sinema ve tiyatroya gitme, aile ile vakit geçirme ve hobileri (sevdiği işlerle) ile ilgilenme düzeylerinin sosyo-ekonomik özelliklerine göre istatistiksel olarak anlamlı farklılık gösterdiği tespit edilmiştir (p>0.05). Elde edilen bulgulara göre sosyo-ekonomik durumu yüksek olan öğrencilerin serbest zamanlarında sinema ve tiyatroya gitme, aile ile vakit geçirme ve hobileri (sevdiği işlerle) ile ilgilenme düzeylerinin sosyo-ekonomik durumu düşük olan öğrencilere kıyasla daha fazla olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sonuç olarak, ortaokul öğrencilerinde sosyo-ekonomik özellikler serbest zaman tercihlerini düşük düzeyde de olsa etkilediği söylenebilir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ SAĞLIKLI YAŞAM BİÇİMİ DAVRANIŞLARININ BELİRLENMESİÖzet: <ÖZET Üniversite yaşamı bireylerin yaşamında önemli değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Üniversite eğitimi mesleki eğitimin yanı sıra kişilik gelişiminde, bireysel yaşamda ve sağlık davranışlarında da değişimlere neden olmaktadır. Gençlik dönemine rastlayan üniversite yıllarında öğrenciler, alıştıkları aile ortamından ayrılmaları, dış etkilere açık hale gelmeleri ve kendi özgür seçimlerini belirgin biçimde yapıyor olmaları nedeniyle sağlıklarını olumsuz yönde etkileyecek yaşam biçimi geliştirebilir. Gençlerin bu yaşam biçimini üniversite öğrenimi sonrasına taşımaları da olasıdır. Toplumların sağlık düzeyi, toplumda sağlıklı bireylerin çoğunlukta olması ile ölçülür. Günümüz sağlık anlayışı; birey, aile ve toplumun sağlığını koruyan, sürdüren ve geliştiren sağlık merkezli bakım yaklaşımını öngörmektedir. Bu anlayış; bireyin iyilik halini koruyacak, sürdürecek ve geliştirecek davranışlar kazanması ve kendi sağlığı ile ilgili doğru kararlar almasını sağlamak üzerine dayandırılmıştır. Bu araştırma, sınıf öğretmenliği öğrencilerinin sağlıklı yaşam biçimi davranışlarının belirlenmesi amacıyla tanımlayıcı olarak gerçekleştirildi. Araştırmanın evrenini; 2015-2016 eğitim öğretim yılı bahar yarı yılında Muğla’da Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinin ,Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünde okuyan öğrenciler , örneklemi ise bu öğrencilerden basit rastgele örneklem seçim yöntemiyle seçilen 150 öğrenci oluşturdu. Verilerin toplanmasında,BOZHÜYÜK(2010) tarafından geçerlik ve güvenirlik çalışması yapılmış,52 sorudan ve 4lü likert tipinden oluşan,alfa değeri yeterli düzeyde olan Sağlıklı Yaşam Biçimi Davranışları Ölçeği (SYBDÖ) kullanıldı. Veriler bilgisayar ortamında yüzdelik, Anova ve student t testi kullanılarak değerlendirildi. Elde edilen bulgular literatür çerçevesinde yorumlanarak önerilerde bulunulmuştur. SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BEDEN EĞİTİMİ DERSİNİN ÖĞRETİMİNDE KARŞILAŞTIKLARI GÜÇLÜKLERE İLİŞKİN GÖRÜŞLERİÖzet: <Eğitimin genel amacı bireyleri istendik davranışlara göre yetiştirmektir. Okulda verilen eğitim ile bireylerin beden, zihin, ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı bir şekilde gelişmiş bir kişiliğe ve karaktere sahip olması amaçlanır. Beden eğitimi dersi de insanın fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini amaç edinen ve genel eğitimin tamamlayıcısı ve ayrılmaz bir parçası olarak görülen bilinçli ve planlı faaliyetler ile amaçlanan hedefi gerçekleştirmeye yönelik etkinliklerden oluşur. Bu nedenle Beden Eğitimi dersinin ilkokul programlarında yeterince yer alması ve etkin bir şekilde işlenmesi oldukça önemlidir. Okullarda spor alanı ve spor sahasının bulunması veya okul bahçesinin dersin işlenişine uygun olması Beden Eğitimi öğretim programının etkili bir şekilde gerçekleştirilmesine yardımcı olacaktır. Aynı zamanda araç ve gereçlerin olması öğrenmeyi kolaylaştıracağı gibi bunların eksikliği de öğrenmeyi zorlaştıracak ve öğretmene güçlükler oluşturabilecektir. Beden Eğitimi dersinin kazanımlarının gerçekleşmesinde yapılacak tüm etkinlikler ve kullanılacak tüm araç ve gereçler öğretmenlerin rehberliğinde gerçekleşeceği için öğretmenin bilgi ve donanım bakımından yeterli düzeyde olması oldukça önemlidir. Atatürk’ün de dediği gibi “Bir Milletin Sporda Gösterdiği Azim Onun Geleceğini Yükseltir.” Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin Beden Eğitimi dersinin öğretiminde yaşadıkları güçlükleri belirlemektir. Araştırma durum çalışması olarak adlandırılabilecek nitel bir çalışmadır. Çalışmada Ordu ilinde görev yapan 12 sınıf öğretmeninin görüşlerine yer verilmiştir. Öğretmen görüşlerini belirlemek için yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme formunun hazırlanmasında literatür incelenmiş, uzman görüşüne başvurulmuş, form çalışma grubu dışında başka bir gruba uygulanarak anlaşılırlığı test edilmiştir. Sınıf öğretmenleri ile yapılan görüşmeler ses kayıt cihazına kaydedilerek iki farklı uzman tarafından analiz edilmiştir. Uzmanlar görüşmelerden elde edilen verileri birbirlerinden bağımsız kodlamışlardır. Uzmanların kodlamalarının tutarlı olduğu sonucuna varılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin Beden Eğitimi ve öğretiminde karşılaştıkları güçlükler alan yazın ışığında tartışılmıştır. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLERİNİN ENGELLİ ÖĞRENCİLER AÇISINDAN OYUN VE FİZİKİ ETKİNLİKLER DERSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİÖzet: <Ülkelerin hızla gelişen ve değişen yaşamıyla çocuklar ister istemez yeri geldiği zaman bir takım olumsuz olgularla karşı karşıya kalmaktadırlar. Çocukların bu yaş dönemlerinde oyun kavramı önem kazanmaktadır. Genellikle toplumdan soyutlanmış olarak yaşayan ve öz bakımlarında yetersiz kalan engelli çocuklar için kapsamlı bir eğitim verilmesi önem taşımaktadır. Engelli olmak bir anlamda yaşamın tümünü engelle birlikte yaşamaktır. Engelli ebeveyne ve öğretmene çok büyük görevler düşmektedir. Bu gelişmelerin etkisi altında çocuk temel eğitiminde önemli bir yeri olan oyun ve fiziki etkinlikler dersi özel ihtiyaçları olan çocukların eğitiminde de oldukça etkili ve önemli hale gelmiştir. Bu derslerde yer alan etkinliklerin; normal çocukların gelişiminin yanında engelli çocukların gelişiminde ve kendini topluma kabul ettirmesinde olumlu yararlar sağlamaktadır. Bu çalışma, sınıf öğretmenlerinin engelli öğrenciler açısından oyun ve fiziki etkinlikler dersine yönelik görüşlerini tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan mülakat yöntemi kullanılarak, Gaziantep ilinde Milli Eğitim Bakanlığına bağlı resmi okullarda görev yapan 20 öğretmenden elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Sonuç olarak, öğretmenlerin çoğunluğunun derslerde engelli öğrencilerin eğitimine yönelik olarak kullanılan araç-gereçlere ulaşma konusunda bir takım problemlerle karşılaştıkları, engellilere yönelik olarak daha önce herhangi bir eğitim almadıklarını ve bundan dolayı yapılan etkinliklerin verimsiz geçtiği sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca çalışmaya katılan öğretmenler oyun ve fiziki etkinlikler dersinin engellilere dönük olarak, daha etkili ve verimli olabilmesi için; ders araç-gereçlerinin temini konusunda okullara destek olunması, fiziki ve çevre şartlarının giderilmesi, engelliler için özel oyun alanlarının açılması, dersin daha verimli hale getirilmesi için bu derse beden eğitimi öğretmenlerinin ya da özel eğitim uzmanlarının girmesi, sınıf öğretmenlerinin konuyla alakalı hizmeti içi eğitim kursları alması, engellilere yönelik yapılan etkinliklerin çeşitlendirilmesi ve engellilere yönelik olarak oyun kitaplarının müfredatta olması gerektiği yönünde görüş belirtmişlerdir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OYUN VE FİZİKSEL ETKİNLİKLER DERSİ İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ VE BU DERSTEN BEKLENTİLERİÖzet: <Bu araştırma ile, 2012 -2013 Eğitim-Öğretim yılından itibaren uygulanmaya başlayan Oyun ve Fizikî Etkinlikler dersinin verimliliğini arttırmaya yönelik, öğretmen görüşleri ve bu dersten beklentilerinin neler olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini, 2014-2015 Eğitim-Öğretim Yılı Güz Döneminde Denizli’de farklı imkanlara sahip ilkokullarda görev yapan gönüllü on bir sınıf öğretmeni oluşturmuştur. Araştırma verilerine, araştırmaya katılan öğretmenlere sorulan yarı yapılandırılmış sorulara verilen cevaplar ses kaydı yapılarak elde edilmiştir. Elde edilen ses kaydındaki cümleler değiştirilmeden word belgesi olarak yazılmıştır. Daha sonra içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. İçerik analizinde temelde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli kavramlar ve temalar çerçevesinde bir araya getirmek ve bunları okuyucunun anlayabileceği bir biçimde düzenleyerek yorumlamaktır. Bulguları; Öğretmenlerin, Oyun Ve Fiziki Etkinlikler Dersi Öğretim Programının kazanımları ve etkinlikleri ile ilgili bilgilerinin yetersiz olduğu öğretmen görüşlerinden belirlenmiştir. Okul bahçelerinin alan olarak yetersiz olduğu, Oyun Ve Fiziki Etkinlikler Dersinde diğer derslere yer verildiği yine öğretmen görüşlerinden anlaşılmıştır. Sınıf öğretmenlerinin bu dersten beklentileri; spor salonlarının yapılması, oyun ve fizikî etkinlikler dersine ilişkin araç-gereç ve malzemenin sağlanması, ilkokul 1-4 sınıflara sınıf öğretmeni yerine bu derse beden eğitimi ve oyun öğretimi branş öğretmenlerinin girmesi, bu derse sınıf öğretmenlerinin girmeye devam etmesi durumunda ise öğretmenlerin bu derse yönelik seminer ve hizmet içi eğitim kursları ile iyi bir eğitimden geçirilmesi, öğretmenlerin bu dersten beklentileri arasındadır. Üç yıldır uygulanmakta olan Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersinin kazanımlarına uygun olarak işlenmediği, alt yapı hazırlanmadan böyle bir dersin uygulanmaya başlandığı ve halen derse yönelik araç- gereç eksikliğinin devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLERİNİN OYUNLA ÖĞRETİM HAKKINDAKİ GÖRÜŞLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİÖzet: <Oyunun bireylerin gelişimi üzerinde büyük önemi bulunmaktadır. Çocuklar, oyun ile öğrendikleri tüm bilgi ve becerilerini günlük yaşamında uygulayarak yaşantısına yön verirler. Çocuk çevresini oyun ile tanır ve akranlarıyla olan ilişkilerini böylece devam ettirir. Böylece bir takım ihtiyaçlarını oyunla giderme yoluna gider. Bu çalışma, Sınıf öğretmenlerinin oyunla öğretim hakkındaki görüşlerini değerlendirmek amacıyla yapılmıştır. Araştırmada sınıf öğretmenlerinin oyunla öğretim hakkındaki genel düşünceleri, oyun ile öğretim yapıp yapmadıkları, oyunun öğrenme üzerindeki etkileri, öğretimde kullanmış oldukları oyun çeşitleri, oyununun okuma alışkanlığı kazandırmadaki etkileri ve öğretmenlerin oyunla öğretim hakkındaki önerilerinin neler olduğu belirlenmeye çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan mülakat yöntemi kullanılarak Gaziantep il sınırları içerisindeki ilkokullarda görevli 50 sınıf öğretmeninden elde edilen veriler, içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Araştırma grubu, çoğunlukla diğer derslerin de oyunla öğretilmesi yönünde görüş bildirmişlerdir. Ayrıca çalışmaya katılan sınıf öğretmenleri, programın yeniden düzenlenmesi, hizmet içi eğitim kurslarının verilmesi, ders araç-gereci temin edilmesi, fiziki şartların sağlanması, etkinliklerin öğretime uygun olması, oyunla ilgili ders materyallerinin verilmesi biçiminde temalarının ön planda tutulması gerektiği yönünde görüş belirtmişlerdir. Sonuç olarak araştırmaya katılan sınıf öğretmenleri oyunun çocukların gelişimi üzerinde önemli etkileri olduğunu belirtirken, oyunun derste öğrencilerin verimini arttırdığını, öğrenmenin hızlı ve kolay olduğunu ve oyunun çocukların derse karşı ilgisini arttırdığını ve tüm derslerde oyunla öğretim tekniğini kullandığı yönünde görüş ifade etmişlerdir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ADAYLARININ FİZİKSEL AKTİVİTE DÜZEYLERİÖzet: <Günümüzde insanlar kilo vermenin veya sağlıklı olmanın yollarını fiziksel aktivitelerin dışındaki alanlarda aramaktadır. Halbuki düzenli fiziksel aktivitenin günlük yaşantıda alışkanlık haline getirilip hayat boyu devam ettirilmesi öncelikle birey, sonra da toplum sağlığı açısından son derece önemli bir konudur. Son yıllarda yapılan araştırmalar, gelişen teknoloji ile birlikte bireylerin fiziksel aktivite düzeyinin azaldığına ve buna bağlı olarak obezite, diabet, kalp ve dolaşım sistemi rahatsızlıkları gibi pek çok hastalığın arttığına işaret etmektedir. Bunlara ek olarak, sağlıksız beslenme ilköğretim düzeyinde bile tehlikeli boyutlara ulaştığından, ilgili kurumlar dünya genelinde fast food ve snack denilen çabuk ve ayakta yenilen besinleri ve bisküvi, cips gibi atıştırma ürünlerini okullarda yasaklamaya başlamıştır. Yapılan araştırma sonuçları çocukluk ve ergenlik yıllarında yapılan yüksek düzeyde fiziksel aktivite ile yetişkinlikteki aktivite düzeyi arasında olumlu bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Fiziksel aktivite alışkanlığı nasıl sonraki yıllara taşınıyorsa, sedanter yaşam tarzı da çocuklukta benimsendiğinde, yetişkinlikte de kendini göstermektedir. Bundan dolayı, düzenli fiziksel aktivite biçimleri gösteremeyen çocukların, yetişkinliklerinde de sedanter bireyler olma riski taşıyacakları bir gerçektir. Dünya ile birlikte ülkemizde de konuya ilişkin projeler geliştirilmekte ve fiziksel aktivitenin önemi vurgulanarak yaygınlaştırılmasına gayret edilmektedir. İlkokullar ve ortaokullar haftalık ders çizelgesinde Oyun ve Fiziki Etkinlikler dersine ilk 3 sınıfta 5 ders saati ayrılması da konuya ilişkin hassasiyetin göstergelerindendir. Sürecin başarılı olması sınıf öğretmenlerinin derse ilişkin donanımları ve gereken önemin verilmesi ile doğrudan bağlantılıdır. Bülent Ecevit Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı öğretmen adayları ile gerçekleştirilecek çalışmanın amacı Sınıf öğretmeni adaylarının fiziksel aktivite düzeylerini belirlemektir. Öğretmen adaylarına sorulacak açık uçlu sorulara verilen cevaplarda belirtilen aktivitelerin MET değerleri bulunarak harcadıkları kalori hesaplanarak ile fiziksel aktivite durumları belirlenecek ve konuya ilişkin öneriler getirilecektir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLİĞİ EĞİTİMİ ANABİLİM DALI ÖĞRENCİLERİNİN “SPORA” YÖNELİK TUTUMLARININ DEĞİŞİK FAKTÖRLERCE BELİRLENMESİÖzet: <Bu araştırmanın amacı, sınıf öğretmenliği eğitimi öğretmen adaylarının “Spora” yönelik tutumlarını belirlemede; sınıf, cinsiyet, geçmişte spor yapma, spor yapmadılarsa nedeni, düzenli olarak spor yapma, sporla ilgilenme durumları ve ailede spor yanların olmasının etkisini bu değişkenler açısından belirlemektir. Araştırmanının evrenini 2015-2016 akademik yılında Necmettin Erbakan Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Eğitimi Anabilim Dalı’nda öğrenim gören sınıf öğretmeni adayları oluşmaktadır. Araştırmanın örneklemini ise, yukarıda belirtilen Üniversitenin ilgili bölümünde öğrenim gören öğrencilerden seçkisiz olmayan amaç örnekleme metodu ile belirlenen 380 öğretmen adayından oluşturmuştur. Bu çalışmada, ilgili literatür taranmış ve uzman görüşü alınarak araştırmacı tarafından geliştirilmiş olan “Sınıf Öğretmeni Adaylarının Spora Yönelik Tutum Ölçeği” (SÖASYTÖ) kullanılmıştır. Bu araştırmada, kişisel bilgilere yönelik 7, Spora yönelik tutumlarını belirmek için 27, toplamda 34 sorudan oluşan likert tipi anket uygulanmıştır. Sınıf öğretmeni adaylarının “Spora” yönelik tutumlarını değişik faktörlerce belirleme ölçeğinin güvenirlik katsayısı (Cronbach alpha) .92 olarak bulunmuştur.. Ölçek faktör analizine tabi tutulduğunda KMO katsayısı 0.92, Bartlett Testi 4694,420 olarak hesaplanmış ve bu sonuç 0,000 düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Buradan hareketle ölçeğin güvenirliğinin oldukça yüksek olduğu görülmektedir. Sınıf öğretmenliği eğitimi öğretmen adaylarının “Spora” yönelik tutumlarında, cinsiyete göre spor tutumuna yönelik bağımsız grup t-testi incelendiğinde sınıf öğretmeni adaylarının cinsiyete bağlı olarak spora yönelik tutumlarına bakıldığında kadınların lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark olduğu anlaşılmaktadır. Sınıf düzeyine göre spora yönelik tutumların tek yönlü varyans analizi incelendiğinde, sınıf öğretmeni adaylarının spora yönelik tutumları ile okudukları sınıf düzeyleri arasındaki farkı belirlemek amacıyla yapılan varyans analizi sonucunda, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu farklılığın kaynağını belirlemek amacıyla yapılan Tukey Testi sonucunda, birinci sınıf öğrencilerinin tutumları, ikinci sınıf öğrencilerinin tutumlarına göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Sınıf öğretmenliği eğitimi öğretmen adaylarının geçmişte spor yapmaya göre spora yönelik tutumların tek yönlü varyans analizi incelendiğinde, sınıf öğretmeni adaylarının spora yönelik tutumları ile geçmişte spor yapma durumları arasındaki farkı belirlemek amacıyla yapılan varyans analizi sonucunda, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur. Bu farklılığın kaynağını belirlemek amacıyla yapılan Tukey Testi sonucunda, geçmişte hiç spor yapmayan öğrencilerin tutumları bazen ara sıra ve her zaman yapan öğrencilerin tutumlarına göre daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Spor yapmama, düzenli olarak spor yapma, sporla ilgilenme durumlarına göre, ailenin spor yapma durumlarına göre, spora yönelik tutumların tek yönlü varyans analizi incelendiğinde sınıf öğretmenliği eğitimi öğretmen adaylarının spora yönelik tutumları arasındaki farkı belirlemek amacıyla yapılan varyans analizi sonucunda, istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştır. Sözlü bildiri SOCİAL AND EMOTİONAL LEARNİNG SKİLLS OF 10-12 YEARS OLDS CHİLDREN İN RELATİON TO THEİR LEVEL OF SPORT COURAGEÖzet: <Abstract Objective/Purpose: There is limited research about social-emotional learning skills and sport courage of children in relation to their sport participation and a number of individual variables such as, gender, age, body mass index, education, reasons of exercise and sport participation. Therefore, the purpose of this study was to examine; “social and emotional learning skills of 10-12 years olds children in relation to their level of sport courage and individual variables”. Method: Data were collected from 10-12 years old children (377 children; M=10.73 ± 0.73, 169 male, 200 female and 8 unstated) taking physical education and sport classes at state schools in İzmir/Turkey. Children were given the “Revised Version of Sport Courage Scale for Children-RSCS 28” and the adapted Turkish version of the “Social and Emotional Learning Scale-SELS” along with an individual information form. RSCS-28 comprises 5 factors (Mastery, Determination, Assertiveness, Venturesome and Self-Sacrifice Behavior) with good psychometrics results including validity and reliability scores. Results of the Confirmatory Factor Analyses (CFA) indicated good results for RSCS-28 (χ2 (340) = 511.55, p < .01, CFI = .94, TLI = .94, RMSEA = .03, SRMR = .04) and Croanbach Reliability Coefficient of the RSCS-28 range between .0.68 and 0.76 (Mastery 0.76, Determination 0.75, Assertiveness 0.71, Venturesome 0.75 and Sacrificial Behavior 0.68). Results of language equivalency of the Turkish adapted version of the SELS showed that the correlations between Turkish and English items were ranging from .72 to .95. Confirmatory Factor Analysis of the Turkish adapted version of the SELS demonstrated that the three-dimensional model (Task Articulation, Peer Relationships and Self-Regulation) was well fit (RMSEA=.049, NFI=.96, CFI=.98, IFI=.98, RFI=.95, GFI=.92, AGFI=.90). The internal consistency coefficient of the scale was .90. Also the three-week interval test-retest reliability coefficient of the scale was .71. Collected data was analyzed by Pearson Correlations, Normality Tests, One-Way ANOVA, Kruskal-Wallis, Mann-Whitney U and t-tests. Results: Results indicated that; a) children with higher points of Mastery have also significantly higher points of the SELS factors; Task Articulation, Peer Relationships and Self-Regulation than children with lower points of Mastery, b) children with higher points of, Determination have also significantly higher points of the SELS factors; Task Articulation, Peer Relationships and Self-Regulation than children with lower points of Determination, c) children with higher points of Assertiveness have also significantly higher points of the Task Articulation than children with lower points of Assertiveness, d) there was no significance between Venturesome and any factor of the SELS, e) children with higher points of Sacrifice Behavior have also significantly higher points of the Task Articulation than children with lower points of Sacrifice Behavior. Conclusion: Results indicate that SELS related to RSCS-28 seems to be positively correlated and statistically significant with the most factors especially Mastery (all the factors), Determination (all the factors), Assertiveness (just Task Articulation), Sacrifice Behavior (just task articulation) and Total RSCS-28. Future research could concentrate on the sport courage education of children in relation to their social emotional learning skills including various individual and social variables. Bu alanda şu anda kabulü kesinleşmiş bildiri yer almıyor.
ATTITUDES TOWARDS MOBILE LEARNING OF THE FACULTY OF EDUCATION AND THE FACULTY OF TOURISM STUDENTSÖzet: <ABSTRACT: Mobile devices are an important representative of technological tools and the Internet development together. The importance of these devices which are called mobile due to their portability and which have shrunken hardware despite their improved processing power is increasing everyday life. The field of education is one of the areas where mobile devices are used. In this study, students’ attitudes towards mobile technology in education have been investigated. In this context, 450 students from the faculties of education and tourism have been reached in 2014-2015 academic year. Students’ attitudes towards mobile learning are analyzed in terms of different variables based on these two faculties, using Mobile Learning Attitude Scale. Research results indicated that the faculty of education students have more positive attitude towards mobile learning compared to the faculty of tourism students. According to the results, controlling faculty variable, although attitudes are not differentiate in terms of gender, grade level, graduated high school and the presence of internet connection at living place; attitudes towards mobile learning are differentiate in terms of owing mobile device/computer . ÖZET: Mobil cihazlar, teknolojik araçların ve internetin birlikte gelişiminin önemli bir temsilcisi konumundadır. Artan işlem gücüne karşın donanımsal olarak küçülen ve taşınabilirliği nedeniyle mobil olarak adlandırılan bu cihazların hayatta her geçen gün önemi artmaktadır. Eğitim alanı da mobil cihazların kullanıldığı alanlardan biridir. Bu araştırmada da eğitim alanında mobil teknolojilere yönelik öğrenci tutumları araştırılmıştır. Bu kapsamda 2014-2015 eğitim öğretim yılında eğitim fakültesi ve turizm fakültesi öğrencilerinden toplam 450 öğrenciye ulaşılmıştır. Eğitim ve Turizm Fakültesi öğrencilerine araştırmacıların araştırma alt amaçları doğrultusunda geliştirdiği demografik veri anketi ve Çelik (2013)’in geliştirmiş olduğu “M-Öğrenme Tutum Ölçeği” veri toplamak için yöneltilmiştir. Ölçekteki sorular 5’ li likert tip olarak geliştirilmiştir. Çelik (2013) tarafından ölçeğin yapı geçerliğini test etmek amacıyla yapılan faktör analizleri sonucunda 21 ölçek maddesinin 4 faktörde toplandığı ve ölçeğin toplam varyansın % 51,116’sını açıkladığı ve güvenirlik için hesaplanan Cronbach Alpha değerinin .881 olduğu ifade edilmiştir. Bu iki fakülte temel alınarak ve Mobil Öğrenmeye Yönelik Tutum Ölçeği kullanılarak öğrencilerin mobil öğrenmeye yönelik tutumları farklı değişkenler açısından incelenmiştir. Araştırma sonucunda eğitim fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin Turizm fakültesinde öğrenim gören öğrencilere oranla daha fazla mobil öğrenmeye yönelik olumlu tutuma sahip oldukları, fakülte kontrol altında tutulmak kaydıyla cinsiyet, öğrenim görülen sınıf, mezun olunan lise türü ve kalınan yerde internete sahip olma durumlarına göre tutumlar farklılaşmazken kendine ait mobil cihaz/bilgisayar olma durumuna göre ise mobil öğrenmeye yönelik tutumun farklılaştığı sonucuna ulaşılmıştır. BİLGİ TEKNOLOJİLERİNİN İŞ ORTAMINDAKİ ETKİLERİ VE ÖRGÜTSEL İLETİŞİM SÜRECİ: EĞİTİM KURUMLARI ÖRNEĞİÖzet: <Yirmi birinci yüzyılda teknoloji ve iletişim alanındaki gelişmeler, bilgiye ulaşmayı ve bilgiyi kullanmayı kolaylaştırmıştır. Günümüzün hızla dönüşen, rekabetçi ortamında organizasyonlar, bilgi teknolojilerindeki yenilikleri yakından takip etmek ve bu yeni bilgi teknolojilerini örgütlerinde kullanmak durumundadırlar. Bilgi teknolojileri, örgütün misyonunu gerçekleştirirken gerekli olan bilgi kaynaklarının yönetimidir. Bilgisayar ve iletişim teknolojileri ile örgütün bilgi ve iletişim süreçlerindeki her türlü verinin toplanması, işlenmesi, saklanması ve dağıtılmasını sağlayan teknolojilere bilgi teknolojileri adı verilmektedir. Özellikle son yıllarda bireylere ve örgütlere ulaşan bilgi yoğunluğu nedeniyle bilgi teknolojilerinin kullanımında da artış gözlenmektedir. Bilgi teknolojileri ile bilgi etkin bir biçimde kullanılır. Organizasyonlarda bilgi teknolojilerinin kullanılması, örgütte yapısal değişikliklere, iş fonksiyonları ve çalışanların yeniden yapılandırılmasına yol açabilmekte ve iletişim süreci üzerinde de bir takım etkiler yaratabilmektedir. Bu nedenle organizasyonlarda bilgi teknolojileri kullanımından kaynaklanan etkilerin belirlenmesi gereklidir. Bilgi iletişim teknolojileri alanındaki hızlı gelişmelerin etkileri sadece yeni iş alanlarının yaratılmasıyla sınırlı kalmayıp, hizmet sektörü olan eğitim kurumlarında da etkin kullanıma bağlı olarak gözlenmeye başlanmıştır. Özellikle eğitim örgütlerindeki her türlü faaliyeti takip etmek, bilgiyi denetmemek, koordinasyon ve yürütmek amaçlı bilgi iletişim teknolojileri kullanılmaktadır. Bilgi iletişim teknolojilerinden internetin ‘interaktif’ iletişim ile bilgiyi tek taraflı aktarmaksızın hedef kitlenin taleplerine göre yönlenen bir bilgi akışı söz konusu olmaktadır. Bu yeni interaktif iletişim biçimi ile bireyler karşılıklı etkileşim sürecine girmektedir. Bilgi iletişim teknolojileri ile eğitim kurumları yönetimleri, kurum içi ve dışı etkili iletişim ortamı oluşturarak kurumsal farklılık yaratarak ve iş ortamı oluşturarak verimliliklerini de arttırmaktadırlar. Bu çalışma bilişim ile iletişim alanlarındaki araçların ve teknolojilerin birlikte kullanılmasının ortaya konulması bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı, bilgi teknolojilerinin iş ortamındaki etkilerini ve örgütsel iletişim sürecindeki önemini eğitim kurumları üzerinden inceleyerek, literatüre bağlı teorik bir değerlendirme ortaya koymaktır. Ayrıca çalışma sonunda bir takım öneriler sunularak, örgütsel verimlilik ve etkinliğin arttırılması umulmaktadır. Sözlü bildiri DİJİTAL ÇAĞIN GEREKTİRDİĞİ E-BECERİLER VE E- YETERLİLİKLERİN KAZANDIRILMASINDA SINIF ÖĞRETMENLERİNİN GÖRÜŞLERİÖzet: <Eğitim teknolojileri alanında yapılan dünya çapındaki en kapsamlı çalışma olan FATİH projesi her ne kadar proje olarak isimlendirilmiş olsa da esasında önemli bir dönüşüm değişim hareketidir. Çağın en önemli icadı olan internetle bilgiye sınırsız ulaşabilme imkânını sağlayan insanlık, internet ve bilişim teknolojilerinin getirdiği fırsatlardan ve risklerden ister istemez nasiplenecektir. Ülkeler BİT’in getireceği riskleri şimdiden görerek gerekli tedbirleri alırlarken; BIT’in oluşturmaya başladığı ekonomik imkânlarından nasiplenmek adına gençlerin eğitim ve öğretim ortamlarında bu imkânları sağlayarak yaşayacakları çağda en önemli unsur olacak dijital okuryazarlık becerisini kazandırmış olacaktır. Gelecekte çeşitli iş olanakların ve bunlar için de becerilere sahip olunması gerektiği muhakkaktır. Toplumsal hayatımızda okulun ve öğretmenin misyonu dijital dönüşümün yaşandığı günümüzde de değişmemiştir. Okulun bu hayati becerileri ve yeterlilikleri bünyesindeki öğrencilerine kazandırılması beklentisi olacaktır. Okullarda daha ilk sınıflardan itibaren öğrencilerin karşısına dijital dönüşümün gerekçesini anlamış öğretmenlerin çıkmasıyla birlikte bu yeterlilik ve becerilere de sahip olarak yetişmiş olmaları esas olmalıdır. Öğretmenlerin yakın tarihte daha da üstlerinde ir baskı olarak görebilecekleri dönüşüm taleplerine bakış açılarının ve tutumlarının ne olduğunu anlayabilmek üzere İstanbul, Rize, Denizli ve Muğla illerindeki rastlantısal olarak seçilen sınıf öğretmenleriyle yapılan görüşmeler sonucunda aşağıdaki sorulara cevap aranmıştır? Dijital Dönüşüm kavramı sizde ne çağrıştırıyor? Kendinizi dijital dönüşümü gerçekleştirecek yeterlilikte bir sınıf öğretmeni olarak görüyor musunuz? E-beceriler ve e-yeterlilikler sizce neler olabilir? Ülkemizde dijital dönüşüm gerçekleştirilebilir mi? Daha hızlı sonuca varabilmek için önerileriniz neler olabilir? EĞİTİM FAKÜLTESİNDE GÖREV YAPAN AKADEMİSYENLERİN İNTERNET BAĞIMLILIĞI DURUMLARININ İNCELENMESİÖzet: <Bu çalışmanın amacı, eğitim fakültelerinde görev yapan akademisyenlerin internet bağımlılık durumlarının incelenmesidir. Bu amaçla çalışmada internet bağımlılığının cinsiyet, akademik unvan, yaş, kıdem ve aylık gelir düzeyine göre değişkenlik gösterip göstermediği incelenmeye çalışılmıştır. Çalışmada tarama (survey) modeli kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapan 76 akademisyen oluşturmaktadır. Evrenin tamamı ulaşılabilir olduğundan örneklem seçimine gidilmemiş tüm akademisyenlere ulaşılmaya çalışılmıştır. Araştırma 2014- 2015 eğitim- öğretim yılında Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapan 46 akademisyen ile yürütülmüştür. Veri toplama aracı olarak Günüç ve Kayri tarafından geliştirilmiş olan “İnternet Bağımlılık Ölçeği” kullanılmıştır. Elde edilen veriler SPSS 15.0 paket programı kullanılarak analiz edilmiştir. Araştırmanın bağımlı değişkeni olan akademisyenlerin internet bağımlılığı puanları ile araştırmanın bağımsız değişkeni olan cinsiyet değişkeni arasındaki ilişkinin belirlenmesi için t testi (One Sample T Test), akademik unvan, yaş, kıdem ve aylık gelir düzeyi değişkenleri ile arasındaki ilişkinin belirlenmesi için de f testi (One Way Anova) kullanılmıştır. Verilerin incelenmesi sonucunda Kafkas Üniversitesi Eğitim Fakültesinde görev yapan akademisyenlerin internet bağımlılık puanlarının düşük düzeyde olduğu bulunmuştur. İnternet bağımlık puanları cinsiyet değişkenine göre farklılaşma gösterirken, akademik unvan, yaş, kıdem ve aylık gelir değişkenlerine göre farklılık göstermediği görülmüştür. Cinsiyet değişkenine göre erkek akademisyenler, kadın akademisyenlere göre daha fazla internet bağımlılığına sahip oldukları sonucuna ulaşılmıştır. Sözlü bildiri İLKOKUL İKİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN BAKIŞ AÇISIYLA TABLET BİLGİSAYARLARÖzet: <Günümüz öğrencileri dijital doğan, net nesli ve yeni milenyum öğrencileri olarak adlandırılmaktadır. İsimlendirilmeler farklı olsa da öğrencilerin düşüncelerini, davranışlarını ve eylemlerini şekillendiren dijital ortamda dünyaya geldikleri ve teknolojiyi daha önceki nesillere göre daha etkin kullandıkları kabul edilmektedir. Günümüz öğretmenleri ise dijital göçmen olarak isimlendirmektedir. Dijital göçmen konumundaki öğretmenler yeni teknolojileri öğrencileri kadar etkin kullanamamaktadır. Bu nedenle öğretmenlerin ve öğrencilerin teknoloji kabulü ve okul içinde ve dışında teknoloji kullanımlarına ilişkin kabulleri ve tutumları oldukça farklılık göstermektedir. Bu bağlamda, günümüz öğrencilerinin yaşamlarında önemli bir yer tutan tablet bilgisayarları nasıl kullandıklarının ve nasıl algıladıklarının belirlenmesi, eğitimde tablet bilgisayarların kullanımı için önemlidir. Bu çalışmanın amacı, ilkokul ikinci sınıf öğrencilerinin tablet bilgisayar kullanım durumlarını belirlemek ve tablet bilgisayarlara ilişkin algılarını metaforlar aracılığıyla ortaya çıkarmaktır. Araştırma nitel araştırma desenlerinden fenomenoloji deseni ile yürütülmüştür. Katılımcılar amaçlı örnekleme yöntemlerinden ölçüt örnekleme ile belirlenmiştir. Araştırmaya Muğla İlinde bulunan bir ilkokulun ikinci sınıfında öğrenim gören 63 öğrenci katılmıştır. Öğrencilerin tablet bilgisayar kullanım durumlarının belirlenmesi için araştırmacılar tarafından bir form geliştirilmiştir. Formunun son bölümünde öğrencilerin tablet bilgisayarlara ilişkin metaforlarını belirleyebilmek amacıyla “Tablet bilgisayar ………………….. benzer, çünkü …………………” sorusuna yer verilmiştir. Verilerin analizinde betimsel istatistikler ve içerik analizi kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, velilerin büyük bir çoğunluğunun öğrencilerin tablet kullanımına sınırlama getirdiği; kullanım izninin daha çok hafta sonu 30 dakika ve 1 saat ile sınırlandırıldığı görülmüştür. Öğrencilerin tablet bilgisayarları en çok oyun oynamak en az müzik dinlemek ve fotoğraf çekmek amacıyla kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmada ayrıca öğrenciler tarafından 25 metafor geliştirildiği ve bu metaforların kullanım amacına uygunluk, şekil ve özellik benzerliği olmak üzere iki tema altında toplandığı tespit edilmiştir. Sözlü bildiri İLKOKUL ÖĞRENCİLERİNE KODLAMA ÖĞRETİMİNİN HAYAT BİLGİSİ DERSİNE KATKISI: BİR META-ANALİZ ÇALIŞMASIÖzet: <21. yüzyıl çocuklarına kazandırılmak istenen becerilerden biri teknolojiyi etkin şekilde kullanmaktır. Teknolojinin her alanda etkin olarak ön plana çıkması, eğitim anlayışını da etkilemiş ve öğrenme modellerine yeni bakış açıları getirilmesine yol açmıştır. Bu bakış açılarının son zamanların en çok üzerinde durulan kavramlarından biri de kodlama eğitimidir. Kod, bilgisayarların yapacağı işlemi belirten programlama dili komutlarıdır. Hedeflenen kodlama eğitimi de, erken yaşta çocuklara kod yazımı ile ilgili temel becerilerin kazandırılmasıdır. Günümüz eğitim algısında artık oldukça gerekli görülen teknoloji eğitiminin, eğitim sürecinde teknolojiyi kullanmaktan da öte; onu üretme ve farklı alanlarda geliştirmenin önemine vurgu yapılmaktadır. Ayrıca ülkeler arası rekabete kadar giden, ilerde ihtiyaç duyulacak bilişim sektörü çalışanları yetiştirmenin, kodlama eğitiminin en önemli amaçları arasında görülen bir yatırım politikası olduğu ifade edilmektedir. Araştırmanın genel amacı; kodlama eğitimi hakkında yapılan çalışmalarda saptanan bulguların güçlü ve zayıf yönlerini ortaya çıkarmaktır. Çalışmanın yöntemini meta-analiz tekniği oluşturmaktadır. Araştırma yapılırken konuyla ilgili tez, makale, röportaj, söyleşi, mektup ve haber kaynakları taranmıştır. Bulgulardan hareketle; kodlama eğitiminin öğrencilerin üst bilişsel becerilerini geliştirmelerine katkısı olduğu yorumlanmıştır. Elde edilen veriler, bilgisayar destekli eğitimin öğrencilerin diğer derslere olan tutumunda olumlu katkılar sağladığına işaret etmiştir. 2012’de yürürlüğe giren Bilişim Teknolojileri ve Yazılım programının ilkokul düzeyine de uyarlanarak ilkokulda kodlama öğretiminin hayata geçirilmesinin olumlu olacağı öngörülmüştür. Sözlü bildiri İLKOKUL YÖNETİCİLERİNİN AKILLI TELEFON UYGULAMASI DENEYİMLERİÖzet: <Günümüzde teknoloji hızla ilerlemekte ve sürekli özellik bakımından gelişmektedir. Geçmişte iri ve hantal olan bilgisayarlar da giderek küçülmekte ve hızları da artmaktadır. Hatta geçmişte yalnızca iletişim için kullanılan telefonlar da gerek işlev gerek kullanım bakımından değişim ve gelişim geçirerek bilgisayarlaşmışlardır. Günümüzde cep telefonları donanım ve yazılım olarak eski cep telefonlarından çok daha farklı bir konumdadır. Günümüzün cep telefonları kazandıkları bilgisayar özellikleri ile akıllı telefon olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Akıllı telefonlar yalnızca donanım değil, aynı zamanda işletim sistemi vb. gibi yazılımsal özellikleri de barındırmaktadır. Akıllı telefonlarda aynı zamanda, uygulama adı verilen programlar da kurmak olasıdır. Bu amaçla, akıllı telefonlarda yer alan işletim sistemlerinde kurulabilecek uygulamaların yer aldığı uygulama marketleri de bulunmaktadır. Kullanıcılar doğrudan telefonları üzerinden bu uygulamalara erişebilmekte, uygulamaları inceleyip gereksinimlerine göre süzebilmekte ve istediklerini telefonlarına kolaylıkla kurarak kullanabilmektedir. Dolayısıyla akıllı telefon uygulamaları ile birçok kişiye ulaşmak oldukça hızlı ve etkili olabilmektedir. Bu çalışmanın amacı, ilkokul yöneticilerinin akıllı telefon deneyimlerini incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, okul yöneticilerinin oldukça gereksinim duyduğu yönerge, kanun, tüzük, yönetmelik ve genelge gibi bilgilerin yer aldığı, içerisinde arama yapılabilen ve bu bilgilere gereksinim duyulduğunda kolaylıkla ulaşılabilen bir Android uygulaması geliştirilmiştir. Sonrasında, bu Android uygulaması Giresun ili merkezinde belirlenmiş olan ilkokullarda görev yapan okul yöneticilerine tanıtılmış ve kullanıma açık hale getirilmiştir. 2015-2016 Öğretim yılında, 1 aylık bir kullanım sonrasında, ilkokul yöneticileri ile görüşme yapılarak onların akıllı telefon kullanım deneyimleri incelenmiştir. Araştırma nitel bir araştırmadır. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde, betimsel analiz tekniği kullanılmıştır. Görüşme verilerinin analizinde nitel veri analiz programı olan NVivo programından yararlanılmıştır. Araştırmanın bulguları araştırma amaçlarına uygun bir biçimde, sistematik bir yapıda sunulmuş ve önerilerde bulunulmuştur. Sözlü bildiri MORPA KAMPÜSÜN ÖĞRENME/ÖĞRETME ORTAMINA YÖNELİK ETKİLERİNİN İNCELENMESİÖzet: <Bu araştırmada sınıf öğretmenlerinin görüşleri doğrultusunda Morpa Kampüsün öğrenme/öğretme ortamına yönelik etkinlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada elde edilen verilerin toplanması, analizi ve yorumlanmasında nitel araştırma yönteminden yararlanılmıştır. Araştırma, Ankara ili merkez ilköğretim okullarında görev yapan sınıf öğretmenleri ile yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubu gönüllük esasına göre kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre seçilen 16 Morpa Kampüs kullanan öğretmen oluşturmaktadır. Katılımcıların Morpa Kampüs ile ilgili görüşlerini almak amacıyla açık uçlu yarı yapılandırılmış görüşme soruları hazırlanmış ve uygulanmıştır. Toplanan veriler içerik analizi ve betimsel analiz tekniği ile analiz edilmiştir. Kayıt altına alınan veriler düz metin hâline getirilmiş ve metin hâlindeki veriler matrise yerleştirilmiştir. Matris üzerindeki veriler kodlanmış ve bilgilerin tekrar edilme sıklığına bakılmıştır. Buna göre düzenlenen bulgular frekans ve yüzde tabloları şeklinde verilmiştir. Araştırmaya göre Morpa Kampüsün Milli Eğitim Bakanlığının temel kazanımlarıyla uyumlu olduğu, tema ve konu sıralamasının örtüştüğü ve konuların aşamalılık ilkesine uygun olduğu, görsel ve işitsel olması konuların akılda kalıcılığını kolaylaştırdığı görülmektedir. Konuları yüzeysel anlatması ve derinlemesine bilgi vermemesi ve araştırmaya katkısının yetersizliği dezavantaj olarak belirtilirken, dersin içeriğini zenginleştirmesi, çocukların anlayacağı bir dil kullanması ve anlaşılır olması avantaj olarak ifade edilmektedir. Öğrencilerin ilgisini çektiği, motivasyonu ve katılımı artırdığı, dersleri eğlenceli hale getirdiği, zor kazanımların öğretilmesinde öğretmenlere katkı sağladığı belirtilmektedir.Ayrıca dersleri pekiştirme imkanı sunduğu, oyun, bulmaca ve deney gibi etkinliklerle derse katkı sunduğu görülmektedir. Sözlü bildiri MUĞLA SITKI KOÇMAN ÜNİVERSİTESİ SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ EĞİTİMDE TEKNOLOJİ KULLANIMINA İLİŞKİN TUTUMLARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİÖzet: <Günümüzde teknoloji kullanımı zorunluluk haline gelmiştir. Teknolojik gelişmeler kurumların işleyişini etkilemektedir. Bilginin artık geleneksel öğretim yöntemleri ile aktarılması ve ezberlenmesi söz konusu değildir. Ezbere dayalı bilgi ile yüklenmiş bireyler yetiştirmek yerine, özgür, yaratıcı, bilimsel düşünen, olayları sorgulayan, sorunların farkına vararak çözüm üretebilen, karar verme yetisine sahip, bilgi üreten ve öz güveni yüksek bireyler yetiştirilmesi gerekmektedir. Günümüzde bütün dünyada iletişim teknolojisinin ilerlemesine paralel olarak,eğitim bilimlerinde de yeni arayışlar içine girilmiştir. Son öğretim programlarında özellikle vurgu yapılan yapılandırmacı sistemde teknolojinin önemini daha iyi görmekteyiz. Bu çalışmanın amacını ilköğretim sınıf öğretmenliği bölümü öğrencilerinin belirli değişkenlere göre teknolojik araç ve gereç kullanımına karşı tutumları belirlemektedir. Çalışma kapsamında, sınıf öğretmenliği programına devam eden 3. sınıf öğrencilerinin eğitim öğretimde teknolojik araç ve gereç kullanımına karşı tutumlarının ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda şu araştırma sorusuna yanıt aranmıştır. -Öğrencilerin belirlenen değişkenlere göre teknolojik araç ve gereç kullanımına ilişkin tutumlarında bir farklılık var mı? Çalışma 2015-2016 öğretim yılı güz döneminde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi sınıf öğretmenliği bölümü 3.sınıf öğrencileri üzerinde yürütülmüştür. Araştırmada Yavuz (2005) tarafından geliştirilen 5 faktörden ve 19 maddeden oluşan Teknoloji Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Öğrencilerin eğitimde belirlenen cinsiyet,sınıf ve yaş değişkenlerine göre teknolojik araç ve gereç kullanmalarındaki tutumlarının ne yönde etkilendiği belirlenmeye çalışılmıştır. ÖĞRETMEN ADAYLARININ ALGILANAN BİLGİSAYAR YETERLİLİKLERİ İLE PROBLEM ÇÖZME BECERİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN İNCELENMESİÖzet: <Şüphesiz ki bilgisayarlar, şimdiye kadar var olan teknolojik araç gereçlerin içerisinde bilgi çağını başlatan en önemli makinelerden biridir. Bilgisayar ve diğer teknolojik araçlar, zengin öğrenme ortamları oluşturma, öğrencilerin farklı öğrenme stillerine cevap verme, öğrenilenlerin transfer edilmesi, üst düzey düşünmeyi destekleme, öğrencileri gerçek yaşam problemleriyle karşılaştırma olanağı sunma ve yaşam boyu öğrenmeyi destekleme bakımından oldukça önemli bir role sahiptirler. Özellikle de mini bilgisayarlar, günümüzde bilgisayar kullanımının her alanda yaygınlaşmasını kolaylaştırmıştır. Baş döndürücü bir hızla meydana gelen teknolojik gelişmeler, bireyleri sürekli değişimlere uyum sağlamaya zorlamakta, bireylerin yeni problemlerle karşılaşmasına neden olmakta ve bunları etkili bir şekilde aşmalarını zorunlu kılmaktadır. Problem çözme, yetenekleri gelişmiş bir birey, bilgiyi etkili kullanabilmekte ve karşılaştığı problemleri daha kolay bir şekilde çözebilmektedir. Bilindiği üzere günümüzde öğretmen adayları, geleceğin eğitimcileri olarak yüksek öğretim kurumlarında modern eğitim teknolojileriyle eğitim-öğretim görmektedirler. Bilgi teknolojilerinin, bireylerin karşılaştığı problemlerin çözümü noktasında, yardımcı bir faktör olması beklenmektedir. Bu araştırmanın temel amacı, öğretmen adaylarının problem çözme becerileri ile algılanan bilgisayar yeterlilikleri arasındaki ilişkinin incelenmesidir. Bu araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modelinin kullanıldığı betimsel bir çalışmadır. Araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 eğitim öğretim yılında, Muş Alparslan Üniversitesi Eğitim Fakültesinde farklı bölümlerde öğrenim gören son sınıf öğrencilerinden toplam 150 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Problem Çözme Envanteri ve Algılanan Bilgisayar Yeterlilik Ölçeği kullanılmıştır. Ölçeklerden elde edilen veriler Statistical Packages for the Social Sciences (SPSS) 17 programına girilerek analiz edilmiştir. Verilerin analizinde frekans, yüzde, ortalama, bağımsız örneklem t-testi ve tek yönlü varyans analizi kullanılmıştır. İki ölçekten elde edilen sonuçlar arasındaki korelasyon incelenerek yorumlanmıştır. Araştırmanın sonucunda, öğretmen adaylarının problem çözme becerileri ile algılanan bilgisayar yeterlilikleri arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Sözlü bildiri ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNE YÖNELİK TUTUMLARININ BELİRLENMESİÖzet: <Bu çalışmanın amacı hayatın her alanında yaygın olarak kullanılan teknolojinin eğitim-öğretim ortamlarında kullanımına öncülük edecek olan öğretmen adaylarının bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik tutumlarının incelenmesidir. Bu çalışmada betimsel tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada uygun örnekleme yöntemi kullanılmış olup Dumlupınar Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nde öğrenim gören 173 4. sınıf öğrencisi araştırmaya katılmıştır. Verilerin toplanması için Karaoğlan, Çavaş, Çavaş ve Kışla (2007) tarafından geliştirilen bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik tutum ölçeği kullanılmıştır. Veriler SPSS 19 programında betimsel analiz, bağımsız örneklemler için t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA) yardımıyla çözümlenmiştir. Araştırma sonuçları incelendiğinde öğretmen adaylarının bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik tutumlarında öğrenim gördükleri alanlara göre anlamlı farklılıklar tespit edilmiştir. Buna göre Türkçe öğretmenliği bölümünde okuyan öğretmen adayları ile sınıf, okul öncesi ve sosyal bilgiler bölümünde okuyan öğretmen adayları arasında, BİT’in öğrenme öğretme üzerindeki etkisi alt boyutunda anlamlı farklılıklar olduğu ve Türkçe bölümünde okuyan öğrencilerin bu boyuttaki maddelere daha az katıldıkları tespit edilmiştir. Bununla birlikte BİT’in sınırlılıkları alt boyutunda Türkçe öğretmen adayları ile sınıf ve sosyal bilgiler öğretmen adayları arasında anlamlı fark olduğu ve bu farkın Türkçe öğrencileri aleyhine olduğu belirlenmiştir. Ayrıca öğretmen adaylarının BİT kullanımı alt boyutunda da anlamlı fark tespit edilmiş ve bu farkın Türkçe öğretmen adayları ile okul öncesi ve sosyal bilgiler öğretmen adayları arasında Türkçe öğrencileri aleyhine olduğu görülmüştür. Bununla birlikte öğretmen adaylarının bilgisayarı kullanma sıklıkları incelendiğinde BİT’in öğrenme öğretme üzerindeki etkisi alt boyutundaki tutumları ve öğretmen adaylarının BİT kullanımı alt boyutundaki tutumları arasında nadiren kullananlar ve sıklıkla kullananlar arasında anlamlı farklılıklar olduğu, her iki boyutta da sıklıkla kullananlar lehine olduğu tespit edilmiştir. İlgili sonuçlara bakıldığında bilgisayar kullanım süresi değişkeninin BİT in sınırlılıkları alt boyutu ile ilgili tutumlarında farklılaştığı görülmektedir. Bu anlamlı farkın bilgisayarı 5 yıldan az kullanan öğretmen adayları ile bilgisayarı 5-10 yıl ve 10 yıldan fazla zamandır kullanan öğretmen adaylarının arasında, bilgisayarı 5 yıldan az kullanan öğretmen adaylarının aleyhine olduğu saptanmıştır. Sözlü bildiri ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİM TEKNOLOJİLERİNİ KULLANMA YETERLİLİKLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİÖzet: <21. yüzyıl gelişmeler, öğrencilerin bilgisayar, internet, video, CD ve cep telefonu gibi teknolojik araçları kullanmalarına sebep olmuştur. Bu araçları kullanan öğrencilere karşı, teknolojiyi kullanamayan öğretmenlerin önemli güçlüklerle karşılaşmaları kaçınılmazdır. Bu yüzden öğretmen adayları teknoloji kullanma bilgi ve becerisine sahip olmalıdır. Bu araştırmanın amacı; öğretmen adaylarının eğitim teknolojilerini kullanma yeterliliklerine yönelik görüşlerinin incelenmesidir. Bu araştırma nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeline göre tasarlanarak; öğretmen adaylarının eğitim teknolojilerini kullanma yeterliliklerine yönelik görüşleri cinsiyet, sınıf düzeyi, öğrenim gördüğü bölüm açısından farklılık taşıyıp taşımadığı incelenmiştir. Tarama modeli, geçmişte ya da halen var olan bir durumu hala var olduğu şekliyle betimlemeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın evrenini 2015-2016 eğitim- öğretim yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi’nde 3 ve 4. Sınıfta öğrenim gören öğretmen adayları ile yürütülmüştür. Örneklemini ise; ilköğretim matematik, fen bilgisi, sınıf, sosyal bilgiler, okul öncesi, Türkçe öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim gören öğretmen adayları oluşturmaktadır. Araştırmaya katılanların seçiminde kolay ulaşılabilirlik ilkesi esas alınmıştır. Anketin oluşturulma aşamasında araştırmacı tarafından literatür taraması yapılarak 35 maddelik madde havuzu oluşturulmuştur. Bu maddeler uzman görüşüne sunulmuş ve uygun olmayan 5 madde anketten çıkartılmıştır. Geriye kalan 30 madde uygulamada kullanılmıştır. Veriler bilgisayar ortamında SPSS.20 paket programı kullanılarak betimsel istatistiklerden yüzde ve frekans, ortalama ile analiz edilmiştir. Elde edilen veriler tablolaştırılarak sunulmuştur. Sonuçlar ilgili literatür çerçevesinde tartışılmış ve bu doğrultuda önerilerde bulunulmuştur. Sözlü bildiri ÖĞRETMEN ADAYLARININ SOSYAL AĞLARI EĞİTSEL AMAÇLI KULLANIMIÖzet: <Bu gün dünyanın en hızlı gelişen teknolojilerinden birisi internet teknolojileridir. Özellikle de ‘’web 2’’ olarak adlandırılan sosyal ağların kullanımı gün geçtikçe artmakta ve toplumları dahi önemli ölçüde etkilemektedir. Sosyal ağlar sadece kullanıcıları için anlık mesajlaşma değil aynı zamanda görsel, işitsel açıdan da pek çok veriye ulaşma imkânı sağlamaktadır. Kullanıcılar bu ağlar üzerinden istedikleri metinleri, fotoğrafları, videoları, müzikleri paylaşabilmekte hatta bunlar hakkında kişilerin görüşlerini alabilmektedirler. Veya her hangi bir konu hakkında tartışma platformları oluşturabilmekte, bir konu hakkında hızlı bir şekilde örgütlenebilmektedirler. Aynı zamanda bireyler sosyal medyayı eğitim amaçlı da kullanmaktadırlar. Bu çalışmanın amacı öğretmen adaylarının sosyal ağları eğitsel amaçlı kullanımını incelemektir. Araştırma, nicel araştırma yöntemlerinden tarama modeli deseniyle oluşturulmuştur. Araştırmada çok sayıda elemandan oluşan bir evrende, evren hakkında genel bir yargıya varmak amacıyla tarama modeli kullanılmıştır. Araştırmanın amacı doğrultusunda çalışma evreninin seçiminde söz konusu evrenden veri toplama kolaylığı ölçütü dikkate alınmıştır. Çalışma evrenini, 2015-2016 akademik güz yarıyılı içinde Bartın Üniversitesi, Gazi Üniversitesi ve Aksaray Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sosyal Bilgiler, Matematik ve Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında okuyan 214 öğretmen adayı oluşturmuştur. Çalışmada veri toplamak amacıyla ‘Kişisel Bilgi Formu’ ve Mazman (2009 ) tarafından geliştirilen ‘Facebook Eğitsel Kullanım Amacı Ölçeği’ kullanılmıştır. Ölçeğin uygulanmasından önce ölçek maddeleri ile ilgili uzman görüşleri alınmıştır ve ön inceleme yapılmıştır. Sonuç olarak ölçeğin uygulama için uygun olduğu belirlenmiştir. Elde edilen verilerin analizinde istatistiksel analiz yöntemi olarak SPSS 22 paket programı kullanılacaktır. Çalışma henüz devam eden bir çalışma olduğundan araştırmanın bulgularına tam metinde yer verilecektir. ÖĞRETMENLERİN VE ÖĞRETMEN ADAYLARININ İNTERNET BAĞIMLILIK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİ(MUĞLA İLİ ÖRNEĞİÖzet: <21. yüzyılda teknolojik ve toplumsal olgular önemli bir gelişme gösterdi. Değişen teknolojik ve toplumsal gelişmeler de insanların yaşayış biçimlerini, barınma, beslenme ve alışkanlıklarını etkiledi. Teknolojinin bir ürünü olarak da bilgisayar ve internetin yaygınlaşması ve hayatımıza entegre süreci sonucunda insanların interneti bilinçsiz kullanımı ortaya çıktı. İnternet bağımlılığı ise; internetle ilgili aşırı zihinsel uğraş, internet kullanımını sınırlayamama bulgularıyla öne çıkan; işlevselliği bozan bir bozukluk olarak tanımlanmaktadır. Araştırmanın yapılma amacı öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının internet bağımlılık düzeylerinin belirlenmesi ve çeşitli değişkenler açısında farklılaşıp farklılaşmadığını ortaya koymaktır. Araştırma 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesinde öğrenim gören 125 öğretmen adayı ve Muğla ilinde bir özel okulda görev yapan 15 sınıf öğretmeni ile yürütülmüştür. Araştırma nicel araştırma yaklaşımı çerçevesinde tarama modeline uygun olarak yürütülmüştür. Örneklem grubu oluşturulurken ölçüt örnekleme ve uygun örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada veri toplama aracı olarak 4 boyuttan oluşan 35 maddelik ‘İnternet Bağımlılığı Ölçeği’ ve 13 sorudan oluşan öğretmen adaylarının kişisel bilgileri hakkında bilgi edinebilmek için ‘Kişisel Bilgi Formu’ kullanılmıştır. Kişisel bilgi formunun içerisinde öğretmenlerin ve öğretmen adaylarının kişisel bilgileri ve teknolojik ürünlerin kullanım alışkanlıkları, süreleri ve eğitim öğretim sürecine dahil etmelerine yönelik sorulardan oluşmaktadır. Elde edilen veriler SPSS 21 programına aktarılarak analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucunda öğrencilerin ekonomik durumu, internet kullanım süreleri, barınma çeşitliliği, yaş, sınıf ve cinsiyet yönünden karşılaştırılmıştır. ORTAÖĞRETİM OKUL YÖNETİCİLERİNİN BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANMA YETERLİK DÜZEYLERİNİN BELİRLENMESİÖzet: <Bilişim teknolojilerinin, hızla yaygınlaşması ile eğitim kurumları da bu teknolojiden faydalanmaya başlamıştır. Okullarda bilişim teknolojilerinin kullanımının yaygınlaşması nedeni ile okul yöneticilerinin bu teknolojiyi etkin bir biçimde kullanması beklenmektedir. Bu araştırma ile ortaöğretim okul yöneticilerin bilişim teknolojilerini kullanma konusundaki yeterlik düzeylerini ortaya çıkartmayı amaçlamaktadır. Bu araştırmada Uşak ili genelinde görev yapan ortaöğretim okul yöneticilerin, bilişim teknolojileri kullanım yeterlikleri ortaya konacaktır. Araştırmada, nicel yöntemlerden genel tarama modeli ve teknik olarak da ölçek tekniği kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak kullanılan ölçeğin ilk bölümünde, birinci araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi anketi kullanılmıştır. Bu ankette okul yöneticilerine demografik bilgilerden oluşan soruların cevaplanması istenmiştir.Ölçeğin ikinci bölümünde, Deniz ve Algan (2007) tarafından hazırlanan 34 sorudan ve 4 alt boyuttan oluşan Eğitimde Bilgi Teknolojileri Kullanımı Öz-Yeterliği Öğretmen Değerlendirme Formu yer almaktadır. Ortaöğretim okul yöneticilerinin bilişim teknolojilerini kullanma yeterlik düzeylerini araştırmak için yapılan anket puanlanarak bilgisayara girişi yapılmıştır. Daha sonra elde edilen verilerin istatistiksel çözümlemeleri, bilgisayar ortamında gerçekleştirilmiştir. Bu aşamada, araştırma grubunu oluşturan yöneticilerin demografik özelliklerini betimleyici frekans ve yüzde dağılımları çıkarılmıştır. Ortaöğretim okul yöneticilerinin bilişim teknolojilerini kullanma yeterlik düzeyleri ile ilgili anketlerdeki ifadelere verilen cevapların frekans ve yüzde dağılımları bulunmuştur. Ortaöğretim okul yöneticilerinin bilişim teknolojilerini kullanma yeterlik düzeyleri ile ilgi ifadelere verdikleri cevapların demografik özelliklerle ilişkisini araştırmaya yönelik istatistiksel analizler yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre; ortaöğretim okul yöneticilerinin bilişim teknolojileri kullanım yeterlikleri yaş, mezuniyet (eğitim), mesleki kıdem, yöneticilikteki kıdem ve bilişim teknolojileri eğitimi değişkenlerine göre farklılık göstermektedir Sözlü bildiri ORTAOKUL ÖĞRENCİLERİNİN BİLGİSAYAR OYUN BAĞIMLILIK DÜZEYLERİ İLE İLETİŞİM BECERİLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİÖzet: <Bu araştırmanın amacı, ortaokul öğrencilerinin bilgisayar oyun bağımlılık düzeyleri ile iletişim becerileri arasındaki ilişkiyi belirlemektir. Araştırmanın örneklemini Denizli merkez ortaokullarında 5, 6 ve 7. sınıfta öğrenim gören 678 öğrenci oluşturmaktadır. Araştırma verilerini toplamak için Çocuklar İçin Bilgisayar Oyun Bağımlılığı Ölçeği (Horzum, Ayas ve Balta 2008), İletişim Becerileri Değerlendirme Ölçeği (İBDÖ) ve Sosyo-Ekonomik Düzey Ölçeği (SEDÖ; Bacanlı, 1997) kullanılmıştır. Araştırma, var olan durumu tespit etmeye yönelik olduğundan ‘tarama’ modellerinden “ilişkisel tarama modeli”ndedir. Verilerin analizinde ortalama, Kruskal Wallis, Mann-Whitney U testi, korelasyon analizi kullanılmıştır. Araştırmada; araştırmaya katılan ortaokul öğrencilerinin %16’sının risksiz, %67’sinin riskli, %17’sinin de bağımlı düzeyde oyun bağımlısı oldukları bulunmuştur. Ortaokul öğrencilerinin cinsiyet, SED değişkenine göre oyun bağımlılık toplam puanı arasında anlamlı fark bulunmuş, yaş, sınıf, bilgisayara ve internet bağlantısına sahip olup olmama değişkenlerine göre anlamlı fark bulunamamıştır. Ortaokul öğrencilerinin bilgisayar oyun bağımlılık toplam puanı ve oyunu bırakamama, oyunu hayatla ilişkilendirme, oyundan dolayı görevi aksatma ve oyunu başka etkinliklere tercih etme alt boyutlarında; erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre ortalama puanlarının daha yüksek olduğu bulunmuştur. Ortaokul öğrencilerinin SED’e göre bilgisayar oyun bağımlılığı düzeyleri, oyunu hayatla ilişkilendirme, oyundan dolayı görevi aksatma, oyunu başka etkinliklere tercih alt boyutlarındaki puanları arasında anlamlı bir fark bulunmuştur. Düşük ve orta SED’dengelen öğrencilerin yüksek SED’deki öğrencilere göre bilgisayar oyun bağımlılık düzeyleri daha yüksektir. Ortaokul öğrencilerinin yaş, sınıf ve internet bağlantısına sahip olup olmama değişkenlerine göre bilgisayar oyun bağımlılık düzeyi ortalamaları arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Ortaokul öğrencilerinin cinsiyet,yaş, sınıf ve SED değişkenine göre iletişim beceri düzeyleri arasında anlamlı fark bulunmuştur. Araştırmada kız öğrencilerin erkek öğrencilere göre daha yüksek iletişim becerisine sahip oldukları görülmektedir. Yaş değişkenine göre 11 yaşındaki öğrenciler 13 yaşındaki öğrencilerden, 12 yaşındaki öğrenciler 13 yaşındaki öğrencilerden iletişim beceri düzeyleri daha yüksektir.Sınıf düzeyine göre, 5. sınıf öğrencileri 7. sınıf öğrencilerinden, 6. sınıf öğrencileri 7. sınıf öğrencilerinden daha yüksek iletişim becerisi puanına sahiptir. Ortaokul öğrencilerinin düşük SED’de olan öğrenciler ile orta SED’de olan öğrencilerde orta SED lehine; düşük SED’de olan öğrenciler ile yüksek SED’de olan öğrencilerde yüksek SED’de olan öğrenciler lehine, orta SED’de olan öğrenciler ile yüksek SED’de olan öğrenciler arasında yüksek SED’de olan öğrenciler lehine anlamlı farklılık belirlenmiştir. Bilgisayar oyun bağımlılık düzeyi ile iletişim becerileri arasında negatif yönlü ve düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Aynı ilişki oyun bağımlılık düzeyinin alt boyutlarından olan Oyundan Dolayı Görevi Aksatma, Oyunu Başka Etkinliklere Tercih Etme alt boyutlarında da gözlenmektedir. Oyunu Bırakamama, Oyunu Hayatla İlişkilendirme alt boyutları ile iletişim becerisi arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Araştırma sonucunda ortaokul öğrencileri bilgisayar oyunu bağımlılık düzeyi açısından riskli grupta yer aldığı görülmüştür. Bilgisayar oyun bağımlılığı ile sosyoekonomik düzey (SED) ve cinsiyet arasında anlamlı bir farklılık olduğu; yaş, sınıf düzeyi, bilgisayarı olma ve internet bağlantısına sahip olma bakımından anlamlı bir farklılık olmadığı bulunmuştur. Ortaokul öğrencilerinin iletişim beceri düzeylerinin ise yüksek olduğu; iletişim becerileri ile cinsiyet, yaş, sınıf düzeyi ve SED arasında anlamlı bir farklılık olduğu bulunmuştur. Bilgisayar oyun bağımlılığı ile iletişim becerileri arasındaki negatif yönlü ve düşük düzeyde anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. 1.Bu çalışma, Pamukkale Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi tarafından 2012EĞBE002 nolu Yüksek Lisans tez projesi olarak desteklenmiştir. Sözlü bildiri SEMPOZYUM WEBSİTESİ YÖNETİM PANELİÖzet: <Türkiye’de ve dünyada gerçekleştirilmekte olan eğitsel sempozyumlar farklı kurum ve kuruluşlar tarafından düzenlenmekte ve organize edilmektedir. Bu sempozyumlarda kullanıcılarla etkileşime geçmek ve bildirilerin gönderilmesi, düzenlenmesi, güncellenmesi ya da silinmesi gibi süreçler için farklı yollar izlenmektedir. Bu izlenen yollardan biri sempozyum bildirilerinin gönderilmesi ve diğer süreçleri için eposta vb. yolları tercih etmeleridir. Eposta sistemi ile bildirilerin yollandığı sempozyum etkinlikleri, kişi sayısı ve bildiri sayısının artması doğrultusunda giderek kontrolü zorlaşmakta ve işgücü de artmaktadır. Ayrıca, sempozyumu organize eden kişiler bu bildirileri bulma, düzenleme ya da tasnif etme gibi boyutlarda zorlanabilmektedir. Bu bağlamda, sempozyum katılımcılarının bildirilerini kolaylıkla yükleyebilecekleri, gerektiğinde silebilecekleri ya da güncelleyebilecekleri sempozyum websitesi yönetim panelinin kullanılması bir gereksinim haline gelmiştir. Bu çalışmanın amacı, Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi tarafından düzenlenen 15. Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Eğitimi Sempozyumu (USOS 2016) bağlamında gerçekleştirilmiş olan sempozyum websitesi yönetim panelinin tanıtılmasıdır. Sempozyum yönetim panelinin oluşturulmasında, PHP programlama dili ve MySQL veritabanı yönetim sisteminin kullanılmıştır. Yönetim paneli, açık kaynak kodlu ve ücretsiz bir CSS framework olan Bootstrap ile ücretsiz yönetim paneli teması olan AdminLTE altyapısı üzerine kurulmuştur. Yönetim panelinin genelinde kullanım kolaylığı için sayfayı yeniden yüklemeye gerek kalmadan sayfada değişiklikler yapmayı sağlayan AJAX kullanılmıştır. Sempozyum yönetim paneli kullanarak sempozyum katılımcıları bildiri yükleme, güncelleme ve silme gibi işlemlerini kolaylıkla yapabilmekte, bildirilerinin hakem süreci vb. hangi aşamada olduklarını görebilmektedir. Bunun yanı sıra, sempozyumu düzenleyen kişiler yönetim paneli üzerinden yüklenmiş olan bildirilerin toplam ne kadar olduğunu, hangi alanlara ne kadar bildiri yüklendiğini ve bu alanlardaki bildirileri görebilmektedir. Ayrıca kaydolan katılımcıları kolaylıkla görmek, harf, kayıt tarihi ya da gönderdikleri bildiri sayısı gibi özelliklere göre sıralamak da olanaklıdır. Son olarak, yönetim paneli üzerinden editör ve hakem ataması yapmak, bildirilere arzu edildiği kadar hakem atayarak süreci kolaylıkla yönetmek gibi özellikler de yer almaktadır. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ DİJİTAL TEKNOLOJİLERİ KULLANMA DURUMLARININ İNCELENMESİÖzet: <Gelişen teknoloji ile dijital okuryazarlık hayatın kaçınılmaz bir parçası olmuştur. Bilgi internet ortamlarında sunulmakta, bireyler tek tuşla bilgiye ulaşabilmektedir. Elde edilen bilgilerin sınıflandırılması, bütünleştirilmesi ve yeni bilgilerin üretilmesi için dijital okuryazarlık becerileri ihmal edilmemelidir. Dijital okuryazarlık becerisi, farklı teknolojileri doğru kullanabilme, internet ortamlarında doğru bilgiye ulaşma ve eğitim öğretim sürecinde dijital teknolojileri etkili bir şekilde kullanabilme becerisidir. Bireyler özellikle de öğretmenler, dijital teknolojileri amacına uygun olarak etkili bir şekilde kullanabilmelidir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının dijital teknolojileri kullanma durumlarını incelemek olarak belirlenmiştir. Araştırma, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır. Bu araştırma ile sınıf öğretmeni adaylarının dijital teknolojileri kullanma durumları incelendiğinden, betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Çünkü tarama modeli, geçmişte ya da o anda var olan bir durumu var olduğu şekliyle betimleyen, tanımlamayı amaçlayan araştırma yaklaşımıdır. Araştırmaya konu olan her neyse onları değiştirme ve etkileme çabası yoktur bu modelde bilinmek istenen şey meydandadır. Amaç o şeyi doğru bir şekilde gözlemleyip belirleyebilmektir. Asıl amaç değiştirmeye kalkmadan gözlemektir (Karasar,1984,79). Araştırmanın çalışma grubunu Bartın Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği bölümünde öğrenim gören 164 sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacılar tarafından geliştirilen “Dijital Teknolojileri Kullanma Durumları Ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma verilerinin analizinde betimsel istatistik (frekans, yüzde, aritmetik ortalama) kullanılmış, çapraz tablolardan yararlanılmıştır. Dijital teknolojileri kullanma durumlarının sınıf seviyeleri ve cinsiyete göre farklılığını belirlemek için Ki-Kare testi yapılmıştır. Sonuç olarak sınıf öğretmeni adaylarının dijital teknolojileri kullanma durumları tablolar halinde sunulmuştur. SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ EĞİTİMDE TEKNOLOJİ KULLANIMINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİÖzet: <Günümüzde teknoloji ürünlerinin kullanımının yaygınlaşmasıyla beraber teknolojideki hızlı gelişmeler ve yenilikler nedeniyle bireylerin bu sürece uyum sağlaması zorunlu hale gelmiştir. Ülkeler, bu nedenle eğitim sistemlerini teknoloji ile ilişkilendirerek teknoloji okur- yazarı bireyler yetiştirmeyi hedeflemektedirler. Ülkemizde bu bağlamda ilkokul düzeyinden başlayarak okullarda teknolojik gelişmelere uygun dersler eğitim programlarına eklenmektedir. Ancak eğitimde ilerlenmesi için eğitim-öğretim faaliyetlerinde rehber görevinde olan öğretmenlerin, teknoloji bilgilerinin güncel olması ve bu bilgileri kullanabiliyor olmaları önem arz etmektedir. Geleceğin öğretmenleri olacak olan öğretmen adaylarının ise, bu döngüde en güncel bilgiye sahip oldukları düşünülmektedir. Bu bağlamda çalışmanın amacı eğitimin ilk kademesinde görev alacak olan sınıf öğretmeni adaylarının, öğretimde teknolojik araç-gereç kullanımına ilişkin görüşlerini ve bu görüşlere cinsiyet, sınıf düzeyi, günlük interneti kullanma süresi ve interneti kullanım amacı değişkenlerinin etkisini araştırmaktır. Çalışmanın örneklemini 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılı Bahar dönemi Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği programında öğrenim görmekte olan 1. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, 5 faktör ve 19 maddeden oluşan “Teknoloji Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının eğitimde teknoloji kullanımına yönelik görüşleri betimsel istatistik; cinsiyetin bu görüşlere olan etkisi bağımsız gruplar t-testi; internet kullanma sıklığı ve internet kullanma amacının görüşlere olan etkisi ise, tek yönlü varyans analizi (One-Way Anova) ile belirlenmiştir. Çalışma devam ettiğinden, elde edilen bulgular yorumlanarak çeşitli öneriler sunulacaktır. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ İNTERNET KULLANIMLARINA YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİÖzet: <İçinde bulunduğumuz çağ bilgi çağı olarak adlandırılmaktadır. Günümüzde ise bilgiyi hazırlamanın, bilgiye ulaşmanın en kolay yolu teknolojiyi kullanmaktan geçmektedir. Artık bilim deyince aklımıza teknoloji gelmektedir. Teknolojinin hızla gelişmesi, toplumları, yaşantıları, düşünceleri ve bunların yanında bilgiyi ve bilmenin yollarını da geliştirmektedir. Teknolojinin gelişmesiyle internet kullanımı doğmuştur, bununla birlikte insanlar ulaşmak istedikleri bilgiye tek tıkla ulaşır hale gelmişlerdir. Teknoloji ve internet eğitsel yönde kullanıldığında bireylere çok faydalı olabilirken, oyun, eğlence v.b amaçlarla kullanıldığında da bireyleri tembelliğe itmekte, çalışmaktan soyutlamakta, hatta aşırı derecede internet kullanan bireyleri asosyalliğe ve internet bağımlılığına sürüklemektedir. İnterneti doğru yönde kullanan bireylerde ise internet bu bireylerin hayatlarını olağanüstü derecede kolaylaştırmaktadır. Teknolojinin ve internetin böyle etkiler bıraktığı günümüzde; bu olumlu ve olumsuz gelişmelerden dolayı toplumun ihtiyacı olan birey tipleri de değişmekte bu da bireylerin yetişmesinde en önemli unsurlardan biri olan eğitimi etkilemektedir. İçinde bulunduğumuz çağda topluma fayda sağlayacak bireyleri yetiştirmek için eğitim-öğretim yapılan her yerde teknolojiyi ve interneti kullanmak zorunlu hale gelmiştir. Eğitim-öğretim gören bireylerin interneti bu yönde kullanmaları akademik başarıyı arttırmakta, bireyi okumaya itmekte, daha rahat öğrenme ortamı yaratmakta dolayısıyla öğrenme-öğretme sürecinin de verimliliğini arttırmaktadır. Bu doğrultuda yapılan çalışmanın amacı; Sınıf öğretmeni adaylarının internet kullanımına yönelik tutumlarının belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden olan betimsel analiz yöntemi kullanılmış, verilerin toplanmasında Tavşancıl ve Keser(2002) tarafından geliştirilen “İnternet Kullanımına Yönelik Tutum Ölçeği” ‘nden yararlanılmıştır. Araştırmada elde edilen veriler frekans ve yüzde bakımından analiz edilmiş, farklı değişkenlerin etkileri t testi kullanılarak saptanmıştır. Araştırma sonucu bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılmış ve sonuçlar yorumlanmıştır. SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ TEKNOLOJİK PEDAGOJİK İÇERİK BİLGİSİ YETERLİKLERİNİN VE ÖĞRETMEN ÖZYETERLİKLERİNİN İNCELENMESİÖzet: <Teknolojik pedagojik içerik bilgisi (TPİB) modeli, eğitimde etkin olarak teknolojinin nasıl kullanılacağını açıklayan bir modeldir. Teknoloji merkezli modellerin aksine pedagojiyi merkeze alan TPİB modeli, pek çok araştırmacının ilgi odağı haline gelmiş ve etkin teknoloji entegrasyonu süreci için tanımladığı öğretmen yeterlikleri ile öğretmen yetiştirmeye yönelik müfredat programlarının sorgulanmasına neden olmuştur. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmeni adaylarının teknolojik pedagojik içerik bilgisi (TPİB) yeterliklerini farklı değişkenler açısından incelemek ve son sınıf, sınıf öğretmeni adaylarının TPİB yeterlikleri ile öğretmen özyeterlikleri arasında bir ilişki olup olmadığını ortaya çıkarmaktır. Tarama modeline göre desenlenen araştırmanın çalışma grubunu 2015-2016 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Bölümünün birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü sınıflarında öğrenim gören 271 sınıf öğretmeni adayı oluşturmaktadır. Araştırma verileri “Teknopedagojik Eğitim Yeterlik Ölçeği” ve “Öğretmen Öz-yeterlik Ölçeği” aracılığı ile toplanmıştır. Veriler betimsel istatistikler, Mann-Whitney U testi, Kruskal-Wallis testi ve Pearson korelasyon katsayısı ile analiz edilmiştir. Elde edilen temel bulgular öğretmen adaylarının TPİB düzeylerinin yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir. Araştırmada sınıf öğretmeni adaylarının TPİB yeterlikleri ile cinsiyet ve akıllı telefona sahip olma değişkenleri arasında anlamlı fark bulunmazken; sınıf düzeyi, teknoloji yeterlik düzeyi, bilgisayar ve internet erişimine sahip olma değişkenleri arasında anlamlı bir fark olduğu görülmüştür. Sınıf öğretmeni adaylarının TPİB yeterlikleri ile öğretmen özyeterlikleri arasında ise orta düzeyde pozitif bir ilişki bulunmuştur. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BİLGİ VE İLETİŞİM TEKNOLOJİLERİNİN ENTEGRASYONUNA YÖNELİK TUTUMLARININ İNCELENMESİÖzet: <Dünya çapında birçok ülkede, 21.yüzyılın teknoloji çağındaki değişimlerine ayak uydurmak için her alanda yenilikler yapılmaktadır. Eğitim alanı da değişime ihtiyaç duyulan alanların en başında gelmektedir.Eğitim alanında teknolojinin kullanımı eğitimde teknoloji entegrasyonu olarak tanımlanır.Bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitim alanına entegrasyonu bilgi toplumunun temel esaslarından birisi olarak kabul edilir. Teknoloji entegrasyonunda birinci derecede değişimin temsilcileri olarak öğretmenler kabul edilmektedir (Demetriadis ve diğerleri,2003; Herzig,2004; Usluel,Mumcu,Demirarslan,2007). Bu yüzden teknoloji entegrasyonun sağlıklı bir şekilde yapılması, öğretmenlerin teknolojinin ders esnasında kullanılmasının faydalarına inanmasına, öğrencilerin öğrenme ihtiyaçlarına uygun materyal yazılımı seçmelerine, öğretimi teknoloji ile uyumlu bir şekilde planlamalarına, yeni öğretim metodları geliştirmelerine ve bunları yaparken karşılaşılabilecek herhangi bir sorun ile sınıf içerisinde otoritesini kaybetmeden çözüm üretebilmelerine bağlı olduğu vurgulanmıştır. (Becker,2001;Herzig,2004; Usluel,Mumcu,Demirarslan,2007). Bu araştırmanın amacı sınıf öğretmenlerinin bilgi ve iletişim teknolojilerinin entegrasyonuna yönelik tutumlarının belirlenmesidir. Araştırma nicel araştırma yöntemlerinden betimsel tarama modeline göre desenlenmiştir. Örneklemin belirlenmesinde ise uygun örnekleme yöntemi kullanılmış ve 184 öğretmen araştırmanın örneklemini oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin Entegrasyonuna Yönelik Tutum Ölçeğinin kullanılmıştır. Verilerin cinsiyet ve hizmet içi eğitimlere katılma durumları değişkenleri açısından karşılaştırılması amacıyla bağımsız örneklemler için t-testi, mesleki tecrübe ve bilgisayar kullanma süresi değişkenleri açısından karşılaştırılmasında ise tek yönlü varyans analizi teknikleri kullanılmıştır. Yapılan analizler sonucunda cinsiyet, bilgisayar kullanma süresi ve hizmet içi eğitimlere katılma değişkenleri ele alındığında katılımcıların bilgi ve iletişim teknolojilerine yönelik tutumlarında anlamlı farklılıklar olduğu tespit edilmiştir. SINIF ÖĞRETMENLİĞİ EĞİTİMİ SEMPOZYUMU KATILIMCI PROFİLLERİÖzet: <1994 yılından günümüze değin düzenli olarak gerçekleştirilen sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumları, ilk yıllarda olmasa da 2006 yılından itibaren her yıl yapılmaktadır. Sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumları büyük çoğunlukla ulusal boyutta yapılmasına karşın son yıllarda uluslararası katılımlı ya da uluslararası boyutlar kazandırılarak yapılmaya başlanmıştır. Sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumları, Türkiye’deki değişik üniversiteler tarafından organize edilmekte ve bu üniversiteler sempozyumları gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla her üniversite sınıf öğretmenliği sempozyumu için bir düzenleme kurulu ekibi oluşturmakta ve bu sempozyumlar o üniversitelerde ilk kez gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla, gerek sempozyuma hazırlık, gerek websitesi ya da teknik süreçler, gerek etkinliğin gerçekleştirilmesi gibi boyutlarda bazı zorluklar yaşanabilmektedir. Sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumu katılımcı profillerinin incelenmesinin, sınıf öğretmenliği eğitimi katılımcılarının özelliklerinin belirlenmesi, bu özelliklere göre sempozyumların zenginleştirilmesi ve daha sonraki sempozyumların katılımcılar boyutuna ışık tutarak kolaylık sağlayabilmesi bakımından önemlidir. Ayrıca, bu çalışmanın farklı alanlardaki sempozyumlar açısından da katkı sağlayacağı öngörülmektedir. Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmanın amacı, sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumu kullanıcı profillerinin belirlenmesidir. Sınıf öğretmenliği eğitimi sempozyumu kullanıcı profilleri, 15. Uluslararası Sınıf Öğretmenliği Eğitimi Sempozyumu’nun sempozyum websitesi sistemindeki verilerden elde edilmiştir. Bu veriler, kullanıcıların kişisel bilgilerinin gizliliği korunarak elde edilmiştir. Kullanıcı profilleri bağlamında; katılımcıların sempozyum sitesini tarih bazlı ziyaret yoğunluğu, hangi sempozyum içeriklerini tercih ettikleri, hangi içeriklerde daha çok zaman geçirdikleri, hangi tür işletim sistemi ve tarayıcı kullandıkları, en çok kullanılan ekran çözünürlükleri, en çok ziyaret gerçekleştiren ülkeler, katılımcıların ilk ve tekrar ziyaret oranları ve katılımcıların siteye ulaşma biçimleri gibi özellikler incelenmiştir. Bunların yanı sıra, katılımcıların hangi alanlara daha çok bildiri ile katılım sağladıkları, katılımcı bildirilerinin tek yazarlı ya da çok yazarlı olma oranları, kaydolan katılımcıların bildiri gönderme ve göndermeme oranları, katılımcıların hangi kurumlarda görev yaptıkları, katılımcıların hangi akademik unvan düzeylerinde oldukları gibi özellikler de araştırmaya dâhil edilmiştir. Araştırma verileri doküman analizi tekniği ile incelenmiş ve analiz edilmiştir. Elde edilen veriler araştırmanın amaçlarına uygun bir biçimde sunulmuş ve öneriler getirilmiştir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİMDE TEKNOLOJİ KULLANIMINA İLİŞKİN TUTUMLARININ ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLERE GÖRE İNCELENMESİÖzet: <21. yüzyılın öğretmenin taşıması gereken özelliklerden biri de teknolojik bilgi ve teknolojiyi kullanma becerisi olarak düşünülebilir çünkü çağımızda hem eğitim teknolojisi hem de eğitimde teknoloji kullanımı büyük ölçüde artmıştır. Bu nedenle eğitim veren öğretmenlerin de teknoloji ile yakından ilgilenmesi gerekir. Öğretmen öğrencilere yeni bilgiyi öğretirken teknolojiden yararlanması ile daha etkili bir eğitim vermiş olur. Ayrıca öğrencinin ne kadar fazla duyusuna hitap edilebilirse öğrenmenin o derece kalıcı olduğu araştırmalar tarafından ortaya konulmuş bir gerçektir. Teknoloji sayesinde öğretmen öğrencilerinin farklı duyularına hitap edecek ortamları daha kolay hazırlayabilir. Bu nedenle bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenliği adaylarının eğitimde teknoloji kullanımına yönelik tutumlarını belirlemek ve cinsiyet, sınıf ile teknoloji yeterlilik durumları açısından tutumlarının farklılık taşıyıp taşımadığını belirlemektir. Araştırma nicel betimsel bir çalışma olup tarama tekniğinden yararlanılmış; 2015-2016 Öğretim yılı güz döneminde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalında öğrenim görmekte olan sınıf öğretmeni adayları üzerinde uygulanmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak Öztürk (2006) tarafından geliştirilen, öğretmenlerin eğitimde teknoloji kullanımına yönelik tutumlarını ölçmeyi amaçlayan üç boyut barındıran ve otuz dokuz maddeden oluşan likert tipi, beş dereceli; geçerlilik, güvenirlik analizleri yapılmış “Teknoloji Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçekten elde edilen veriler SPSS paket programı kullanılarak betimleyici analizlerden yüzde frekans analizleri ile t-testi ve anova testi analizleri yapılmıştır. Elde edilen bulgular ilgili literatür çerçevesinde tartışılarak öneriler sunulmuştur. SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRETİM ELEMANLARININ WEB 2.0 TEKNOLOJİLERİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİÖzet: <Günümüzde teknolojide meydana gelen hızlı değişimler sonucunda bilgi ve iletişim teknolojilerinin eğitime entegrasyon süreci gelişmektedir. Eğitim-öğretim sürecinde teknoloji kullanımının bu sürecin kalitesini yükseltmesine ek olarak teknolojiyi tanıyan ve teknolojiyi kullanan yeni yüzyılın gereksinimlerini karşılayabilen bireylerin yetişmesinde büyük destek sağlamaktadır 21.yüzyıl becerilerinin kazandırılmasında kullanılan bilgi ve iletişim teknolojilerinin başında web 2.0 teknolojileri gelmektedir. 21. yüzyıl becerilerine sahip bireylerin yetiştirilmesindeki en önemli bileşen sınıf öğretmenleridir. Yaratıcı düşünme, karar verme, eleştirel düşünme gibi üst düzey düşünme becerilerine ve bunlara ek olarak teknolojinin getirdiği imkanları günlük ve eğitim hayatlarındaki ihtiyaçlarını karşılamak için kullanmalarında ilköğrenimde kazandıkları bilgi, beceri ve tutumlar önemli yere sahiptir. Sınıf öğretmenlerini yetiştiren; sınıf öğretmenliği bölümü öğretim elemanlarının teknolojiye yönelik bilgi, beceri ve tutumlarının belirlenmesi; bahsedilen bu önemli sürecin başarısı için çok önemlidir. Bu çalışmanın amacı sınıf öğretmenliği bölümü öğretim üyelerinin web 2.0 teknolojilerine yönelik görüşlerinin belirlenmesidir. Araştırmada nitel araştırma yöntemi benimsenmiştir. Veri toplama aracı olarak alan uzmanları ve literatür desteği ile araştırmacılar tarafından hazırlanan açık uçlu sorular çalışma grubuna yöneltilmiştir. Ülkemizdeki farklı üniversitelerdeki sınıf öğretmenliği anabilim dalında görev yapan 10 (6 Erkek, 4 Bayan) öğretim elemanı araştırmanın çalışma grubunu oluşturmaktadır. Çalıma grubunu 5 farklı üniversitedeki öğretim elemanlarından oluşmaktadır. Çalışma grubunun akademik ünvanları Arş. Grv.’den Doç. Dr.’a kadar değişiklik göstermektedir. Araştırma sonunda çalışma grubundan toplanan nitel veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilip sonuçlar yorumlanmıştır. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI ÖĞRENCİLERİNİN BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANIM TUTUMLARI VE BECERİLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER YÖNÜNDEN İNCELENMESİÖzet: <Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) tarafından hazırlanan Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı (2015-2018) raporunda Bilişim Teknolojilerinin (BİT) eğitim sistemimizde kullanımıyla ilgili olarak, BİT’lerin eğitim sürecinin temel unsurlarından birinin olması ve eğitim kurumlarının eğitim kadrosunun ve öğrencilerin bu teknolojileri etkin kullanımının sağlanması hedefi yer almaktadır. Bu kapsamda bilgi toplumuna dönüşüm ülkemizin öncelikli olarak gündem maddelerinden biri olarak değerlendirilmiş, bu alana yönelik politikaların etkin bir biçimde uygulanması, takip edilmesi ve eğitim gibi kamu hizmetlerinde BİT kullanımının esas alınması hedeflenmiştir. Bu hedeften hareketle öğretmen ve öğrencilerin BİT kullanım yetkinliklerine sahip olması arzu edilen bir durumdur. Ne var ki BİT’lerin kullanım yoğunluğu ve niteliği açısından bölgeler ve ülkeler arasında belirgin farklılıklar bulunmaktadır. Bireylerin BİT’e erişiminde eşitsizliğini ifade eden ve cinsiyet, yaş grubu, engel durumu, gelir düzeyi, eğitim seviyesi, ikamet edilen coğrafi bölge gibi demografik ve bireyin sosyo-ekonomik özelliklerine ilişkin değişkenler itibarıyla farklılık gösteren dijital (sayısal) bölünme (uçurum), BİT kullanımının önündeki engellerin en belirgin sonucudur. Bu bağlamda yürütülen çalışmada, Sınıf Öğretmenliği programı öğrencilerinin bazı değişkenler yönünden BİT’lere yönelik tutumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma tarama yönteminde olup veri toplama aracı olarak Günbatar (2014) tarafından geliştirilen “Bilgi ve İletişim Teknolojileri Tutum Ölçeği” ve araştırmacı tarafından hazırlanan “Demografik Bilgi Formu” kullanılmıştır. Çalışma nicel veriler üzerine kurgulanmış olup, bulgular ve betimleyici analizler istatistik paket programı ile sınanmıştır. Gerçekleştirilen çalışmada, katılımcıların genel BİT eğilimlerine bakıldığında genellikle yüksek değerlere rastlanırken, özellikle bilgisayar donanımı ve yazılımı alanlarında düşük değerlere rastlandığı bu alanlarda tutumlarının daha olumsuz olduğu görülmektedir. Bunun yanında, katılımcıların genel ortalamalarına bakıldığında BİT’lere yönelik tutumlarının olumlu olduğu söylenebilir. Sözlü bildiri SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMENLİĞİ VE SINIF ÖĞRETMENLİĞİ ÖĞRENCİLERİNİN EĞİTİMDE TEKNOLOJİ KULLANIMINA İLİŞKİN TUTUM VE DÜŞÜNCELERİÖzet: <Toplumun ihtiyaçları çerçevesinde hızla gelişen teknolojiyi anlamak toplumdaki bireylerin olmazsa olmazlarındandır. Teknoloji okuryazarı olan birey toplumu daha iyi anlar ve toplumla olan ilişkilerini kolaylıkla anlayabilir. İlköğretimden üniversiteye kadar giden eğitim-öğretim hayatında teknoloji hep karşımıza çıkar ve eğitimin içerisinde her zaman var olur. Zamanla gelişen teknolojiyle birlikte eğitim ortamlarını da düzenlemek gerekmektedir. Eğitim ortamları yeni gelişen bu teknolojileri kullanarak eğitim-öğretimi daha kalıcı olmasını sağlar.Bu çalışmanın amacı, ilköğretim sosyal bilgiler öğretmenliği ve sınıf öğretmenliği öğrencilerinin eğitim-öğretimde teknolojik araç gereç kullanımına karşı tutum ve sahip oldukları fikirleri belirlemektir. Araştırmada yöntem olarak betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Betimsel tarama modelini kullanmamın nedeni, çıkan sonuçları derinlemesine inceleyebilmem ve sonuçları genelleyebilmemdir. Çalışma 2015-2016 öğretim yılı güz döneminde Ege Bölgesi’nde, Sınıf Öğretmenliği ve Sosyal Bilgiler Öğretmenliği programına devam eden 1.sınıf öğrencileri üzerinde yürütülmüştür. Çalışmaya 51 tane Sosyal Bilgiler Öğretmenliği öğrencisi, 81 tane Sınıf Öğretmenliği öğrencisi katılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Yavuz (2005) tarafından geliştirilen, 5 faktörden ve 19 maddeden oluşan “Teknoloji Tutum Ölçeği” kullanılmıştır. Teknoloji Tutum Ölçeği’nden çıkan sonuçlar Spss programıyla karşılaştırılmış ve sonuçlar görülmüştür. Araştırmadan çıkan sonuçlara baktığımızda farklı iki bölüm öğrencilerinin de eğitimde teknolojinin kullanılmasına olumlu baktıkları görülmüştür. Öğrencilerin yeni gelişen eğitim teknolojilerine de yabancı olmadıkları ve bunları eğitim-öğretim hayatında sınıflarda kullanılmasına olumlu baktıkları görülmüştür. TEKNOLOJİ KABULÜ MODELLERİ: EĞİTİME YANSIMALARÖzet: <Günümüzde teknoloji ve teknoloji kullanımı, bütün insanlar için vazgeçilmez bir durum oluşturmaktadır. Teknoloji, iş hayatında olduğu kadar eğitim hayatında da etkili bir yere sahiptir. Bu bağlamda insanların teknoloji karşındaki davranışlarını açıklamaya çalışan teknoloji kabul modeli adında bir model ortaya çıkmıştır. Bu modelin amacı bir aracın kullanıcılar tarafından ne kadar kabul edilir olduğunu tahmin etmek ve kabulünü sağlamak için yapılması gereken değişiklikleri belirlemektir. Teknoloji kabul modeli insanların yeni teknolojileri nasıl karşıladığı ve kullanmaya başladığını anlamaya çalışır. Bu modele göre bir bilgi sisteminin kabul edilebilirliği iki temel faktör tarafından belirlenir: Birincisi algılanan yararlılık, ikincisi ise kullanım kolaylığıdır. Bu modele göre algılanan kullanım kolaylığı ve yararlılık bilgi teknolojisinin kabulünde belirleyicidir. Burada algılanan yararlılık, kişinin bir sistemi kullanmasının onun performansını artıracağına inanmasıdır. Kullanım kolaylığı ise yine kişinin belirli bir uygulamanın kullanılmasının çok çaba gerektirmediğine inanmasıdır. Bu modele göre algılanan yararlılık, niyetin belirlenmesinde en önemli faktördür. Bu modele ilaveten ikinci teknoloji kabulü modeli ortaya çıkmıştır. Bu modelde algılanan yararlılığı etkileyen dış faktörler de anahtar belirleyiciler olarak kabul edilmiştir. Burada algılanan yararlılığı etkileyen belli baslı dış faktörler belirlenmeye çalışılmıştır. Bu dış faktörler, sosyal etki süreçleri (öznel norm, gönüllülük ve hayal gücü) ve bilişsel enstrümantal süreçler (mesleki ilişki, çıktı kalitesi, görülebilir sonuçlar, algılanan kullanım kolaylığı) olarak iki gruba ayrılmıştır. Tüm bu modellerin temel amacı yeniliklerin kabul ve adaptasyon süreçlerini açıklamaktır. Ayrıca teknolojinin nasıl ve neden ortaya çıktığı, yaygınlaştırıldığı ve kabul edildiğine dair teorik bir anlayış geliştirmektir. Bu teorilere dayalı olarak bu çalışmanın amacı, teknoloji kabulüyle ilgili modelleri eğitim boyutunda analiz edebilmektir. Çalışmanın yönteminde doküman incelemesinden yararlanılacaktır. Burada teknoloji kabulü modellerini eğitim alanına yansımalarını değerlendirerek, etkileyebilecek değişkenleri ortaya çıkarmaktır. Sözlü bildiri TPAB GELİŞTİRME PROGRAMININ ÖĞRETMEN ADAYLARININ EĞİTİM TEKNOLOJİLERİNE YÖNELİK TUTUMLARI VE TPAB ÖZGÜVENLERİNE ETKİSİNİN İNCELENMESİÖzet: <TPAB Geliştirme Programının Öğretmen Adaylarının Eğitim Teknolojilerine Yönelik Tutumları ve TPAB Özgüvenlerine Etkisinin İncelenmesi 21. yüzyılda, eğitim teknolojilerinin etkili kullanımı bilgisi bir öğretmenin sahip olması gereken temel bilgiler arasına girmiştir. Öğretmen yetiştirme programları geleceğin öğretmenlerini yetiştirmekle sorumludur. Ancak, öğretmen adayları lisans eğitimleri sırasında alan, pedagoji ve teknoloji bilgisine yönelik çeşitli dersler almalarına rağmen, bu bilgileri bütünleştirememekte ve gerçek sınıf ortamına yeterince yansıtamamaktadır. Bu çalışmanın genel amacı, TPAB geliştirme programının öğretmen adaylarının Eğitim Teknolojilerine Yönelik Tutumları (ETYT) ve TPAB Özgüvenlerine etkisini incelemektir. Bu çalışma, zayıf deneysel desenlerden tek grup ön test /son test tasarımı kullanılmıştır. Çalışma kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemine göre seçilen 43 öğretmen adayı ile yürütülmüştür. Çalışma, 2014 bahar dönemlerinde toplam 14 haftada tamamlanmıştır. TPAB geliştirme programı bilgilendirme eğitimi ve tasarım-mikro öğretim aşamalarından oluşmaktadır. Birinci aşamada öğretmen adaylarına TPAB kavramları, eğitim teknolojileri ve örnek ders sunumlarını içeren bilgilendirme eğitimi verilmiştir. İkinci aşamada ise öğretmen adayları ASSURE modeline göre ders tasarımları hazırlamış ve bu tasarımları mikro öğretim yöntemi ile sunmuştur. Veri toplama aracı olarak; eğitim teknolojilerine yönelik tutum ölçeği ve Teknolojik Pedagojik Alan Bilgisi Öz güven ölçeği kullanılmıştır. Çalışma boyunca 3 kez uygulanan ETYT ölçeğinden elde edilen veriler Friedman ve Wilcoxon testi, TPAB öz güven verileri ise tekrarlı ANOVA testi ile analiz edilmiştir. Sonuç olarak bilgilendirme eğitimi ve tasarım-mikro öğretim çalışmaları her ikisinin ayrı ayrı ve tüm programın öğretmen adaylarının ETYT ( 2 (sd=2, n=43)=16,201, p<0,01) ve TPAB Özgüvenlerini (F(2, 84)=27,238; p<0,001) arttırdığı tespit edilmiştir. Ayrıca 3 kez uygulanan TPAB Özgüven ölçeği alt boyutlarının ikişerli ölçümleri karşılaştırıldığında ise TPB özgüven boyutu için ilk ölçüm ile ikinci ölçüm, ilk ölçüm ile üçüncü ölçüm arasında anlamlı bir fark olduğu görülürken ikinci ve üçüncü ölçüm arasında anlamlı bir fark görülmemiştir. Bu durum bilgilendirme eğitiminin fen bilgisi öğretmen adaylarının TPB özgüvenlerini arttırmada etkili olduğunu göstermektedir. TAB özgüven boyutu için ilk ölçüm ile ikinci ölçüm, ikinci ölçüm ile üçüncü ölçüm arasında anlamlı bir fark olmadığı ancak ilk ölçüm ile üçüncü ölçüm arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Bu durum bilgilendirme eğitimi ve tasarım-mikro öğretim aşamalarının birlikte fen bilgisi öğretmen adaylarının TAB özgüvenlerini arttırmada etkili olduğunu göstermektedir. TB özgüven boyutu için ise ilk ölçüm ile ikinci ölçüm arasında anlamlı bir fark olmadığı, ancak ikinci ölçüm ile üçüncü ölçüm ve ilk ölçüm ile üçüncü ölçüm arasında anlamlı bir fark olduğu görülmektedir. Bu durum tasarım-mikro öğretim aşamasının fen bilgisi öğretmen adaylarının TB özgüvenlerini arttırmada daha etkili olduğunu göstermektedir. Sonuç olarak TPAB kavramlarının tanıtımını ve ASSURE modeline dayalı TPAB uygulamalı örneklerden oluşan bilgilendirme eğitimi ve adayların aktif katılımını içeren tasarım-mikro öğretim çalışmalarının adayların ETYT ve TPABÖ arttırmada etkili olduğu söylenebilir. Sözlü bildiri TÜRKİYE VE KAZAKİSTAN İLKOKUL - ORTAOKUL ÖĞRETMEN ADAYLARININ DİJİTAL OKURYAZARLIK DÜZEYLERİNİN KARŞILAŞTIRILMALI OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİÖzet: <Özet Dijital teknolojileri, özellikle internete dayalı teknolojileri kullananlar öğretmen adayları olduğunda; okul, sosyal ve bireysel yaşamlarında ne kadar yeterli kullandıkları, kullanırken internetten gelebilecek zararlardan kendilerini ne kadar koruyabildikleri gibi sorunlar önem kazanmaktadır. Dijital teknolojilerin öğretmen adaylarınca yeterli kullanımı veya bu teknolojilerin üstesinden gelebilecek şekilde kullanımı bağlamında: genel bir kavram olan dijital okuryazarlık kavramı, alan yazında önemli bir kavram olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu teknolojilerin nitelikli bağlamsal kullanımı veya öğretmen adaylarının dijital ortamlarda karşılaştıkları bir problemi çözebilmesi ve bu konuda öğrencilerine nasıl rehberlik edebileceği, dijital okuryazarlık düzeyinin ne olduğu, önemli bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçek; hem Türkiye’deki öğretmen adaylarının hem de Kazakistan’daki öğretmen adaylarının kendilerine ilişkin değerlendirmelerini ortaya koyması ve aralarında fark olup olmadığı saptaması açısından bu soruna ve ilgili birimlere ileriye dönük bir dijital okuryazarlık politikası belirlemesi açısından katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bu çalışma, Türkiye ve Kazakistan ilkokul ve ortaokul öğretmen adaylarının dijital okuryazarlık düzeylerini belirli değişkenlere göre karşılaştırmalı olarak değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışma ilişkisel tarama modeline uygun olarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın verileri Türkiye 482, Kazakistan 317 olmak üzere toplam 799 öğretmen adayına uygulanan Dijital Okuryazarlık Değerlendirme Ölçeği aracılığı ile toplanmıştır. Acar tarafından geliştirilen ve toplam 41 maddeden oluşan ölçek; farkındalık, bağlamsal kullanım, güvenli katılım, dijital kimlik yönetimi ve temel araç ve ortamlar bilgisi olmak üzere beş faktörden oluşmaktadır. Elde edilen verilerin çözümlenmesinde betimsel istatistiklerin yanı sıra; t testi, tek boyutlu ANOVA ve tekrarlı ölçümler için iki boyutlu ANOVA gibi testler bir arada kullanılacaktır. Araştırma her iki ülkede de uygulamaları tamamlanmış olup analiz çalışmaları devam etmektedir. ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN İNTERNETTE BİLGİ ARAMA DAVRANIŞLARININ NİTEL OLARAK İNCELENMESİÖzet: <Bilgi ve iletişim teknolojileri ve bu bağlamda en fazla öne çıkan internet teknolojisi hızlı bir şekilde gelişmektedir. Öyle ki bireylere internet ortamında sunulan bilgi miktarı katlanarak artmaktadır. Bireyler uzun soluklu bilgi arayışları yerine hızla ve çok sayıda bilgi kaynağına erişim imkanı sunan internette arama davranışlarını artırmaktadır. Bu durum başlangıçta olumlu sonuçları doğuracağı algısı yaratsa da, erişilen kaynakların değerlendirilmesi veya değerlendirilmemesi gibi gözlemleyemediğimiz süreçlere sahip olması bakımından gizemli ve bir anlamda kayıt dışıdır. Bu noktada bireylerin arama davranışlarının özellikle de nitel çalışmalarla incelenmesi durumun netliğini ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Bu araştırma, üniversite öğrencilerinin bilgi kaynağı olarak interneti tercih etme düşüncelerinin, internetin sağladığı fırsatlara ilişkin görüşlerinin, internette bilgi arama davranışlarının, bilgi arama sürecinde yaşadıkları problemlerin ve elde ettikleri bilgileri seçme, kaynak gösterme, alıntılama özelliklerinin belirlenmesi için gerçekleştirilmiş fenomenolojik bir çalışmadır. Araştırma, Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi Akseki Meslek Yüksekokulunda 2015-2016 eğitim öğretim yılı bahar döneminde gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın katılımcı grubu iki aşamada seçilmiştir. Birinci aşamada öğrenciler araştırmadan haberdar edilmiş ve araştırmaya gönüllü olarak katılmak isteyen öğrenciler belirlenmiştir. Ardından ikinci aşamada gönüllü öğrenciler arasından internette arama ve arama sonucunda rapor hazırlayan öğrenciler içerisinden on öğrenci seçilmiştir. Öğrencilerle yarı yapılandırılmış görüşmeler düzenlenmiştir ve görüşmelerde 10 adet soru sorulmuştur. Elde edilen veriler üzerinde içerik analizi gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda, öğrencilerin internette arama davranışlarını nasıl algıladıklarını açıklayıcı sonuçlara ulaşılmıştır. YAŞAM BOYU ÖĞRENME VE MOBİL BİLGİ OKURYAZARLIĞI BECERİSİÖzet: <Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki baş döndürücü gelişmeler, küreselleşmenin de etkisiyle toplumların bilgi toplumlarına dönüşümlerini hızlandırmaktadır. Bilgi toplumu bireylerinin sahip olması gereken en temel beceri yaşam boyu öğrenme becerisidir. Yaşam boyu öğrenen bireyler, içinde bulundukları koşullara hızla uyum sağlayabilen, öğrenmeyi öğrenmiş, bağımsız öğrenen bireylerdir. Söz konusu bireylerin bilgi toplumlarındaki varlıklarının getirileri açısından yaşam boyu öğrenme konusu, tüm dünyada gerçekleştirilen araştırmalar arasında neredeyse ilk sıralardadır. Yaşam boyu öğrenme, bireylerin öğrenme isteği önündeki engelleri örneğin yaş, zaman, mekân, eğitim düzeyi, mesleki durum gibi birçok açıdan ortadan kaldırılması ile ilgilidir. Yapılan araştırmalarda öğrenme isteği önündeki özellikle yer ve zaman engelleri ile başa çıkma sorusuna cevap arama çabaları dikkat çekicidir. Giderek yaygınlaşan ve dünya çapında önemli bir pazar payı bulunan mobil teknolojiler, bu noktada gerçekçi ve ivedi çözümler sunabilmektedir. Başka bir deyişle kullanıcılarına sunduğu geniş olanaklar ölçüsünde mobil teknolojiler aracılığı ile dış kaynaklı engelleyici birçok faktörün önüne geçilebilmesi soruyu cevap niteliktedir. Bu bağlamda da bireylerin mobil bilgi okuryazarlığı kavramı ön plana çıkmaktadır. Bu çalışmada, öncelikle yaşam boyu öğrenme, bilgi okuryazarlığı, mobil bilgi okuryazarlığı kavramları incelenmiş; artan gereksinimler doğrultusunda bilgi okuryazarlığından mobil bilgi okuryazarlığına geçiş süreci değerlendirilmiştir. Sonuç olarak mobil bilgi okuryazarlığı becerisine ilişkin genel değerlendirme yapılmış, mobil bilgi okuryazarlığının kapsamı belirlenmiş ve çeşitli önerilerde bulunulmuştur. YAŞAMBOYU ÖĞRENME BAĞLAMINDA YENİLİKÇİ BİR ÖĞRENME MODELİ: EVDE DERS OKULDA ÖDEV MODELİÖzet: <Yirminci yüzyıl, dünyada birçok önemli değişimin ve dönüşümün hızla yaşandığı bir dönemdir. Özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerindeki hızlı değişimler, gerek sosyal, gerek ekonomik, gerek sağlık gerekse de eğitsel anlamda birçok yapılanmayı yeniden sorgulamamızı ve farklı arayışlar içerisine girmemizi gerektirmiştir. Dünya çapında eğitim alanında atılan en önemli adımların başında bireylerin yaşam boyu öğrenmelerini geliştirme konusundaki çabalar gelmektedir. Çünkü ancak yaşam boyu öğrenen bireylerin oluşturduğu toplumlar, değişimlere ayak uydurabilecek hatta ekonomik varlıklarına devam edebilecektir. Bu denli önemli ve her açından kritik değere sahip yaşam boyu öğrenme becerileri ve bu becerilerin bireylere kazandırılması konusu, eğitim alanında önemli tartışmalara ve getirilere kapı aralamıştır. Kuşkusuz bu anlamda eğitim camiası öğrenme modellerini yaşam boyu öğrenme perspektifinde yeniden değerlendirmiştir. 2000li yıllarda önerilen ve yabancı alanyazında Flipped Classroom Model olarak bilinen yenilikçi öğrenme modeli, bu perspektifte farklı çözüm önerileriyle dikkat çekmektedir. Flipped Classroom Model, Türkçe alanyazında ise Evde Ders Okulda Ödev Modeli, Ters Yüz Öğrenme Modeli, Tersine Çevrilmiş Sınıf Modeli olarak bilinmektedir. Bu yenilikçi öğrenme modelinin her türlü kısıtlamayı ortadan kaldırılmasını gerektiren yaşam boyu öğrenme için ideal uygulamaları mevcuttur. Bu çalışmada, öncelikle yaşam boyu öğrenme kavramı açıklanmış, Evde Ders Okulda Ödev Modeli kapsamlı olarak incelenmiş; Evde Ders Okulda Ödev Modelinin yaşam boyu öğrenme perspektifinde sunduğu makul çözümler üzerinde değerlendirmelere gidilmiştir. Sözlü bildiri YETİŞKİN ÖĞRENCILERIN TEKNOLOJI KULLANIM BECERILERI VE BEKLENTILERI ANKETININ TÜRKÇEYE UYARLANMASI: GÜVENIRLIK VE GEÇERLIK ÇALIŞMASIÖzet: <Teknoloji her geçen gün yaşamın her alanında daha fazla yer almakta ve önemi artmaktadır. Eğitim ortamlarında bunların en başında gelmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler eğitim sistemlerindeki öğrencilerin öğrenme çıktılarını teknoloji kullanarak artırmayı amaçlamaktadırlar. Türkiye’deki üniversitelerde mevcut öğretim teknolojilerini (uzaktan eğitim, podcast’lar, vs) kullanmaktadırlar. Öğrencilerin sunulan teknolojik imkânlardan memnuniyeti ve teknoloji kullanım deneyimleri ile beklentileri arasındaki ilişkinin belirlenmesi mevcut sorunların çözümünde ve teknolojinin etkin kullanılması bakımından önemlidir. Mevcut alan yazı taramasında Türkiye’deki üniversitelerin sunduğu öğretim ve idari amaçlı teknolojik imkânlardan öğrenci memnuniyetini ve öğrenci teknoloji beklentilerini ve deneyimleri arasındaki ilişkiyi inceleyen herhangi bir çalışmaya veya ölçme amaçlı bir ankete ulaşılamamıştır. Bu çalışmada Gosper et all (2009) tarafından geliştirilen 10 alt bölümden ve 122 maddeden oluşan “Student Experience and Expectation of Technology (SEET)” anketi Türkçe ’ye uyarlayarak geçerlilik ve güvenirlik yapılmıştır. Çalışma devam etmektedir sonuçlar sunumda tartışılacaktır.
BİLGİSAYAR PROGRAMCILIĞI ÖĞRENCİLERİNİN MOBİL GÜVENLİK FARKINDALIKLARIÖzet: <Amaç: Teknolojinin hızlı gelişimi ile günümüzde kullanılan mobil telefonlar bir bilgisayardan karşıladığımız tüm ihtiyaçlarımızı karşılar düzeye erişmiştir. Mobil telefon güvenliği farkındalığı oluşturmak için kullanıcılardan önce bu sistemleri tasarlayan ve geliştiren kullanıcıların farkındalığının oluşması gerekir. Bu amaç doğrultusunda, bu çalışma Kırklareli Üniversitesinin Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyan öğrencilerin, mobil güvenlik farkındalıklarının değerlendirilmesine yönelik, görüşlerini belirlemektedir. Method: Araştırmanın evrenini bir üniversitenin Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyan öğrenciler oluşturmuştur. Çalışma tanımlayıcı tipte planlanmıştır. Veri toplama aracı olarak; katılımcıların sosyo-demografik özellikleri, akıllı telefon kullanımına yönelik güvenlik farkındalıkları ve bilgi düzeylerine yönelik olarak araştırmacılar tarafından literatür desteği ile hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Veriler Google form aracılığıyla toplanmış ve gönüllülük esas alınmıştır. Araştırmaya katılan 102 öğrenciden elde edilen veriler analiz için kullanılmıştır. Veri analizinde SPSS 20,0 programı kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzde, frekans ve non-parametrik testler kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 102 kişi katılmıştır (N:123, %83). Katılımcıların %71,3’ü erkek, %52’sinin ise 1. Sınıf olduğu, 78,4’ü 19-21 yaş aralığındadır. %97,1’inin akıllı telefonu olduğu ve %71,6’sının kullandıkları işletim sisteminin Android olduğu, %61.8’inin internet erişimini mobil ile yaptığı belirlenmiştir. %78,4’ünün daha önceden bilgi güvenliği kursuna katılmadığı, %63.7’inin kişisel verilerin gizliliği ve korunması konusunda endişe duyduğu, %71.6’sının kişisel bilgilerinin telefonlarında sakladığı ve %82.4’ünün Akıllı telefonlardaki kötü amaçlı yazılımların varlığından haberdar olduğu, sadece %14.7’sinin telefonlarında güvenlik için bir yazılım kullandığı, %75.5’inin Akıllı telefon güvenlik yazılımlarının gerekli olduğunu düşündüğü bulunmuştur. %41,2’sinin telefonuna yükleyeceği uygulamayı seçerken en önemli kriterinin güvenilirlik olması,%59,8’inin telefonunda kullandığı koruma sisteminin cihaz parolası kilidi olduğu, %62.7’sinin Mobil uygulama marketlerinden indirilen uygulamaları akıllı telefonunuza kurmanın güvenli olduğunu düşündüğü ve %59.8’inin Mobil uygulama marketlerindeki uygulamaların indirmeden önce güvenlik testinden geçtiğini düşündüğü belirlenmiştir. Sonuç: Öğrencilerin mobil uygulamaları indirirken güvenliği sadece Mobil uygulama marketlerine bıraktığı, kendilerinin cihazlarına güvenlik amaçlı yazılımlar yüklemediği, ancak yükledikleri uygulamaların kişisel verilerine erişip erişmedikleri konusuna dikkat ettikleri saptanmıştır. Bölümdeki öğrencilerin sadece mobil uygulama kullanıcısı olmadıklarından aynı zamanda mobil uygulama geliştiricisi olmalarından hareketle mobil güvenlik hakkında eğitim verilmesi planlanmıştır. Böylece güvenliği daha yüksek uygulamalar geliştirmeleri desteklenebilir. Sözlü bildiri DİJİTAL ÖYKÜLERE VE GELİŞTİRME SÜRECİNE İLİŞKİN BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİÖzet: <Dijital öyküler klasik hikâye anlatma eyleminin bilişim teknolojileriyle zenginleştirilmiş biçimidir. Konu seçimi, konu üzerine araştırma, senaryo yazımı ve ilgi çeken bir öykü geliştirme sürecinde sonra çeşitli çoklu ortam öğelerini de öyküye katarak bilgisayar ortamında sunulması sürecini kapsar. Dijital öyküleme için durağan resimler kullanılabildiği gibi canlandırmalardan da yararlanılabilir. Çalışmanın temel amacı, dijital öykülere ve dijital öykülerin geliştirme sürecine ilişkin bilişim teknolojileri öğretmen adaylarının görüşlerini incelemektir. Nitel desende yürütülen araştırmada çalışma grubu için ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından temel ölçüt daha önce dijital öykü geliştirme tecrübesine sahip olma olarak belirlendiğinden bilişim teknolojilerine daha yatkın olan ve katılıma gönüllü olan 25 bilişim teknolojileri öğretmen adayı ile çalışma gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarıyla öncelikle dijital öykülerle ilgili kuramsal çalışmalar yapılmıştır. Daha sonra dijital öykü geliştirmeye uygun web ortamları ve hazırlanan videolara etkileşim kazandırmayla ilgili eğitimler verilmiştir. Dört hafta süren eğitimlerden sonra öğretmen adayları Millî Eğitim Bakanlığı okul öncesi eğitim programından belirlenen kazanımlara uygun etkileşimli ve etkileşimsiz hareketli dijital öyküler geliştirmişlerdir. İki hafta süren geliştirme süreci sonunda öğretmen adaylarına araştırmacı tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış soru formları uygulanmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çözümleme sonuçlarına göre öğretmen adayları dijital öykülerin en olumlu yönlerini, eğlenceli (f=22) ve ilgi çekici (f=12) olmaları şeklinde ifade etmişlerdir. Onlara göre dijital öykülerin en önemli sınırlılıkları ise tasarlanmalarının zor olması (f=8) ve teknolojik alt yapı gerektirmesidir (f=4). Dijital öykülerin geliştirilmesinde yaşanılan en önemli sorunların; içerik bilgisi (f=8), senaryo kurgusu (f=6), öğrenen özellikleri ve gereksinimleri (f=6) ile program bilgisi (f=5) konularıyla ilişkili olduğu ifade edilmiştir. Etkileşimsiz ve etkileşimli dijital öyküleri karşılaştıran öğretmen adayları, etkileşimsiz dijital öykülerin öğrenciyi pasif yaptığını ve bu durumdan öğrencinin sıkılabileceğini belirtmişlerdir. Etkileşimli dijital öykülerde ise öğrenci aktifleşeceğinden daha etkili öğrenmelerin sağlanabileceğinden ve öğrencilerin problem çözme becerilerinin gelişebileceğinden bahsedilmektedir. Çalışmada aynı zamanda katılımcıların bu sürece girecek öğretmen adaylarına tavsiyeleri de sunulmaktadır. Elde edilen bulgulara göre bilişim teknolojileri öğretmenliği yanı sıra öğretim tasarımcısı olarak da çalışabilecek Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi bölümünde öğrenim gören öğrencilerin dijital öyküleri geliştirmeye oldukça yatkın oldukları ancak geliştirecekleri düzeye göre ilgili alan uzmanlarından destek almaları gerektiği söylenebilir. Ayrıca, verilecek dijital öykü geliştirme eğitimlerinde çalışmaya katılan katılımcıların yaşadıkları sorunların ve yapılan önerilerin dikkate alınması önerilebilir. Sözlü bildiri DUYURU VE ÖDEV TAKİP AMAÇLI BİR İNTERNET SİTESİNİN ÖĞRENCİLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİÖzet: <Amaç: Bu çalışma, Kırklareli Üniversitesinin Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyan öğrencilerin, Görsel Programlama I dersinde ödev takibi amacıyla kullandıkları bir internet sitesinin değerlendirilmesine yönelik, görüşlerini belirlemektedir. Method: Araştırma tanımlayıcı tipte planlanmış olup, araştırma modeli olarak tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın evrenini bir üniversitenin Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu Bilgisayar Programcılığı bölümünde okuyan 1. ve 2. Sınıfında okuyan ve Görsel Programlama I dersini alan öğrencileri oluşturmuştur. Veri toplama aracı olarak; araştırmacıların literatür eşliğinde oluşturduğu bazı kişisel ve bilgi düzeyine yönelik sorulardan oluşan, Google Formlar aracılığıyla hazırlanmış bir anket formu kullanılmıştır. Araştırma verileri çalışmaya katılan ve anketin hepsini tam dolduran 118 öğrenci oluşturmuştur. Veri analizinde SPSS 20.0 programı kullanılmıştır. Verilerin değerlendirilmesinde yüzde ve frekans testleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmaya 118 kişi katılmıştır (N:123, %96). Katılımcıların %75,4’ü erkek ve yaş ortalamalarının 19.81±1,53 (min:18, max:29) olduğu belirlenmiştir. %44,4’ü wifi aracılığıyla internete bağlandığı, %98,3’ünün akıllı telefonun olduğu, %72,0’ının ödevleri ders öğrenmek için gerekli bulduğu belirtmiştir. %84,7’si ödevi tamamladığında ilgili konuyu öğrendiği için memnun olduğu, %73,7’si ödevi kalitesiz tamamlasa da yüksek not almayı hak etmediğini düşündüğü bulunmuştur. %25,4’ü ödevleri bir zaman kaybı olarak görmektedir. %31,4’ü site kullanımı öncesinde duyuruları takip etmekte zorlandığını, %76,3’ü siteye dizüstü/pc aracıyla ulaştığı, %77,1’i sitenin mobil uygulamasının olması gerektiğini belirtmiştir. %58,5’i site öncesinde duyurulardan; derste hocanın söylemiyle haberdar olduğu, %83,9’u sitenin amacına uygun tasarlandığını düşündüğü, siteden memnuniyet düzeyinin orta-iyi (3,58±1,05, min:1, max:5) olduğu bulunmuştur. %51,7’si ödev yüklemek için siteyi kullanmak istediği ve %67,8’i ise ödevlerini diğer uygulamalarla yüklemeye devam etmek istediğini belirtmiştir. %76,3’ü siteyi gerekli bir uygulama olarak görmektedir. Sonuç: Öğrencilerin sitenin kullanımından orta-iyi düzeyde memnun olduğu, bunun yanında google drive gibi dosya paylaşım uygulamalarıyla ödev yüklemeye devam etmek istediği ve sitenin öğrenci bilgi sistemi ile entegre edilerek duyurular açısından çok amaçlı kullanılması şeklinde önerileri olmuştur. Bu tür uygulamaların mobil uygulama şekline dönüştürülerek tüm derslere yaygınlaştırılmasının amacı öğrenmek olan öğrencilerin öğrenme motivasyonu ve başarısını arttıracağı düşünülmektedir. Sözlü bildiri FİZYOTERAPİ SON SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ANATOMİK REFERANS NOKTASI PALPASYON BAŞARISI VE KLİNİK KARAR VERME ÜZERİNDEKİ ETKİSİÖzet: <Amaç: Bu araştırma dördüncü sınıf fizyoterapi öğrencilerinin, fizyoterapi alanında mesleği için temel teşkil eden yüzeyel anatomik referans noktalarını palpasyon başarısını ve bu konuya ait bilgi düzeylerinin klinik karar verme becerisi üzerindeki etkisini araştırmak amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Araştırmaya Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü son sınıf öğrencilerinden, 80 öğrenci gönüllü olarak katılmıştır. Öğrencilerin yüzeyel anatomik referans noktalarına ilişkin bilgisini değerlendirmek için fizyoterapi lisans eğitimleri esas alınarak araştırmacılar tarafından oluşturulan, 21 referans noktasını içeren değerlendirme formu kullanılmıştır. Anatomi lokalizasyonlarının tayini ve klinik karar verme yeteneği Visüel Analog Skala (VAS) ile değerlendirilmiştir. VAS için 10 cm’lik bir çizginin iki ucuna değerlendirilecek parametrenin iki uç tanımı yazılarak (0=klinik karar verme yeteneğine sahip değil, 10= bu konuda oldukça yetkin/ 0=palpasyonun lokalizasyonu doğru, 10= lokalizasyon referans noktasından oldukça uzak), işaretlenen noktanın başlangıç noktasına uzaklığı ölçülerek hesaplama yapılmıştır. Öğrenciler arkadaşı üzerinde bu referans noktalarına palpasyon yaptıkları sırada, araştırmacı tarafından gözlemlenerek VAS ile palpasyonun lokalizasyonun doğruluğu puanlanmıştır. Öğrenciler 21 referans noktası için VAS’dan 0-210 arasında puanlar almıştır. Klinik karar verme yeteneği için öğrencinin klinik çalışma uygulamaları kapsamındaki durumu düşünülerek yine araştırmacı tarafından VAS ile değerlendirilmiştir. Sonuç: Öğrencilerin yaş ortalaması 22.80±1.49 yaş, boy ortalaması 1.71±0.08 m, vücut ağırlığı ortalaması 66.98±12.14 kgdır. Genel not ortalamaları büyük çoğunluğun 2-2.50 (%42.5) ve 2.5-3.00 (%33.8) arasındadır. Referans noktaları palpasyonlarının ortalaması 11.1±9.9 (min=0, max=50.5), klinik karar verme yeteneklerinin ortalaması ise 5.06±1.67 olarak bulunmuştur. Klinik karar verme yeteneği ile referans noktaları toplam puanları arasında pearson korelasyon katsayısı, anlamlılık düzeyi p<0.05 iken r=-0.41 olarak bulunmuştur. Tartışma: Fizyoterapistlik mesleğinde iyi bir anatomi bilgisi olmadan doğru lokalizasyonda değerlendirme ve tedavi yapabilmek mümkün değildir. Bu nedenle fizyoterapistlik mesleğine adım atacak öğrencilerden FTR eğitimi içinde temel teşkil eden referans noktalarını (landmarks) öğrenmiş olması beklenmektedir. Klinik karar verme, fizik tedavi uzmanı tarafından fizyoterapiste yönlendirilen hastanın fizyoterapi programı açısından değerlendirilmesi, egzersiz programının içeriğinin ve uygun fizyoterapi yaklaşımlarının belirlenmesi, gerektiğinde değişiklik yapabilmesi gibi temel klinik kararların verilmesine dayanan değerlendirilmesi zor üst düzey fonksiyonlardır. Sağlık profosyonellerinde özerk bir uygulayıcı olmak için gerekli becerilerdendir. Araştırma sonuçları öğrencilerin 11.2/210 puanla çok iyi düzeyde yüzeyel anatomi bilgilerinin, 5.06/10 puanla orta düzey klinik karar verme yeteneklerinin olduğunu göstermektedir. Referans noktası toplam puanları ile klinik karar verme arasında negatif yönlü anlamlı ilişkinin bulunması, iyi düzeyde anatomi bilgisinin klinik karar verme üzerinde pozitif yönlü etkisinin olduğunu göstermektedir. Sözlü bildiri KİMYA EĞİTİMİNDE ÖĞRETMEN VE ÖĞRENCİLER ARASINDAKİ İLETİŞİM KANALI: WHATSAPPÖzet: <Whats’App; anlık mesajlaşma amacıyla kullanılan akıllı telefonlarda bulunan bir uygulamadır. Whats’App uygulaması son dönemde toplumda popüler bir uygulama olmakla birlikte eğitim alanında kullanılmaya başlandığı görülmektedir. Eğitim alanında okul saatleri içinde ve okul saati dışında Whats’App kullanımı ile ilgili olarak İngilizce ve kimya eğitiminde alana özel konular ile ilgili çalışmalar bulunmaktadır. Ancak belirli bir alan öğretmenin ve öğrencilerin belirli bir programa bağlı kalmadan gönüllü olarak oluşturulan gruplarda ilgili uygulamayı nasıl kullandıklarını araştıran çalışmaya rastlanmamıştır. Bu amaçla öğrencilerle iletişimde Whats’App uygulaması kullanan kimya öğretmenleri ile yarı yapılandırılmış görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Çankırı ve Ankara ilinde MEB bağlı Anadolu Lisesinde görev yapan çalışmaya gönüllü olarak katılan 8 kimya öğretmeni ile çalışma yürütülmüştür. Lise düzeyinde derse giren öğretmenler ile yapılan çalışmada Whats’App uygulamasının 5 ana amaç doğrultusunda kullanıldığı belirlenmiştir. Öğrencilerin; ders ile ilgili motivasyonunu artırmak, iletişimi güçlendirmek, öğrenciler arasında bilgi paylaşımını teşvik etmek, öğrenme fırsatı olarak kullanmak, çalışma sürecini planlamak olarak sınıflandırılmıştır. İlk olarak öğrencilerin ders ile ilgili motivasyonlarını artırmak için çalışma temposunu hızlandırıcı mesajların, ders içeriği ile ilgili ipuçlarının gönderilmesi, başarıyı hissetmelerini sağlayıcı ifadeler, kimlik ve kişiliklerinin değerli olduğunu belirten mesajlar, birlikte yaşanan anların fotoğrafları bu kapsamda değerlendirilmiştir. İkinci olarak iletişimi güçlendirmek kapsamında; özel günlerin kutlanması, başarıların kutlanması ve aidiyet duygusunun artırılmasına yönelik mesajlar bu alanda yer almıştır. Üçüncü olarak bilgi paylaşımı içeriğinde; bir konu ile ilgili ses kaydı, soru, sorunun çözümü, konu kapsamında görsel, dokümanlar alınmıştır. Dördüncü olarak öğrenme fırsatı kapsamında; anlaşılamayan bir konuya anında verilen cevaplar, soru ve cevaplar bu kategoride ele alınmıştır. Son olarak süreci planlama kapsamında dönem içinde proje, ödev, sınav hazırlıklarında süreyi hatırlatma, dönüt alıp verme bu kapsamda değerlendirilmiştir. Ayrıca Whats’App uygulamasının kullanım kolaylığı, düşük maliyete sahip bir iletişim kanalı olması bununla beraber getirdiği eğitim kazanımları avantaj olarak eklenebilir. Bunun yanı sıra sınıfta geçirilen zamanın dışında öğrenme materyallerine kolay ulaşımın sağlanması, kayıt altına alınmasını istediğiniz ses kaydını kolaylıkla yaparak herkese aynı anda ulaşması da olumlu görüş olarak belirtilmiştir. Bir diğer taraftan öğretmenler uygulamanın dezavantajlarının olduğunu da belirtmektedir. Öğretmenler için öncelikle akıllı telefonu veya internet bağlantısı olmayan öğrencilerin bulunduğu bir grupta bu uygulamayı kullanmanın zor olduğunu öğrencilerle iletişim açısından adil olmayacağını belirtmişlerdir. Öğretmen olarak soru sorulduğunda öğrenciler soruya ilgisiz kalıyorsa, bu tutumun motivasyonu düşürdüğü öğretmenler tarafından belirtilmektedir. Bunun yanı sıra öğretmenin içinde bulunduğu grupta öğrenciler arası iletişimde uygun bir dil kullanılmaması uygulamada eğitim zorluğu olarak ortaya çıkmaktadır. Bu tür öğrenci tutumları yüzünden, mesajlara son verme yönünde öğretmenlerin eğilim gösterdiği uygulamadan uzaklaşıldığı ayrıca ifade edilmektedir. Sözlü bildiri KÜTÜPHANECİLİK ETİĞİ VE KÜTÜPHANECİLİK ETİK ALGI ÖLÇEĞİNİN GELİŞTİRİLMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMAÖzet: <Kütüphanecilik üzerine etik kaygıların yüz yıla yakın bir geçmişi olmasına karşın bu alandaki ulusal ve uluslararası kuramsal çalışmalar oldukça sınırlı olup, uygulamalı çalışmalar ise yok denecek kadar azdır. Oysa, kütüphanecilik etiği akademik etiğin birçok alanını doğrudan ilgilendirir ve bir ülkedeki akademik etiğe ilişkin duyarlılık ve farkındalık düzeyini kütüphane ortamında ve hizmetlerinde görmek mümkündür. Konuyla ilgili daha önce yaptığımız nitel araştırmada kütüphane çalışanlarının kütüphanecilik etiği algısı üzerine önemli farklılıklar olduğunu, iletişim teknolojilerinin gelişiminin kütüphanecilik etiği konusunda bazı farklılıklar ortaya çıkardığını tespit etmiştik. Bu nedenle günümüz kütüphanecilik hizmetlerindeki çeşitliliği de kapsayan kütüphanecilik etik algısını ölçen çalışmalara ihtiyaç vardır. Yaptığımız literatür incelemesinde ulusal ve uluslararası düzeyde kütüphanecilik etiği üzerine yapılmış geçerlik ve güvenirliği çalışılmış bir ölçme aracına rastlamadık. Bu bildirinin konusu kütüphanecilik ortamında ve hizmetlerinde karşılaşılacak etik sorunları tanıtmak, kütüphanecilik etiği alanında kullanılacak geçerli ve güvenilir bir ölçme aracının geliştirme sürecini, aşamalarını, ölçek maddelerini ve psikometrik özelliklerini tanıtmaktır. Araştırmanın evrenini üniversite kütüphane kullanıcıları arasında önemli bir grubu oluşturan akademik personel ile lisans ve lisansüstü öğrencileri oluşturmaktadır. Ölçme aracının geliştirilmesinde ilgili alan literatüründen yararlanılmış, yarı yapılandırılmış görüşme formu hazırlanarak kütüphane çalışanları ve kullanıcılarının bu konudaki algıları incelenmiştir. Her iki kaynaktan elde edilen bulgular doğrultusunda ölçme aracının soru havuzu oluşturulmuştur. Soru havuzunda yer alan bazı maddeler şöyledir: Sürekli kullanmak üzere kütüphaneden bir kitabı çalmak, Bir kitabın veya derginin belli sayfalarını yırtıp almak, Kütüphanede olmasını istemediği bir yayını aşırmak veya ortadan kaldırmak, Başkası yararlanmasın diye kütüphanedeki bir eserin yerini bilerek değiştirmek veya kütüphanede saklamak, Diğer kullanıcıların gizlilik içeren bilgilerini başkalarıyla paylaşmak, Üzerine kayıtlı bir kitabı başkaları kullanmasın diye bilerek iade etmemek, Kendi şifresiyle üye olmayan birinin kütüphane dışından veri tabanlarına erişmesini sağlamak, Veri tabanlarını kullanması için kurum dışından birine şifresini vermek, Telif hakkını ihlal etmek. Ölçme aracı 5li Likert türünde olup, katılımcılara ilgili davranışın ne derece etik olduğu sorularak Hiç etik değil, ile Tamamen etik derecelendirme aralığında cevap vermeleri istenmektedir. Bu ölçme aracının geliştirilmesinin ilgili alanda önemli bir boşluğu dolduracağına inanıyoruz. Sözlü bildiri MİKRO ÖĞRETİMDE WEB 2.0 ARAÇLARININ KULLANIMIÖzet: <Günümüzde politikacılar ve karar vericiler, teknolojiyi eğitim sisteminde karşılaşılan problemlerin çözümü için bir araç olarak görmekte ve sınıflar yeni teknolojilerle donatılmaktadır. Bu girişimler sonucunda, eğitimde teknoloji entegrasyonu, öğretmenlerin sahip olması gereken önemli yeterlikler arasında yer almış ve öğretmenlerin sınıflarında teknolojiyi etkin olarak kullanabilecek şekilde yetiştirilmesi önem kazanmıştır. Günümüz öğrencilerinin yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelen Web 2.0 araçları da öğretmenlerin sınıflarında kullanması gereken önemli teknolojiler arasında görülmektedir. Genel olarak Web, özelde ise Web 2.0 araçlarının kullanımı farklı teknoloji bilgisi gerektirmekte ve öğretmenlerin sahip olması gereken yeterlikler web pedagojik alan bilgisi yeterlikleri olarak tanılanmaktadır. Öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğini etkili olarak yapabilmesi için öğretmen özyeterlik algılarının da etkili olduğu bilinmektedir. Bu bağlamda, öğretmen yetiştirmede kullanılan etkili yöntemlerden biri olan mikro öğretim yöntemiyle birlikte Web 2.0 araçlarının sınıfta etkin kullanımına odaklanan çalışmanın amacı, mikro öğretimde kullanılan Web 2.0 araçlarının öğretmen adaylarının Web pedagojik alan bilgisi yeterlikleri ve öğretmen özyeterliklerine etkisini belirlemektir. Araştırma tek gruplu öntest-sontest yarı deneysel desende yürütülmüştür. Mikro öğretim yöntemi özü itibariyle az sayıda öğretmen adayı ile gerçekleşen bir yöntem olması nedeniyle, araştırmanın katılımcıları kolay ulaşılabilir örnekleme yöntemi ile belirlenen 24 pedagojik formasyon öğrencisinden oluşmaktadır. Öğretmen adaylarının 14’ü erkek, 10’u ise kadındır. Araştırmada veri toplamak amacıyla “Web pedagojik içerik bilgisi ölçeği” ve “Öğretmen özyeterlik ölçeği” kullanılmıştır. Araştırma haftada sekiz ders saati olacak şekilde yedi haftalık bir sürede tamamlanmıştır. Yedi haftalık sürenin ilk ders saatinde ve son ders saatinde öğretmen adaylarına ölçekler uygulanmıştır. Elde edilen verilerinin tek değişkenli normal dağılım durumları incelenmiş ve veriler t-testi ile analiz edilmiştir. Araştırmada, mikro öğretimde Web 2.0 araçlarının kullanımının, öğretmen adaylarının Web pedagojik alan bilgisi yeterliklerini ve öğretmen özyeterliklerini anlamlı derecede arttırdığı sonucuna ulaşılmıştır. Sözlü bildiri MOTİVASYON BOYUTU OLAN ETKİLİ BİR ÖĞRETİM TASARIMI: ARCS KURAMI VE ÖĞRETİM OLAYLARI MODELİÖzet: <Bireyi belirli bir amaç doğrultusunda harekete geçiren, harekete yön veren ve hareketin devamlılığını sağlayan içsel ve dışsal faktörler olarak tanımlanan motivasyon, öğrenmeyi etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Yapılacak öğretim ne kadar mükemmel olursa olsun, öğretimin başarısı, öğrencilerin motivasyon düzeyini geçememektedir. Öğretim tasarımı kuramları incelendiğinde ise Keller tarafından geliştirilen ARCS kuramı dışında motivasyonun yeterince dikkate alınmadığı görülmektedir. ARCS motivasyon kuramı öğrencilerin öğrenme ortamında nasıl motive edileceğine odaklanan bir öğretim tasarımı kuramıdır. ARCS kuramı dikkat (attention), ilgililik (relevance), güven (confidence) ve doyum (satisfaction) aşamalarından oluşmaktadır. Kuramın dikkat aşamasında öğrencilerin ilgilerinin nasıl çekileceği, dikkatlerinin nasıl çekileceği ve sürdürüleceği üzerine odaklanılmaktadır. İlgililik aşamasında, öğrencilerin ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağı ve öğrencilerin deneyimleriyle öğretimin nasıl ilişkilendirileceği üzerinde durulmaktadır. Güven aşamasında, öğrencilerin kendilerine olan güvenlerini nasıl kazanacakları ve başarı beklentilerinin nasıl karşılanacağı ortaya konmaktadır. Son aşama olan doyum aşamasında ise öğrencilerin başarılarının nasıl ödüllendirileceği üzerinde durulmaktadır. Kuram, öğrencilerin öğrenme ortamında nasıl motive edileceğine ilişkin kuramsal bir çerçeve sunsa da kuramın geliştiricisi olan Keller, tek başına ARCS kuramının bir öğretim tasarımı yapabilmek için yeterli olmadığını belirtmektedir. Bu nedenle, öğrencileri motive eden öğretim tasarımları yapabilmek için ARCS kuramı ile birlikte diğer yaklaşımların bir arada kullanılması ihtiyacı ortaya çıkmaktadır. Gagne, etkili bir öğretim için, derste yer alması gereken öğrenme aşamalarını belirlemiş ve bu öğrenme süreçlerini sağlayacak öğretim etkinliklerinin neler olması gerektiğini aşamalı olarak sınıflandırmıştır. Gagne bu sınıflandırma sonucunda 9 aşamadan oluşan öğretim olayları modelini geliştirmiştir. Model, dikkat çekme, dersin hedeflerinden haberdar etme, ön öğrenmeleri hatırlatma, uyarıcı materyal sunma, öğrenmeye rehberlik etme, performansı ortaya çıkarma, geri bildirim verme, performansı değerlendirme, kalıcılığı ve transferi sağlama aşamalarından oluşmaktadır. Bu çalışmada, Gagne tarafından geliştirilen öğretim olayları modeli ile birlikte ARCS kuramının kullanımı ele alınmış ve ikisinin birlikte nasıl kullanılabileceğine ilişkin öneriler sunulmuştur. Sözlü bildiri ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİLGİ OKURYAZARLIK DÜZEYLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ: MAKÜ ÖRNEĞİÖzet: <Günümüzde Bilgi ve İletişim Teknolojilerinde (BİT) yaşanan gelişmeler ile birlikte bilgi üretimi ve bilgiye erişim olanağı artmıştır. Üretilen bilgi miktarındaki artış bilginin doğruluğu ve güvenilirliği konusundaki kaygıları da beraberinde getirmiştir. Bundan dolayı 21. yüzyıl öğrenenlerinin; eleştirel düşünme, sorun çözme, karar verme gibi becerilerine sahip bilgi okuryazarı kişiler olması gerekmektedir. Bu bireylerin yetiştirilmesinde en önemli görev eğitim kurumlarına ve öğretmenlere düşmektedir. Tüm bunlar dikkate alındığında bu araştırmanın amacı öğretmen adaylarının bilgi okuryazarlık düzeylerinin cinsiyet, bölüm, bilgisayar ve internet kullanım yılları ve kütüphaneden yararlanma durumu gibi çeşitli değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırmada betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Öğretmen adaylarının Bilgi Okur Yazarlık düzeylerini belirlemek için Kurbanoğlu ve Akkoyunlu (2006) tarafından geliştirilen bilgi okuryazarlığı öz-yeterlik algı ölçeği kullanılmıştır. Ölçek Usluel-Koçak tarafından (2007) tekrar düzenleniş ve sonuç olarak 4 faktör yapısı gösteren maddeler kullanılmıştır. Çalışmaya MAKÜ Eğitim Fakültesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi Bölümü (BÖTE), Temel Eğitim Bilimleri (Sınıf ve Okul Öncesi Eğitimi Bölümü), Matematik ve Fen bilimleri Eğitimi Bölümlerine kayıtlı 133 erkek ve 290 kız olarak toplam 423 öğretmen adayı katılmıştır. Elde edilen veriler betimsel ve çıkarımsal analizler yapılarak yorumlanmıştır. Yapılan analizler sonucunda erkek öğretmen adaylarının kızlara göre ve BÖTE öğretmen adaylarının diğer öğretmen adaylarına göre “bilgiye erişim ve araştırma stratejileri geliştirmesinde BİT kullanımı özyeterliği”nin anlamlı olarak daha yüksek olduğu, BÖTE öğretmen adaylarının Fen Bilgisi ve Sınıf Öğretmenliği öğretmen adaylarına göre “bilgi kaynaklarını referanslandırma öz yeterliği” nin anlamlı olarak daha yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca bilgisayar ve internet kullanım tecrübeleri çok olan (8 yıl ve üzeri) katılımcıların tecrübeleri orta seviyede olan (4-8 yıl) katılımcılara göre “Bilginin analiz ve değerlendirmesinde özyeterliği”nin anlamlı olarak yüksek olduğu ve yine çok tecrübeli katılımcıların orta seviye ve az seviye (0-4 yıl) tecrübeli katılımcılara göre “Bilgiye erişim ve araştırma stratejileri geliştirmesinde BİT kullanımı özyeterliği” nin ve “Bilgi kaynaklarını referanslandırma özyeterliği” nin anlamlı olarak daha yüksek olduğu bulunmuştur. Son olarak kütüphaneden yararlanan öğretmen adaylarının yararlanmayanlara göre “Bilgi erişiminde Kütüphane kullanım öz yeterliliği” nin anlamlı olarak yüksek olduğu bulunmuştur. Genel olarak bakıldığında ise öğretmen adaylarının bilgi okuryazarlık düzeyinin yüksek olduğu görülmüştür. Ayrıca bu çalışmanın bilgi okuryazarlık çalışmak isteyen araştırmacılara katkıda bulunması beklenmektedir. Sözlü bildiri ÖĞRETMEN ADAYLARININ MEDYA OKURYAZALIK DÜZEYLERİNİN ÇEŞİTLİ DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİ :MAKÜ ÖRNEĞİÖzet: <Günümüzde; gazete, dergi, kitap, radyo, televizyon ve internet gibi her türlü basılı, elektronik ve dijital ve araçları kapsayan medya günlük yaşamın önemli bir parçası haline gelmiştir. Mesaj içeren yapısından dolayı medyanın bireyler tarafından doğru analiz edilip değerlendirilmesi zorunluluk haline gelmiştir. Bundan dolayı MEB tarafından ortaokullarda seçmeli olarak medya okuryazarlığı dersi getirilmiştir. Dolaysıyla öğretmenlerin ve ileride bu dersi verebilme ihtimali olan öğretmen adaylarının da medya okur yazarlık yeterliliği önemli bir yer teşkil etmektedir. Bu bağlamda bu araştırma öğretmen adaylarının medya okur yazarlık düzeylerini çeşitli değişkenler açısından irdelemektedir. Araştırmaya Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Eğitim Fakültesinde öğrenim gören (Türkçe, Sınıf, Okulöncesi, İngilizce Öğretmenliği, RPD ve BÖTE) 73 erkek, 153 kadın toplam 226 öğretmen adayı katılmıştır. Veriler öğretmen adaylarının medya okuryazalık düzeylerini belirleyen ölçeği ve diğer değişkenlerini içeren veri toplama aracı ile elde edilmiştir. Elde edilen veriler betimsel ve çıkarımsal analizler yapılarak yorumlanmıştır. Yapılan analizler sonucunda öğretmen adaylarının medya okur yazarlık düzeylerinin cinsiyete göre değişmediği, fakat TV izleme sıklığına göre anlamlı olarak farklılık gösterdiği belirlenmiştir. Buna göre günlük 5 saat ve üzeri TV izleyenlerin, 1-3 saat arası tv izleyenlere göre izlediklerini daha çok yargılayabildiği ve örtük mesajları görebildiği ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte öğretmen adaylarının izledikleri program türlerine göre medya okuryazarlık düzeyleri incelendiğinde; haber ve tartışma programlarını izleyen öğretmen adaylarının, spor, dizi,film, belgesel ve eğlence programlarını izleyenlere göre medya okuryazarlık düzeylerinin farklılaştığı bulunmuştur. Buna göre daha sık haberleri izleyen öğretmen adaylarının arasıra izleyen ve hiç izlemeyenlere göre daha yüksek medya okuryazalık düzeyinde oldukları, daha sık ve arasıra tartışma programı izleyen öğretmen adaylarının hiç izlemeyenlere göre daha yüksek medya okuryazalık düzeyinde oldukları görülmektedir. Sözlü bildiri ÖĞRETMENLERİN, ÖĞRENCİNİN ÖĞRENMESİYLE İLGİLİ SÖYLEDİKLERİ VE UYGULADIKLARI ZİHİNSEL MODELLERİ KENDİ TEŞHİS ETMESİÖzet: <Teknoloji bütünleşmesini verimli olabilmesi için öğretmenin kendi öğretim anlayışına göre bütünleştirme girişimimde bulunmasını daha uygun olacağı düşüncesine dayanarak, öğretmenleri kendi öğretim anlayışlarını kendilerince tanı koyabilmeleri için kullanabilecekleri çevrimiçi araçlar geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bahis geçen araçlardan bir tanesi, öğretmenlerin öğrencinin aklına ve orada öğrenmenin nasıl gerçekleştiğine dair kendi zihinsel modellerini teşhis etmelerini hedeflemektedir. Öğretimlerin teknolojiyle verimli bütünleştirmek isteyen öğretmenlere, öğrencilerin aklı ve öğrenmelerine dair öğretimlerini etkileyen zihinsel modelleri kendilerine tespit ettirebilmek amacıyla bir çevrimiçi araç geliştirilmesi amaçlanmaktadır. Bahsi geçen zihinsel modeller öğretmenin öğrencinin aklı ve nasıl öğrendiğine dair şahsi naif inanışlarını ortaya çıkarmakta ve öğrencinin öğrenmesiyle ilgili konuşurken ve öğretirken farklılıklar göstermektedir. İlgili çalışmalarda, öğretmenlerin, öğretecekleri her neyse onu bir tür öğrencinin aklına sokup kendi bildikleriyle bütünleştirmesini hedeflediklerini ifade ederek, genellikle öğretmeyi bir tür mühendislik problemi olarak formüle ettikleri görülmüş. İnsanların kendi aklında dünyayı kendine göre kurguladıkları ve kullanmayı hedefledikleri şeyleri kendi gözünden ve kendi yorumuyla nasıl işleyeceklerini kestirdikleri örtük ve söylenmeden anlaşılan bu zihinsel modellerin, öğretmenlerin öğretme çabasını önemli ölçüde etkilediği öne sürülmektedir. Ustalıkla ilgili çalışmalarda ustaların nasıl yaptıklarıyla yaptıklarını açıklamaları arasındaki farklardan, Söylenen ve Uygulanan modeller arasında fark olduğu bilinmektedir. Öğretmenler de, öğretimleri hakkında konuşurken öğretirken kullandıkları zihinsel modellerde farklılık göstermektedir. Ayrıca, konu bilgisi ve pedagojik bilginin öğretmenini zihinsel modelinde bir farklılığa yol açmadığı da görülmüş. Bu çalışmada farklı konularda ve tecrübe farkı gösteren öğretmenlerle çalışılarak bu fark göstermeme durumuna da bakılmaktadır. Söylenen (Espoused) ve Uygulanan (In-Action) olarak ifade edilen bu zihinsel modeller sekiz farklı konuda ikisi acemi on biri tecrübeli toplam on üç öğretmenle yapılan mülakatlar ve ders izlemesi sonucu tespit edilmiştir. Elde edilen verilerden üretilen kâğıt kalem bazlı sorularla bulunan modelin bu öğretmelerin üçte biri tarafından kendilerince tespit edilmesiyle sağlaması yapılmak üzere çalışma devam etmektedir. Elde edilecek soru ve değerlendirilecek vaka bazlı durumlar, öğretmenlere teknoloji bütünleştirmesinde yardımcı olacak bir çevrim içi aracın Zihinsel Modeller kısmının oluşturmasında temel teşkil edecektir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ FATİH PROJESİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİ: FARKINDALIK, ÖNGÖRÜ VE BEKLENTİLERÖzet: <Türkiye’de eğitim öğretim teknolojileri alanında yapılan büyük projelerden biri olan “Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH)” projesi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hayata geçirilmiştir. Geliştirilen teknolojik sınıf ve eğitim-öğretim materyallerinin yanı sıra uygulayıcılar olan öğretmenlerinde hazır bulunurlukları da önemlidir. Bu amaç doğrultusunda eğitim öğretim basamaklarının ilk sırasında yer alan sınıf öğretmeni adaylarının FATİH projesine yönelik farkındalık, öngörü ve beklentileri incelenmiştir. Çalışma Kilis 7 Aralık Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf öğretmenliği bölümünde öğrenim gören ve tesadüfi örnekleme yöntemi ile seçilen, 120 kadın, 46 erkek olmak üzere toplam 166 öğretmen adayını kapsamıştır. Çalışma ilişkisel tarama modeliyle gerçekleştirilmiştir. Öğretmen adaylarının görüşlerini saptamak için Karal ve ark. (2013) tarafından geliştirilen “FATİH Projesine Yönelik Görüş Değerlendirme Ölçeği” kullanılmıştır. Ölçeği oluşturan alt boyutlardan, farkındalık alt boyutu ile öğretmen adaylarının Fatih projesinin amacı ve içeriği hakkındaki görüşlerini içermektedir. Öngörü alt boyu ile çalışma ortamlarının fiziki alt yapıları, sistemin işleyişi ve öğrenci profilleri hakkında bilgi sahibi olan öğretmen adaylarının proje sonuçlarına yönelik düşüncelerine yer verilmiştir. Ölçeğin beklenti alt boyutu ile de öğretmen adaylarının kendi yeterlilikleri ve alt yapı eksikliklerinin giderilmesine yönelik önerilerini içermektedir. Çalışma ile sınıf öğretmeni adaylarının fatih projesine yönelik her yönü ile bakış açıları değerlendirilmiş olacaktır. Elde edilen veriler gönüllülük esasına göre yüz yüze anket yoluyla toplanmıştır. Çalışmanın Cronbach-alpha güvenirlik katsayısı 0.937 olarak saptanmıştır. Öğretmen adaylarının demografik bilgileri kişisel bilgi formu ile elde edilmiştir. Çalışmada elde edilen veriler SPSS 18 istatistik programı ile analiz edilmiştir. Verilerin analizi için frekans ve yüzdelik tablosu, tek yönlü varyans analizi (ANOVA), bağımsız gruplar t-testi ve Tukey testi istatistiksel yöntemlerinden yararlanılmıştır. Farkındalık alt boyutu incelendiğinde X=81.55 ortalama değeri, ölçeğin 22 ile 110 aralığında ki değer aralığına göre sınıf öğretmeni adaylarının proje ile sağlanacak teknolojik faydalar konusunda yüksek farkındalığa sahip oldukları görülmektedir. Öngörü alt boyutu puan ortalaması X=42.14, ölçeğin 14 ile 70 puan aralığındaki değere göre iyi olması, katılımcıların FATİH projesinin yürütülmesinde olumlu yönde olduklarını ancak sınıflardaki öğrenci yoğunluğu, teknoloji bağımlılığı ve sürecin uzun zaman alabilmesine yönelik düşük tutum gösterdikleri görülmüştür. Beklenti alt boyu incelendiğinde X=53.00 puan ortalaması, ölçeğin 13 ile 65 puan aralık değerine göre yüksek olması öğretmen adaylarının projenin başarıya ulaşma beklentilerinin yüksek olduğunu göstermektedir. Projeye olumlu tutum gösteren sınıf öğretmeni adaylarının en büyük kaygılarının başında gelen sınıflardaki öğrenci yoğunluğu ve alt yapı süreçlerinin çözümü maddi olanaklar dahilinde çözülebilecek bir sorundur. Ancak öğrenci ve öğretmenlerde oluşacak sanal ortam bağımlığının eğitim kalitesi üzerindeki etkilerinin süreç tamamlanmadan araştırılması ve buna yönelik çözümler üretilmesi gerekmektedir. Sözlü bildiri SPOR EĞİTİMİNDE EĞİTSEL VİDEO KULLANIMINA YÖNELİK BEDEN EĞİTİMİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ GÖRÜŞLERİNİN İNCELENMESİÖzet: <Videolar sağladıkları hem görsel hem de işitsel faydalardan dolayı öğretim etkinliklerinde kullanılmaktadır. Bu çalışmanın temel amacı bir içeriğin öğretilmesi aşamasında yararlanılan eğitsel videoların spor eğitiminde kullanılmasına ilişkin beden eğitimi öğretmen adaylarının görüşlerini incelemektir. Nitel desende yürütülen araştırmada çalışma grubu için ölçüt örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından temel ölçüt daha önce spor eğitiminde eğitsel video geliştirme tecrübesine sahip olma olarak belirlenmiştir. Çalışma pedagojik formasyon sertifika programına kayıtlı 40 beden eğitimi öğretmen adayı ile gerçekleştirilmiştir. Temel ölçütün gerçekleşmesi açısından öğretmen adayları tarafından Millî Eğitim Bakanlığı Ortaokul Beden Eğitimi ders programındaki kazanımlara uygun eğitsel videolar oluşturulmuştur. Videoların oluşturulma sürecinde öğretmen adayları tarafından ADDIE öğretim tasarım modeli kullanılmıştır. Araştırmacı tarafından öğretmen adaylarına hem öğretim tasarım süreci hem de eğitsel video geliştirme işlem adımları ayrıntılı bir biçimde aktarılmıştır. Aynı zamanda katılımcıların bilgi ve iletişim teknolojileri becerileri sınırlı olduğundan araştırmacı tarafından video çekim ve düzenleme işlemleri ile ilgili eğitimler de verilmiştir. Süreç sonunda öğretmen adaylarına spor eğitiminde eğitsel videoların kullanımına ilişkin olumlu yönleri ve sınırlılıkları açık uçlu soru formuyla sorulmuş, yanıtlar yazılı biçimde alınmıştır. Toplanan veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlenmiştir. Çözümleme sonuçlarına göre beden eğitimi öğretmen adayları tarafından eğitsel videoların olumlu yönleri öğrenmeye katkı, kullanım kolaylığı ve öğretim sürecine katkı olmak üzere üç kategoride toplanmıştır. Öğretmen adaylarına göre öğrenmeye katkı açısından eğitsel videoların sağladığı en önemli yararlar; hareketin kavranmasını ve öğrenmeyi kolaylaştırması (f=40), dersi daha verimli ve zevkli hale getirmesi (f=37) ve kalıcılı öğrenme sağlamasıdır (f=36). Öğretmen adayları önemli bir oranda eğitsel videoların spor eğitiminde olumlu olacağını kabullenmiş görülmektedirler. Aynı zamanda beden eğitimi öğretmen adayları eğitsel videoların her yerde izlenebilmesinin (f=10), tekrar tekrar kullanılabilir olmasının (f=5) ve zamandan tasarruf sağlamasının (f=5) önemli olduğunu belirtmişlerdir. Eğitsel videoların sınırlılıkları açısından geliştirmeye yönelik ve kullanıma yönelik sınırlılıklar olmak üzere iki ayrı kategori oluşturulmuştur. Spor eğitiminde eğitsel videoların geliştirilmesine yönelik en önemli sorunlar olarak teknolojik beceri gerektirmesi (f=37) ve videonun kurgulanması (f=37) gösterilmiştir. Öğretmen adaylarına göre kullanıma yönelik olarak ise en önemli sorun; öğrencinin bireysel kullanımda anında geribildirim alamayacağından dolayı yanlış öğrenmelerin oluşabileceğidir (f=33). Beden eğitimi öğretmen adayları eğitsel videoların alanlarında önemli katkı sağlayacağını belirtmiş ancak teknolojik açıdan yetersiz olduklarını da bildiklerini söylemişlerdir. Olumlu tutum içinde olmaları önemli bir nokta olarak görülerek beden eğitimi öğretmen adaylarının teknolojik bilgi ve becerilerini geliştirmeye yönelik derslerin öğretim süreçleri içerisinde arttırılması önerilebilir. Sözlü bildiri TÜRKİYE’DE AÇIKÖĞRETİM HİZMETİ VEREN ÜNİVERSİTELERLE İLGİLİ FACEBOOK GRUP VE SAYFALARININ ANALİZ EDİLMESİÖzet: <Sosyal medya, Öğrenme Analitiklerinin önemli bir bileşeni ve en yoğun çalışılabileceği alanlarından biri olarak görülmektedir. Çünkü sosyal medya, öğrenme etkileşimlerinin en yoğun olduğu ve bireyin en aktif olduğu ortamların başında gelmektedir. Öğrenme ve eğitim süreçlerinde sosyal ağ analizi ile ilgili yapılmış çalışmalar daha çok özel durumlarda sosyal medya kullanımı odağında gerçekleştirilmiştir. Ancak sosyal medya kullanımına bütüncül bir bakış açısıyla yaklaşarak ulusal çapta sosyal ağ analizi gerçekleştiren sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu araştırmanın amacı sosyal ağ analizlerinden yararlanarak Türkiye’de Açıköğretim ile ilgili sosyal medya kullanım eğilimlerini ortaya çıkarmaktır. Bu amaçla Türkiye’de en yaygın kullanılan sosyal medya ortamı olan Facebook seçilmiştir. Bu ortamda Açıköğretim’le ilgili oluşturulmuş tüm sayfa ve gruplara ulaşılmıştır. Bu çalışma bütüncül (holistic) bir sosyal ağ analizi araştırması olarak desenlenmiştir. Sosyal ağ analizleri, günümüzde giderek genişleyen ve karmaşıklaşan ağ yapılarının anlamlandırılması ve yorumlanmasında büyük önem taşımaktadır. Özellikle açık ve uzaktan öğretimle öğrenim gören öğrenenlerin sosyal Web platform ve uygulamalarında aktif oldukları ve paylaşımda bulundukları bilinmektedir. Bu sosyal ağ analizi araştırmasında veri toplama araçları olarak Gephi ve Netvizz uygulamalarından yararlanılmıştır. Ulaşılan 207 grup ve 521 sayfa sosyal ağ analizine tabi tutulmuştur. Çalışma kapsamında gruplar için yoğunluk ve merkeziyet, sayfalar için ise ağın yoğunluk, merkeziyet ve dereceleme nitelikleri analiz edilmiştir. Sosyal ağ analizinde bilimsel araştırma amaçlı sosyal ağ analizlerinde en yaygın kullanılan araçlardan biri olan NodeXL uygulamasından yararlanılmıştır. Elde edilen bulgulara göre Türkiye’de Açıköğretime yönelik Facebook kullanımının Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Sistemi programları tarafından domine edildiği görülmüştür. Ayrıca günün iş olanaklarına hizmet eden programlara ve öğrenci destek hizmetlerine yönelik sayfa ve grupların daha aktif olduğu, ticari hesapların içerik üretmekten ziyade öğrencilerin sınava yönelik kaygılarını hedef aldıkları belirlenmiştir. Ancak iyi yapılandırılmış kurumsal sayfaların da öğrencilerin ilgisini çektiği ve hızla yaygınlaştığı belirlenmiştir. Araştırmanın sonunda ulaşılan sonuçlar doğrultusunda uygulama ve araştırmaya yönelik öneriler sunulmuştur. Sözlü bildiri UYGULAMA TABANLI BİLGİSAYAR VE AĞ GÜVENLİĞİ EĞİTİMİ: MSKÜ DENEYİMİÖzet: <Siber güvenlik konularında bilgi sahibi olan ve özellikle özgür yazılım araçlarını deneyimlemiş, yetişmiş insan gücü ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Sadece teoriyi vermek yetmemekte, bu bilgilerin uygulamalarla pekiştirilmesi gerekmektedir. Bu çalışma ile MSKÜ Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde verilmekte olan Bilgisayar ve Ağ Güvenliği ve İleri Bilgisayar Ağları derslerindeki uygulamaları çeşitlendirmek ve etkinliğini artırmak hedeflenmiştir. İnternet üzerinden yapılan araştırma ile farklı üniversitelerde yapılan uygulamalar incelenmiştir. Güvenlik dersleri üniversitelerde daha çok kriptoloji (şifre bilimi) olarak verilmektedir. MSKÜ’deki uygulamada ise şifreleme tekniklerinin yanı sıra fiziksel güvenlikten sosyal mühendisliğe, bilgi ve ağ güvenliğine dair birçok teknik bilginin verilmesi söz konusudur. Bu teknik bilgilerin anlaşılması için uygulamaların çeşitlendirilmesi gerekmektedir. Siber güvenlik söz konusu olduğunda, bir bilgisayar ağı ve üzerindeki internet servislerinin güvenliğinin çalışılması gerekecektir. Sistemlerin güvenliğini sağlayabilmek için öncelikle güvenlik açıklarının öğrenilmesi, bu açıkların tespiti ve savunması için pratik yapılması gerekmektedir. Bu denemelerin gerçek sistemler üzerinde uygulaması uygun değildir, çünkü çalışan sistemlerin ulaşılabilirliğine ve çalışırlığına zarar vermek söz konusu olabilecektir. Bunların kontrollü kullanılabileceği fiziksel ortamlara ve simülasyon / emülasyon yazılımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kapsamda; MSKÜ NetSecLab olarak adlandırdığımız kapalı fiziksel ağda uygulamaların gerçekleşmesi, emülasyon ortamı olarak vmware/virtualbox gibi sanal işletim sistemlerinin kullanımı hedeflenmiştir. KALI, kevgir gibi işletim sistemi paketlerinin etkin kullanımına dair pratikler yapılmış; bu konuda meraklı öğrencilerin derse aktif katkıda bulunması sağlanmıştır. Yerel ağ güvenliği ve saldırgan tuzağı (honeynet) gibi uygulamalarla İleri Bilgisayar Ağları dersinde de uygulamaların çeşitlendirilmesi hedeflenmiştir. Kullanılan uygulamalar ve çeşitli ders materyalleri laboratuvarın wiki sayfasında (http://wiki.netseclab.mu.edu.tr/) mevcuttur. Seçilen uygulamaların 2017 bahar döneminde uygulanmasında öğrencilerin başarıları gözlenmiştir. Uygulamadaki eksikler ve nedenleri de öğrencilere uygulanan anket ile tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma ile örnek uygulamaların sunulması ve güvenlik eğitimini iyileştirmeye yönelik önerilerin verilmesi hedeflenmektedir. Sözlü bildiri UZAKTAN EĞİTİM VE VİDEO KULLANIMIÖzet: <Öğrenme süreçlerinde grafikler ve resimler gibi görsellerle birlikte seslerin kullanılması öğrenme ortamlarını zenginleştiren bir unsur olarak görülmektedir. Seslerin ve görsellerin birleşimi sonucu oluşan videoların, öğrenme çevreleri için kullanılabilecek güçlü bir araç olduğu söylenebilir. Ayrıca hem görsel öğelerin hem de sözel öğelerin kullanılması farklı öğrenme biçiminde öğrenebilen öğrenenlere kolaylık sağlamaktadır. Bu çeşitliliği sağlayan videolar, öğrenenlerin öğrenme süreçlerine karşı olan tutumlarını olumlu anlamda geliştirmektedir. Bununla birlikte, video teknolojilerindeki hızlı gelişmeler de dikkat çekmektedir. Özellikle son yıllarda artan video çözünürlük oranları, etkileşimli videolar, 360 derece videolar, üç boyutlu videolar ve video oyunlar önemli video teknolojiler olarak göze çarpmaktadır. Bununla birlikte uzaktan eğitimde video kullanımına ilişkin yapılan akademik çalışmalar özellikle son zamanlarda artan bir eğilim göstermektedir. Bu durum da uzaktan eğitim çevrelerinde videoların kullanım durumlarının incelenmesi gerektiği düşünülmektedir. Bu noktadan hareketle uzaktan eğitim çevrelerinde artan video kullanım eğiliminin hangi yönde olduğunun belirlenmesi amaçlanmıştır. Belirlenen amaç kapsamında 1990-2015 yılları arasında yayınlanmış 253 çalışma analiz edilmiştir. Analiz sürecinde videolar ile ilgili çalışmaların; alanları, yıllara göre değişimi, alınan atıf sayılarını yıllara göre değişimi, yayınlandığı yerler, yayınlayan kurumlar, yayınların yapıldığı ülkeler gibi değişkenler göz önünde bulundurulmuştur. Araştırmadan elde edilen bulgular, uzaktan eğitim çevrelerinde video kullanımının sağlık ve mühendislik gibi uygulamalı alanlarda ve videonun teknik yönlerine yönelik alanlarda daha fazla olduğunu göstermiştir. Bu sonucu destekleyecek şekilde konuyla ilgili en fazla yayın yapan kurum IBM çıkmıştır. Ulaşılan bu sonuç uzaktan eğitimde video kullanımının sosyal yönleriyle yeterli düzeyde incelenmediğini göstermektedir. Ayrıca gerçekleştirilen bu çalışma kapsamında, araştırma sonuçlarına dayalı olarak ileride yapılabilecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur. 360 derece video ve video oyunlarının uzaktan eğitimde kullanılmasına ilişkin yenilikçi araştırma önerileri de sunulmuştur. Sözlü bildiri YENİ OKURYAZARLIK BECERİLERİ VE İNOVASYON: ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMLERİNDEN İTİBAREN BİREYLERİN ALGORİTMA, KODLAMA VE PROGRAMLAMA DİLLERİNE YÖNELİK FARKINDALIKLARININ ARTIRILMASININ ÖNEMİÖzet: <Algoritma ve bilgisayar kodlama dilleri ilk düşünüldüğünce belki çocuklar için üst düzey beceriler olarak görülebilir. Ancak gerçek olan bu kavramların günümüzde sürekli olarak çocukları çevresinde yer aldığıdır. Algoritmalar ve bilgisayar kodlama dilleri günlük yaşamda teknoloji ve karar verme yetileri ilgili her şeyi yönlendirmektedir. Algoritmalar büyüleyici olmakla birlikte bazıları ise kompleks yapılara sahip olabilirler. Genel olarak algoritma bir kompleks görevi tamamlamayı veya bir problemin çözümünü gösteren adım adım öğretim aşamalarıdır. Bilgisayar programlamacıları, bilgisayarda bir görevin nasıl tamamlanacağına veya hesaplanacağına yönelik algoritmalar yazarlar. Bu çerçeveden olayı değerlendirdiğimizde bilgisayarlar dışında algoritmaların çevremizde her yerde olduklarını ifade edebiliriz. Bir yemeği yapmaya ilişkin adımlar, bir toplama ya da bir bölme işlemini yapmaya yönelik aşamalar, bir tişörtü veya pantolonu katlama işi bunların hepsi bir algoritmik durum olarak gösterilebilir. Hatta her sabah kalkıp yaptığımız rutin işleri bile algoritma ile ifade edilebilir. Bunu daha basitleştirecek olursak çocuğun sabah çalar saatle uyanması, sonrasında onu kapatması, sonra duş alması, üstünü giyinmesi, kahvaltısını yapması, okula yürümesi, otobüsle gitmesi veya ailesi ile gitmesi vb. her aşama algoritmik bir durum olarak gösterilebilir. Dolayısı ile burada akla gelen soru şu: “Çocuklar kendi algoritmalarını yazabilirler mi?” çok basit yönergelerle çocuklarda bu sürece yönelik farkındalık kazandırmak ve geleceğin inovatörlerini yetiştirmek mümkün olacaktır. Çocuklara her sabah rutin olarak yaptıkları işleri yazdırma vb. eylemler çok basit düzeyde çocuklarda önemli hesaplama, kodlama ve bilgisayar programlama diline ve kavramlarına [tekrar (diş fırçası ile aşağı ve yukarı olmak üzere beş kez fırçaladım) sıralama, duruma bağlı akıl yürütme vb.] farkındalık geliştirecektir. Bu ve benzeri gerçekleştirilecek tüm çalışmalar hem çocukların algoritmik düşünme becerilerini geliştirecek hem de bilgisayar bağlamında ortaya çıkan kodlama dillerine yönelik farkındalıkalarını ve yeterliliklerini artıracaktır. Bu çalışmada ebeveynler, öğretmenler ve benzeri çocukla ilgili karar mekanizmalarının neler yapabileceğine yönelik etkinlikler sunulacak ve gerekli önerilerde bulunulacaktır.
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIF ÖĞRETİMİ ALANINDA YAPILAN ÇALIŞMALARIN FARKLI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN ANALİZ EDİLMESİÖzet: <İlköğretim okullarında uygulanan, birden fazla sınıfın birleştirilerek bir veya iki grup meydana getirmek suretiyle, bir ya da iki öğretmen tarafından yetiştirilmesi “birleştirilmiş sınıf öğretimi” olarak tanımlanmaktadır. Farklı ülkelerde de uygulanan birleştirilmiş sınıf öğretiminin ülkemizde ortaya çıkış nedenleri arasında genellikle sınıf öğretmeni, öğrenci mevcudu ve derslik sayısının azlığı gibi zaruretler gösterilmektedir. Ancak yapılan alan yazın taramasında birleştirilmiş sınıf uygulamalarının öğrencilerin hoşgörü, empati, yardımseverlik, paylaşma, sosyalleşme ve özgüven gibi duyuşsal davranışların kazandırılmasında etkili olduğu da görülmektedir. Bu nedenle ülkemizde uygulanan birleştirilmiş sınıf öğretimi hakkında yapılan çalışmaların periyodik olarak sistematik bir şekilde analiz edilmesi; bu alana ilgi duyan araştırmacıların mevcut çalışmalardan haberdar olmaları, gerçekleştirilmiş yayınlara ilişkin bilimsel tartışma yapmaları ve birleştirilmiş sınıf öğretim modelini farklı perspektiflerden sorgulamaları açısından oldukça önem arz etmektedir. Bu çalışmada, bu boşluğu gidermek amacıyla birleştirilmiş sınıflar ile ilgili yapılan bilimsel çalışmalar farklı değişkenler açısından analiz edilecektir. Ocak 2016 tarihi itibariyle “Yükseköğretim Kurulu Tez Merkezi” ve “ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanı”nda 2000-2016 yıllarına ait “Birleştirilmiş Sınıflar” kavramına yönelik olarak tarama yapılacaktır. Araştırma örneklemine dâhil edilecek tez, makale ve bildirilerin analiz edilmesinde 18 soru içeren bir değerlendirme yönergesi kullanılacaktır. Araştırmacılar tarafından geliştirilen bu sorular, araştırmanın amacına hangi düzeyde hizmet edip etmediği yani kapsam geçerliliğine sahip olup olmadıklarını değerlendirmek amacıyla üç uzmanın görüşüne sunulmuştur. Uzmanlar, değerlendirme yönergesinde yer alan soruların amaca uygunluk ve netlik açısından yeterli olduğunu bildirmişlerdir. Betimsel tarama yönteminin kullanılacağı bu çalışma henüz devam ettiğinden bulgular ve sonuçlar hakkında bilgi sunulmamaktadır. BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA İYİ ÖRNEK UYGULAMALARIÖzet: <Birleştirilmiş sınıflar, en genel tanımıyla birden fazla sınıfın bir öğretmen tarafından okutulduğu bir uygulamayı ifade etmektedir. Birleştirilmiş sınıf uygulaması, müfredat yoğunluğu, zaman yetersizliği, çevre şartlarının getirdiği problemler gibi sınırlılıkları ile anılsa da bağımsız sınıflardan farklı yapısı sebebiyle pek çok avantajı da bulunan bir uygulamadır. Birleştirilmiş sınıflar, bağımsız sınıflara oranla grup çalışması, kendi kendine öğrenme, akrandan öğrenme, araştırma yapma, sosyalleşme gibi durumlara daha fazla fırsat tanımaktadır. Bugüne dek birleştirilmiş sınıfların sınırlılıklarını ve eğitimsel, yönetimsel sorunlarını ortaya koyan pek çok çalışma gerçekleştirilmiştir. Oysa birleştirilmiş sınıflarda eğitim kalitesini artıracak fikirleri araştırmak ve gerçekleştirilen iyi örnek uygulamaları ortaya koymak da bir o kadar önemlidir. Bu araştırma, birleştirilmiş sınıflarda gerçekleştirilen iyi örnek uygulamaları, birleştirilmiş sınıf öğretmenlerinin ve maarif müfettişlerinin görüşleri ile ortaya koymayı amaçlamaktadır. Araştırma, nitel araştırma desenlerinden biri olan durum çalışması deseni kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örneklem grubunu Erzurum ili ve ilçelerinde birleştirilmiş sınıflı okullarda görev yapan 15 sınıf öğretmeni ve Erzurum İl Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı olarak görev yapan 10 maarif müfettişi oluşturmaktadır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, öğretmenler ve maarif müfettişleri için ayrı ayrı hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formları kullanılmıştır. Elde edilen veriler, nitel araştırmada kullanılan içerik analizi tekniğiyle analiz edilerek sunulacaktır. Araştırma, analiz aşamasında olduğu için bulgular ve sonuçlar bölümlerine bildiri tam metninde yer verilecektir. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÖĞRETİME İLİŞKİN ÖĞRETMEN VE VELİ GÖRÜŞLERİÖzet: <Bu araştırmanın amacı öğretmenlerin ve velilerin birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin görüşlerinin belirlenmesidir. Nitel araştırma yönteminin kullanıldığı araştırma, durum çalışması deseni esas alınarak gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın örnekleminin belirlenmesinde amaçlı örnekleme yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu Muğla ili Menteşe ilçesine bağlı ilkokullarda görev yapmakta olup birleştirilmiş sınıf okutan on sınıf öğretmeni ve on bir veli oluşturmuştur. Araştırmanın örnekleminde yer alan öğretmenler ve velilerle odak grup görüşmesi yapılmıştır. Verilerin toplanmasında araştırmacılar tarafından hazırlanan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Öğretmenler ile gerçekleştirilen görüşmelerde kullanılan formda sekiz soru yer alırken, veliler ile yapılan görüşmelerde kullanılan formda beş soru yer almıştır. Elde edilen veriler betimsel analiz yöntemi kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin genel görüşleri, birleştirilmiş sınıflarda öğretimin olumlu ve olumsuz yönlerine ilişkin görüşleri, birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin yeterlik algıları, birleştirilmiş sınıflarda öğretim için yaptıkları uygulamalar ve birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin önerileri ortaya çıkarılmıştır. Velilerden elde edilen verilerin analizi sonucunda ise, velilerin birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin genel görüşleri, yaşadıkları problemler, birleştirilmiş sınıflarda görev yapan öğretmene ilişkin memnuniyet durumları, birleştirilmiş sınıflarda öğretimin olumlu ve olumsuz yönlerine ilişkin görüşleri ve birleştirilmiş sınıflarda öğretime ilişkin önerileri belirlenmiştir. Araştırmanın bulgularından elde edilen sonuçlar doğrultusunda ilerde yapılacak olan çalışmalara yönelik öneriler getirilmiştir. Yapılan bu araştırmanın ilgili literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA YAPILANDIRMACI YAKLAŞIMIN UYGULANABİLİRLİĞİNE İLİŞKİN ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİ VE ETKİNLİK ÖRNEKLERİÖzet: <Türkiyede ki ilköğretim okullarının yaklaşık %31i birleştirilmiş sınıf sistemiyle eğitim vermektedir.Özellikle nüfusun ve öğrenci sayısının az olduğu kırsal kesimlerde uygulanan bu sistemde, farklı yaş grubundaki öğrenciler aynı sınıfın içinde tek bir öğretmen tarafından eğitim görmektedir.Birleştirilmiş sınıf, eğitim sistemimizde bu kadar önemli bir yer edinirken, verilen eğitimin kalitesi sorunu ortaya çıkmaktadır.Yapılandırmacı yaklaşım gibi çeşitli öğretim program yaklaşımları bu sorunun önüne geçmeye çalışmaktadır.2005-2006 öğretim yılında uygulamaya konulan yapılandırmacı yaklaşım, öğrenciyi merkez alarak eğitimde verimliliği ve kaliteyi arttırmayı hedeflemiştir.Fakat yapılandırmacı yaklaşımın birleştirilmiş sınıflarda ne kadar uygulanabildiği tartışma konusudur. Bu araştırmanın amacı, birleştirilmiş sınıflarda yapılandırmacı yaklaşımın uygulanabilirliğine ilişkin öğretmen görüşlerini ve etkinlik örneklerini belirlemektir.Bu amaç doğrultusunda Muğla İli Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapmakta olan ? sınıf öğretmeni ile çalışılmıştır.Öğretmenlerin seçiminde basit seçkisiz örnekleme yönteminden yararlanılmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması tekniği kullanılmıştır.Verilerin toplanması aşamasında birleştirilmiş sınıf öğretmenliği yapan sınıf öğretmenleriyle görüşmeler yapılmıştır.Görüşmeler için araştırmacı tarafından hazırlanan 5 maddelik yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır.Formun hazırlanmasında araştırmacı tarafından konuyu kapsayacağı düşünülen 6 soru hazırlanmış ve bu sorular uzman görüşlerine sunulmuştur.Uzman görüşleri doğrultusunda 2 madde birleştirilerek tek bir soru haline getirilmiş ve 5 soruluk yarı yapılandırılmış form görüşmelerde kullanılmıştır. Verilerin analizinde elde edilen veriler, içerik analizi kullanılarak değerlendirilmiştir.Sonuçlar ilgili literatür çerçevesinde tartışılmış ve yorumlanmıştır. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA YAŞANAN SORUNLARA İLİŞKİN ÖĞRENCİ VE ÖĞRETMEN GÖRÜŞLERİÖzet: <Bu araştırmada, temel olarak birleştirilmiş sınıfta öğrenim gören öğrencilerin ve birleştirilmiş sınıfta görev yapan bir sınıf öğretmeninin birleştirilmiş sınıf uygulamasına yönelik görüşlerininbelirlenmesiamaçlanmıştır. Yapılan araştırma hem öğretmen hem de öğrenci görüşlerini içermesi bakımından önem arz etmektedir. Araştırmada betimsel araştırma yöntemleri kapsamında yer alan örnek olay yöntemi kullanılmıştır. Araştırmanın örneklemini amaçlı örnekleme yoluyla seçilen aynı sınıfta öğrenim gören ilkokul 3. ve 4. sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Veri toplama teknikleri olarak günlük, gözlem, yarı yapılandırılmış görüşme ve odak grup görüşmesi tekniği kullanılmıştır. Pilot uygulama amacıyla 3. ve 4. sınıf öğrencileri arasından homojen örnekleme tekniğiyle seçilen 4 öğrenciyle yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Pilot uygulamanın ardından 3. ve 4. sınıf öğrencileriyle odak grup görüşmesi yapılmış ve kamera ile kayıt altına alınmıştır. Yarı yapılandırılmış mülakatın ve odak grup görüşmesinin sorularının düzenlenmesinde uzman görüşünden yararlanılmıştır. Araştırmayı yürüten öğretmen ders içi ve ders dışı gözlemlerinden de faydalanarak günlük tutmuştur. Elde edilen verilerin analizinde üst düzey analiz biçimlerinden biri olan içerik analizi ile temel düzey analiz biçimlerinden biri olan betimsel analiz yöntemleri kullanılmıştır. Bu süreçte sürekli karşılaştırmalı metot tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmanın sonucunda sınıf öğretmeni ve öğrencilerin birleştirilmiş sınıfta yapılan öğretime yönelik görüşlerinin daha çok olumsuz noktalarda toplandığı görülmüştür. Ayrıca bağımsız sınıflarda yapılan öğretimin birleştirilmiş sınıflarda yapılan öğretime göre daha avantajlı yönlerinin olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre birleştirilmiş sınıf uygulamalarının –sorunlar göz önüne alınarak- yeniden gözden geçirilmesi ve kendine özgü bir programla desteklenmesi yönünde çeşitli önerilerde bulunulmuştur. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLI OKULLARDA EĞİTİM ÖĞRETİM GÖREN ÖĞRENCİ VELİLERİNİN BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİÖzet: <Bu çalışmanın amacı birleştirilmiş sınıflarda eğitim öğretim gören öğrenci velilerinin, birleştirilmiş sınıflara ilişkin görüşlerini belirlemektir. Çalışmada kolay ulaşılabilir örnekleme tekniği kullanılmıştır. Çalışma grubunun katılımcılarını 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Zonguldak ili Kdz. Ereğli ilçesine bağlı birleştirilmiş sınıflı okullarda çocukları eğitim öğretim gören dokuz öğrenci velisi oluşturmaktadır. Çalışma, nitel desende tasarlanmış olup, veri toplama tekniği olarak odak grup görüşmesi kullanılmıştır. Görüşme öncesinde katılımcı velilerden izin alınarak, görüşmenin kayıt altına alınması amacıyla video-kamera kullanılmıştır. Çalışma sonunda elde edilen veriler, temalar ve temalar altında yer alan kodlamalar yoluyla analiz edilmiştir. Nitel verilerin analizi sonucunda ise elde edilen bulgulara göre veliler; birleştirilmiş sınıf hakkında yeterli düzeyde bilgileri olmadığını, çocuklarının birleştirilmiş sınıfta eğitim öğretim görmelerinden memnun olmalarına rağmen tercih şansları olsaydı müstakil sınıflı okulu tercih edeceklerini, birleştirilmiş sınıfta görev yapan öğretmenin köyde ikamet etmesinin daha uygun olduğunu, eğitim öğretim sürecinde kullanılan materyallerin yeterli olduğunu; fakat okulun fiziki yapısının yeterli olmadığını belirtmişlerdir. Özellikle okul tuvaletlerinin dışarıda olması ve okulun bahçesinin tel örgü ile çevrili olmamasından rahatsız olduklarını ifade etmişlerdir. Bunun yanında okulun bahçesindeki sıkıntılara ek olarak sınıfın içerisindeki düzenlemelerden ve araç gereçlerin (öğrencilerin kullandığı sıralar ve masalar, soba) mevcut durumundan da rahatsız olduklarını eklemişlerdir. Sınıf içinde öğrenciler tarafından kullanılan araç gereçlerin ve sobanın değiştirilerek gerekli düzenlemelerin yapılmasının eğitim öğretim ortamını olumlu yönde etkileyeceğini düşündüklerini belirtmişlerdir. Velilerin problem olarak ifade ettikleri durumların; okuldaki öğrenci sayısının azaltılarak (en fazla 15 öğrenci), okul güvenliğinin kamera ile sağlanarak, öğretmenler arasında işbirliği yapılarak, öğrencilere okuldaki ders saatleri dışında hafta sonu kurslarının açılarak, öğrencilerin ihtiyaçlarını giderebilmeleri için kantin açılarak ve okul temizliğinin sağlanabilmesi için devlet tarafından görevli tayin edilerek çözümlenebileceği düşüncesinde olduklarını belirtmişlerdir. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLI OKULLARDA GÖREV YAPAN SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIF UYGULAMALARINA İLİŞKİN GÖRÜŞLERİÖzet: <Bu çalışmanın amacı birleştirilmiş sınıflarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin, birleştirilmiş sınıf uygulamalarına ilişkin görüşlerini belirlemektir. Çalışmada kolay ulaşılabilir örnekleme tekniği kullanılmıştır. Çalışma grubunun katılımcılarını 2015-2016 eğitim-öğretim yılında Zonguldak ili Kdz.Ereğli ilçesine bağlı birleştirilmiş sınıflı okullarda görev yapan üçü bayan, üçü erkek olmak üzere toplam altı sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışma, nitel desende tasarlanmış olup, veri toplama tekniği olarak odak grup görüşmesi kullanılmıştır. Görüşme öncesinde katılımcı sınıf öğretmenlerinden izin alınarak, görüşmenin kayıt altına alınması amacıyla video-kamera kullanılmıştır.Çalışma sonunda elde edilen veriler temalar ve temalar altında yer alan kodlamalar yoluyla analiz edilmiştir. Nitel verilerin analizi sonucunda ise elde edilen bulgulara göre öğretmenler; eğitim-öğretim süresince zamanın en büyük problemlerinin başında geldiğini, öğrenciler arasında bireysel farklılıkların çok olduğunu, bunun özellikle aynı sınıfta birden çok sınıf düzeyinde öğrenci olmasından kaynaklandığını ve bu nedenle birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapmanın müstakil sınıflarda öğretmenlik yapmaktan daha zor olduğunu belirtmişlerdir, bunun yanında birleştirilmiş sınıflı okulların daha çok kırsalda yer almasına karşın araç gereç ve teknolojik olarak büyük oranda problem yaşamadıklarını da ifade etmişlerdir. Ayrıca, öğretmenler; birleştirilmiş sınıflarda öğretim konusunda hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinin yetersiz olduğunu, derslerin kazanımlarına ulaşma derecelerinin yeterli olmadığını ve öğrenciler arasındaki bireysel farklılıklar konusunda çok zorlandıklarını belirtmişlerdir. Ancak öğretmenler, ifade ettikleri birçok probleme rağmen birleştirilmiş sınıf uygulamalarının akademik anlamda bazı üstünlüklerinin olduğunu da belirtmişlerdir. BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLI OKULLARIMIZDA KONUŞMA BECERİ GELİŞİMİÖzet: <En yaygın ve doğal iletişim konuşmadır. İnsanlar doğuştan gelen bir konuşma yeteneğiyle yaşama merhaba derler. Konuşma yeteneği doğuştan gelir ve çevresini gözlemleyerek ana dilini öğrenir. Her bireyin iyi bir konuşma becerisine sahip olabildiğini kabul etmekte yanlış kanı olabilir.Fakat kişinin düzgün ve doğru konuşabilmesi okul hayatında alacağı konuşma eğitimine bağlı olmaktadır. Bu da bu konuda iyi bir eğitim almış öğretmenlerimiz tarafından öğrencilerimizin konuşma becerilerini hedeflenen düzeye ulaşabilmeleri için gerekli eğitim verilmelidir. Okullarımızdaki Türkçe konuşma derslerinin genel amacı, öğrencilere duygu, düşünce, gözlem, hayal ve isteklerini dil kurallarına uygun ve etkili biçimde anlatma becerisi kazandırabilmektir. Türkiyemizde birleştirilmiş sınıflı okullarımızın bulunduğu da bir gerçektir. Özellikle birleştirilmiş sınıf uygulamasında derslerin bir kısmı öğretmenli yapılırken bir kısmı ödevli olarak yapılmaktadır. Öğretmen bir grup öğrenciyle ilgilenirken diğerleri kendi kendilerine çalışırlar . Öğrencilerin kendi kendilerine çalışmaları, birleştirilmiş sınıflı okullarda daha büyük bir önem taşır. Bu çalışma ile konuşma becerisi eğitiminin niçin gerekli olduğu, konuşma becerisinin eğitimine yönelik etkinliklerin neler olduğu ve bu etkinliklerden seçilenlerin örneklerin birleştirilmiş sınıflarda uygulanması sonucunda öğrencilerde oluşan değişim ele alınmıştır. Bu çalışmada nicel araştırma yöntemi kullanılmıştır.Çalışma grubu birleştirilmiş sınıflı ilkokul 1. ve 2. sınıf öğrencileri ile yapılmaktadır. Araştırmanın verileri uygulanacak olan uzmanlarla belirlenerek seçilmiş 3 tekniğin sonuçlarına göre oluşacaktır. Çalışma devam etmektedir. Sözlü bildiri BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFTA GÖREV YAPAN SINIF ÖĞRETMENLERİNİN BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÖĞRETİM DERSİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİÖzet: <Türkiye’de eğitim ve öğretim alanındaki iyileştirme çalışmalarına rağmen birleştirilmiş sınıflı ilkokullar Türkiye’de varlığını korumaya devam etmektedir. Bu nedenle Sınıf Öğretmeni Yetiştirme Programı’nda da Birleştirilmiş Sınıflarda Öğretim dersine yer verilmiştir. Ancak programda yer verilen ders içerikleri uygulama sahasında sınıf öğretmenlerine beklenileni sunamamaktadır.Alan yazında birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapan sınıf öğretmenlerinin karşılaştıkları güçlükler,çevreye ve okula uyum problemleri ile eğitim öğretim faaliyetleri açısından karşılaştıkları zorluklar ele alınmıştır. ancak birleştirilmiş sınıflarda görev yapan sınıf öğretmenlerinin üniversite eğitimleri esnasında aldıkları birleştirilmiş sınıflarda öğretim dersine yönelik doğrudan bir çalışma yapılmamıştır. Bu çalışmada da amaç birleştirilmiş sınıfta görev yapan sınıf öğretmenlerinin Birleştirilmiş Sınıflarda Öğretim dersine yönelik görüşlerinin belirlenmesidir. Elde edilecek bulgular çerçevesinde sınıf öğretmenliği programında verilen birleştirilmiş sınıflarda öğretim dersinin içeriği,kapsamı, alanda görev yapan sınıf öğretmenlerine doğrudan katkıları ve birleştirilmiş sınıflarda öğretim dersinin daha verimli hale nasıl getirilebileceği belirlenmesi amaçlanmıştır.Çalışma sonucunda elde edilecek bulgulardan yola çıkarak alan yazına katkı sağlayacak yeni çalışmalar yapılabilecektir. Bu amaçla birleştirilmiş sınıflarda görev yapan sınıf öğretmenlerine alan yazın taranarak oluşturulmuş soru havuzundan uzman görüşleri sonucunda belirlenen açık uçlu sorular yöneltilecektir. Çalışma grubunu Ağrı ilinde görev yapan sınıf öğretmenlerinden tesadüfi örnekleme yoluyla seçilmiş öğretmenler oluşturacaktır. Çalışmada elde edilen verilerin analizinde betimsel analiz kullanılacaktır. Verilerin sunumunda frekans ve yüzde değerlerinin de verileceği tablolardan faydalanılacaktır. Çalışma devam etmektedir. HİKAYELER IŞIĞINDA BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA ÖĞRENDİKLERİM...Özet: <Dil GELİŞİMİ VE ÇOCUK Dil, çocuk için kendini anlatmaktır. Dil, çocuk için karşısındakine var olduğunu göstermektir. Dil, çocuk için yaşamaktır. Ersin için Türkçe bilmek öğretmeni ile diyaloga geçebilmekti. Ersin ve diğer birinci sınıf öğrencileri okula yeni başlamalarının kendilerine vermiş olduğu heyecan ile öğretmenlerinin üst sınıflara dağıtmak istediği kitaplardan kendilerine de vermelerini isterler.* Öğretmende birinci sınıflardaki bu kitap merakının sönmemesi için birinci sınıflara sayfalarını yazıdan çok resimlerin kapladığı kitaplardan verir. Ersin içerisinde yazıdan çok resimlerin olduğu kitabı kendince bitirmiştir. Sıra üst sınıf öğrencilerinde olduğu gibi kitabı okumadığı yeni bir kitap ile değiştirmeye gelmiştir. Ama nasıl? Ersin sınıfı gözlemler ve üst sınıftaki öğrencilerin kitap değiştirmek için yerlerinde kalkıp öğretmenlerinin yanına varıp “Öğretmenim, kitabımı okudum değiştirecek misiniz?” dedikten sonra öğretmenlerinin okunmuş olan kitapları yenileri ile değiştirdiklerini öğrenir. Eğitim Biliminde bu öğrenmenin bilimsel adı SOSYAL ÖĞRENME’dir. Ersin kısa boyuna ve zayıf bedenine rağmen kendi içerisinde var ettiği büyük cesareti ile kitabını değiştirmek için yerinden kalkar ve masasında oturan öğretmenine doğru yönelir, elinde okuduğunu sandığı kitap vardır. Öğretmeninin yanına gelen Ersin: “öğretmenim kitabımı okudum DEĞĞĞİŞTİRRREECEN?” der. Sosyal öğrenmenin gerçekleşmesi durumunda ortaya çıkan bir sorundur bu. “Öğretmenim, kitabımı okudum değiştirecek misiniz?” soru cümlesi Ersin’de “Öğretmenim kitabımı okudum DEĞĞĞİŞTİRRREECEN?” olarak yer bulur. Ersin’de bu hali ile yer bulan soru cümlesi öğretmen tarafından Ersin’inin anlatmak istediği gibi algılanmıştır. Ersin bu soru cümlesinden sonra okuduğunu sandığı kitabın öğretmen tarafından değiştirileceğini beklerken, öğretmenin kendisine yönelen gözleri ve öğretmenin ağzından ne anlama geldiğini bilmediği cümleler ile karşılaşır: “Ersin yerine geç otur, kitabı masanın üzerine bırak, ben gelip orda değiştireceğim? Ersin için bu cümlenin hiçbir anlamı yoktur. Onun arkadaşlarını gözlemleyerek öğrendiği cümlesini öğretmenine söyledikten sonra öğretmeninin içerisinde yazıdan çok resimlerin olduğu ve bir çırpıda okumuş olduğu kitabı değiştirmesi gerekiyordu. Ersin bu karşılığı göremeyince cümlesini bu sefer kelimelerini bastıra bastıra tekrarlar. “ÖĞreTmenin KiTabımı oKuDum DEĞĞĞİŞTİRRREECEN?” Öğretmende ikinci kez ama bu sefer kelimeleri bastırılarak söylenen bu cümleden sonra kendiside biraz önce kullanmış olduğu cümlenin kelimeleri arasında birazcık fazla zaman bırakarak tekrarlar: “Ersin, yerine geç otur, kitabı masanın üzerine bırak ben gelip orada değiştireceğim? Ersin’in beklediği karşılık gene kendisi için hiçbir anlama gelmeyen ötekisinden daha uzun söylenen bir cümle oluyor. Ersin kendisini öğretmenine ifade edememenin kızgınlığı ile sırasına yönelir ve elinde ki içerisinde yazıdan çok resimlerin bulunduğu kitabını elinde topladığı tüm kuvveti ile masasına vurur. Kendini ifade edememenin kendisinde var ettiği öfkenin dışa vurumudur bu davranış. Ersin’i gözlemleyen öğretmeni durumu fark eder. Ve Ersin’i yanına çağırarak şu soru cümlesini yöneltir: “Ersin söylediklerimden hiçbir şey anladın mı?” Ersin’in cevabı küçücük kollarını yanlara açarak başını yukarı kaldırmak oluyor(hafiften bir gülümseme ile). O kitap Ersin’in okuduğu(nu sandığı) ilk kitaptı. İçerisinde yazıdan çok kocaman resimler vardı. * Ersin ve arkadaşları beş sınıfın bir arada okutulduğu birleştirilmiş sınıf öğrencileridir. Sözlü bildiri SINIF ÖĞRETMENİ ADAYLARININ BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIF İLE İLGİLİ KAYGI VE KORKULARIÖzet: <Bu araştırmanın hedefi birleştirilmiş sınıf uygulamasında görev alan öğretmenlerle görüşülüp birleştirilmiş sınıf uygulaması ile ilgili sorunları saptamaktır.Köy ilköğretim okullarında uygulanan günümüzde öğrenci azlığından kaynaklanan birleştirilmiş sınıf uygulaması sınıf öğretmeni adaylarının kaygı ve korkularından biridir.İlköğretimde birden fazla sınıfın birleştirilip bir öğretmen eşliğinde tek derslikte dersin işlenmesi birleştirilmiş sınıf uygulamasıdır.Bundan dolayı sınıf öğretmeni adaylarının ilk atanmış olacakları köy ilköğretim okullarında uygulanan birleştirilmiş sınıf uygulaması, adayları endişelendirmektedir.Öğretmen, öğrenci ve derslik sayılarının yetersizliği Türkiyede birleştirilmiş sınıf uygulamasını tetikler ve kaçınılmaz hale getirir.Fakat bunun asıl sebebi köydeki öğrenci sayısının azlığıdır.Birleştirilmiş sınıf uygulaması öğretmenlerin mesleki olarak olumsuz etkilenmelerine sebebiyet vermiştir.Bunun bazı nedenleri ise ulaşım, barınma ve sosyal ihtiyaçlarının karşılanamaması olarak görülmektedir.Bu durumu gören aday sınıf öğretmenlerinin henüz mesleğe başlamadan motivasyon ve heyecanları zedelenmiş; kaygı, endişe ve korkuları artmıştır. Araştırma 2015-2016 eğitim-öğretim yılı Mardin-Midyat Pelitli İlkokulunda birleştirilmiş sınıflarda görev alan öğretmenlere anket yoluyla uygulanmıştır.Bu sonuçları göz önüne alan sınıf öğretmenleri adaylarına göre birleştirilmiş sınıflarda öğretim sorunları; Materyal ve fiziki koşulların yetersizliği, Bireysel farklılıkların göz önünde bulundurulmaması, Aynı ders saatinde öğretmenin birden fazla sınıfla ilgilenmesi, Öğrencilerle pekiştirme çalışmalarının yapılamaması, Öğretmenlerin birleştirilmiş sınıf ile ilgili bilgi yetersizlikleri, Öğretmenlerin okulda aynı zamanda hem öğretmen hem de müdür olmalarından dolayı görevlerine adapte olamamaları, Ailelerin eğitim konusunda bilinçsiz olmalarıdır. Birleştirilmiş sınıflarda görev yapan öğretmenler, genellikle mesleklerinin ilk yıllarında buralarda çalışmaktadırlar.Öğretmenlerin öğrenmiş oldukları bilgilerin yetersizliği, yaşadıkları tecrübelerin azlığı birleştirilmiş sınıf öğretimindeki sorunları daha da arttırmaktadır.
Sözlü bildiri DİJİTAL OYUN BAĞIMLILIĞINDA İLETİŞİM ÇALIŞMALARIÖzet: <Amaç: Dijital oyunların çocuk ve ergenlerin duygusal ve bilişsel gelişimi üzerinde olumlu/olumsuz etkileriyle ele alınması ve çalıştay çıktılarından hareketle aile içi iletişim çalışmalarının planlanmasıdır. Günümüzde okul çağı çocukları oyun oynarken zamanı kontrol etmekte zorluk yaşamakta ve ebeveynlerinin sınırlama girişimlerine tepki gösterebilmektedir.Özellikle ergen ve genç yetişkinlerin son yıllarda kullanımı giderek yaygınlaşan dijital oyunların aşırı dürtüsel ve kontrolsüz kullanımından kaynaklanan ‘dijital oyun bağımlılığı’ psikiyatrik literatürde oyun oynama süresini kontrol edememe,diğer etkinliklere karşı ilgi kaybı,oyun oynamadığı zaman psikolojik yoksunluk hissetme gibi belirtilerle görülen dürtü kontrol bozukluğu olarak nitelendirilmiştir.Dijital oyun bağımlılığı ve eşlik eden problemler nedeniyle ailelerin destek ve çözüm arayışları ve prevalans oranları dikkate alındığında problemin eğitsel açıdan irdelenmesinin önemli olduğu söylenebilir.Çevrimiçi oyun oynama,günlük/haftalık internet kullanım süresi,bir boş zaman etkinliği olarak internet kullanma alışkanlığı internet bağımlılığı açısından risk etkenlerini oluşturmaktadır.Bu risk etmenleri dışında internet bağımlılığı yaygınlığı gün geçtikçe artmakta ve internet uygulamalarını içeren bağımlılıklar ortaya çıkmaktadır.Riskli durumların oluşmasını önleyici şekilde ebeveynlere ve okullara yönelik farkındalık arttırıcı çalışmalar gerçekleştirilmeli ve bu durumlarda ne yapılması gerektiği konusunda yol haritası çıkarılmalıdır.Bu bağlamda ebeveynlerin çocuklarında riskli durum oluşmasını önleyici etkenler konusunda bilgilendirilmesi ve okul çocuklarının bağımlılık konusunda takibi gerekmektedir.Bu çalıştay kapsamında okul çağı çocuklarının dijital oyun oynama davranışlarını güncel literatür doğrultusunda inceleyerek ve çözüme yönelik yaklaşımları anket yoluyla gözlemleyerek sonuçların ebeveynlerle paylaşılması ve uygun iletişim becerilerinin ebeveynlere kazandırılması amaçlanmıştır. SINIF ÖĞRETMENLERİNİN MATEMATİK ÖĞRETİMİNE YÖNELİK GÖRÜŞLERİNİN BAZI DEĞİŞKENLER AÇISINDAN İNCELENMESİÖzet: <Matematik öğretiminde pek çok etken rol oynamaktadır. Burada en önemli rol öğretmenlere düşmektedir. Matematik öğretirken öğretmenin sahip olduğu bilgi, birikim ve yeterlilik öğrencilerin başarılarını doğrudan etkilemektedir. Ayrıca öğretmenlerin bilgi ve birikimlerinin yeterli olabilmesi, matematik öğretimine yönelik olumlu görüşe sahip olmasıyla mümkündür. Bununla birlikte öğretmenlerin matematik öğretimine yönelik görüşlerinin etkileyebilecek pek çok değişken mevcuttur. Bu çalışmanın amacı, sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik görüşlerinin bazı değişkenler açısından incelenmesidir. Araştırma kapsamında sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik görüşlerinin cinsiyet, çalışma süresi, yaş, görev yapılan yerleşim birimi, öğrenim durumu, mezun olunan lise, mezun olunan fakülte, üniversite dışında eğitim faaliyetine katılma, okutulan sınıf düzeyi, okutulan sınıf mevcudu değişkenleri açısından farklılaşıp farklılaşmadığı incelenmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu Türkiye’nin Doğu Anadolu bölgesinde yer alan bir il, bu ilin ilçeleri ve köylerinde görev yapmakta olan 405 sınıf öğretmeni oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak Turhan (2008) tarafından geliştirilen “Sınıf Öğretmenlerinin Matematik Öğretimine Yönelik Görüşleri Tespit Ölçeği” ölçeği kullanılmıştır. Verilerin analizinde betimleyici istatistik, t-testi ve tek yönlü varyans analizinden yararlanılmıştır. Araştırma sonucunda, sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik en yüksek ortalamaya öğrenme ortamı boyutunda, en düşük ortalamaya ise araç-gereç boyutunda sahip oldukları tespit edilmiştir. Sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik görüşlerinin cinsiyet, çalışma süresi, mezun olunan lise, mezun olunan fakülte, okutulan sınıf düzeyi, okutulan sınıf mevcudu, yaş, yerleşim yeri ve üniversite dışında eğitim faaliyetine katılma durumu açısından anlamlı düzeyde farklılaştığı belirlenmiştir. Araştırmanın bulgularına dayanarak sınıf öğretmenlerinin matematik öğretimine yönelik görüşlerinin iyileştirilmesi yönünde öneriler geliştirilmiştir. TEST KARARÖzet: <Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar Test Karar TEST UTEKÖzet: <Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK Test UTEK
Sözlü bildiri ERZİEHUNG GESTERN UND HEUTE. VOM MİTTELALTERLİCHEN FÜRSTENSPİEGEL ZUM MODERNEN WERTBEGRİFFÖzet: <Erziehung giebt dem Menschen nichts, was er nicht auch aus sich selbst haben könnte: Sie giebt ihm das, was er aus sich selber haben könnte, nur geschwinder und leichter. Also giebt auch die Offenbarung dem Menschengeschlechte nichts, worauf die menschliche Vernunft […] nicht auch kommen würde: sondern sie gab und giebt ihm die wichtigsten dieser Dinge nur früher.“ Gotthold Ephraim Lessings berühmter Paragraph 4 aus der „Erziehung des Menschengeschlechts“ versucht, sowohl Erziehung wie Offenbarung auf den Boden der Vernunft zu stellen. Mit der Unterstützung durch menschliche und göttliche Einwirkung lassen sich deren Zielsetzungen optimieren. Der Vortrag nimmt diesen Versuch zur Austarierung absoluter und relativer Werte zum Anlass, der Genese des neuzeitlichen Wertbegriffs nachzugehen. Dabei sollen mittelalterliche Erziehungsziele und Erziehungsmaßnahmen, die auf Tugendbegriffen aufbauen, verglichen werden mit den Ansprüchen und Aufgaben der Werteerziehung unserer Tage. In einem ersten historisch ausgerichteten Teil werden Grundzüge der mittelalterlichen Werteerziehung und Wertediskussion skizziert. Im Mittelpunkt steht hier die Figur des Fürsten, von dessen Eignung und Tugendhaftigkeit das Wohl der Gemeinschaft abhängt. Die Fürstenspiegel stellen daher die Verpflichtung auf Werte wie Gerechtigkeit, Frieden, Mäßigung und Tapferkeit an die oberste Stelle. Sie bewegen sich mit ihren Mahnungen und Ratschlägen in der Zone zwischen Sein und Sollen, sind also nach heutigen Verständnis in hohem Maße autoritär. Gleichwohl gab es durchaus schon Wertediskussionen, in denen die Relativität bzw. die Unverträglichkeit von Werten wie etwa Reichtum und Gottesfurcht postuliert wurde. Mit der aufklärerischen Relativierung der Offenbarung und der Säkularisation steigt der Bedarf an Werten und die Intensität der Wertediskussion. Im zweiten Teil werden Positionen der Wertediskussionen von Montaigne, Lessing, Durkheim und das jüngst erschienene Buch von Andreas Urs Sommer erörtert.
Sözlü bildiri BEBEK KÜTÜPHANESİ: YOGA, ETKİLEŞİMLİ KİTAP OKUMA, OYUN, MÜZİK VE DUYU EĞİTİMİÖzet: <Beyin gelişimi üzerinde yapılan araştırmalar, 0-3 yaştaki beyin gelişiminin diğer dönemlerden daha hızlı olduğunu ve çevrenin beyin gelişimi üzerinde önemli etkisinin olduğunu ortaya koymaktadır. İlk üç yaştaki gelişim sürecinin çeşitli faktörlerden dolayı olumsuz etkilenmesi çocukların gelişimlerinin gecikmesine neden olmaktadır. Yapılan araştırmalar, erken dönemde, bebeklerle konuşmanın, oyun oynamanın, şarkı söylemenin, kitap okumanın onların tüm gelişimlerinde çok önemli olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, bebeğe erken dönemde zengin uyarıcı çevre sunmak ve aileye verilecek nitelikli hizmetler önemlidir. Erken çocukluk dönemini hedef alan bebek kütüphanelerinin en önemli amacı, özellikle çekirdekten yetişen bir kütüphane bilincini oluşturmaktadır. Bunu kazandırırken etkinliklerle kütüphanenin eğlenceli bir yer olduğu mesajını da vermek gerekmektedir. Böylece çocuklar birey olurken bebeklik döneminden alışkanlık kazandığı kütüphane kültürü ile bağlarını koruyacak bilgiye ve eğitime olan tutkusu hayatı boyunca devam edecektir. Aynı zamanda kütüphanedeki sosyal ortamda kazandığı kurallara uyma, iletişim, paylaşma vb. sosyal beceriler sayesinde topluma uyum süreci gerçekleşecektir. Çocuğun bulunduğu ortam, onun ilk okuma becerilerinin gelişimine önemli ölçüde katkı sağlar. Ayrıca, cazip bir okuma ortamı da uygun materyallere sahip olmayı gerektirir. Tüm dünyadaki ailelerin, yerel kütüphanelerinde bulunan materyallere erişmesi gerekir. Çocukların kütüphane kaynakları ve teknolojileri hakkında bilgi sahibi olmaları ve sorularına kütüphane aracılığı ile yanıt aramaları için gereken bilinç, kütüphaneye erken yaşlarda gelinmesi ile kazandırılmaktadır. Kütüphane hizmetlerine erken erişim, iki dilli çocuklar gibi özel ihtiyaçları olan çocuklar için daha da önemlidir ve örgün eğitim öncesinde bir başlangıç olarak hizmet vermektedir. Dünyada oldukça yaygın olan bu sistemin Türkiyede yaygınlaştırılması ve sistemli bir hale getirilmesi önemlidir. Bu süreçte Türkiye’de Karabük Üniversitesi ve Zübeyde Hanım İl Halk Kütüphanesi işbirliği ile “İlk Bebek kütüphanesi” 2018 yılında kurulmuştur. Ülkemizde bebek kütüphanelerinin yaygınlaşması için kütüphanecilerin, çocuk gelişimcilerin ve bu alanda faaliyet gösteren iş grupları ve sivil toplum kuruluşlarının ortaklaşa çalışmalarının önemi ortaya konmuştur. Poster bildiri BEDEN PERKÜSYONU VE RİTİMÖzet: <Beden perküsyonu veya beden müziği kişilerin müzikal bilgi veya müzik yeteneğine ihtiyaç duymaksızın kullanabilecekleri bir yöntemdir. Beden perküsyonu müziği görülebilir, dansı ise duyulabilir bir hale getirmektedir. Üstelik herhangi bir materyal veya müzik aletine gerek duymaksızın yapılarak tüm ortamlarda ve her yaş grubu tarafından gerçekleştirilebilmektedir. Dünyanın çeşitli bölgelerinde farklı yöntem ve teknikler kullanılsa da genellikle ritim odaklı olması grup çalışması yapabilmeyi kolaylaştırmaktadır. Gerek bireysel olarak gerekse gruplar halinde uygulanması ise müzik eğitimi, ritim algısı, bedensel koordinasyon ve fiziksel gelişimi destekleme açısından kolaylık sağlamaktadır. Beden perküsyonu ve ritim eğitiminde amacın belirlenmesi çalışılacak yaş grubu ile farklı durumlara göre şekillendirilebilir. Bu eğitimin uygulanabileceği kitle bebekler, okul öncesi-ilkokul-ortaokul-lise-üniversite öğrencileri, özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler (zihinsel, görme, işitme, bedensel), eğitim almış veya alamamış ilgi duyan tüm bireylerdir. Bebeklik döneminden itibaren uygulanabilir olması gelişim döneminde müziksel ve ritimsel algının oluşmasında ve ilerleyen süreçte müzik eğitiminin desteklenmesinde büyük rol oynayacaktır. Özellikle özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerde yapılan etkinlikler kişisel gelişimi sağlayabilmekte, soyut kavramlar içermediğinden dolayı algılamayı kolaylaştırabilmekte, beden koordinasyonun sağlanmasını artırabilmektedir. İlk çağlardan beri hem iletişim hem de eğlence için kullanılan ritimler günümüzde, bu eğitimler sayesinde daha çok kişiye ve kitleye ulaşarak eğitim aracı olarak da kullanılmaya başlanmıştır. Ülkemizde ise son yıllarda daha fazla yaygınlaşmış, müzik eğitimi veya müzik eğitimi dışında da farklı alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Sözlü bildiri BİBLİYOTERAPİ VE ÇOCUK KİTAPLARIÖzet: <Bibliyoterapi, kişinin var olan probleminin çözümlenmesine (Aiex, 1993), yaşam için gerekli becerilerin geliştirilmesine, öz saygının desteklenmesine yardımcı olabilecek; katılımcı ile kolaylaştırıcı arasındaki etkileşimi, edebiyatın karşılıklı paylaşımına dayanarak yapılandıran bir teknik (Pardeck ve Pardeck, 1989) ve bir kitap okuma süreci olarak bilinmektedir (Shepherd ve Iles, 1976).). Çocuk ve ergenlerde “önleyici” etkisinin yüksek olması sebebiyle tercih edilmektedir (Pardeck, 1991b). Silverberg (2003), çocukların algılama ve kavrama düzeylerine en uygun materyalin kitaplar olduğunu bu nedenle de öykü, masal ve fabl türündeki eserlerin bibliyoterapi uygulamalarında tercih edildiğini dile getirmektedir. Bibliyoterapi, gerek bireylerin duygusal sorunlarının gerekse gündelik yaşamlarında karşılaşabilecekleri uyum sorunlarının çözümünde, gençler ile çocukların gelişimsel ihtiyaçlarına yardımcı olmak amacıyla kullanılan bir teknik olarak da bilinmektedir (Lindema |